yazar: ece aksoy
yayım yılı: 2017
öykücü kimliğinin yanı sıra aşçı olan aksoy, yemekte rüzgar var adlı eserinde yer alan öykülerine serpiştirdiği yemek tarifleriyle okurun hem edebi açlığını hem de gönül açlığını doyuruyor.
yayım yılı: 2017
öykücü kimliğinin yanı sıra aşçı olan aksoy, yemekte rüzgar var adlı eserinde yer alan öykülerine serpiştirdiği yemek tarifleriyle okurun hem edebi açlığını hem de gönül açlığını doyuruyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 12.04.2023 19:37 tarihinde açılmıştır.
1.
bir ece aksoy kitabıdır.
daha önce hiç okumamıştım ece aksoy. aslında adını bile duymamıştım ama sonrada öğrendim ki ece aksoy aynı zamanda iyi de bir şefmiş. ve ben bu kitapla öğrendim ki ece aksoy çok iyi bir öykücü.
nefis öyküler okudum ben bu kitapta. ama kelimenin gerçek anlamıyla nefis. çünkü kitabın içindeki her bir öykünün içinde bir yemek tarifi var mutlaka. sanki insan isterse bir yemek kitabı olarak bile okuyabilir bu enfes kitabı.
insanın iştahını açan birçok kitap okudum aslında. ama bu kitap diğerlerinden farklıydı. yazar yemeklerin tarifini öyle bir vermiş ki, o kadar ballandıra ballandıra anlatmış ki kitabı okurken acıkmamak elde değil.
ama elbette bu yemek tarifleri öykülerin önüne geçmemiş. sadece bu güzel öykülere tadına doyulmaz bir çeşni katmış. hepsi yerli yerinde. yani öykünün tadı tuzu olmuş muazzam yemek tarifleri ile yazar okurunu her anlamda doyurmuş.
sözlükte yazmadığım dönem boyunca en az elli kitap okudum ama en çok aklımda kalanlardan biri bu kitap oldu. siz de okuyun, şimdiden afiyet olsun.
daha önce hiç okumamıştım ece aksoy. aslında adını bile duymamıştım ama sonrada öğrendim ki ece aksoy aynı zamanda iyi de bir şefmiş. ve ben bu kitapla öğrendim ki ece aksoy çok iyi bir öykücü.
nefis öyküler okudum ben bu kitapta. ama kelimenin gerçek anlamıyla nefis. çünkü kitabın içindeki her bir öykünün içinde bir yemek tarifi var mutlaka. sanki insan isterse bir yemek kitabı olarak bile okuyabilir bu enfes kitabı.
insanın iştahını açan birçok kitap okudum aslında. ama bu kitap diğerlerinden farklıydı. yazar yemeklerin tarifini öyle bir vermiş ki, o kadar ballandıra ballandıra anlatmış ki kitabı okurken acıkmamak elde değil.
ama elbette bu yemek tarifleri öykülerin önüne geçmemiş. sadece bu güzel öykülere tadına doyulmaz bir çeşni katmış. hepsi yerli yerinde. yani öykünün tadı tuzu olmuş muazzam yemek tarifleri ile yazar okurunu her anlamda doyurmuş.
sözlükte yazmadığım dönem boyunca en az elli kitap okudum ama en çok aklımda kalanlardan biri bu kitap oldu. siz de okuyun, şimdiden afiyet olsun.
devamını gör...
2.
başlığa ilk tanımı giren insan olun biraz'dan görüp listeye eklemiştim bu kitabı. iyi ki okumuşum dedim.
içerisinde epey kısa hikaye bulunduran bu kitap güzel ilerledi. bazı hikayeler hızlı hızlı okunabilecek gibiydi ama bazıları üzerine uzun uzun düşündürttü.
esasen aşçı ve işletmeci olan yazar ece aksoy bunu çoğu hikayede hissettirmiş. her hikayeye sıkıştırılan yemek tarifleri kimi zaman ilginç, her zaman görmediğimiz tarifler kimi zaman sıradan tariflerdi. ama hepsi insanın ağzını sulandıran, yemek yapma isteği duyduran tarifler. üstelik hikaye ile öyle güzel bütünleştirilmiş ki bazen odak noktası bazen hikayenin parçası olarak önümüze çıkıyor ve hiçbiri rahatsız etmiyor.
beni en çok etkileyen hikayelerden biri altıncı kız adlı hikaye oldu. o annenin çaresizliği, çocukların küçücük akıllarıyla anladıkları çaresizlik ve her şeye rağmen babanın düşünülmesi... bizim aileye çok yakın gördüğüm için tabii bu kadar etkiledi beni. ağladım hatta okurken.
yazarın aşçılığını bilmiyorum ama hikayeciliğinin çok keyifli olduğunu söyleyebilirim. ben hikaye okumayı sevmediğimi düşünürdüm ama sevdiren olunca çok da güzel oluyormuş.
içerisinde epey kısa hikaye bulunduran bu kitap güzel ilerledi. bazı hikayeler hızlı hızlı okunabilecek gibiydi ama bazıları üzerine uzun uzun düşündürttü.
esasen aşçı ve işletmeci olan yazar ece aksoy bunu çoğu hikayede hissettirmiş. her hikayeye sıkıştırılan yemek tarifleri kimi zaman ilginç, her zaman görmediğimiz tarifler kimi zaman sıradan tariflerdi. ama hepsi insanın ağzını sulandıran, yemek yapma isteği duyduran tarifler. üstelik hikaye ile öyle güzel bütünleştirilmiş ki bazen odak noktası bazen hikayenin parçası olarak önümüze çıkıyor ve hiçbiri rahatsız etmiyor.
beni en çok etkileyen hikayelerden biri altıncı kız adlı hikaye oldu. o annenin çaresizliği, çocukların küçücük akıllarıyla anladıkları çaresizlik ve her şeye rağmen babanın düşünülmesi... bizim aileye çok yakın gördüğüm için tabii bu kadar etkiledi beni. ağladım hatta okurken.
yazarın aşçılığını bilmiyorum ama hikayeciliğinin çok keyifli olduğunu söyleyebilirim. ben hikaye okumayı sevmediğimi düşünürdüm ama sevdiren olunca çok da güzel oluyormuş.
devamını gör...