zaman tüneli

rock tarzına yumuşak bir geçiş yaparak, cool görünüşüyle beğeni topladı."

1995, milliyet. burak kut için yazılmış. bu, cool sözcüğünün türkçe matbularda geçen ve tespit edilen ilk kullanımı.

havalı.

terapidir.

cool tabiri, bir takım hal, tutum, hareket, davranış, eylem ve beceriler için de kullanılabiliyor. biraz halk arası tabiri. tam olarak argo da değil.

ooo! kıyaaak!
klaaass..
çok havalııı..

karizmatik bir etki bırakan hemen her şeye cool diyorlar yankiler.

ikinci çocuk sahibi olmak.

kim bilir belki de…

özellikle gece uyumadan önce başıma gelen olaydır.

hatta kavga bile ettiğim doğrudur kendimle.

vurdurmuyordur.

%90 lara varan trafik.
yeşil alanların azlığı.
kalabalıktan haftasonları bir yere gidememek
yaşamanın pahalı olması.

(bkz: küçük dağları kendisi yaratmış gibi takılan insan)

kafada hayalet sevgili gibi bir şey oluşturur. idealize etmeye başlarsınız. genelde gerçekler ile çelişince de bu muymuş dersiniz.

buyrun dinliyorum. buna da mı lölö! *

şahsen bu batak benim için (bkz: astroloji) dir. gerçi ben eğleniyorum. çok da ciddiye almamak lazım...

hani diyorum şu meşhur "bade tarikatı" kurbanı kadınların, aklından geçirdiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

bence yetenekliği tartışılır da, akıl sağlığı ve kişilik konusunda fikir verir gibi..

pepsi.

sarı fırtına, karayel, kızıl gece... ya hepsine feda olsun ya.

günde en 2 olmak suretiyle 5 litreye kadar varan sağlam bir pepsi bağımlılığım vardı. 1 aya birkaç gün kaldı. yudum almadım. gece yüreğim yanınca su yerine pepsi dikerdim kafaya. rezalet bir bağımlılık yav. kokocu ol bundan iyi. bu arada ben sağlam kokocuyumdur. bir akşam koko partisi yapalım.

alıntı ve yorum doğru ise, allah kulları arasında böyle bir kutuplaştırma yaratıp onları birbirine düşman kılmakla, "ne" amaçlamış oluyor ki. hani o, buna engel olabilecek sonsuz güç ve iktidar sahibi değil miydi.? tüm kullarını kendi yazdığı o değiştirilemez "kader"leriyle yaratmamış mıydı.? iman sahipliği, kadere inancı gerektirmiyor mu.
kendi yazdığı ve bildiği kaderi, sadece zorunlu olarak yaşayacak olan kimi zavallı kullarından halâ beklentisi ne ola ki..?
(sakın cüzi irade külli irade tasavvufi kaçış bahaneleri uydurulmasın, allahın neticesini bilemeyipte kuluna bıraktığı bir iradi sonuç olamaz. bu, 'allahın da bilemediği şeyler olabileceği' yönünde allaha zafiyet atfetmek olur.)

farkettiniz mi bilmem?hastanelerde hiç şöyle düzayak bir yerde radyolojik çekim yapılmaz. hep böyle bodrum katlarda ve kapalı alanlarda çekim yapılır. radyasyon güvenliği açısından en ideal koruma bodrum katlarında sağlanır.
tıp aydınlıkta iyileştirir ama karanlıkta görür.
toprak ve beton, gamma ışınları ve nötronlar gibi iyonlaştırıcı radyasyonu zayıflatmak için mükemmel bir bariyerdir.
bodrumlar, bir binanın en alt katı olduğu için üstlerindeki tüm katlar ve zemin ek bir kalkan (koruyucu tabaka) görevi görür. pencere sayısının azlığı da önemlidir. o yüzdendir ki ekseriyetle radyoloji bodrum katlarında yerleşke edinir. istisnalar var mıdır? elbette. kaideyi bozar mı? hayır.

londra'da yaşayamam ki ben, mutsuz olurum, ölürüm.