kayıp, bedensel de ruhsal da olsa sevilen bir nesnenin yitimi demek olup bizde bir kopuş yaşatır ve bizi acıya sevk eder. her acı, aşk acısıdır öyleyse. çünkü her acıda sevilen bir şey yitirilmiştir.

ölenle ölünmez. çünkü kendimizi hep biraz daha fazla severiz. bu gerçek uygunsuz kaçmamalıdır kimseye. yaşamın devinimi bu şekildedir. evet öelnle ölmeyiz ama dışarıda ölenin içimizdeki durumu nicedir? somut bir varlık ortadan kalkınca bunu anlayabiliyoruz, ceset, cenaze, toprak gibi kavramlar bize somut bir kayıptan bahseder. fakat ya içeride yer alan soyut şeyi nasıl ifade edebiliriz?

kayıp ve yaşanan keder kendi anlamını kazanırken birtakım güçlüklere sebep olur. öncelikle kaybı içimize kabul ettirmek ve boşalan yeri anlamlandırabilmek çok zaman alır. sonra mümkünse o boşalan yeri yeni bir nesne ile doldurabilmek... çok zaman alan ve üstelik çok emek isteyen bir durum.
devamını gör...
haberi alır almaz yaşanılan dumura uğrama halinden sonra yapılan anlamsız ve faydasız işlerin de dahil olup olmadığını sorgulamak isterim ben açıkçası. gün boyu oraya buraya atılmış gitarı o beyin uyuşmuşluğu ile çantasına yerleştirmek de yas bence ya da babanın çay doldur demesiyle saniyesinde yerinden fırlaman da öyle. annene, kendine gelsin diye suratına çarptığın kolonyanın parti numarasının kafanda dönüp durması veya babanın 'her canlı ölümü tadacaktır' başlıklı teselli konuşmasını başın öne eğilmiş şekilde anlama zorluğu çekerek dinlemek de yasa dahil bence. içinde bulunduğun zamanı ve kendi varlığının somutluğunu kafanda netleştirmeye çalışmak, ağlamak isteyip put kesilmek, diğerleri ağlarken 'nasıl ağlayabiliyorlar' diye içten içe sorgulayışlar yaşamak, duygularının varlığını kendine hatırlatmaya çalışmak ve bir türlü işin içinden çıkamamak da yasa dahil.
tdk yası

ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem
şeklinde açıklamış. peki o zaman bahsettiğim onca şey ne?
devamını gör...
kübler-ross modeline göre, yasın 5 evresi vardır. bunlar sırasıyla; inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul evreleridir. bir yakınımızın vefat ettiği haberini aldığımızda buna verilen ilk tepki "olamaz"dır. bu, ilk evre olan ve aynı zamanda bir savunma mekanizması olan inkardır. kişi ölümü kabullenemez, ta ki naaşı görene dek. bu noktada kişi ölüme karşı nedenler, daha doğrusu bir suçlu arar. kendine kızar, çevresindekilere kızar. bu, öfke evresidir. daha sonrasında, "neden ben değil de o" der. ölümle yüzleşmeye başlar, çeşitli teoriler üretir. bu, pazarlık evresidir. kişi bu yas sürecinde öfkesini yenemez ise dördüncü aşama olan depresyonu yaşar. bir süre, daha önce ilgisini çeken şeyler ona soğuk gelir. insanlardan uzaklaşır, içine kapanır. son evrede, ölümün kaçınılmaz gerçekliğini kabul eder. bu, son evre olan kabul evresidir.

bu evreler sadece bir yakının kaybı ile değil, aynı zamanda uzuv kaybında da görülebilir. aynı zamanda bu evreler her insanda lineer değildir, geriye dönüş olabileceği gibi son evreye ulaşamama da görülebilir. ortalama olarak 5-6 aylık bu süreç sonunda kişinin kabul evresine ulaşmış olması gerekir. aksi durumda ölümü kabullenemeyen kişide çeşitli uyum problemleri baş gösterir. son kertede, bir uzmandan yardım almak gerekebilir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yas süreci" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim