gereksiz detay sormak ikincil travmaya sebep olur. annesi veya babası ölen bir çocuğu nasıl öldüğü konusunda sırf merak duygusunu gidermek için sorulan sorular zor duruma sokar. halbuki önemli olan babasının nasıl öldüğü değil, çocuğun ne hissettiğidir.
"senin yanındayız" mesajı verip, duygular paylaşıldıktan sonra normalleşme olmalı.
ağlamayı engellememek gerekir! doğaldır, normaldir, zayıflık değildir.
yoksa tamamlanmamış yas devam eder, duygularını istediği gibi yaşamalı..
insan ağlamalı ki tekrar gülsün. hayata devam ne olursa olsun mümkün.
devamını gör...
çocuklar yetişkinler gibi yas tutamazlar, ölümü karşılayacak yeterli donanıma ve soğukkanlılığa sahip değillerdir.

gidenin ardından adlı kitapta bu şöyle anlatılır;


bir çocuğun ölüm kavramını anlayabilme yetisi, son derece dikkatli, tüm yan etkenler de irdelenerek ve titizlikle değerlendirilmelidir.
çocuğun ölüm kavramını anlayabilme yetisi yaşına göre değişkenlik göstermektedir.
iki ya da üç yaşından önce yaşamındaki önemli bir bireyi kaybeden çocuk, bir şeylerin eksik olduğunu kolaylıkla hissedebilir. çocuğun bu duygusunu, açlık duygusuna benzetebiliriz. bir yetişkinin yası, kaybettiği kişinin psişik eşiyle bağlantısını kesmesini de gerektirmektedir. küçük yaştaki bir çocuğun ise çok az nesne sürekliliği (bir başka kişinin psişik eşini oluşturup sürdürebilme yetisi) vardır. dolayısıyla, bir çocuğun yası bir yetişkininin yasına benzemez.

örneğin, çocuk tek ebeveynli bir evde ya da yas tutan bir ebeveynin çocuğu olarak büyüyecek, yarım ve eksik bir yaşantısı olacaktır. her çocuk kaybettiği bireyin hayali bir imgesini yaratır ve bu hayali imgeyi sürdürebilmek için çabalar.
iki ya da üç yaşındaki bir çocuk, yetişkinlerin de yardımıyla ölüm kavramından bir şeyler anlayabilir. çünkü, yüksek olasılıkla bu çocuk daha önce bir böcek ya da bir evcil hayvanın öldüğünü görmüştür.

beş ile dokuz yaş arasındaki çocuk, ölümün ne olduğunu bilir ancak, kendisinin de ölebileceğini düşünemez. beş ile on yaş arasındaki çocuk, ölümü, geri döndürülebilecek, geçici bir durum olarak algılar. bu algı, çocukta bir çeşit istek/gerçeklik durumuna yol açar ve çocuk daima o bireyin asla ölmediğine inanır.
on yaşından sonraki çocuk, ölüm kavramını anlayabilmekte ve ölümün bir son olduğunu kabullenmekte daha gerçekçidir. ergenlik dönemi öncesindeki bir çocuğun yitime karşı verdiği tepkileri genellikle yetişkine garip gelebilir. çocuğun ergenliğe giriş sürecinin çok sayıdaki psikodinamiğine uygun olan olağan tutum ve davranışları, yastan etkilenmiş bir bireyden beklediğimiz tepkilere benzemez. bir çocuk, dışarıdan gözlemlediğimizde, evde beslediği hayvanının ölümüne bir aile bireyinin ölümünden daha fazla üzülüyormuş gibi görünebilir. çünkü, evcil hayvanın ölümünün kederi ile başedilebilir. önemli bir yetişkinin ölümü ile yüzleşmek ise çocuk için tehlikeli ve tehdit ediyor olabilir. çocuk bilinçdışında ölümü yadsır ve hiçbir üzüntü belirtisi göstermez.
devamını gör...
ya bunları kim uyduruyor allahaşkına. biz de çocuk olduk. ölümün geri dönülmeyen birşey olduğunu 5 yaşındayken de biliyorduk 3 yaṣındayken de biliyorduk.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çocukların yas süreci" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim