zaman tüneli
ara ara eski sevgilinin sende kalan resimlerine bakmak
ben kaçtıgim kızın fotoğraflarını daha kaçmadan önce kavgalı olduğumuz bir haftasonu baraja götürüp yakmistim. aptal olduğum için fotoğrafi yakınca bağlılığım azalır diye kendi kendime artistik yapıyordum. kaçmadan önceki sene olduğuna göre yaş 16.
devamını gör...
öteki tarafta tek gerçek dinin hristiyanlık olduğunu öğrenmek
mığrıbi kardeşim düşünsün, ben zaten cehennemliğim dinsizin dediği çıkarsa mığrıbi ile beraberiz
dinsiz kitapsız adam mahvettin ortalığı şimdi boşuna mı koşturduk diyenler çıkar.
sende cehenneme geliyorsun dinsiz herif.
dinsiz kitapsız adam mahvettin ortalığı şimdi boşuna mı koşturduk diyenler çıkar.
sende cehenneme geliyorsun dinsiz herif.
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
fırtınalar benim için çok özel bir şarkıdır. pamela'nın yorumu da ebru gündeş'in yorumu da ayrı güzel ikisini de beğeniyorum. pamela şarkıya kendi yorumunu kattığı için dinlerken orjinalinden daha farklı hissettiriyor :) sözlükte de başlığını görmek hoş oldu.
devamını gör...
robot dreams
bir pablo berger animasyon filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen pablo berger ve sara varon birlikte yazmıştır. birçok film festivalinden ödül ve adaylıklarla dönen film akademi ödüllerinde de en iyi animasyon film dalında oscar adaylığı kazanmıştır. ancak ödülü çocuk ve balıkçıl isimli animasyon film kazanmıştır.
filmde hiç konuşma yok. sanki bir sessiz film gibi. ama bu tür filmlerde tam olması gerektiği gibi kullanılan müzikler gerçekten çok iyi. anlatılan dostluk hikayesi insana dokunuyor açıkçası.
yalnızlıktan mustarip olan köpek evinde tek başına zaman geçirmenin ağırlığını taşırken bir reklama rast gelir ve robot bir arkadaş edinmeye karar verir. bu robot ile köpek arasında çok güzel bir arkadaşlık başlasa da bir süre sonra ikilinin elinde olmayan şartlar sonucunda arkadaşlıkları bazı engellerle karşılaşır.
insanların git gide yalnızlaştığı bir çağda robot arkadaşlara ihtiyaç duyulacağı kesin. bu filmdeki yalnız insanlar da kendilerine en uygun robot ile bu yalıtılmışlık duygusundan kurtulmaya çalışır.
bence çok uygun ve güzel bir finalle biten film çok etkileyici geldi bana.

filmin senaryosunu da yönetmen pablo berger ve sara varon birlikte yazmıştır. birçok film festivalinden ödül ve adaylıklarla dönen film akademi ödüllerinde de en iyi animasyon film dalında oscar adaylığı kazanmıştır. ancak ödülü çocuk ve balıkçıl isimli animasyon film kazanmıştır.
filmde hiç konuşma yok. sanki bir sessiz film gibi. ama bu tür filmlerde tam olması gerektiği gibi kullanılan müzikler gerçekten çok iyi. anlatılan dostluk hikayesi insana dokunuyor açıkçası.
yalnızlıktan mustarip olan köpek evinde tek başına zaman geçirmenin ağırlığını taşırken bir reklama rast gelir ve robot bir arkadaş edinmeye karar verir. bu robot ile köpek arasında çok güzel bir arkadaşlık başlasa da bir süre sonra ikilinin elinde olmayan şartlar sonucunda arkadaşlıkları bazı engellerle karşılaşır.
insanların git gide yalnızlaştığı bir çağda robot arkadaşlara ihtiyaç duyulacağı kesin. bu filmdeki yalnız insanlar da kendilerine en uygun robot ile bu yalıtılmışlık duygusundan kurtulmaya çalışır.
bence çok uygun ve güzel bir finalle biten film çok etkileyici geldi bana.
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
geçenlerde en sevdiğim şarkı olan fırtınalar'ı dinlerken bir tanım yazmıştın ya, hem ebru gündeş'in hem de pamela'nın yorumlarını ayrı ayrı beğeniyorum, pamela şarkıya kendi yorumunu kattığı için dinlerken orjinalinden farklı hissettiriyor. her gün dinlediğim bir şarkıyı sözlükte görmek güzel tesadüf oldu. :)
devamını gör...
üstteki yazara bir şey söyle
çok gürültü yapiyorsunuz, evde hasta var.
devamını gör...
sözlük içerisinde kendini doğu perinçek gibi hissetmek
cumhurbaşkanlığı seçimine bir heves girip seçimlerde %0.22 oy alabilmiş perinçek sendromu yaşan yazar durumu.
“ben de nişantaşı çocuğuyum, ben de üniversite okudum. beni de alın aranıza. beni niye dışlıyısınızki..."
“ben de nişantaşı çocuğuyum, ben de üniversite okudum. beni de alın aranıza. beni niye dışlıyısınızki..."
devamını gör...
ara ara eski sevgilinin sende kalan resimlerine bakmak
tercih etmiyorum ama arka planda elimde duran fotoğrafın’ı açın tam olsun bari…
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
senin gençlik fotoğrafını gördüm de pek bir şey değişmemiş. burun etrafında kümelenmiş sırıtan bir yüz.* baktıkça gülesim geliyor len deli.*
devamını gör...
sağanak altında
dansa davet'i okuyup çok beğenince yazarın hemen başka bir kitabını daha okuyayım dedim. jean teule artık sevdiğim yazarlar arasında. bir savaş bu kadar mı güzel anlatılır? 136 sayfa ve çok çabuk okunuyor. akıcılıkta şelale gibi.
kitap aslında tarihi bir olaydan bahsediyor. (bkz: agincourt savaşı) anlatılmış. tabii ki jean usulü. kitapta o kadar vahşet var, o kadar kan var ki okurken midesi bulanacak gibi oluyor insanın. ama hayır, o da ne? insan kendini kıkırdarken buluyor. bu kadar da mal olunmaz diyor içinden okur. millet cesetlerin üzerine basa basa birbirini öldürüyor ama siz gülüyorsunuz. fransızlar çok alem. yani bir yanlış yapılır, belki iki olur ama bu kadar da çok olmaz.
kendilerinden çok kalabalık bir fransız ordusu vardır v. henry ve askerlerinin karşısında. savaş başladığında herkes öleceğinden emindir. karşıdaki ordu donanımlıdır, ingiliz askerleri ise don gömlek savaşa gelmişlerdir. kazanılması kesin olan bir savaşın kaybedilmesinin hikayesi. mutlaka okunmalı.
haa, söylemeden geçmeyeyim. savaş bitince v. henry ve yaptıkları çok iğrençti. böyle düşman kimsenin başına bela olmasın. cesetler tanınmasın diye yüzlerini ezmek ne demek ya. sen nasıl bir canisin. pis adam.
kitap aslında tarihi bir olaydan bahsediyor. (bkz: agincourt savaşı) anlatılmış. tabii ki jean usulü. kitapta o kadar vahşet var, o kadar kan var ki okurken midesi bulanacak gibi oluyor insanın. ama hayır, o da ne? insan kendini kıkırdarken buluyor. bu kadar da mal olunmaz diyor içinden okur. millet cesetlerin üzerine basa basa birbirini öldürüyor ama siz gülüyorsunuz. fransızlar çok alem. yani bir yanlış yapılır, belki iki olur ama bu kadar da çok olmaz.
kendilerinden çok kalabalık bir fransız ordusu vardır v. henry ve askerlerinin karşısında. savaş başladığında herkes öleceğinden emindir. karşıdaki ordu donanımlıdır, ingiliz askerleri ise don gömlek savaşa gelmişlerdir. kazanılması kesin olan bir savaşın kaybedilmesinin hikayesi. mutlaka okunmalı.
haa, söylemeden geçmeyeyim. savaş bitince v. henry ve yaptıkları çok iğrençti. böyle düşman kimsenin başına bela olmasın. cesetler tanınmasın diye yüzlerini ezmek ne demek ya. sen nasıl bir canisin. pis adam.
devamını gör...
okumasaydın ne olurdun sorunsalı
küçük burjuva için mühim bir konu.
mühim olması da kaçınılmaz, zira sermaye sahibi olmayan %99 için sınıf atlama umudunu besleyen tek yol eğitimdir.
çekilen zorluklar ve çile hem ailesi hem de kendisi için kutsaldır, çünkü karşılığında, elde edilecek bir unvan, toplumsal statü ve şansı yeterince yaver giderse yeterli sermaye birikimiyle çocuklarına aktarılabilecek bir miras vardır.
kapitalizmin sermaye sahibi olmayan yığınlar için 1 asırdır vizyonda tuttuğu filmin fragmanı.
o umudu taşıyanların %99,999’u için asla gerçekleşmeyecek ve zaten servet transferinin dinamiği gereği gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal.
fight club’da söylendiği gibi; hepimiz çok ünlü ve çok zengin olacağımız hayalleriyle büyütüldük ama olamadık, o yüzden çok öfkeliyiz. tabi bu şaşalı sözler, theodore john kaczynski‘nin unabomber manifestosundan araklanmış bir holivud senaryosundan başka bir yerde yer bulamaz ve hiçbirimiz öfkeli falan değiliz. zira hala tek umut bu.
evet, milyar dolarlarımız yok, evet bu milyar dolarların toplumsal sınıflara adil dağıtıldığı bir sistem içerisinde değiliz ama birçoğumuzun okumamış hali, okumuş halinden daha iyi olmayacaktı çünkü okumamış haliyle aynı şartlarda iş bulması çok muhtemel değildi. mavi yakadan beyaz yakaya geçiş bile bir statü göstergesi olarak hala mühim bir şey ve bu kısır döngünün değişeceğine dair herhangi bir işaret yok.
mühim olması da kaçınılmaz, zira sermaye sahibi olmayan %99 için sınıf atlama umudunu besleyen tek yol eğitimdir.
çekilen zorluklar ve çile hem ailesi hem de kendisi için kutsaldır, çünkü karşılığında, elde edilecek bir unvan, toplumsal statü ve şansı yeterince yaver giderse yeterli sermaye birikimiyle çocuklarına aktarılabilecek bir miras vardır.
kapitalizmin sermaye sahibi olmayan yığınlar için 1 asırdır vizyonda tuttuğu filmin fragmanı.
o umudu taşıyanların %99,999’u için asla gerçekleşmeyecek ve zaten servet transferinin dinamiği gereği gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal.
fight club’da söylendiği gibi; hepimiz çok ünlü ve çok zengin olacağımız hayalleriyle büyütüldük ama olamadık, o yüzden çok öfkeliyiz. tabi bu şaşalı sözler, theodore john kaczynski‘nin unabomber manifestosundan araklanmış bir holivud senaryosundan başka bir yerde yer bulamaz ve hiçbirimiz öfkeli falan değiliz. zira hala tek umut bu.
evet, milyar dolarlarımız yok, evet bu milyar dolarların toplumsal sınıflara adil dağıtıldığı bir sistem içerisinde değiliz ama birçoğumuzun okumamış hali, okumuş halinden daha iyi olmayacaktı çünkü okumamış haliyle aynı şartlarda iş bulması çok muhtemel değildi. mavi yakadan beyaz yakaya geçiş bile bir statü göstergesi olarak hala mühim bir şey ve bu kısır döngünün değişeceğine dair herhangi bir işaret yok.
devamını gör...
ara ara eski sevgilinin sende kalan resimlerine bakmak
yav kendimi stalklarken instada denk geliyordu. evet silmedik, ayrıldık diye oturup fotoğraf temizleyemeyiz. yürek burulması falan da yaşamıyordum.
tanım: bana yürek burulması yaşatmayan aktivitedir.
exlerimi seviyorum ya, bende çok az çürük elma çıktı. herkesin kendi çapında bi toksikliği vardı ama çok büyük günahlar işleyeni azdı. o yüzden düşmanlık beslemiyorum hiç. lokum gibi çocuklardı. (biri sapıtktı maalesef :d, o kadar istisna da olur yani hepsini düzgün nası seçelim?)
hepsinin de annesiyle tanıştım galiba ya, 1 numara hariç :d. anneleri de çok tatlı annelerdi. (hepsi dediğim 3 kişi. zaten manita sayılabilir diyebileceğimiz 4,5 kişi falan var. çünkü biliyosunuz, ben one night stand insanıyım...)
öyle hey gidi hey diye diye anıyorum kendilerini. güzel günlerdi.
çok da güzel çocuklardık.
tanım: bana yürek burulması yaşatmayan aktivitedir.
exlerimi seviyorum ya, bende çok az çürük elma çıktı. herkesin kendi çapında bi toksikliği vardı ama çok büyük günahlar işleyeni azdı. o yüzden düşmanlık beslemiyorum hiç. lokum gibi çocuklardı. (biri sapıtktı maalesef :d, o kadar istisna da olur yani hepsini düzgün nası seçelim?)
hepsinin de annesiyle tanıştım galiba ya, 1 numara hariç :d. anneleri de çok tatlı annelerdi. (hepsi dediğim 3 kişi. zaten manita sayılabilir diyebileceğimiz 4,5 kişi falan var. çünkü biliyosunuz, ben one night stand insanıyım...)
öyle hey gidi hey diye diye anıyorum kendilerini. güzel günlerdi.
çok da güzel çocuklardık.
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
bugün ne tarz çalacaksınız? 80ler 90lar ? vs.. istek şarkı olayı var mı ?
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı 3 yazarı
bir umut belki beni yazan birileri olur diye sayfayı yenileye yenileye f5 tuşunu kıranlar derneği.
devamını gör...
paranoyak deli ile delisin delisin
teşekkür ederim, ben de bana çok gülüyorum bazen. buradaki diğer yazarlara da gülmeyi hedefliyorum.
hoş buldum. :)
hoş buldum. :)
devamını gör...
güne bir film alıntısı bırak
hani komşu komşunun külüne muhtaçtır ya, bu yüzden hepimiz komşumuzu yakmak isteriz. bir de kardeş kardeşi vurur mu diye şaşırıyoruz. tabii ki vurur!
asıl kardeşler bilir birbirlerini en kızdıracak, en yaralayacak şeyin ne olduğunu.kardeşin kardeşi vurmasında şaşılacak bir şey yok.
asıl anlaşılmaz olan bir insanın hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği bir insanı vurması.
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı 3 yazarı
mezzo morto'ya sormuşlar; bu sözlüğün en yakışıklı yazarı olmak nasıl bir duygu? bilmiyorum onu diko'ya sorun demiş.
soruyu soran da patagonyalı.
üç etti tamam.
soruyu soran da patagonyalı.
üç etti tamam.
devamını gör...