zaman tüneli

kibar anlayışınız nasıl? davranışlardan mı veya kelimelerden mi ibaret?
ağzından "canım", "kuzum" tarzı hitaplar eksilmeyen insanların aslı itici ve samimiyetsiz. bunlara "süslü kibarlık" diyorum ve bilir misiniz süslerden haz etmiyorum. bunlar genelde normal kibarlığa erişmemiş sadece göstermelikte kalmış gibi geliyor.
"teşekkür ederim.", "rica ederim." bunlar kibarlık değil bunlar normal kalıplar hani insan olmanın getirisi zaten.
§§bir yere girerken veya çıkarken arkanızda kimseler varsa kapıyı açık tutmak veya tutmaya çalışıp diğer geçene aktarmak incelik olabilir.
§§akşam saatinde yolda bir velete denk gelirken onu göz hapsinde tutacak şekilde yürümek. (sokaklar değil insanlar tekin değil ve korkabilir. bazen tek çare çocuğu yollamak olabiliyor aciliyetli durumlarda. tabi olayı bilemeyiz ama dikkat etmek bize ne kaybettirir?..)
§§ sonlara doğru bir kız çocuğu ya da bir kadın kaldığında otobüste, onunla kalıp birlikte inmek. yolum biraz uzuyor ileri veya geri yürürken ama böyle daha rahatım.
§§ bankamatiklerde teyzelerin/amcaların arkası boşsa ve etraf tuhaf tipliyse arkasına geçiyorum (akşam iş çıkışında ablamı beklerken). 50 tl çekiyordum veya yüklüyordum. sıradayım diye çoğu parasını uzakta veya yürürken iliştirmeye çalışıyor. "paranızı burada çantaya koyabilirsiniz özellikle akşamken işinizi riske bırakmayın bence." deyince biraz tuhaf bakıyor. "haklısın kızım." deyip gülümsüyor. bazıları yine tuhaf bakarken 1.5 adımlık mesafeyi 2-2.5'a çıkarıyordum.
§§ dışarıda yemek servisleri doğru düzgün getiriliyor. masa doğru düzgün bırakılmıyor. hayvan yese daha düzenli ve temiz kalırdı dedirten manzaralar çok. en basitinden döner veya hamburger kağıtları, poşet içine ya da içecek kutusu içine konulursa neyinizden eksiltecek? soslar tabaktan dışarı damladı mı sizin silmeniz gerekir. masanın üstünde kuş sürüsü iş görmüş gibi görüntü oluyor. cidden mide bulandırıcı şekilde bırakılıyor. yemeği beklerken hiç göz gezdirmek istemiyorum artık. "hiç yeme adabınız yok mu?" diye bas bas bağırasım geliyor kalkmaya geldiklerinde. ne ebeveyn tarafı temiz ne de çocuk.
biz en son çöpleri 1-2 tabakta biriktirip diğerlerini altlarına koyarak ayrılıyoruz temiz masadan. gerçekten insan oturmuş, yemiş kalkmış izlenimi bırakıyoruz. tavsiye ederim...

güzelliğe gelmesinden korkulan zarardır.
bir batıl inançtır, gözden korunmak için yine paradoksal biçimde üzerinde göz olan nazar boncuklu aksesuar takılır.
nazara sadece güzel bireyler inanır çünkü sadece güzel olana nazar değer. güzel olan kıskanılır.

nazar/ göz demektir.

bas git o zaman memleketine çöl bedevisi!.. şuna bak, dışarıdan gelen mülteciler, bizi ülkemizden kovuyor. kanı bozuk soysuzlara inat; istiklal marşı, türkiyenin milli marşıdır. bunun gibi sığınmacıları mancınıkla suriye sınırına atacaksın.. canınız cehenneme ulan sizin, canınız cehenneme!.. (bkz: mülteciler dışarı)

istiklâl nedir bilmeyene marşı ağır gelir elbet.

ülkesi, ailesi ve özgürlüğü için savaşacak cesareti olmayan kocasından utanmıyor, fare giremediği deliğe kuyruğuna kabak bağlamış misali kendi yetmiyormuş gibi bir de üremiş misafir(!) olduğu yerde bundan da utanmıyor, yaşadığı yerin kurallarına ayak uyduramadığından mahçup olacağına pişkin pişkin eleştirmeye çalışarak yüzsüzlüğün dibine vurmaktan da utanmıyor ama bundan mı utanmış. sizde utanma ne gezer be. azıcık onurunuz olsa gönderilmeyi beklemez kendiniz gidersiniz. hadi dönsene elalemin ulusal marşını okuyacağına kendi ulusal marşını okuyacağın topraklara. noldu orda esed bum bum mu. kafasına mermi yiyeceğine yaşamını borçlu olduğu ülkenin marşını okumayı yeğlesin o zaman çocuğun. kesin sesinizi oturun aşağıya, devranın dönüp sizin postalacağınız güne dek. oranız buranız ayrı oynamasın.

kezban olmayan, güçlü kadında güçlü kadın diye kafa ütülemeyen, kadının ve erkeğin yerini bilen, zeki, kültürlü, en büyük hobisi dedikodu olmayan, sohbeti saran, mümkünse ilim ve tarih bilen bir eştir.

kısaca kafa dengi bir eştir, gerisi boş.

etraftaki sesleri algılama güçlüğü, hiç duymamak ya da kısmen duymaktır.
hiç duymayan ise sağırlık olarak tanımlanır.

iç ses dediğimiz şey dış sesimiz ve kelimelerin fonetik yansımalarını bilmekten oluşur. bu yüzden işitme engelli birinin iç sesinin olup olmadığı tartışılır.

islam dininin acı gerçeklerini, dinler tarihini öğrenmiş, ardından dini sorgulamış, birileri tarafından kendisine vurulan zincirlerini kırmış ve kölelikten kurtulmuş özgür ruhlu kadındır. kır zincirlerini ve kurtul bu dini dogmalardan!..
zaten türbanlıların çoğu; aile, çevre ve mahalle baskısıyla kapanıyor..

3 adet massey ferguson 5s traktörü, kahramanmaraş'ta 1000 dönüm arazisi, 2018 model dsg prestige beyaz renk skoda suberb'si, istanbul e5 yanında ismini vermek istemediğim dededen kalma şirketi, aydın kuşadasında 5000 m2 metre arazisi bulunan villası, istanbul kadıköyde oto yıkaması, kahramanmaraş'ta proje ofisi ve üç erkek kardeşten en büyüğü olan itü mezunu bir mühendis olarak an itibariyle aklıma gelen çılgın fikir.

adını da özgür sözlük yapasım var.

kendini tanımaya, farkına varmaya adamalı. benliğini bulamayan insan rüzgarda savrulup durur

değişik bi' adam bu.

asgari ücretle çalışıyor gibi küçük küçük bilgiler alıyorum
adamı öğlen 1'de bırakıyorum burada tespit yapıyor
gece dönüyorum eve feci tespitlere devam.

umarım karşılığını alıyosundur kanka
aslında ironi ya kehkekeh falan çekiyorsundur ablalara.

weirdolar baya, şaşıyorum.

krişna; hint mitolojisinde güneş, şefkat, barış tanrısıdır ve yunanca hristiyan anlamına gelen "khristos" ile bağlantılıdır. kristos-krişna
krişna, hindu tasvirlerinde flüt çalar şekilde resmedilir ve mitolojide aynı isa gibi bakire bir kadından doğmuştur. krişna'nın adı, ünlü hint destanı mahabharatada geçer.
ilgili linkler:
1) ozhanozturk.com/2018/01/29/...
2) onedio.com/haber/hint-mitol...
3) soylentidergi.com/krisna-se...
4) din ve mitolojiden krişna videosu
hint mitolojisinin güneş, şefkat ve barış tanrısı krişna
bakire doğum masalının çeşitli dinlerin mitolojilerindeki karşılığı: isa ve krişna.

mühendis adamın şakası falan olmaz ha. olay kaçık, çağrı açık. hata bir defa yapılır, telafisini yapacaklar düşünsün.

(sen neysin be adam)

hasret gültekinin şarkısı geldi aklıma. harcanıp gidiyor ömür dediğin...

saygı duyulması gereken kadındır.

günümüzde sekse tabu olarak bakmayan ve en sevdiği kıyafet çakma nike pro tayt olan kadınların, kapalı kızlara yaptığı mobbingi göz ardı edemeyiz.

sosyal medya ve beraberinde getirdiği seri tüketim insanları hobisiz bıraktı.

youtube shorts videolarıyla 20 saniyelik doyuma ulaşıp, fazla vakit harcatan her eyleme karşı tahammülsüzlük seviyesi arttı
internet abi, büyük bela.

hobi mobi kalmadı,
işte arkadaşa reels videosu atmaca,
baya bok.

önemli ve dikkate alınması gereken bi' çağrı.

keşke böyle dertlerim olsa,
başlığım sansürlendi rererö diye çığırsam, başlık açsam.

hemen bi' cızzz çekiyoruz
normal sözlüğe, veriyoruz notasını.

zincirlerini kırmıştır.

öznel bi' olay.

olm bilsek zaten söyler paylaşırdık burada
şöyle bi' terapi masası kurardık daire şeklinde
teker teker fısıldardık birbirimize.

gerçi bazı küçük yolları var
yaprak sarma yiyince mutlu oluyorum
en azından böyle küçük detayları kaybetmemişiz.

doğrusu hiç güleceğim yoktu.

kız kankanın derdini anlatma biçimi garip tabi.
tuvaleti tıkadım. pompa da delik. yetiş ya karizmatik, yetiş ya mühendis diyeceği yere..

of karnıma kramp girdi. deli.

aç kapa artema.