zaman tüneli

fakir

aşık atışmasıdır bu, dissleşme değil
pisleştiğine değmez aklın yerinde değil
bildiklerin bilmediklerin umrumda değil
en azından bilenlerin önünde eğil.

benim için oldukça fantastik geçeceğine inandığım yıl.

yine de son gecesine uyuyarak gireceğim.
beklemiyormuşum gibi hani.
hiç.

+ intihar etmeyi düşünüyorum.
- çok fazla düşünüyorsun.
+ hepiniz manyaksınız!

lafügüzaf

murat boz un janti şarkısından
doğrusu: ah be gülüm
sana benden nasıl janti bir yar olur
benim dilimde: ah be gülüm
sana da günaydın janti mi yalan olur

ne bi anlamı var ne bi seyi var senelerce böyle söyledim şarkıyı

başka açıklaması olamaz.

keşkül.

devletler işledikleri suçun cezasını ne zaman çeker ya da o suçu devletlerin adı ile yapanlar ne zaman bunun bedelini öder.

bana sorsanız devletler bir şey ödemez çünkü çoğu banka açıp insanların paralarını toplayıp kaçan banker gibidir. ülke yıkılınca ya da isim değiştirince kimse bir soru sormuyor o ülkeye ya da sormak işlerine gelmiyor diyelim çünkü her ülkenin illaki işlediği bir suç var ve o suç yüzüne vurulmasın diye kırk takla atarlar.

uyumak. ölüm provası gibi bir şey.

irem dericinin youtube türkiyede ilk 100 milyon dinlenmeye ulaşan şarkı olarak bildiğimiz kalbimin tek sahibine şarkısı:

aslı: melekler nur saçmış aşkım yüzüne
benim anladığım: melekler kurs açmış aşkın yüzüne....

kıramam.

müşkülpesentlik.

genellikle görgü tanıklarının kullandığı cümledir. olayı anlatmak için söze böyle başlarlar.

şiire sizin adabınız eza olur
boşluğunuzu toplasam feza olur
şairliğinize hicvim reva olur
adamlık öğretsem size ceza olur

birader sen önce üslup öğren gel
hepimiz birbirimize burada el
ama haddini de bilmek lazım
yine de susayım bozulmasın ağzım

(ç)atışmanın benimle hiç alakası yok ama iz kalan arkadaşın üslubu o kadar çirkin ki yazmadan edemedim.

ne iyi olurdu, herkesin,
...ben yalan söyleyebilirim,
ama sana değil...
bir, sen'i olsaydı..
ne iyi.
şimdi herkesin bir sen'i var,
yalan söylediği.

bir hadevus ukdesi.

emanetin başına bir şey gelme olasılığının daha yüksek olduğu, emanetin daha hassas olduğunu atıflayan söylem.

oldukça disiplinli bir ailede büyüdüm ben. oyunlarımızı sessizce oynardık komşular rahatsız olmasın diye. işte, ortaokulda bir arkadaşım bana tabu oyununu ödünç vermişti. hayır istemiş de olamam hiç öyle bir huyum yok, kendisi bize geldi de oyun birkaç gün kalabilir mi dedi onu da hatırlamıyorum.

neyse, misafir geldi o günlerde. biz tabi çocuklar toplandık bir odada oynuyoruz. ses gitgide yükseldi, biz fark etmedik. annem sinir harbiyle ansızın gelip elimizdeki kartları yırtıp kartonu etrafa dağıtmıştı.

hayatımda daha çok utandığım, yerine hemen yenisini koyduğum, birinin yüzüne bakarken açıklama yapamadığım böylesi bir an pek hatırlamıyorum. bir daha asla birinden bir şey almadım, bir şeye ihtiyacım varsa gidip kendim aldım.

emanet başka bir şey ya.
baklava açma inceliğinde bir yufka.
sinir bozucu.