#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda ıngmar bergman'ın yer aldığı 1957 yapımlı dram fantastik filmidir. konu; 1950'lerde yaşayan bir adamın, yaşam ve ölümün anlamını çözme çabasını anlatmaktadır.
cannes special jury prize
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "vecheb" tarafından 09.12.2020 04:18 tarihinde açılmıştır.
1.
(bkz: the seventh seal). gelmiş geçmiş en büyük yönetmen tarafından (bkz: ıngmar bergman) çekilen bir başyapıttır. ölüm gibi ciddi ve derin bir konuyu temel alarak eser vermek her yiğidin harcı değil zaten. korku filmlerinin çoğunu rahatlıkla ve korkmadan izleyen biri olarak bu filmde korku ile alakalı bir şey olmamasına rağmen dans sahnesini izlerken gerildiğim kadar hiç bir filmde gerilmedim. gerçekçidir, sizi harbiden diye düşündürtürken farketmeden antonius block olarak aslında filmde oynayan kişinin siz olduğunu farkedersiniz onun sorduğu sorular, aradığı anlam hatta oynadığı satranç bile sizin meydan okumanızdır.
filmin konusu satranç oyununda ölümün kendisine meydan okuyan bir şovalye. eğer kazanırsa hayatı kurtulacak ama şovalyenin aradığı şey hayatının kurtulması değil uğrunda yıllarca savaşıp insanları öldürdüğü tanrıya karşı inanç.
''+ ben bilgi istiyorum. inanç ya da varsayım değil, bilgi. tanrının elini uzatıp kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
- ama o suskun.
+ karanlıkta ona sesleniyorum ama sanki hiç kimse yok.
- belki de kimse yoktur.
+ o halde yaşam korkunç bir şey. her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
- çoğu insan ne ölümü, ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
+ ama bir gün hayatın son anlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek.''
filmin konusu satranç oyununda ölümün kendisine meydan okuyan bir şovalye. eğer kazanırsa hayatı kurtulacak ama şovalyenin aradığı şey hayatının kurtulması değil uğrunda yıllarca savaşıp insanları öldürdüğü tanrıya karşı inanç.
''+ ben bilgi istiyorum. inanç ya da varsayım değil, bilgi. tanrının elini uzatıp kendini göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
- ama o suskun.
+ karanlıkta ona sesleniyorum ama sanki hiç kimse yok.
- belki de kimse yoktur.
+ o halde yaşam korkunç bir şey. her şeyin bir hiç olduğunu bilen biri ölüm karşısında yaşayamaz.
- çoğu insan ne ölümü, ne de yaşamın hiçliğini düşünür.
+ ama bir gün hayatın son anlarında karanlıkla yüzleşmeleri gerekecek.''
devamını gör...
2.
t: 1953 yapımlı ingmar bergman filmidir. asıl adı det sjunde inseglet'tir.
kara veba sırasında bir orta çağ şövalyesinin, azrail ile satranç oynarken ondan yaşam, ölüm, tanrının varlığı gibi konulardaki sorularına yanıt aramasını işler.
film, şövalye deniz kenarındayken ölüm (azrail) ona gelince ölüm'e hayatı uğruna satrançta meydan okumasıyla başlar.
filmi youtube üzerinden türkçe altyazılı izleyebilirsiniz. üşenenlere link: buradan
kara veba sırasında bir orta çağ şövalyesinin, azrail ile satranç oynarken ondan yaşam, ölüm, tanrının varlığı gibi konulardaki sorularına yanıt aramasını işler.
film, şövalye deniz kenarındayken ölüm (azrail) ona gelince ölüm'e hayatı uğruna satrançta meydan okumasıyla başlar.
filmi youtube üzerinden türkçe altyazılı izleyebilirsiniz. üşenenlere link: buradan
devamını gör...
3.
bergman’ın en ünlü filmlerinden yedinci mühür, on yıl süren bir haçlı seferinden veba nın kol gezdiği ülkesine dönerken yolu ölüm tarafından kesilen bir şovalyenin öyküsüdür. öiüm’ü bir satranç oyununa davet eden şovalye eğer onu yenebilirse yaşamına kaldığı yerden devam edecektir.
yedinci mühür, kıyamet tehdidi altında yaşamın anlamını çözmeye çalışan yalnız bir adamın çarpıcı bir portresidir. film inanç sistemlerinin erozyona uğradığı , nükleer bir kıyametin gündelik tehdit olduğu 1950’lerin dünyasında insanlığın hangi değerlere sarılması gerektiğini sorgular. bu özelliği ile yeni bir tür varoluşçu sinemanın da ikonu olmuştur. her sinemaseverin izlemesi gereken bu yapıtın etkileri woody allen’dan david lynch’e birçok yönetmenin filmlerinde görülebilir.
yedinci mühür, kıyamet tehdidi altında yaşamın anlamını çözmeye çalışan yalnız bir adamın çarpıcı bir portresidir. film inanç sistemlerinin erozyona uğradığı , nükleer bir kıyametin gündelik tehdit olduğu 1950’lerin dünyasında insanlığın hangi değerlere sarılması gerektiğini sorgular. bu özelliği ile yeni bir tür varoluşçu sinemanın da ikonu olmuştur. her sinemaseverin izlemesi gereken bu yapıtın etkileri woody allen’dan david lynch’e birçok yönetmenin filmlerinde görülebilir.
devamını gör...
4.
müthiş bir afişe, müthiş bir satranç sahnesine sahip, ingmar bergman yönetmenliğinde 1957 yapımlı siyah beyaz bir filmdir.
bir anda ölüm geldiğinde ne düşünürsünüz? filmin konusu tam olarak da bu oluyor. yıllarca haçlı seferlerinde savaşmış bir adam dönüş yolunda ölümle karşılaşır.artık ölme sırası kendine gelmiştir. peki geçen bunca yıllar, savaş ne için? bu hayatın anlamı ne? ne için yaşadık ve ne için ölüyoruz? ne yapmalıyız hayatı anlamlı kılmak için? işte tüm bu varoluş soruları içinde kaybolan karakterimiz, soruların peşine takılıp cevap bulmak istiyor. tabii onunla birlikte biz de...
izlemeyenler mutlaka bir şans vermeli bu filme. sorgulamak bazen iyidir.
bir anda ölüm geldiğinde ne düşünürsünüz? filmin konusu tam olarak da bu oluyor. yıllarca haçlı seferlerinde savaşmış bir adam dönüş yolunda ölümle karşılaşır.artık ölme sırası kendine gelmiştir. peki geçen bunca yıllar, savaş ne için? bu hayatın anlamı ne? ne için yaşadık ve ne için ölüyoruz? ne yapmalıyız hayatı anlamlı kılmak için? işte tüm bu varoluş soruları içinde kaybolan karakterimiz, soruların peşine takılıp cevap bulmak istiyor. tabii onunla birlikte biz de...
izlemeyenler mutlaka bir şans vermeli bu filme. sorgulamak bazen iyidir.
devamını gör...
5.
bergman'ın winter light filminden sonra en sevdiğim ilk filmi. sinematografik açıdan da, konu, işleniş ve diyaloglar açısından da o kadar doyurucu ki filmi kapattığınızda bir süre düşünme ihtiyacı duyuyorsunuz. yaban çileği ve süt sahnesi kusursuzdu. ana karakterin uğruna hayatını harcadığı savaşın ona ölümü gördükten sonra bir hiç gibi gelmesi, hayatını boş yaşamış olduğu farkındalığı ve ölümüne ramak kala hayata ve sonrasına dair bilgi araması.. koca bir ömrü nasıl da hiç ediyoruz dedirten cinsten bir farkındalık bu karakterin farkındalığı. şöyle bir sahnesi vardır, arada açar izler ve kendime gelir, biraz silkinirim.
devamını gör...
6.
7.mühür
det sjunde inseglet
ölümden kaçan ama nereye giderse gitsin aslında asla kaçamayan bir grup insanın başından geçenleri konu edinir. film bir adamın ölüm olarak tasvir edilen adamla satranç oynamayı ve kazanırsa kendisini öldürmeyeceği üzerine bahse girmesiyle başlar.
veba salgını, aşk, dostluk, cinsellik, ölüm üzerine olayların geliştiği, 1 saat 37 dakikalık 1957 yapımlı isveç filmidir.
yönetmen koltuğunda ingmar bergman oturuyor.
ne yaparsam yapayım içimdeki tanrıyı neden öldüremiyorum?
det sjunde inseglet
ölümden kaçan ama nereye giderse gitsin aslında asla kaçamayan bir grup insanın başından geçenleri konu edinir. film bir adamın ölüm olarak tasvir edilen adamla satranç oynamayı ve kazanırsa kendisini öldürmeyeceği üzerine bahse girmesiyle başlar.
veba salgını, aşk, dostluk, cinsellik, ölüm üzerine olayların geliştiği, 1 saat 37 dakikalık 1957 yapımlı isveç filmidir.
yönetmen koltuğunda ingmar bergman oturuyor.
ne yaparsam yapayım içimdeki tanrıyı neden öldüremiyorum?
devamını gör...
7.
açılış sahnesinde ölüm ile karşılaşan şövalye, ölümün kaçınılmazlığı ve yaşamın anlamı üzerine düşünmeye başlar. satranç oyununu kullanarak bir tür metafor oluşturur; bu oyun, insan yaşamının stratejik bir oyun gibi algılanabileceği felsefi bir derinlik taşır. açılış sahnesi, film boyunca devam edecek olan varoluşsal ve dini temaları öne çıkararak izleyiciyi düşündürmeye yönelik bir giriş ile başlıyor.
devamını gör...
8.
ne yaparsam yapayım içimdeki tanrıyı neden öldüremiyorum? repliğini içeriğinde barındıran;
senaryosunu da kendisinin yazdığı ingmar bergman filmi olup 1957 yılında çekilmiştir.
ebedî tanrı arayışı ve mutlak ölüm alegorisinin filmin ana teması olduğu söylenebilir.
ölüm olarak adlandırılan siyah giysili adamdan kaçmaya çalışan insanların bu süreçte başına gelenleri konu ediniyor.
senaryosunu da kendisinin yazdığı ingmar bergman filmi olup 1957 yılında çekilmiştir.
ebedî tanrı arayışı ve mutlak ölüm alegorisinin filmin ana teması olduğu söylenebilir.
ölüm olarak adlandırılan siyah giysili adamdan kaçmaya çalışan insanların bu süreçte başına gelenleri konu ediniyor.
devamını gör...