1.
bu harikulade eseri okuduğumda yazarı hakkında daha çok bilgi edinmek istedim ve eğlenceye düşkünlüğü yüzünden düzensiz bir hayat yaşadığını bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nde vefat ettiğini öğrendim. çünkü baş karakter necdet çok acayip bir kişilikti. tahmin ettim altından yazarın kendisinin çıkacağını ki kendisinden epey izler bırakmış yarattığı karaktere. şimdi daha ilgi çekici oldu değil mi ? :) ben bu eseri okuma tembelliği çektiğim sıralarda okudum. elime aldığım her kitabı yarım bıraktığım bu süreçte resmen bana ilaç gibi geldi zavallı necdet. necdet, yakışıklı mı yakışıklı, eğitimli, mavi gözlü, lepiska saçlı bir genç. fakat bir hastalığı var. aşk hastalığı. karakterimiz necdet, her kadının kendisine aşık olduğunu sanan, bununla övünen, aşk hikayelerini arkadaş ortamlarında ballandıra ballandıra anlatan, fakat gerçek aşkı hiç tatmamış bir çapkın. ta ki, kardeşinin hastalığı ile fener’e taşınana kadar… her şey bir piyano melodisiyle başlıyor. çapkın mı çapkın bu adam, bir piyano melodisine kulak verdiği anda, kalbinin ilk kez çarptığını, ilk kez kalp denen bu organın aşk barındırabileceğini keşfediyor. daha yüzünü görmeden vurulduğu, piyanoya değen parmaklarının hayalini kurduğu, yüzünü bir kerecik görmek için yanıp tutuştuğu güzel, meliha. komşu köşke yeni taşınan meliha, necdet’in varlığından haberdar fakat umrunda değil. çapkınlığı ile nam salan necdet bu duruma alışık değil. ilk kez kör kütük aşık. bu aşkı ne yapacağını, nereye koyacağını bilemiyor. yanıyor, tutuşuyor. kız kardeşi ve annesi ile günleri geçiren necdet, bir gün annesinden bir haber alıyor. meliha hanımın abisi, kız kardeşine talip. bu duruma canı sıkılan, fakat kabullenmek zorunda kalan necdet, yakın bir zaman sonra bir yakıcı haber daha alıyor. yıllarca yan yana eğitim gördüğü, kardeş bildiği ibrahim şemsi’de meliha’ya talip. aşkını kimseye itiraf edemeyen necdet bu iki nikahın aynı gün kıyılmasında bizzat şahitlik ediyor. ve sağlığı bu işkenceye dayanamayıp yavaş yavaş hastalanmaya başlıyor. ilerleyen sayfalarda aşk üçgenleri oluşmaya başlıyor ve buna tüm gücüyle direnen kalplerin ve bedenlerin savaşı. kim ne yapacak, nasıl yapacak, bu işin sonu nasıl bitecek, okuyup görün. adını anmadan nokta koyamayacağım bir isim daha var bu eserde. müzehher. canım müzehher. necdet’in hala kızı. nasıl masum bir kalp, ne fedakar bir yürek. öyle ki, resmen kendinden, hayatından vazgeçmek onun yaptığı. beni en çok etkileyen müzehher oldu. bundan sonrasını anlatmak spoiler vermeye sebep olur. bu kadar uzun yazdığıma bakmayın, yalnızca kitabın başından bahsettim. umarım ki ilgi çeker, daha çok okura ulaşır. 200 sayfalık bir eser zavallı necdet. ama öyle duygu yüklü, öyle nitelikli ki. ilk kez bir kitap için bu kadar uzun yazıyorum. sarı gül artık benim için yalnızca bir çiçek değil okuyunca beni anlayacaksınız. mutlaka ama mutlaka okuyun.
devamını gör...
2.
(bkz: eyvah necdet)
devamını gör...