zaman tüneli

fiyatları uçurmayacaklarsa ben destekliyorum, 10 larca abonelik yerine tek bir yerden bir ton içeriğe ulaşmak daha iyi. netfilix in kendi yapımlarıda çok kaliteli işler var. ben tekel olmasına okeyim bizi öpmeyeceklerse. kullanıcı sayısı artarsa maliyetin düşeceğini düşünüyorum. dc evreni artık adamların elinde suyunu çıkarırlar o parayı çıkartırlar. bir sürü güzel çizgifilmlerde geliyor.

pera - aşk koydum adını

#3813364; sorduğunuz için yanıtlıyorum:

"bu cümleyi kurarken amacım …………. idi.

cümlesindeki boşluğu tamamlar mısın?? niyetini okuyamıyorum gerçekten. şu cümleyi yazana kadar yanlış yaptığım ihtimali üzerinde düşünüyordum ben."

demişsiniz.

şuradan alalım, ekran görüntünüzü:

"belki de sandığım gibi/kadar da dost değilmişizdir, o benimle maddi zorluklarını paylaşmadığına göre (tabii iddianız doğruysa, yani maddi zorluk varsa ve hatırladığım, yani bana bundan bahsetmediği doğruysa) ama güvenip anonimliğini bozup adını söyleyip fotoğrafını göstermişti en azından bana. neyse, konuyu burada kapatıyorum kendi adıma."

yani eski mesajlaşmalarımız gerilerde kaldığından göremeyebileceğinizden, ciddi bir samimiyetimizin olduğunu belirtmek için bu cümleyi kurdum. özeli genele normalde taşımam da sizin de bence başka birinin özel mesajlarını okumamanız lazım. okudunuz ve bana karşı koz olarak kullandınız, ben de bunları söylemeyi uygun gördüm karşılığında. ki özel mesajlaşmalarımızı komple buraya koysam bu samimiyetin ne kadar karşılıklı olduğu (veya göründüğü mü desem, şu anda emin değilim) da anlaşılır da o kadar da kendimi kanıtlama derdim yok.



"editör, kendi cümlelerini sana söyledim ben ne çarpıtması? muhabbet senin <3 sevdan."

demişsiniz.

" "dostluğumuz baki"yi kendisine özelden yazmamış mıydım ya diye demin sıfır sıfır sıfır'la olan mesajlaşmalarımıza baktım, hakikaten öyleymiş."

dememi

"sıfır nickli yazara yazmıştım “galiba” :d"

şeklinde lanse etmeniz bir çarpıtmadır. hadi yanlış anlama diyelim ama kesinlikle "kendi cümlelerimi bana söyleme" değil.

"sıfır sıfır sıfır'a yazdığımdan emindim, "özelden yazmamış mıydım ya" dedim zira nick vererek bir yazara seslen başlığında da ona seslenmiştim yakın zamanda. özelden yazmıştım diye hatırlıyorum ama acaba o başlıkta mı yazdım diye ufak bir şüpheye düşmüştüm."

şeklinde açıkladım yani ya işte. özelden bir yazara yazdığım şeyin başka bir yazar tarafından önüme getirilmesinin beni şaşırtması da sürpriz olmasa gerek.

yani anladık, "<3" sembolünü çok kullanmam sizi rahatsız etmiş (ki bundan yazdığım kişi rahatsız olmamıştı herhalde ki bana sonrasında "canım bıradırım" demişti ve tanımlarımı beğenmeye devam etmişti). ama "dmde her mesajın sonuna <3 istisnasız." iddianızı da; "ayrıca "<3" sembolleri öyle "istisnasız" değil. çok uzun zamandır kendisini görememiştik, onun şevkiyle biraz fazla kullanmış olabilirim son mesajlaşmamızda da önceki yazışmalarımızda o sembole pek (belki hiç) rastlayamazsınız." diye yanıtladım ya.

gram iyi niyetinizin olduğunu düşünmüyorum bu arada. veya anlama kapasiteniz çok düşük. ikisinden biri yani.

her neyse, sizinle veya neyiniz olduğunu bilmediğim sıfır sıfır sıfır ile bundan sonra hiçbir alakamın olmamasını yeğlerim. insan gibi rica ediyorum, bu konu burada kapansın.

edit: son olarak şunu da ekleyeyim dedim, kalp emojisi ile ilgili: #3813618

akp götü yalamakla iştigal. var mı başka fonksiyonu? ben bilmiyorum.

bunların da ölmesi lazım. listeme aldım.

işesem gül biter gerek yok.

tosfed-eskişehir gözetmenlerinden biri olarak selamlar herkese. yarışlarda genelde ff'te hakemlik yapıyorum. çok zevkli gerçekten. hem izlemesi hem çalışması.

iyi oyuncular o yüzden.

çok kinli bir akrabam var. 3 isimli. mezarına benzin döküp yakacağım. içim soğumaz.

birkaç seneye ölür.

aslında çok net anlaşılıyo sadece kendimizi kandırıyoruz.

parti ismi vermemiş, akp'den bahsediyor herhalde. bir de muhalefet yapan adam yok diyorlar, al sana mis gibi muhalefet. reis yapıyor bu işi.

sen ve senin yanındaki bana karakterden bahsedecek en son insanlarsınız. uçurumun kenarında yaşamaya devam et, birkaç ay sonra anlayacaksın.

istirham ederim sadece , geceleri, biraz alkollü olduğum için, ekstra...

mıçmıç sevmem, hemen sevmem, hayatıma müdehele edinsin istemem...

başıma buyrukumdur. çok basit aslında. az uzak ol. ben sana geleceğim. az uzak olsan...

inanılmaz bir meblağ. yanlış bilmiyorsam real madrid, barcelona gibi kulüplerin değeri bile 5 milyar dolar yok. demek ki herifler istese tüm büyük kulüpleri toptan satın alıp futbolu bitirebilirler. 20 senelik şirket 100 küsur yıllık kulüplerden fersah fersah daha büyük şirket haline gelmiş. hatta bu meblağ çoğu ülkenin merkez bankasında yok. adamlar ülkelerden daha güçlü. vay canına.

hep dinledim, hala dinliyorum. güzel yayındı, teşekkürler

çekinme yaaa gel sök ciğer dalak ne varsa gel sök

bizden kimse çıkmadı we are clean diyen camianın komutan diyip kaptanlık verdiği herif çıkmış. ee noldu şimdi. bizden bu seneye kadar kimsenin tanımadığı genç metehan ile, bize gelmeden yıllar evvel oynamış olan birkaç aylık eren çıkmıştı en azından.

mhy ne oynuyordu acaba, oynamadığı maçlarda kavga çıkarıp atılır bahsi mi alıyordu acaba kendisine. malum hiçbir derbide oynamayıp en çok ceza alan falandır herhalde. bu derbiden de 3 maç ceza almış. 5 senedir fenerde, oynadığı maç sayısı 150 yoktur, aldığı cezalar kaç oldu.

hiçbirinin tipine dikkat etmedim. o yüzden kendimi seçiyorum.

nice senelere nice güzelliklere. iyi ki doğdun, doğum günün kutlu olsun abilerin hası, ankara’nın kralı

seviyorum seni sorun yok sesini duymak iyi geldi bakınıyordum öyle. konuşuruz şu yoğunluğu atalım. 15’inde istanbuldayım. haberleşiriz. şimdiden iyi geceler diliyorum

pandemi zamanında telefonum bozuktu. telefon istiyordum. onun yerine babam beni sosyalleşeyim diye birden ehliyet kursuna yazdırdı. ehliyet kursu ve sosyalleşme...garip bir ikili gerçekten. neyse başladık bir şekilde. teorik sınavdan geçtim. hocam benden çok umutlu. ben de alacağımı biliyorum. son birkaç direksiyon dersine saçlarım açık bir şekilde katıldım. normalde kapalı olmak zorundaydım. babam direksiyon sınavına kendi götürdü. kapşonlu hırka giymiştim. örtüyü çıkardım. kapşonu kafama geçirdim ve sınava başladım. bir yandan komisyon başkanı saçma salak sorular soruyor. bir yandan ben eğer sınavı başarılı geçersem ne yapacağımı ve babamın beni açık göreceği ihtimalini düşünüyorum. basıyorum gaza basıyorum ve arabaya çarpacakken duruyoruz ahah. beni affediyorlar. ben üstüne daha da sinirleniyorum. kaldırıma çıkacak şekilde gaza basıyorum. "bu sefer affetmeyin. ben inip arka koltuğa geçeyim diyorum." bu sayede arka koltukta geri kapanıyorum ve ağlayarak bir daha sınava girmek istemediğimi defalarca söylüyorum...bu da böyle bir tramvamdır ben dışarı çıkmak bile istemezken, ehliyet sınavına girdim. hâlâ bana insanlar "niye ehliyet alamadın?" diyorlar. bunun ismi alamadın değil, almak bana pahalıya patlayan bir tekme tokat olabilirdi demek... çok yanlış zamanda karşıma çıkan güzel bir fırsattı ve ben iki yükü bir anda taşıyamadım. gel de bunu otur, anlat...ne mümkün.