aşmonen yazar profili

aşmonen kapak fotoğrafı
aşmonen profil fotoğrafı
rozet
karma: 681 tanım: 37 başlık: 0 takipçi: 21

son tanımları


geceye bir alıntı bırak

“ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini farkettin mi bilmem? hep öteye uzar. gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. özgürlüğe susamışlıktır. buna ben ‘ağaç dalı kompleksi’ diyorum. genç hastalığıdır. ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. insanların ağaç dallarını budayıp gövdeye yaklaştırdıkları gibi, yakınları onun içindeki bu ağaç dalı kompleksini budarlar. onu gövdeden ayırmamak için ellerinden geleni yaparlar. kimi insana ne yapılsa yararı olmaz. asi daldır o. ayrılır. balta işlemez ona.”

* aylak adam / yusuf atılgan
devamını gör...

sıfır noktasındaki kadın

* ...bu yüzden benim söylediğim her şey gelecekle ilgiliydi. çünkü gelecek, istediğim renklerle boyamak üzere hâlâ benimdi.


sıfır noktasındaki kadın; mısırlı, feminist yazar neval el seddavi tarafından kaleme alınıp 1987'de basılır. kitap; neval el seddavi 'nin "mısırlı kadınlarda nevroz" konusunu araştırmak üzere gittiği kanatır cezaevi’nde tanıştığı, cinayet işlemekten dolayı idama mahkûm edilen fahişe firdevs’in yaşamını anlatan biyografik bir romanıdır. müslüman bir ülkede, erkeklerin, iktidarın gölgesinde gerçek kimliğini bulamayan, bu coğrafyada kadın olmanın, insan olmanın, fahişe olmanın ne anlama geldiğini ölmeden birkaç saat önce saadavi’ye anlatan firdevs’in ağzından dinleriz bu öyküyü.
kitabı okumak zordu. edebi yönden değil maalesef psikolojik yönden çok zorlayıcı bir kitaptı. nispeten daha iyi koşullarda yaşasak da ( bu da atatürk'ün bize armağan ettiği cumhuriyet sayesindedir ) aynı zihniyet bizim ülkemizde de mevcut.
bazı coğrafyalarda kadın olarak doğmak insanı dine karşı büyük sorguya itiyor, sadece dine karşı değil varoluş nedenine, vicdan, adalet, topum ahlakı... baştan sona insanı sürekli sorguya iten bir kitaptı benim için. cumhuriyetin varlığına ve bir nebze yaşanılabilir hayatımıza şükür. kitabı okumak isteyenlere bol bol gönül ferahlığı diliyorum, okurken yüreğim sıkışıyordu. hepimiz için yaşanılabilir bir hayat keşke bu kadar imkansız olmasaydı.
devamını gör...

deli tarla

deli tarla, şermin yaşar'dan okuduğum ikinci kitap. hikaye okumayı sevdiğim için okumaktan zevk aldığım bir kitap oldu. kitabın içinden hoşuma giden hikayelerden de kısa kısa bahsetmek istiyorum:
● ilk hikayemiz kitaba da ismini veren deli tarla, anneleri ölen kardeşlerin miras paylaşımı sırasında yaşadıkları anlaşmazlığı konu alıyor. lanetli olduğunu düşündükleri deli tarlanın kime bırakılacağına bir türlü karar veremeyen kardeşlerin hayatlarına kısa bir göz attıktan sonra asıl mesele olan deli tarla ve yere düşen yıldızların hikayesini okurken "fark edilseydi böyle olmazdı" diye düşünmeden edemiyor insan. hikayeyi daha okunur kılan da bu detaylar olduğu için bence hem başlangıç hikayesi hem de kitap ismini hak eden bir hikaye olmuş.
● severek okuduğum bir diğer hikaye adieu hala, beklemenin ve gitmek istemenin bitmek tükenmek bilmeyen umuduyla her güne bir elvedayla hazırlanmanın hikayesi.
● cebimdeki osman'ı bayıla bayıla okudum, hikayenin içine girmek ve o antikacılarda dolaşmak istedim. antikacılara ve hikaye uydurmaya merakı olan herkesin severek okuyacağı bir hikaye.
● ama öyle olmadı, bir masalı dinliyormuş gibi okudum hikayeyi. adının hakkını veren buruk başlayan, buruk ilerleyen ve öyle de biten bir hikaye. çevresindeki insanlardan farklı görünen ramiz, hayatı boyunca sürekli dışlanır. hani hep duyarız, sıkıntılı geçen hayatlardan sonra yıldızı parlar bazı insanların, kahraman ya da başrol olurlar ya ha işte bu hikaye öyle olmuyor. gerçeklikle bağı hem var hem yok gibi bir hikayeydi o yüzden çok sevdim, üzüldüm.
● kamil'in denizkızı, düşüp ayağı kalkmayı başarmış insanların varlığından dolayı kendisini yetersiz, eksik bulan ve dertsiz olmasına rağmen dertlenen bir adamla, görece daha mutlu, tasasız ve denizkızlarını gören kamil'in hikayesi. mutsuz ve güçsüz her insan gibi benim de ara ara kapıldığım bir yanılsama olan; herkes bir şekilde toparlanıyor, hayatını yoluna sokuyor, ben nasıl hâlâ aynı yerimde, aynı yarayla yaşıyorum? düşüncesi tam olarak bu hikayede konu alınıyor.
● dünya ahiret abimsin; iyilik yapmanın, iyi bir insan olmanın yükünün ağırlığını güzel anlatan bir hikaye. iyilik yapmanın bağımlılık yaptığını da görüyoruz ama dünya kadar iyilik yapmış olsan da hikayenin tamamını bilmeyen seni gördüğü ya da duyduğu ufak bir kısımdan kurt yapar. hepimizin vardır kurt olduğu bir hikayesi.

●muazzez ve yelkovan çetesi; hüzünlü bir ayrılık hikayesi daha doğrusu ayrılığı, yokluğu kavrama ya da kavrayamama hikayesi.
kitabın içindeki hikayelerden beğenmediğim ya da okurken hiçbir duygu hissetmediğim hikayeler de vardı ama genel itibariyle severek okuduğum bir hikaye kitabı oldu. okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
devamını gör...

durup dururken gelen boşluk hissi

ya durup dururken gelmeyip sürekli bizimleyse, böyle bir durum yaşayıp bu boşluk hissini azaltabilen ya da yok edebilenler var mı?
devamını gör...

hikayesi yarım kalan herkes için

her ne kadar yarım kalmadı, o hikaye o kadardı dense de kafanda sürekli devam eder senaryo ama maalesef gerçek hayat böyle bir yer değil. giden hikayeden çıkar. kabullenmek zor olsa da bir final yazıp yeni bir hikayeye geçmek gerekir.
devamını gör...

gece gelen patates kızartması yeme isteği

gece gelen sarma yeme isteğinden daha kuvvetli değildir.
devamını gör...

aylak adam


“ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini farkettin mi bilmem? hep öteye uzar. gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. özgürlüğe susamışlıktır. buna ben ‘ağaç dalı kompleksi’ diyorum. genç hastalığıdır. ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. insanların ağaç dallarını budayıp gövdeye yaklaştırdıkları gibi, yakınları onun içindeki bu ağaç dalı kompleksini budarlar. onu gövdeden ayırmamak için ellerinden geleni yaparlar. kimi insana ne yapılsa yararı olmaz. asi daldır o. ayrılır. balta işlemez ona.”



aylak adam, yusuf atılgan'ın ilk romanı. ilk romanı bu derece başarılı olunca diğer kitaplarını da merak etme ve okuma isteği uyandırıyor insanda. yusuf atılgan romanı; kış, ilkyaz, yaz ve güz olmak üzere dört ana bölüme ayırmış. bölümlerin başlarında hayal edilene kavuşma umudu varken her bölüm sonunda bu umut yerini hayal kırıklığına bırakıyor.
karakterimiz c. para kazanmak gibi bir sıkıntısı olmayan, bu lüksün verdiği rahatlıkla mümkün olduğu kadar herhangi bir sorumluluğu üstlenmekten kaçınan bunu çok akıllıca bulan ve uygulayan ve bunu özenilesi bir hayat felsefesi olarak çevresine sunan biri. çocukluk döneminde babasıyla yaşadığı sorunları ilerleyen dönemlerde hayata tutunmak için:"iş yapmam ben; aylakım.
... çalınmış para yerim ben" diyerek aylaklıkla dengelemeye çalışır. çalınmış paradan kastettiği kendi çalınmış hayatıdır aslında. babasının onda yarattığı manevi zarar o kadar yoğundur ki kitap genelinde neredeyse tüm satır aralarında bir yaraya denk geliriz. kurduğu duygusal ilişkilerde de bu travmaların izlerini görürüz.
topluma yabancılaşan, tüm bu yalnızlık içinde kendisine bir tutamak arayan karakterimiz, ne yaparsa yapsın bir türlü dolduramadığı içindeki boşluğu kafasında yarattığı o ideal kadını bulup onunla yaşayacağı aşkla dolacağını düşünüyor, bu düşünce onun hayata tutunmasını da sağlıyor. peki kim bu kadın? b.
o gün b.'nin peşinden gitseydi kitap da orada son bulacaktı bu yüzden bulma isteğiyle başlayıp arama heyecanıyla son bulmuştur kitap.
sade anlatımı, yoğun psikolojik çözümlemeleri, insanın kendine, topluma yabancılaşmasını, yine de bir tutamak arayışında oluşunu kendi felsefesine göre anlatan okumaya kesinlikle değer bir kitap. okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
devamını gör...

hayatın kayması

ara ara oluyor, çabalasan da oturup bir yere çöküp izlesen de değişen bir şey olmuyor
devamını gör...

bugün ölebilirim hissi

ne zaman mutlu bir gün yaşasam bunu çok yoğun hissediyorum ama mutsuz günler öyle mi? hiç bitmeyecek, hiç geçmeyecek, hep böyle acı icinde kıvranarak yaşlanıp gideceğim gibi, mutlu günlerde uğramayan yaşamın devamlılığı düşüncesi mutsuz günlerde yakamı bırakmaz
devamını gör...

mesleğini yanlış seçen insan

kendisine en büyük kötülüğü yapmış olan biridir aynı zamanda. mesleğinde kaç yılı devirirse devirsin bitmeyen bir pişmanlık ve mutsuzluk, tatminsizlik ve içten içe potansiyelini gerceklestirememe dusuncesiyle savaşıp durur. sorun kazandığı para verdiği çaba değildir, sorun yanlış meslek seçiminin hayatına ve psikolojisine domino taşı etkisi yaratmasındadır. şimdi şöyle bir düşününce işini severek ve isteyerek yapan, yapmak istediği mesleği bir şeylerin baskısında kalmadan, hayat mücadelesinin zorunlu tercihinde yapmadan, sadece ben bu olmak istiyorum deyip de olan insanların yüreği ne ferahtır
devamını gör...

söylemek isteyip söyleyemediğiniz sözler

ben artik cok yoruldum, gercekten cok yoruldum. sürekli sürekli uğraşıp hiç bir şeyi değişmediğim bu hayattan cok yoruldum, ne yapsam olmuyor, kimseye de bir şey anlatamıyorum oyle kendi başıma debelenip duruyorum, bir çıkış yolu da bulamıyorum, beni bir yola çıkardılar birlikte yürürüz diye sonra da tek başıma kaldım, yolun ortasında mıyım, sonu mu, başımı hiç bilmiyorum, lütfen biri ya da bir şey bana yardim etsin ben kayboldum
devamını gör...

her şeyi bulan kendini bulamayan insanlar

her şeyi buldum mu bilmiyorum ama kendimi bulamadığım kesin. kayboldum, ne geriye dönebiliyorum ne de ilerlemeye mecalim var, insan bildiği bir yolda nasıl kaybolur? tüm çıkışları unutmuş gibiyim. eskiden en azından bir yoldayım diye düşünüyordum, şimdi o yol karmaşık bir labirent gibi. hayır bir labirent olsa yine iyi çıkış için mücadele ederdim, ben kaybolduğum yolun beni gün gün boğduğunu hissediyorum.
devamını gör...

büyüdükçe kaybedilen şeyler

hayal kurma isteği, hayatın daha güzel olacağına olan inanç, umut, çocukluk döneminin göreceli daha özgür ruh hâli
devamını gör...

iz bırakan kitap cümleleri

kalkamayışı, düşmeyi hiç bilmediğindendi belki de… ya da en korktuğu, en çekindiği, gururuna en ağır geleceğini düşündüğü anın, bu kadar rahat ve huzur dolu olabilmesine şaşırdığındandı.
erbain fırtınası / saygın ersin
devamını gör...

her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği

çoğu kişinin önüne düşmüştür, mayıs sıkıntısı filminden ufak bir sahne, bu şiirin eklendiği o müthiş sahne, aslında turgut uyar 'ın terziler geldiler şiirinden ufak bir satır. bu ufak satır nasıl oluyor da benim hayatımı özetliyor, hile olmasın diye debelenip durduğum ve başka bir şeyi kurtarmaya çalışırken o yumurtayı hep cebimde kırdığım hayatım. hayatını özetlediği tek kişi değilim biliyorum. ne zaman duysam bu satırı tüm duygularım altüst oluyor, basit şeyler için bile sürekli çabalayan insanlar çok iyi bilirler bu duyguyu.
devamını gör...

sürekli yüksek sesle konuşan insan

medeniyetten yoksundur, çevresine verdiği rahatsızlığı fark etmiyordur. belki bağırışların olduğu bir toplumda, bir evde büyüdü, başka türlü nasıl konuşur bilemiyor ama başka türlüsünü öğrenmek de istemiyor ya da o bilince sahip değil henüz.
devamını gör...

yazarların aşamadığı durumlar

öyle bir aşamamışım ki başlığı okur okumaz aklıma geliyor ama yazmaya, anlatmaya bile takatim yok, öyle benimle birlikte yaşayıp gidiyor bu durum.
devamını gör...

yaşından küçük göstermek

bu hayatta duymayı en çok sevdiğim cümle: "yaşından küçük gösteriyorsun" bu cümle sanki bana henüz vaktin var, sakinleş geç kalmadın der gibi. büyümek ya da olgun olmak güzel bir şey değil, en azından hayatı istediği gibi yaşayamamış insanlar için.
devamını gör...

ali koç

istifayı unutmuş yöneticiler listesinde adını üst sıralara yazdırmıştır
devamını gör...

kırmayan yormayan tartışmayan ilgilenen güler yüzlü kadın

kırmayan kadın muhtemelen kıyamadığı kişi tarafından çok pis kırılacak, yormayan kadın, yormamak için verdiği ekstra çaba yüzünden dünyanın en yorgun insanı gibi bitkin hissedecek ve değersiz olacak, tartismayan kadın muhtemelen karşıdaki kişiyi sevmiyordur.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim