zaman tüneli

maşallah ayı gibisin haa! askerde de normal hayatta da aldığım iltifat.

rafet el roman şarkısıdır. z nesli bilmeyebilir ancak biz y olarak insanlık üzerine yazılmış şarkıların top 20 de zirveye çıktığı zamanları biliriz. tekrar dinlemek isteyenler veya keşfetmek isteyenler için link alttaki gibidir.

bende kalp çarpıntısıyla beraber yerinde duramama yapıyordu. çok hoşuma gitmişti. bazen kullanmayı özlüyorum. daha enerjik olmak hoştu, plasebo etkisi de olabilir. ayrıca denildiği gibi sigara bırakmaya da iyi geliyor sanırım, kullanmaya başladığım ilk zamanlarda sigara içmem azalmıştı.

senin kafanın çalışma prensibini silkeyim ......

bir kadın söylemişti bunu içinden çıklmaz bir durum ile ilgili müthiş önerim ile o çıkılmaz durumdan çıkınca.

başın sağolsun dayı .

hera için çok üzüldüm. acını paylaşıyor, sabır ve metanet diliyorum.

o-haa ve koala(dergi) mizah dergilerinde yer alan bir köşeydi bu. ankara'da yaşayan 3 üniversiteli genç olan antropomorfik hayvanların maceraları anlatılırdı. bir tanesi baykuş, bir tanesi yılan bir diğeri de koala idi bu hayvanlar. koala olan aralarında en huysuz ve ezik tavırlı olandı adı orçun idi diğer bu baykuş şapkalıydı ve grubun kurnazıydı. bir bölümünde orçun olan koala sevgili ediniyodu ama sevgilisi hayvanları kaçıran bir casus çıkıyodu kaçırdığı hayvanlara vermesi gereken ilacı yanlışlıkla geciktirici diye orçun'a veriyo orçun yaratığa dönüyodu. bir bölümünde eskişehir'deki rodeo turnuvalarına katılıyolardı ara buluculuk yapmak üzere ama boğalardan dayak yiyolardı gene o macerada orçun yaptığı bir fırlamalıktan ve arkadaşlarının yaptığı bir kurnazlıktan orçun hastanelik oluyodu bütün gün onlara küfrediyodu. koala dergisi kapanınca onların da maceraları sona erdi.

zeytinyağlı, limonlu, nar ekşili olur.

temas seven insanların yaşaması gereken kent, ben sevmiyorum, uzak durun benden.

çay ile uyumsuz gıdalarla dahi bu baskıyı görmeniz mümkündür. neden, çünkü emir büyük yerden… işletme kazancının büyük çoğunluğu en ucuz üretip, en kazık fiyata sattığı üründen elde ediyor. sanki müşteri o ürünün yanında bir şey içmeyi akıl edemeyecek! tüketici kendisini aptal yerine koymaya çalışan işletmeye (alternatifsiz değilse) tekrar gitmemeli. bu arada aşure ile çay arasında uyum yakalayan varsa ağzına kürekle vurayım.

cumartesi akşamı bi arkadaş aradı istanbul’da bi yer arıyor. mapste yok, adresi yok ama her yerde fotoğrafı var ben oraya gidecem dedi. git dedim. gidemiyorum dedi. illa ki bul diyor bahsettiği yer hangi kıtada onu bile anlamadım. üstelik ben giresun’dan dışarı adım atmadım hayatımda.

o an aklıma bez bebek nana geldi. o kesin bilirdi, o kesin bulurdu. olmadı bilen birini bulurdu.

insan insana her zaman muhtaç. birbirinizi kırmayın, üzmeyin. arkadaş olun, çevreniz olsun. şurda mentali mavi vermeyen hepi topu 6 kişiyiz. dernek bile kuramayız tüzükte yeri yok baktım.

benden yalan çıktığınızı gördünüz mü? yalan söylerken gördünüz mü beni? göremezsiniz. samimiyetle söylüyorum bunu. dürüst olan gelsin beni bulsun. bir olalım, iri olalım, diri olalım.

böyle çok önemli durumlarda nick altı girmeme prensibimi çiğniyorum.

demin telegram editör grubumuzda bahsedilince gördüm. köpeğini ne kadar sevdiğini biliyordum viva zapata abiciğim. başın sağ olsun. yani çok acı gerçekten. sabırlar diliyorum sana. sevgilerimle.

başlarken depresyon ilacı kullandığımı söylemedim. depresyon ilaçlarının etkisini azaltıyormuş. zaten zoretanin yan etkilerinde depresyonu daha da kötüleştirdiği yazıyor. ben daha da kötü hissetmeye alışmak istedim ve şu an zoretanin tedavisinin 3. ayına başlamış, depresyon ve anksiyete ilaçlarını da bırakmış olmanın 1. ayını bitirmiş bulunmaktayım.

şu ana kadar dudakta kuruluk, sivilce artışı, ilk zamanlarda göz kuruluğu ve bazen eklem ağrısı yaşıyorum. onun dışında çok iyiyim.

cildimiz için karaciğerden vazgeçtik be...

bu arada buraya bir uyarı bırakıyorum:

+sevgi.

antika bile değildir çünkü ben eskilerde ne böyle bir şey gördüm ne de duydum. emmmimin oğluna bak sen, tavırlar dizilerdeki tiplemelerden hallice. konuşsan klişelere boğacak, ne bir kültür emaresi ne de bir birikim… ben de o kadar boş olsam herhalde temastan kaçınırdım. bu bir nesil meselesi de değil, külliyen salaklaşmış bir topluluğun ifadesini görüyorum yüzlerde. ne yaş, ne cinsiyet ne de statü… toplum nereye gidiyor diye bir endişem yok çünkü aynı yöne gitmeyen, nitelikli, karakter sahibi nice insan var.

kendine haksızlık etmek gibi geliyor bana.

dünün aynısı.

orta halli. şükürler olsun ki ortaya karışık olmadı.

bakın yumakta bile şişler var oğlum normal sözlükteki kadınlar ellerinde şişle dolaşıyorlar...

yararlı bir bitki, görüntüsü de güzel ama kokusu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.