1.
ay ben yumurta bile kıramam diyen kızların dürüst olduğuna ikna edebilecek durum.
devamını gör...
2.
gayet olağan bi durum olup fakat her türlü koşulda aç kalacağını bilip yine de öğrenmek istememekle özetlenebilir. 11 yaşından beri yemek yaparım. her tarz her yöreye ait yemeği de (ezbere bilmesem bile gogıl amcam sayesinde) gayet lezzetli yapabiliyorum. şöyle de bi durum var ki bilsen de değer göremiyorsun. bilmiyorlar yani değerini. istersen yaptıkların şahane olsun, altın tepsiyle falan sun yine illaki bi eksiğini bulurlar. ne yazıktır ki iş bilmeyen daha çok değer görüyor bu devirde. bunu da niye anlattım bilmiyorum konudan baya bağımsız konuştum ama olan bu.
devamını gör...
3.
bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. şöyle ki güzel etli bir yemek yapiyim desem, tüm tarifi izleyip bire bir aynısını yapsam yine de o yemek öyle bir hale gelir ki içinde et olduğuna inanamazsınız. et et olmaktan çıkıp tatsız tuzsuz yeni bir sebze türüne dönüşüverir , elime düştüğüne pişman olur o kadar diyim.
devamını gör...
4.
araba kullanmayı becerememek gibi aslında bu olay...
ufak kasa, otomatik vites, hidrolik direksiyon araçlarla araba kullanmaya çalışıyorsunuz, sonra yok efendim ''ben neden araç kullanma konusunda kendimi geliştiremiyorum?''
yemek yapmada da aynı olay söz konusu...
buzdolabı ve set üstü ocak var ya, tüm üretkenliğinizi alıyor elinizden!
size tavsiyem...
alın yanınıza mevsim sebzelerinden biraz biraz...
domates, biber, soğan, patlıcan, kabak falan...
baharat da alın mutlaka... zeytinyağı, tereyağı, tuz falan...
isteğe göre kaşar peyniri, yumurta, mantar...
bakın, hiç et olayına bile girmiyorum...
alın şu yukarıda saydıklarımı yanınıza ve gidin, hiç kimsenin olmadığı bir yere!
kendinizi yalnız ama huzurlu hissettiğiniz bir yer olsun burası tabii..
belki ağaç kokusu belki su sesi...
gidin oraya ve bir ateş yakın...
iki taş koyun sağına soluna... üstüne koyun tavayı ve elinizdeki malzemelerle ne istiyorsanız yapın!
o an var ya o an...
dünyanın en iyi aşçısı olarak göreceksiniz kendinizi... ne yaparsanız yapın!
yumurta dahi kırmayı beceremeyen birçok insanı bu yolla, çeşit çeşit yemek yapar hale getirdim ben.
ciddiyim.
o ilk adım var ya ilk adım...
at, yeterli sen!
ufak kasa, otomatik vites, hidrolik direksiyon araçlarla araba kullanmaya çalışıyorsunuz, sonra yok efendim ''ben neden araç kullanma konusunda kendimi geliştiremiyorum?''
yemek yapmada da aynı olay söz konusu...
buzdolabı ve set üstü ocak var ya, tüm üretkenliğinizi alıyor elinizden!
size tavsiyem...
alın yanınıza mevsim sebzelerinden biraz biraz...
domates, biber, soğan, patlıcan, kabak falan...
baharat da alın mutlaka... zeytinyağı, tereyağı, tuz falan...
isteğe göre kaşar peyniri, yumurta, mantar...
bakın, hiç et olayına bile girmiyorum...
alın şu yukarıda saydıklarımı yanınıza ve gidin, hiç kimsenin olmadığı bir yere!
kendinizi yalnız ama huzurlu hissettiğiniz bir yer olsun burası tabii..
belki ağaç kokusu belki su sesi...
gidin oraya ve bir ateş yakın...
iki taş koyun sağına soluna... üstüne koyun tavayı ve elinizdeki malzemelerle ne istiyorsanız yapın!
o an var ya o an...
dünyanın en iyi aşçısı olarak göreceksiniz kendinizi... ne yaparsanız yapın!
yumurta dahi kırmayı beceremeyen birçok insanı bu yolla, çeşit çeşit yemek yapar hale getirdim ben.
ciddiyim.
o ilk adım var ya ilk adım...
at, yeterli sen!
devamını gör...
5.
yeni yapmaya başladıysan normaldir. hiç moral bozacak bir şey değil. ilgin olmadığı için ise ona yapacak bir şey yok. ilgisi olup da yapamayan çok yoktur sanırım hele hele google gibi bi nimet varken.
yemek yapa yapa öğrenilir. herkes de süper olacak diye bir kural yok.
yemek yapa yapa öğrenilir. herkes de süper olacak diye bir kural yok.
devamını gör...
6.
artık youtube var.
*
*
devamını gör...
7.
soğanları çiğ bırakmayın yeter. gerisi olur gider.
devamını gör...
8.
fırıncı baba, aşçı anne, barmen ben.
bu başlığa ben desem en az 3 kere çarpılırım*
bu başlığa ben desem en az 3 kere çarpılırım*
devamını gör...
9.
böyle bir eylemin varlığına inanmıyorum efenim, yemek yapmak herkesin elinden gelir; kimisi daha iyi yapar, kimisi eh işte yapar, kimisininki yavan olur, kimi tam tutturamaz ama bir şekilde yapar, yaptıkça da geliştirir. efenim soğanı salçayı yağı attığınızda tamam, gerisine ne ilave ederseniz edin, buyurun size yemek.
üni.yi okuduğum ilk sene yalnız yaşadım (üzerinize afiyet yurttan kovuldumdu da), yemek yapmayı bilmem, bilsem de zaten yapmam öylesine üşengeç ve kendimi beslemekten aciz olduğum seneler efenim. bir patates alıp soyup yağda kızartmaya erinen ben, 7-24 makarna, abur cubur ve dışarıdan ara ara söylediğim dürümlerle filan besleniyorum. ha bi de tost basıyorum evde, tost bir yaşam biçimidir bende, onu es geçmeyelim (kirli, fesat kopekler, aklınıza gelen o şey değil!). neyse efenim işte bu şekilde besleniyorum, monosodyum glutamat bağımlısı olmuşum, ileriki yaşlarda yakalanabileceğim kanserin temellerini atıyorum o yıllar; bana bi geldiler, canım nasıl mantı çekti ama öyle böyle değil, mantı yemezsem öleceğim hastalığına tutuldum ve anacığım kmlerce uzağımda.
dedim "kızım morticia, yapanlar anasının karnında mı öğreniyor? yaparsın kız istedikten sonra, mantı da açarsın sen!" hemen gittim bir hazır mantı aldım ve paketini açtım.
paketin arka yüzünde yazan pişirme talimatlarını okudum ancak, tüm talimatlara uyduğum halde, efenim o mantı ilginç bir eser oldu. ömrümde yaptığım ilk mantıydı. suyunu mu ayarlayamadım, tuzunu mu, yoksa pişmesini mi... yapılacak şey bariz ya, hazır hamuru haşla, bu kadar. lanet olsun dostum, o mantı, sorgudaki bir insan olsaydı, suçunu itiraf ettirmiştim; cehennemin 7. katını yaşattığım garibim nimetten geriye kalan, sümüğümsü beyaz, kaşığı değdirdiğiniz anca su içinde parçalanan, tanımlanamayan bir şeydi. efenim, tadına baktım çünkü ilk yaptığım mantıydı, hazır da olsa ilk kez denemiştim ve nerede hata yaptığımı öğrenmeliydim.
öğrenemedim efenim, tuzunu da anlamadım, bilmem nesini de, çamurumsu tuhaf bir şeydi artık. peki "ben beceremiyorum, bir hazır mantıyı bile yapamıyorum" dedim mi? hayır.
anneannemin mesleği aşçılık, annemin annesi sülalesinin kadınları hep aşçı. eskilerden beridir yöresel düğün yemeklerini hep anneannem, kardeşleri, anneleri yaparlarmış ve annemler de genç kızken yardım ederlermiş. böyle bir sülalenin içinde, yüz karası olamazdım.
anneannemin bir lafı vardı: ağzının tadını bilen, güzel yemek yapar. bu iş bu kadar.
güzel yemekten anlıyorsanız, biraz teknik, yöntem bilmeniz, üzerine denemeler yapmanız, gerekirse iyi yemek yapan birilerini, o yemeği yaparken izlemeniz dahi yetecektir. gerisi damağınıza kalmış.
sonrasında bu kadın elde mantı açabilir oldu, her türlü yemeği yapar da. nereden, nerelere efenim. ha mantı açmıyorum, yaprak sarmıyorum, çünkü gereksiz buluyorum efenim bu kadar el oyalayan yemekleri (gerçi el alışınca onu da tıkır tıkır yapıyorsun da, o kadar alıştırmadım elimi) ve mutfağa özel bir ilgim de yok. ilgi alanım olsaydı tutamazdınız da işte canım isterse yaparım, istemezse yapmam tarzı biriyim, canım deli gibi çekecek de, ancak... ayrıca yaptığım da beğenilir, yaptığım yemeği beğenmeyenin ağzının tadı yoktur efenim, ikinci bir seçenek olamaz (ilk yaptığım mantı hariç) *
üni.yi okuduğum ilk sene yalnız yaşadım (üzerinize afiyet yurttan kovuldumdu da), yemek yapmayı bilmem, bilsem de zaten yapmam öylesine üşengeç ve kendimi beslemekten aciz olduğum seneler efenim. bir patates alıp soyup yağda kızartmaya erinen ben, 7-24 makarna, abur cubur ve dışarıdan ara ara söylediğim dürümlerle filan besleniyorum. ha bi de tost basıyorum evde, tost bir yaşam biçimidir bende, onu es geçmeyelim (kirli, fesat kopekler, aklınıza gelen o şey değil!). neyse efenim işte bu şekilde besleniyorum, monosodyum glutamat bağımlısı olmuşum, ileriki yaşlarda yakalanabileceğim kanserin temellerini atıyorum o yıllar; bana bi geldiler, canım nasıl mantı çekti ama öyle böyle değil, mantı yemezsem öleceğim hastalığına tutuldum ve anacığım kmlerce uzağımda.
dedim "kızım morticia, yapanlar anasının karnında mı öğreniyor? yaparsın kız istedikten sonra, mantı da açarsın sen!" hemen gittim bir hazır mantı aldım ve paketini açtım.
paketin arka yüzünde yazan pişirme talimatlarını okudum ancak, tüm talimatlara uyduğum halde, efenim o mantı ilginç bir eser oldu. ömrümde yaptığım ilk mantıydı. suyunu mu ayarlayamadım, tuzunu mu, yoksa pişmesini mi... yapılacak şey bariz ya, hazır hamuru haşla, bu kadar. lanet olsun dostum, o mantı, sorgudaki bir insan olsaydı, suçunu itiraf ettirmiştim; cehennemin 7. katını yaşattığım garibim nimetten geriye kalan, sümüğümsü beyaz, kaşığı değdirdiğiniz anca su içinde parçalanan, tanımlanamayan bir şeydi. efenim, tadına baktım çünkü ilk yaptığım mantıydı, hazır da olsa ilk kez denemiştim ve nerede hata yaptığımı öğrenmeliydim.
öğrenemedim efenim, tuzunu da anlamadım, bilmem nesini de, çamurumsu tuhaf bir şeydi artık. peki "ben beceremiyorum, bir hazır mantıyı bile yapamıyorum" dedim mi? hayır.
anneannemin mesleği aşçılık, annemin annesi sülalesinin kadınları hep aşçı. eskilerden beridir yöresel düğün yemeklerini hep anneannem, kardeşleri, anneleri yaparlarmış ve annemler de genç kızken yardım ederlermiş. böyle bir sülalenin içinde, yüz karası olamazdım.
anneannemin bir lafı vardı: ağzının tadını bilen, güzel yemek yapar. bu iş bu kadar.
güzel yemekten anlıyorsanız, biraz teknik, yöntem bilmeniz, üzerine denemeler yapmanız, gerekirse iyi yemek yapan birilerini, o yemeği yaparken izlemeniz dahi yetecektir. gerisi damağınıza kalmış.
sonrasında bu kadın elde mantı açabilir oldu, her türlü yemeği yapar da. nereden, nerelere efenim. ha mantı açmıyorum, yaprak sarmıyorum, çünkü gereksiz buluyorum efenim bu kadar el oyalayan yemekleri (gerçi el alışınca onu da tıkır tıkır yapıyorsun da, o kadar alıştırmadım elimi) ve mutfağa özel bir ilgim de yok. ilgi alanım olsaydı tutamazdınız da işte canım isterse yaparım, istemezse yapmam tarzı biriyim, canım deli gibi çekecek de, ancak... ayrıca yaptığım da beğenilir, yaptığım yemeği beğenmeyenin ağzının tadı yoktur efenim, ikinci bir seçenek olamaz (ilk yaptığım mantı hariç) *
devamını gör...
10.
nasıl olabilir böyle bir şey diye düşündürten başlık.
eskiden tariflere ulaşabilmek pek imkan dahili değildi. kitap, dergi veya anam babam usulü milletten toplanan tarifler. teknolojiyle birlikte yapacağınız tarifi değil (burası mühim) evdeki malzemeyi yazsanız tarif çıkar karşınıza.
anladığım kadarıyla pek çok yazar kombinasyon problemi yaşıyor. neyin neye yakıştığı veya bir yemeği nasıl heba edilebilir ayarında. el lezzeti farklı bir şey. kızgın tereyağına yumurta kırmayı becerebiliyorsan, ekmek banabiliyorsan vardır el lezzeti.
mutfağa 9 yaşlarında girmiş ve hala çıkamamış bir birey olarak, başarısız tarifim vaki değil. muhtemelen meslek olarak ilerlememin en büyük etkeni gramaj, püf noktaları ve denklem uyumu. bir de kullanılan malzeme ve materyallerin kalitesi kesinlikle ütopik sonuçlar çıkarıyor. baştan savma, şunu da katayım, böyle de olur kafasına gitmeyin kafi.
eskiden tariflere ulaşabilmek pek imkan dahili değildi. kitap, dergi veya anam babam usulü milletten toplanan tarifler. teknolojiyle birlikte yapacağınız tarifi değil (burası mühim) evdeki malzemeyi yazsanız tarif çıkar karşınıza.
anladığım kadarıyla pek çok yazar kombinasyon problemi yaşıyor. neyin neye yakıştığı veya bir yemeği nasıl heba edilebilir ayarında. el lezzeti farklı bir şey. kızgın tereyağına yumurta kırmayı becerebiliyorsan, ekmek banabiliyorsan vardır el lezzeti.
mutfağa 9 yaşlarında girmiş ve hala çıkamamış bir birey olarak, başarısız tarifim vaki değil. muhtemelen meslek olarak ilerlememin en büyük etkeni gramaj, püf noktaları ve denklem uyumu. bir de kullanılan malzeme ve materyallerin kalitesi kesinlikle ütopik sonuçlar çıkarıyor. baştan savma, şunu da katayım, böyle de olur kafasına gitmeyin kafi.
devamını gör...
11.
çünkü çoğunuz göz kararı yapıyorsunuz. o yüzden arada güzel çıkarsa çıkıyor, ama bazen de olmuyor.
matematik boşuna icat edilmemiş arkadaşlar. kullanınız.
matematik boşuna icat edilmemiş arkadaşlar. kullanınız.
devamını gör...
12.
yemek yapmayı sevmeyenlerin lafı.
aslında yemek yapmayı sevmiyor, beceremiyorum bahanesi.
neyse, yemek yapmak dediğin, soğan biber domates zeyinyağı/tereyağı beyaz et/kırmızı et kombinasyonu.
etler mesela, terbiye edilince daha lezzetli oluyor.
yemekler, suyu az olunca daha lezzetli oluyor.
yavaş kısık ateşte pişen yemek, daha lezzetli oluyor.
hamur işleri desen aynı hikaye.
ezcümle yemek yapmayı, niçin istediğine karar ver. amacın karnının doyması ise sakin sakin pişir. ilki çok iyi olmaz ama sonraları harika olursun.
bazen insanın işi rast gidiyor, allah acemi şansı veriyor ve ilk yemeği nuazzam oluyor. o gazla başka yemek yapıyor o da muazzam oluyor ve bu alanda yetenekli olduğunu anlıyor.
sen o değilsen de yılma. yemek yemek, her insanda olan bir ihtiyaç, haliyle her insan yemek yapabilir, kimi bazı seferlerde tutturur, kimi her seferinde.
ha baktın olmuyor, denedin gene olmuyor, her fiyata göre yemek var, çık dışarda ye ya da söyle.
yemek yapmayan değil yemek bulamayan açlıktan ölür. bak başının çaresine.
aslında yemek yapmayı sevmiyor, beceremiyorum bahanesi.
neyse, yemek yapmak dediğin, soğan biber domates zeyinyağı/tereyağı beyaz et/kırmızı et kombinasyonu.
etler mesela, terbiye edilince daha lezzetli oluyor.
yemekler, suyu az olunca daha lezzetli oluyor.
yavaş kısık ateşte pişen yemek, daha lezzetli oluyor.
hamur işleri desen aynı hikaye.
ezcümle yemek yapmayı, niçin istediğine karar ver. amacın karnının doyması ise sakin sakin pişir. ilki çok iyi olmaz ama sonraları harika olursun.
bazen insanın işi rast gidiyor, allah acemi şansı veriyor ve ilk yemeği nuazzam oluyor. o gazla başka yemek yapıyor o da muazzam oluyor ve bu alanda yetenekli olduğunu anlıyor.
sen o değilsen de yılma. yemek yemek, her insanda olan bir ihtiyaç, haliyle her insan yemek yapabilir, kimi bazı seferlerde tutturur, kimi her seferinde.
ha baktın olmuyor, denedin gene olmuyor, her fiyata göre yemek var, çık dışarda ye ya da söyle.
yemek yapmayan değil yemek bulamayan açlıktan ölür. bak başının çaresine.
devamını gör...
13.
yemek yapmayı beceremeyen insan yoktur, okuduğunu anlayamayan insan vardır.
yemek tariflerinin hepsinde, bilal'e anlatır gibi anlatılır yemekler.
kullanılacak malzemeler belli.
ölçüler belli.
ne zaman, neyi ne kadar ekleyeceğiniz belli.
ateşin derecesi belli.
pişme süresi belli.
e sen bunu da yapamıyorsan salaksın.
yemek tariflerinin hepsinde, bilal'e anlatır gibi anlatılır yemekler.
kullanılacak malzemeler belli.
ölçüler belli.
ne zaman, neyi ne kadar ekleyeceğiniz belli.
ateşin derecesi belli.
pişme süresi belli.
e sen bunu da yapamıyorsan salaksın.
devamını gör...
14.
yemek yapmak bence zamanla kendini geliştirebileceüin bir eylem. sürekli aynı yemek üzerinde uğraşırsan püf noktalarını bulabilirsin
devamını gör...
15.
ben yazar arkadaşımın dediği şeyi anladım. yapmak ama becerememek farklı bir şey.
elinin lezzetli olduğu insanlar var, annem mesela, kadın ne yapsa güzel oluyor.
ben de hala daha tuzunu ayarlayamıyorum ama anneme göre mercimek çorbam ve pilavım çok güzelmiş (ki ben soğan yemem ve yemeklerde de kullanmam), geçenlerde de biberli lor peyniri yapmıştım kahvaltılık ona da bayıldı. çok da kolay ve beceri istemeyen bir şeydi.
konu bence birisinin bizi düşünerek, beraber yiyeceğimizi düşünerek bir şey hazırlaması.
düşünün bi annenizin, arkadaşınızın, eşinizin, dostunuzun yaptığı kek, kahve, çay vs her şey güzel olur. çünkü sizi düşünerek yapar, çünkü beraber yer içersiniz.
sadede gelirsek; herkes her şeyi beceremiyor, ki öyle de bir zorunluluk yok.
olduğu kadarıyla mutlu olmaya bakın.*
neden ve ne çağrıştırdı hiç fikrim yok ama aklıma gelen şarkıyı paylaşmadan duramayacağım sanırım...
inadı bırak *
elinin lezzetli olduğu insanlar var, annem mesela, kadın ne yapsa güzel oluyor.
ben de hala daha tuzunu ayarlayamıyorum ama anneme göre mercimek çorbam ve pilavım çok güzelmiş (ki ben soğan yemem ve yemeklerde de kullanmam), geçenlerde de biberli lor peyniri yapmıştım kahvaltılık ona da bayıldı. çok da kolay ve beceri istemeyen bir şeydi.
konu bence birisinin bizi düşünerek, beraber yiyeceğimizi düşünerek bir şey hazırlaması.
düşünün bi annenizin, arkadaşınızın, eşinizin, dostunuzun yaptığı kek, kahve, çay vs her şey güzel olur. çünkü sizi düşünerek yapar, çünkü beraber yer içersiniz.
sadede gelirsek; herkes her şeyi beceremiyor, ki öyle de bir zorunluluk yok.
olduğu kadarıyla mutlu olmaya bakın.*
neden ve ne çağrıştırdı hiç fikrim yok ama aklıma gelen şarkıyı paylaşmadan duramayacağım sanırım...
inadı bırak *
devamını gör...
16.
tarifini izleyerek bile yapamıyorum. bu nasıl bir beceriksizliktir yahu..
devamını gör...