58ce59pr60nd yazar profili

58ce59pr60nd kapak fotoğrafı
58ce59pr60nd profil fotoğrafı
rozet
karma: 344 tanım: 12 başlık: 5 takipçi: 3

son tanımları


yaşamın sırrı dna

insanı bilimle heyecanlandıran bir kitap.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bahri karaçay bilimin sınırlarındaki gelişmeler hakkında bilgi vermiş, kendi hayatından kesitler sunmuş, güncel örneklerle olayları somutlaştırmış, gelişmelerin olumlu ve olumsuz yönlerini; geçmişini ve potansiyellerini incelemiş, bunları olabildiğince net bir biçimde okuyucuya aktarmış.

normalde bir kitabı okurken önemli bulduğum cümleleri ve paragrafları not ederim, kitabı bitirdikten sonra o bölümlere tek tek dönüp notlarımı düzenler ve yorumumu tamamlarım.

bu kitapla ilgili o kadar fazla not almışım ki, zaten bunların tamamını aktarmam kitabın belirli bir bölümünü buraya yazmam anlamına gelecek.

bölüm başlıklarını bırakırsam kitabın içeriği hakkında bir fikir vermiş olurum sanıyorum:

ı. üstün ırkı yaratmak: eugenik hareketi
ıı. ölümsüz sarmal
ııı. insanlığın kökeni: afrika'da başlayan yolculuk
ıv. yaşam kitabının okunması: insan gen haritası
v. gen avı: hastalık genlerinin keşfi
vı. kanser
vıı. altın "yumurtlayan" koyun
vııı. duyguların molekülleri
ıx. hafıza hapı
x. kök hücreler: tedavide mucize
xı. gen yüklü truva atı
xıı. ölümsüzlüğün genleri
xııı. genlerle çevrenin dansı
xıv. epigenetik: kalıtımın genler üstü boyutu

sanırım yine de bir iki not düşeceğim kendim için:

* abd'li ekibin belirli bir genetik bozukluğun filipinler'de belirli bir bölgenin insanında yoğunlaştığını fark etmesi ve bunun üzerine hastalığı araştırmak için filipinler'e gitmesi. orada yapılan çalışmalar ve bu sayede elde edilen bilimsel gelişmeler komplo teorisyenlerine zorla okutulmalı.

* genetik araştırmalar sayesinde tarımdaki besin değerlerinin bile yükseltilmiş olması, kan kanseri tedavilerinin başarı oranlarının 1960'larda %5'te olması ama bunun genler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda bugün %90'lara yükselmesi.

* george bush ve çevresinin esasında conservative background etkisiyle embriyonik kök hücre çalışmalarını yasaklaması ancak obama ile birlikte bu çalışmalara tekrar izin verilmesi.

* bazı insanların ön alın kortekslerindeki farklılık. olmayan görüntüler gören ve olmayan sesler duyan insanlar. şizofreni hastalarının %15'inin hastalık belirtilerini sadece bir defa gösterip düzelmesi ancak %60'ının bu belirtileri yaşamları boyunca aralıklarla göstermesi (bu bende olağanüstü bir farkındalık yarattı: olmayan görüntüler gören ve sesler duyan insanlar. peygamberliğini ilan eden insanlar. dini inançlar. türkiye’de cinleri, amerika'da hayaletleri gördüğünü iddia eden insanlar).
devamını gör...

genelleme yapmak

genelleme yapmak akıl yürütmenin iflasıdır. birkaç örneğe dayanarak evrensel sonuçlara varmak, bilimin ve analitik düşüncenin reddidir. genellemelerle meseleyi basitleştirmek, hem sorun çözme becerisine hem de analitik düşünceye hakarettir. bu yöntem sadece sığ tartışmalarda yer bulur; ciddi akıl yürütmede ise yeri yoktur. gerçek anlamda sorgulamayan, derinlemesine analiz etmeyen ve bilimsellikten uzak kimselerin eline yakışır.
devamını gör...

icbm

icbm, intercontinental ballistic missile (kıtalararası balistik füze) ifadesinin kısaltmasıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çok uzun menzilli olan bu füzeler, binlerce kilometre uzaklıktaki hedeflere nükleer veya konvansiyonel başlık taşıyabilir. genellikle yüksek hızla atmosfere çıkar ve hedefe ulaşmadan önce yeniden atmosfere girer. mirv (multiple independently targetable reentry vehicle) teknolojisi sayesinde bir tek füzenin taşıdığı birden fazla savaş başlığı farklı hedeflere bağımsız olarak yönelebilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kuzey kore'den amerika birleşik devletleri'ne atılacak bir icbm, yaklaşık 30-40 dakika içinde hedefine ulaşır. kalkış ve tırmanış aşaması olan ilk 3-5 dakika içinde atmosferin dışına çıkar. uzaydaki yolculuğu 20-25 dakika sürer, atmosfere yeniden giriş ve hedefe iniş yolculuğun son 5-10 dakikasında gerçekleşir. icbm'lere yönelik etkili bir savunma mekanizması bulunmamaktadır.

nükleer denizaltılardan atılan balistik füzeler ise slbm (submarine-launched balistic missile) olarak isimlendirilir. amerika birleşik devletleri nükleer denizaltı kuvvetleri amirali michael j. connor'a göre, "uzayda greyfurt büyüklüğündeki bir objeyi bulmak, okyanustaki denizaltıyı bulmaktan daha kolaydır".

önleyici saldırılarla nükleer silolar hedeflenebilir ancak nükleer denizaltıların durdurulması mümkün değildir. bu nedenle denizaltılar stratejik öneme sahiptirler.
devamını gör...

nuclear war a scenario

2024 yılında okuduğum son kitap. dune'dan tanıdığımız denis villeneuve tarafından filmi de çekilecekmiş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kitaptaki senaryo ve varsayımların bir kısmı abartılı geldi. ama anlatımın keskinliği, nükleer sistemler ve planlamalar, düğmeye basacak kişiler ve kurumlar hakkında verilen detaylar olağanüstü.

kitaptaki senaryo, pentagon uzmanlarının kuzey kore'nin potansiyel saldırısında kullanacağını düşündüğü en olası senaryoymuş.

ülkeler yanlış anlaşılma olmaması adına kıtalararası balistik nükleer füze denemelerinde birbirlerine haber veriyorlarmış. bu diplomasiye uymayan tek ülke kuzey kore'ymiş. icbm denemeleri öncesinde kimseyi bilgilendirmiyorlarmış. abd'li askeri uzmanlar, bunu, kuzey kore'nin sürpriz bir saldırı unsurunu elinde avantaj olarak tutmak istemesine bağlıyor.

abd'nin nükleer savaş politikasına göre nükleer savaşın şiddeti kademeli olarak artıyormuş. "bize bir nükleer bombayla saldırılırsa karşı tarafa beş nükleer bombayla saldırırız, bize ikinci bir nükleer saldırı yapılacak olursa, karşı tarafa on beş tane daha ateşleriz" benzeri bir mantıkla caydırıcı olunmaya çalışılıyor gibi görünüyor.

abd'de bir de launch on warning politikası varmış. bu, düşman olarak kabul edilen ülkelerden amerika kıtasına doğru atılan nükleer füzelerin tespiti halinde, henüz bu füzeler abd'ye ulaşmadan abd'nin kendi nükleer silahlarını ateşlemesi anlamına geliyormuş. abd başkanının nükleer silahların ateşlenip ateşlenmeyeceğine karar vermesi için sadece 6 dakikası olacakmış.

yazarın ele aldığı senaryoya göre kuzey kore'den abd'ye ilk nükleer füzenin ateşlenmesinden sonraki 43. dk'da, rus uydu ve radar sistemleri rusya üzerinden geçerek kuzey kore'yi vuracak abd nükleer başlıklarını, rusya'ya yönelen bir saldırı olduğu şeklinde yorumluyor ve yanılarak abd ile nükleer savaşa giriyor. bunu hiç gerçekçi bulmadım. kuzey kore'nin emp saldırısının da nükleer saldırısından sonra değil, önce gelmesini beklerim.

nükleer denizaltı saldırılarını önleyecek bir savunma sistemi yokmuş bu arada.

vice admiral michael j. connor, commander of the us nuclear submarine forces şöyle söylüyor: uzayda greyfurt büyüklüğünde bir objeyi bulmak denizde bir denizaltıyı bulmaktan daha kolay.

daha önce potansiyel bir nükleer savaşta türkiye serpintiden olmasa da nükleer silahlardan sınırlı bir şekilde etkilenir diye düşünüyordum. ama kitabı okurken fikrim değişti. nükleer hedeflerde sadece silolar ve askeri üsler yok, büyük şehirler de var. sadece incirlik'teki nato üssü rus icbm'lerle vurulur, biz istanbul'da en azından ilk aşamada hayatta kalırız diye düşünüyordum, ama işin aslı öyle değilmiş. kitap ankara'yı da, istanbul'u da potansiyel hedefler arasında tanımlıyor. roma'daki parthenon'un, oturduğum evden 45 dakika uzaklıktaki ayasofya'nın ve bunlara benzer nice değerin yok olacağını bilmek de çok üzücü. en azından avustralya'daki kardeşim güvende diye düşünüyorum ve bununla teselli ediyorum şimdilik kendimi.

kitabın son bölümünde en eski insanlık tarihi mirası olarak değerlendirilen göbekli tepe'ye kısaca değinilmiş. 12.000 yıl önceki insanların yaşamını nasıl merak ediyorsak, gelecekteki insanların da bizim yaşamımızı aynı şekilde merak etmeleri ihtimalinden bahsedilmiş. bu da ayrıca hoşuma gitti.
devamını gör...

evde spor yapmak

fiziksel olarak daha iyi bir görünüme kavuşmayı, daha iyi hissetmeyi ve sağlıklı kalmayı sağlayan, spor salonundaki imkanların çoğunu evde sunan, zamandan tasarruf ettiren ve ekonomik avantaj sağlayan pratik egzersiz yöntemi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
spor salonu üyeliğim bir süre önce sona ermişti. zaten salona gitmek yerine evde çalışmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. kayıt yenilemekten vazgeçtim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
salon hep çok kalabalıktı, yeterli alan yoktu ve içerisi sauna kadar sıcaktı.

bir ara salona klima aldılar, ama binanın kolonuna zarar vererek monte ettikleri klimaya rağmen boğuculuk devam etti.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
önce trendyol'dan ağırlık seti sipariş ettim ve instagram'dan anlaştığım pt'nin programıyla evde bir süre çalıştım.

ama bu ağırlıklar memnuniyetsizlik yarattı; kaplamaları zamanla zarar gördü, kum taneleri döküldü.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunun üzerine decathlon'un ürünlerinden satın aldım. uzun süre decathlon'dan aldığım ağırlıklarla evde spor yaptım ve çok memnun kaldım. alışkanlık takip uygulamalarını kullanmak da motive edici oldu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
genel olarak kas kazanmayı ve bel bölgesindeki yağı eritmeyi hedeflemiştim. oldukça güzel gitti evde denediğim program.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
beslenme düzenim çok basitti ve hep aynıydı:

sabah: 3 yumurta
öğle: tavuk/et + pilav/makarna + salata/yoğurt
akşam: tavuk/et + salata/yoğurt

arada evde yaptığım filtre kahveyi süt de katarak tüketiyordum, meyve yediğim de oluyordu.
devamını gör...

myheritage

dna testi hizmetleri ile kullanıcılarının ataları ve etnik kökenleri hakkında bilgi veren şirketlerden biri.

bana aktarılan bilgilere göre aile kökenim:

-kumuk
-çerkes
-bulgaristan göçmeni

e-devlete göre 1800'lü yıllarda doğan aile büyüklerimin doğum yerleri:

-4 kafkasya
-2 bulgaristan
-3 çanakkale
-2 istanbul
-1 bursa

myheritage dna test kitine göre aile kökenim:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir ara üşenmezsem gedmatch'e de bakacağım da, doğrudur yanlıştır bilemiyorum, şimdilik bu sonuçlar beni tatmin ediyor.
devamını gör...

eski atina'da bir gün

orijinal adıyla a day in old athens, 19. yüzyılın sonlarında ingiliz tarihçi william stearns davis tarafından yazılmış bir kitap. m.ö. 5. yüzyıl atina'sında bir atinalı vatandaşın sabah kalkışından başlayarak gün içerisindeki aktivitelerine (pazar ziyareti, mahkeme duruşmaları, tiyatro oyunları, tapınak ziyaretleri vb.) dair birçok detayı tasvir ediyor.

ben liberus yayınlarından çıkan çevirisini okudum. ilk baskıydı. öncelikle şunu söyleyeyim, çeviride ciddi tuhaflıklar vardı ama kitaptaki sorunlar çeviriyle sınırlı değildi. başlangıçta editörün kitabı gözden geçirmemiş olabileceğinden şüpheleniyordum, bitirirken şüpheye yer kalmamıştı. tekrar eden kelimeler, tekrar eden cümleler, iki paragrafın arasındaki kocaman boşluğa bırakılan "harita 26 buraya" yazısı, okuyucunun bu yayınevinin yunan tanrıları tarafından cezalandırılmasını istemesine yol açıyor.

insanın gözünde canlandırmakta zorlandığı birçok betimleme bulunuyor kitapta. erkeklerin chiton, himation, chlamys, ve kadınların peplos kıyafetleri için internete sık sık bakmam gerekti. bina tasarımlarından günlük eşyalara, farklı spor dallarından ticaret alanlarına sayısız tasvir yer alan bu kitapta tek tük görselin olması kesinlikle bir eksiklik olarak değerlendirilebilir.

biraz zorlu bir okuma süreci olsa da, sonuçta ilgi çekici bir dönem anlatılıyor ve bu dönemi merak edenleri şaşırtacak birçok detay veriliyor. dolayısıyla antik dönem yunanistan'ını merak eden ve okumayı seven insanlara tavsiye edilebilirken, o dönemi çok da merak etmeyenler için uzak durulması gereken bir kitap.

detaylarda boğulmadan o döneme bir bakmak isteyenler tübitak'ın muhteşem görsellerle hazırladığı antik dünya ansiklopedisi'ni de inceleyebilir. kitaptaki antik dönem tuvaletlerini efes antik kenti'nde kendi gözlerimle gördüğümde hayran kalmıştım (evet, tuvaletlerini). eşim duvarları yok olmuş ve sadece mermerleri kalmış o harabe alanın ne işe yaradığını anlamamıştı. "burası ortak bir tuvalet alanı, özellikle roma döneminde bir sosyalleşme ve sohbet etme noktası; ucunda sünger bulunan bir sopa temizlik için kullanılır, kaldırım kenarlarındaki yağmur oluklarına benzeyen şu oluklar, gerçekten de su kanallarıdır ve mermer tuvaletlere oturanların tam önlerinden temiz su akar, insanlar uzun sopaları yardımıyla oradan su alır, suyu temizlik için kullanır" derken göğsüm kabarmıştı. bu yapıların bazı örneklerini şuradan görebilirsiniz: www.google.com/search?q=rom...

bunun dışında, bilgisayar oyunlarına aşina olanlar, antik yunanistan hakkında fikir sahibi olmak için assassin's creed odyssey'i satın alabilir. bazı video oyunlarına filmlerden daha fazla bütçe ayrılıyor. bu oyunda da özel olarak tasarlanmış bir yunanistan var. oyunu oynamak istemeyen ama o dönemi merak edenler için renkli mermerlerle süslenmiş canlı atina şehrini gezmeye yönelik ayrı bir mod yapmışlar.

konuyu çok dağıttım, toparlayayım: kitabı okuduğum için pişman olmadım. ama sıkılmadım dersem yalan olur. türkçe'ye kötü bir şekilde kazandırılmış iyi bir kitap. orijinal dilinden okusaydım eminim çok daha memnun olurdum.

dikkatimi çektiği için not aldığım birkaç detayı da paylaşarak incelememi burada sonlandırıyorum:

* atinalılar şehirde ayakları çıplak bir şekilde yürüyorlarmış. sadece şehir dışına uzun yolculuklar yapılırken sandalet giyilirmiş. ayaklar ve eller sürekli görünür olduğu için, güzel olmalarına önem verilirmiş.

* güreş de popüler bir spormuş ve yarışmacılar güreşten önce esneklik kazanabilmek için yağlanır, başlangıçta birbirlerini tutup kenetlenirlermiş (hmm, bir yerlerden tanıdık geliyor).

* barınma sorunu diye bir şey yokmuş. evler güneşte kurutulmuş tuğla gibi çok basit malzemelerden yapılırmış ve en ucuz ev günümüzün 126 doları, en pahalı ev günümüzün 1800 doları civarında oluyormuş. malzeme kurutulmuş toprak olduğu için, hırsızlar kapılardan girmek yerine duvarları kazmayla kazıp içeri giriyorlarmış (bence satın alma gücüyle ilgili net bir detay verilmemiş kitapta).

* atina'da hazine memurları gibi önemli görevlerde yer alan köleler de varmış. şehrin devriye gezmekle, suçluları tutuklamakla, düzeni sağlamakla görevli 1500 kişilik bir polis gücü varmış ve bunların tamamı kölelerden oluşuyormuş. işçi köleler ve ev köleleri özellikle bu gruba oldukça imreniyorlarmış.

* mahkemelerde davacı tarafın "davalının kölelerinden işkence ile bilgi alınmasını talep ediyorum" demesi mümkün olduğu gibi, davalı tarafın da "kölelerimden işkence ile bilgi alınmasını kabul ediyorum" demesi mümkünmüş. mahkemeler, işkence yapılan kölelerden alınan bilgileri kesin kanıt olarak kabul ediyormuş.

* şaraplarını suyla seyreltilmiş olarak içerlermiş. ortalama bir kişi iki birim şarap ve üç birim su alırmış. saf şarap içmeyi kimse düşünmezmiş ve bunun barbarlara uygun bir alışkanlık olduğu kabul edilirmiş -ama şarapları çok güçlüymüş, viski kadar alkollüymüş.

* yazar, hoplitlerin falanks düzenini ve bir savaşta çatışmanın nasıl geliştiğini, o düzenin nasıl bozulmaya açık olduğunu şaşılacak kadar basit bir çizim koyarak tek paragrafta herkesin anlayabileceği şekilde anlatmış. o paragrafa hayran kaldım.

* milattan önce 360 yılından bahsediyoruz ve o dönemde bile halk meclisi tekelleşmenin önüne geçmeye çalışıyor. fiyatlar talebe ve rekabete göre düzenleniyor. pazarı ele geçiren ve ekmek fiyatlarını yükselten tahıl tüccarları soruşturmaya tabi tutuluyor.
devamını gör...

liberal demokrat parti

26 temmuz 1994 tarihinde besim tibuk tarafından kurulan siyasi parti. bireysel özgürlükleri, serbest piyasa ekonomisini ve devletin küçültülmesini savunuyor. kötü bir durumda olsa da büyük bir potansiyel taşıdığı düşüncesindeyim.

siyasette yükselmek, güçlü argümanlarla kıvılcımı ateşleyebilecek tek bir karizmatik lidere bakıyor. ben türkiye'deki liberallerin arjantin'de milei'nin yaptığı gibi saldırgan bir tavırla değil, tersine bütünleştirici ve akılcı hamlelerle güçlenebileceğine inanıyorum.

kendi ideolojik çerçevelerinden bakıldığında her grubun liberal demokrat parti’ye oy vermesi için bazı sebepler var.

mantıklı argümanlarla komünist seçmenlerden bile oy alınabileceği düşüncesindeyim. buna gülümseyenlere, ak parti'ye oy veren lgbt vatandaşlarımızı hatırlatmak isterim.

çeşitli seçmen gruplarına yönelik muhtemel politika önerileri:

-komünistler:

partinin bireysel hak ve özgürlükler konusundaki ısrarı, baskıcı rejimlere karşı duruşu ve adaleti teşvik eden politikaları, komünistler için önem arz edebilir. ayrıca, liberal demokrat parti'nin toplumun refahını güçlendirmeye yönelik bazı politikaları, mevcut sistemdeki eşitsizlikleri hafifletebilir.

-milliyetçiler:

partinin ulusal egemenlik, demokratik reformlar ve bireylerin haklarını koruma konusundaki tavrı, milliyetçilerin ulusal kimliği koruma arzusuyla örtüşebilir. ayrıca, dış politikada bağımsızlık ve ülkenin çıkarlarını gözetme noktasındaki tutumlar partiyle milliyetçileri bir araya getirebilir.

-anarşistler:

anarşistler genellikle devlet karşıtı bir ideolojiye sahip, ama liberal demokrat parti'nin devletin yetkilerini sınırlandıran ve birey haklarını ön planda tutan politikaları onları cezbedebilir. özellikle, merkezi otoritenin azaltılması ve bireyin güçlendirilmesi yönündeki çabalar, anarşistler için küçük adımlar olarak görülebilir.

-dindarlar:

dini özgürlüklerin korunması ve inançların serbestçe yaşanmasına saygı duyulması, dindar seçmenler için önemli bir sebep. parti, dinin bireysel bir hak olarak tanınması gerektiğini savunur ve dini inançlara karşı baskıcı politikalar üretmez, bu da dindar seçmenlerin gönlünü kazanabilir.

-ateistler:

parti, devlet ve din işlerinin ayrı tutulmasını savunan laik bir çizgide hareket ediyor. ateist seçmenler, dinin kamusal hayatta baskın olmaması gerektiği yönündeki düşünceleriyle partiye yakınlık duyabilirler. dine karşı tarafsızlık ve bireysel özgürlükler, ateist seçmenler için önemli unsurlar.
devamını gör...

normal sözlük

ekşisözlük'ten göç etme planımı icraata dökmemi sağlayan platform.

birkaç senedir ekşisözlük kullanıcısıydım ve iki büyük memnuniyetsizliğim bulunuyordu:

1. seviyesiz kullanıcılara müsamaha gösterilmesi nedeniyle amiyane başlıklar gündemde giderek daha fazla yer tutmaya başladı. ekonomide bir kural vardır: kötü para, iyi parayı kovar. uzun uzun bilgi veren, detay paylaşan yazarlar amiyane insanların doldurduğu bu platformdan giderek uzaklaştı. bayağılık normalleşti.

2. ekşisözlük arayüzünde aşırı sayıda reklam görünür hale gelmişti. sözlüklerin reklam almalarına karşı değilim. sonuçta tüketici için yaratılan uygulamalar bunlar ve bir maliyetleri de var. ama ekşisözlük gerçekten bu reklam olayını çok abarttı. ekranın üstüne, altına, ortasına konulan reklamlar gerçekten kullanıcı arayüzünü mahvetti.

böylece ben de yeni bir platform aramaya başladım ve yolculuğuma burada ara vermiş oldum.

ilk iki-üç günlük izlenimim şu şekilde:

1. normal sözlük mobil uygulaması sade ve iyi düşünülmüş.

2. başlıklar ekşisözlük ile karşılaştırıldığında daha seviyeli görünüyor.

3. platformun eski isminin "kafa sözlük" olduğunu okudum, "normal sözlük" olarak değiştirilmesi bence isabetli bir karar.

4. platformun logosu geliştirilebilir. daha güncel ve iyi bir logoya ihtiyaç var.

5. hakaretin ve argonun hoş karşılanmaması güzel. yazarların kalitesine de dikkat edilmeli. seviyesiz yazarlar hoş görülmemeli, yollar hemen ayrılmalı.
devamını gör...

istanbul üniversitesi

başarılı akademisyenlerinin özel üniversitelere geçmesi ve öğrenci kontenjanlarının yükseltilmesiyle değerini yitirmiş olan üniversite. ilk üniversitem.

1930'ların sonlarında almanya'dan kaçan hocalara da ev sahipliği yapmış ve bu, hala andığımız eski altın dönemini yaşamasına yardımcı olmuş. zamanının iü hukuk fakültesinde eğitim gören büyük babam, mükemmel almanca'ya sahip yetkin türk asistanların alman hocalarla birlikte derse girdiğini ve anlık tercüme yaparak ders işlendiğini aktarmıştı bana.

günümüzde en önemli iki kampüsü: avcılar ve beyazıt. işbu metinde, 4 senelik eğitim hayatım boyuna mezuniyet şenliklerinin yapıldığı avcılar kampüsüne adım atmadığımı belirtme ve beyazıt kampüsü ile ilgili konuşacağımı söyleme ihtiyacı hissediyorum.

1. beyazıt meydanı'nda bulunan ana kapısı ile tanınan üniversite bir zamanların genelkurmay başkanlığı'na da ev sahibi yapmış.
2. binalar standart barok mimarisine sahip. ana hatlarıyla betimlemem gerekirse; u şeklinde bulunan 3 binalık bir yapıya kuşbakışı baktığınızı düşünün. kapalı olan kısmı rektörlük binası, sağ tarafı hukuk ve iktisat binası, sol tarafı da akademisyenlerin odalarının bulunduğu bina.
3. ön bahçede kendisi de bir yangınla harap olan ve restore edilen tarihi istanbul üniversitesi yangın kulesi var, ziyarete yılda bir gün filan açılıyor sanırım.
4. bu kampüste duvarların içinde ve dışında hukuk, iktisat, uluslararası ilişkiler, maliye, çalışma ekonomisi, iletişim, edebiyat, ilahiyat gibi sosyal bilimler yer alıyor. teknik bölümler genelde avcılar'da.
5. kampüs duvarlarının içinde kalan yeşillik çok bakımlı ve yeterli.

artıları:
1. kampüs binaları geçmişi içinde barındırıyor.
2. okul tarihi istanbul yarımadası içinde bulunuyor.
3. yemekhane ücretleri ucuz.
4. dersleri genellikle profesörler veriyor.
5. amfilerde insan kendisini iyi hissediyor.
6. ısınma sorunu yok.

eksileri:
1. hocaların kötü olması.(*:istisnalar kaideyi bozmaz)
2. kontenjanların çok yüksek olması.
3. öğrencilerin çok kötü olması.
4. eğitim kalitesinin giderek düşmesi.
5. iyileştirilmeye çalışılsa da bürokratik öğrenci işleri.

düşüncem: hukuk dışındaki bölümler için değmez. ama ortalama anadolu üniversitesinden iyidir elbette.

tavsiyem:
1. not ortalaması kasmayacaksanız ilk seneden staj bulmaya çalışın.
2. istanbul üniversitesi öğrenci işlerine güvenmeden işinizi kendiniz takip edin. kabul edildiğim stajı başlatamadım sayelerinde.
3. kulüp çalışmalarına katılın ve çevrenizi genişletin.
4. seminer ve sempozyumlar oluyor her dönem birkaç kere, bölümünüzle ilgili olanlara ve ilgi duyduklarınıza mutlaka katılın, aralarda insanlarla tanışmaya çalışın.
5. sevgiliniz olacak kişiyi iyi seçin.
6. siyasetle ilgilenen öğrenci hareketlerinden uzak durun.
a. öğrenci kolektiflerinden uzak durun. çağlayan'da savcıyı katleden teröristleri öven afişler asmışlardı okula, normal muhalif değil yani bu adamlar. içlerinde sivil polis de vardır zaten mutlaka.
b. ülkücülerden (ciddi manada kavgacı tipler), anadolu gençlik hareketinden (noel baba döven tipler) ve geri kalan bütün siyasi öğrenci hareketlerinden uzak durun.
devamını gör...

evil dead rise

renk paleti 2013 versiyonuna göre daha canlı olan korku filmi. uzun süredir bekliyordum bunu seyretmeyi.

iki çift olarak gittik sinemaya. benim eşim film boyunca elleriyle yüzünü kapattı durdu, arkadaşımın eşi de eliyle ağzını kapatarak izledi filmi. bayağı komik görüntüydü.

film ile ilgili düşüncelerim şu şekilde:



-book of the dead'i bulan çocuğun yerinde ben olsam ben de merakla oraya kadar gidip o kitabı alırdım sanırım ya. çocuğu çok eleştirdi bizimkiler ama kerata olacakları bilemezdi sonuçta. seyirci olacakları bildiği için, hemen yargılamaya başlıyor. hiç adil değil.

-oyunculuklar genel olarak beğenilmemiş ama ben beğendim. ele geçirilen ellie kesinlikle çok yakışmıştı o role. hepimiz hemfikiriz. gerçi, bir önceki filmin şeytani karakteri, bu karakterden daha zekiydi yanlış hatırlamıyorsam.

-müthiş diyaloglar vardı.

danny: "mom?"
ellie: "mommy's with the maggots now."

ellie: "open up now."
cassy: "you don't look so good, mom"
ellie: "nothing a big ol' kiss from you wont fix"

-en iyi sahneler fragmanda yer alıyordu. fragman 10/10'luk bir film izlenimi veriyordu. beklentiyi çok yükseltti. filmi izledikten sonra bu puanın düşmesi kaçınılmazdı.

-komşular çok hızlı öldüler, bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum açıkçası. şaşırttı.

-parçalanıp fırlatılan ve bir başkasının ağzından içeri armut gibi düşen göz, korkunç bir sahneyi daha korkunç yapmamış. filmi ciddiyetten uzaklaştırıp gülünç hale getirmiş. üzücü.

-çocukları kötü bir şekilde öldürmeyeceklerine inanıyordum. bence bu açıdan tabular yıkılmış. beklenmedik ve orijinaldi.

-ele geçirilen şeytani karakterler zarar gördüklerinde bir süre deaktif oluyorlar. açıkçası biraz tuhaf ve anlamsız geldi bu bana.

-orada gerçekleşen deprem 5.5 şiddetinde değildir, daha büyüktür. kaynak: uzun süre istanbulda bulunarak sismografa dönüşen götüm.

-deprem oldu. merdivenler gitti. komşular bu gürültü nedir diye dönüp bakmadılar bile? apartmanda tüfekle ateş açıldı, kan gövdeyi götürdü. asansör zemin kata düşerek parçalandı. ama apartman sakinlerinin götlerinde pireler uçuşuyordu?

-son sahnede garaja inen apartman sakini asansör olayıyla garaja boşalan 6.500 litre kanı, garajın genel durumunu telefondaki sohbeti bitene kadar görmemeyi tercih etti?

-müthiş sıçrama, hoplama, uçma yeteneklerine sahip şeytani karakterler film sonunda birleşerek hantal bir yaratığa dönüştüler? peh.

-bizim karakterler filmin sonundaki hantal yaratıkla beraber, saklandıkları arabanın etrafında yaratığa yakalanmama maksadıyla gezindiler, hac vazifelerini tamamladılar. aşırı absürt bir sahneydi o da.

-1923 kayıtlarını tutan rahip deneyinin başarısız olduğunu, yanındaki birçok rahibin ele geçirildiğini söylüyor ve kendisinin de öldürülmek üzere olduğunu ifade ediyor. ama kitabı mühürlenmiş durumda bulduk biz. o halde, başkaları duruma müdahale etmiş ve kötülüğü alt etmeyi, oraya mühürlemeyi becermiş. aslında bu zor durumdaki rahibin ses kaydını oraya koydularsa, bu kötü gücün nasıl durdurulacağını da oralara bir yerlere kaydetmiş olmalılar. filmde bu gösterilmemiş, veya bizim danny o kayıtları yanına alamadı diyelim, geçelim.

-bir de sesli düşüneceğim bir konu olacak:

bu 2022 yapımı filme göre, kitap 1923 yılında rahipler tarafından o banka kasasına mühürlendi. ve filmdeki karakterlerimiz tarafından açıldı.

2013 yapımı olan filmde, kitap bir kulübede bulunuyordu. sanırım 2022 yapımı filmin sonunda bu evden ayrılan şeytani güç, kitabı 2013 yapımı filmde görünen kulübeye taşıdı?

gerçi böyle olamaz. neden? çünkü 2013 yapımı filmin başında o kulübedeki evde yaşanan geçmiş olaylar gösteriliyordu. insanların giyim tarzı geçmiş bir döneme aitti.

bu bizi iki sonuca götürür: a. birden çok book of the dead var. b. iki filmin birbiriyle bağlantısı yok. tamamen bağımsız çekildiler. hikaye sürdürülen bir hikaye değil.

-her neyse, üçüncü filmde rahiplerin başından geçen olayları ve kitabın mühürlenişini güzel bir çerçeveye oturtup anlatabilirlerse, bu muhteşem olur bence.

not: aslında birbirinden farklı 3 kitap varmış. filmde de söylüyormuş bunu.

devamını gör...

ateizm

herhangi bir tanrının varlığına inanmama durumu.

ilkokulda bile ateist olduğunu iddia eden sınıf arkadaşlarım vardı ama sağlam bir ateistle ilk karşılaşmam şu şekilde gerçekleşmişti:

üniversitede kadıköy british english dil kursuna gidiyordum. tahminen 20 yaşındayım. güzel stressiz zamanlar. kursun bir de ücretsiz yunancaya giriş dersleri var. onlara da merak ettiğim için katılıyorum.

bir derste orphan filmi izletiliyordu. normalde molalarda seks konuşan ama kendilerini namus korumaktan sorumlu gören erkek katılımcılar seks sahnelerinde ya bu kadar da olmaz hocam kapatalım sınıfta kızlar da var filan demeye başladılar. hoca döndü dedi ki 58ce59pr60nd'ye soralım.

dedim hocam ben herhangi bir sorun görmüyorum. öyle devam ettik filme.

bunu neden anlattım, sınıfta nasıl insanlar olduğunu okuyucunun gözünde canlandırabilmesi için. bir de hiçbir şey öğrenemesem bile yunanca dersi aldığımı bir yerlerde söylemem lazımdı.

neyse, şimdi sınıfta bir tane de ateist var. 30 yaşlarında. ateist olduğunu nereden biliyoruz? çünkü çocuk bunu her fırsatta ifade ederek sürekli tartışma açmak istiyor.

ateist olduğunu söylemezse ölecek hastalığına tutulmuş. çok ateşli bir savunucu. saldırgan olması ama argümanlarını mantık üstünden kurmaya ve gerçekten laf anlatmaya çalışması da hoşuma gidiyor.

bir de bazı ortak noktalarımız var. onun babası oyak'ta çalışan bir emekli albay, benim de büyükbabam emekli albay. o house md dizisi hayranı, ben de o aralarda bayılarak izliyorum diziyi. ayrıca adamda inanılmaz bir enerji var kesinlikle. neşe dolu, biraz da canayakın bir tip.

sınıftakilerin neredeyse tamamı bununla "düşen uçakta ateist olmaz hahahaha" diye dalga geçiyor, bu da zevk alıyor onları rahatsız etmekten.

neyse, bir gün derste dedi ki, "58ce59pr60nd, bak sen bunlar gibi değilsin, daha mantıklı tartışabiliyoruz seninle, gel ders çıkışında kadıköy rıhtım'daki simit sarayı'na gidelim biraz konuşuruz".

ben o dönemde yine yumuşak huylu bir insanım, kimsenin tavuğuna kışt demiyorum, ama üstümde aileden default gelen dindarlık/muhafazakarlık var.

biraz tereddüt ettikten sonra tamam dedim, gittik oturduk. oturduğumuz an direkt din tartışmasına girdi.

dedi ki, "ya işte sizin dinde kölelik var bir kere, böyle saçma iş mi olur", dedim "ya tamam varmış, ama peygamber köleliğin kaldırılmasını teşvik etmiş, köle azat edenleri müjdelemiş, o dönemde bir ilk bu mesela".

dedi "kesin olmayan çok fazla şey var, kuran ayetleri her yöne çekilebiliyor", dedim "aslında bazı konular yoruma açık bırakılmış, bunlar uygulamaya katkı sağlıyor, hukukta da kural içi boşluk var, hakim takdir yetkisine göre olayları yorumluyor, aynı mantık" filan.

orada oturduğumuz süre boyunca kadınların şahitliği ve miras, evlilik yaşı, savaşta şehirlerin yağmalanması gibi epey bir konuya girdi, ben de kendimce bir şeyler söyledim.

en sonunda biraz da bıkkınlıkla "canım senin de her şeye bir yanıtın var" tarzında bir şey söyledi.

öyle hissetmiş olmam şu an trajikomik geliyor, ama o an bu yanıtın çok hoşuma gittiğini hatırlıyorum. zafer kazandığımı sanmıştım.

yani zaten ebeveynlerimden biri ilahiyatçı, ayrıca dini eğitim alarak büyümüşüm, kuran kurslarına gitmişim, kendimce çok güzel savundum argümanlarımı filan diye düşünüp o an mutlu olmuştum.

aradan yıllar geçti ve düşüncelerim değişirken adamın aslında bana o gün daha farklı bir şey söylemeye çalıştığını fark ettim.

"canım senin de her şeye bir yanıtın var", aslında "sen tümdengelimcisin, diyelim ki hatalı bir durum var kutsal kitabında, hatalı olsa bile kaynağı doğru kabul ettiğin için bunun hatalı olduğunu kabul edemezsin, eleştirel bakamazsın, etrafından dönersin" anlamına geliyordu.

uzun zaman sonra kendisine ulaşmak istedim. eski sınıf arkadaşlarıma sordum, ama zaten çocuğu sevmedikleri için onlarda da hiçbir iletişim bilgisi yoktu. isminin burak olduğunu hatırlıyorum sadece. şimdi olsa sohbet etmeyi ne çok isterdim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim