zaman tüneli

seçme şansınız olan bir yerde bu arkadaşları seçmeyin. hatta, alışveriş yaptığınız yer burayla çalışıyorsa başka kargo sorun. gerekirse almayın.*

müşteri deneyimimi paylaşayım. 30 kasım günü vodafone'dan turkcell'e hat taşıma için online başvuru yaptım. turkcell hattınızı size göndercez dedi. eyvallah dedim. birkaç gün geçip de gelmeyince turkcell'i aradım sordum. 2 aralık'ta kuryenet'e teslim edildiğini, acil olarak talep oluşturduklarını ertesi gün bana ulaşacağını söylediler.

bugün 12. gün. aynı şeyleri bana 4 defa daha söylediler. sonra, sinirlendim. "yarın elimde olmazsa ne kadar resmi kurum varsa hepsine şikayet edeceğim" dedim. lan bi de kuryenet'i arayayım dedim. takip no olmadan kimseye ulaşamıyorsun. tekrar turkcell'e dönüp, takip numarası sordum.

kuryenet'i aradım. turkcell'in söylediği şeyleri bana kronolojik olarak sıralayıp, talep iletiyorum dedikleri zaman gözüm döndü. hanımefendi bunu zaten daha önce dört sefer yaptılar, bana çözüm sunun diye çemkirdim. şubeniz mi yandı, insanlar mı yok oldu. bir sim kartı 12 günde nasıl teslim edemezsiniz falan şeklinde yükseldim.

müdürlerimize ileteceğim sizi arasınlar dedi. müdürleriniz işini yapsa bu konuşmayı yapmıyor olurduk diye bi araba söylendim yine. beni aramasınlar, kargomu getirsinler dedim. bunlara da, yarın akşama kadar elimde olmazsa her yere şikayet edeceğim. o zaman ararlar beni diye de artistlik yaptım. memlekette olay çıkartmadan hiçbir şey çözülmüyor diye de söylendim.

bütün bu olaylardan üç saat sonra arandım, yarın kuryenizi teslim ediyoruz dediler. evime yürüyerek yarım saatlik mesafeden bir adet sim kartı teslim edemediler. çıngar çıkarmadan memlekette hiçbir şeyin çözülmüyor olması gerçekten canımı sıkıyor.

yıllarca kürtçü kesim milliyetçilerin(?) gizli gizli ahmet kaya dinlediğini iddia ederek, "bakın karşıt görüşlü olanlar bile gizli gizli onu dinliyor o kadar büyük sanatçı işte" algısı oluşturmaya çalışıyordu.

halbuki o gizli gizli ahmet kaya dinleyenler zaten türk milliyetçileri falan değil kendi mhp'li kardeşleriydi. yani karşıt görüşlü değil bilakis kendi mahallelerinin adamlarıydı.

e tabii artık gizli gizli dinlemelerine de gerek kalmadı ne de olsa ahmet kaya ile tamamen aynı çizgiye geldiler.

#3819683

siz bu it herife bakmayın. evimde rakı da var bira da var viski de var. paşam kendi içeceğini alıp da geldi bana bok atıyor. * giderken de iki tanesini bırakmış beni o konu hakkındaki yazışmalarımızla tehdit ediyor. şantajcı köpek. bittin olum sen! *

rahat bırakın milleti, karınca bile ıkına ıkına kendi ağrılığının 10 katına göz karartıyor.

burada milliyetçiden kastedilen akp'liler ve mhp'liler sanırım. e onlar zaten milliyetçi değil. ahmet kaya da yaşasaydı %99 ihtimalle akp-mhp-dem ittifakı'nı desteklerdi.

büyük memleket serisi. * 1958/60 . 5 ve 20 kuruşluk iki çeşidi olan pullar 67 ilin manzara görsellerinden oluşturulmuş. toplam 134 pulluk bir seri.

norveç'te yaşayamazdım. seçeneği biraz daha güneş alan, akdeniz iklimine kapı aralayan ispanya gibi ülkelerle değiştirebilir miyiz?

televizyon izlemiyorum ama ben bu soruya teyip derdim.

hmm.. hatırlıyorum da, oğlumuz büyük oynamış demekki. doğrudan öğretmenine yazmıştı da.
( hayır, işin ilginci öğretmen de ona karşı boş değilmiş demek ki, arabasıyla sabah evden alıp akşama eve bırakmasına saf saf şaşırmıştık.. :)

keman yastığı...

çikolatalı gofret demek isterdim fakat her ürününe palm yağı koyan ülker amca sonrası artık yemiyorum.

wifi şifresi

teşrif ederlerse misafir edeceğim yerler, ama hep mekancı görünümü olan tipler hangisine ev de ne ikram edeceğim.

aklımda olanlardan!
(bkz: eşrefoğlu) müzikhol
(bkz: dalağı şişen ataist) çay bahçesi
(bkz: viva zapata) balık restaurant
(bkz: ayı) mangal
(bkz: naruto) çayı kazanla
(bkz: poşet) pastane (muhallebi ile dondurma ısmarlayacağım)
(bkz: adını vermek istemediğim var) onlarda hastane.
kadın yazarların topuna girmek istemem, onları yazarsam sonra olmadık kuyruklar takılır ortalık karışır.

bilmiyorum. ben üniversitede bile sevgili yapmadım şahsen. hiç unutmam üniversitenin 2. günüydü bi kız yanıma oturmuştu. iltifat etmek istedi herhalde. başka da bir kızla münasebette bulunduğum bir anı yok belleğimde.

kimin ne istediği ile pek ilgilenmiyorum. erkeklerin de gırla kriteri var. ben saplantılı birisi değilim, beğendiysem okeyim.

anaokulunda da sevgili yapmamıştan adam olmaz be kardeşim.
(dipnot: aramızda kalsın, anaokuluna bile gitmedim.)

“burcumun bir özelliği..”

ben de geldim.

özellikle lise-üniversite yıllarımdan bugüne kadar kilom hep 60'lı rakamlarda seyretti. geçen yıl spor ve sık yürüyüş temposuna girdiğim için 72-73'leri görmüştüm ama geçirdiğim hastalık dolayısıyla bir 6-7 kilo vererek tekrar eski halime dönmüştüm. birkaç istisna hariç her şeyden yerim ama kilo ben de pek almıyorum.

an itibarıyla tartıldım, 64 kiloymuşum. *

çoğunun boyu 1.50'lerde 1.60'larda ama 1.85 altı erkek istemiyorlar. normali erkeğin 10 cm uzun olması. yani senin boyun 1.60 ise hakkın 1.70'lik erkek. uzun boylu erkekler uzun boylu kızların hakkıdır. milletin hakkına girmeyin.

istanbul'dan ankara'ya giden kafa dengi bir arkadaş grubunun bir arada bulunduğu araba ya da otobüs ortamı.