herkesten nefret ediyorum artık tek kelime konuşamaz bir şey anlatamaz ve de dinleyemez hale geldim. çünkü inandığım insanlar beni bu hale getirdi. ya salak kafam inanılmayacak insanlara inandı şimdi de doğru insanlara inanmıyor. çünkü yaralandım..
artık mutlu ve birine bir şeye bir yere bağlı hissetmek istiyorum.
savrulup durmaktan asla ait olamamaktan yoruldum.
hayatta olduğumu hissettirecek gelişmelere ihtiyacım var.
bana şu sıralar keyif veren tek şey..
babam bile en büyük hayal kırıklığımsın başkasını hayata bağladın kendin hayattan koptun batan bir gemidesin farkında mısın dedi bugün bana
sahi neyi bekliyorum ki herkesin en büyük hayal kırıklığıyım. evet sevdiğim adamı hayata bağladım ama kendim koptum hayattan zevk aldığım bir şey yok ne için kim için devam ediyorum diye sorgulatıyor insana
bu zengin doğanların inanılmaz iyi arkadaşlıkları ve kendilerini çok seven bir sevgilileri var zaten 1-0 önde başlamışlar hayata bir de her açıdan mutlular. insanlar bunlara hiç kazık atmıyor.
sanata verelim kendimizi diyor boşver enerjini düşürme diyor ben salya sümük ağlarken. ne sanatı yaa ben ölüyorum depresyondan
insanlara çok fazla anlam yüklüyorsun olurlarından çok değer veriyorsun. seviyorsun ve sanıyorsun ki bir ömür sevgileri senle kalacak yanında olacaklar. oysa öyle değil seninle işleri bittiğinde senden alacaklarını aldıklarında seni bitirdiklerinde hepsi gidiyor, arkadaş,dost,sevgili.. ben sandım ki en ykın arkadaş olduk hep yanımdasın sandım ama beni yargıladın beni sürekli azarladın aramıza mesafe girince de beni yorgunluğumla üzgünlüğümle bir başıma bıraktın gittin tıpkı çok sevdiğim insan gibi..
ben çocukken, babamın iş bulamaması yaşadığı psikolojik zorluklar sebebiyle hep depresif olması ve bu durumunu benle paylaşması ve de hep "senin için yaşıyorum sadece" söylemi yalnızlığını ve iç sıkıntısını farketmem babamın bunu bir tek benle paylaşması filme çok tanıdık olmama sebep oldu. babamla aramdaki bağ çok güçlü ama ben babamın karşısında hep çok güçlü durmaya çalışan biri oldum ister istemez bana anlattıklarıyla ona destek olmamı beklemesi, karşısında ağlayamamama sebep oldu. hatırlıyorum da babamın o çaresiz haline hep boğazım düğüm düğüm gözlerim dolu dolu bakardım ama gizlemeye çalışırdım sanki hiçbir şeyin farkında değilmişim gibi.. aftersun da babamla kendimi buldum bu yüzden ve de gözyaşları sel olarak izleyeceğime eminim
bu aralar sürekli gözlerim doluyor yutkunup içime içime ağladığımı hissediyorum. kötü olduğumu ve yapayalnız olduğumu hissediyorum. gerçekten depresyondayım ve çıkamıyorum. çıkmayı çok istiyorum çünkü çok zorlanıyorum. ben yalnız yürümekten ve bu hisle yalnız savaşmaktan çok yoruldum. daha kötüsü ne biliyor musunuz artık ne kadar kötü olduğumu ne kadar yardıma ihtiyacım olduğunu gizlemeye başladım. çok kötü olsam da dokunsalar ağlayacak kadar dolu olsam da etrafımdakileri üzmemek için dilimi ısırıyorum orayı terk edip tek başıma ağlıyorum. ne olur allahım yardım et artık vallahi dayanamıyorum
"bir yeri tanımanın en bildik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına nasıl sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır.." (albert camus-veba)
burayı çok sevmiştim ama buradaki insanları tanımaya başlayınca; daha çok tembellik yapmak için sadece para için çalıştıklarını gördüm, insan sevmediklerini sadakatsiz ve edepten dürüstlükten yoksun yaşadıklarını farkettim, nasıl öldüklerini bilmiyorum ama onursuz ve gurursuz yaşadıklarını farkettim. belki çoğu yerde insanlar böyledir ama buradakilerin dallastan fırlama bir düzeyde onursuzlukla yaşadıklarını kaypak olduklarını biliyorum. kent güzel olabilir ama içindekiler o yeri fazlasıyla kirletmiş içindeki pislikleriyle..
ailemi çok seviyorum ama onlara şu yönde çok kırgınım dürüstlüğün cesaretin sadakatin gururun çok önemli olduğu ilkesiyle büyüttüler beni ben de karşıma çıkan herkesin bu değer yargılarıyla yaşadığını sandım. herkese gözü kapalı güvendim. sonra büyüdüm ve aslında bu değer yargılarını taşıyan insanların parmakla sayılacak kadar az olduğunu yaşayarak öğrendim. yaşadığım her kötülükte suçu kendimde aradım bir türlü kabullenemedim insanlar korkaktır yalancıdır. sadık değillerdir. bir kalemde silerler seni. bir kabullenemedim bunları. ee tabi hiç böyle insanların olmadığını düşünen herkese güvenen inanan ben yaşadıkça insanların gerçek yüzünü gördükçe umutsuzluğa mutsuzluğa güvensizliğe sürüklendim ve depresif bir insan olmaya başladım. etrafa neşe saçan ama içi git gide ölen bir insan oldum. çünkü insanlara inancımı kaybettim..
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.