asparasa yazar profili

asparasa kapak fotoğrafı
asparasa profil fotoğrafı
rozet
karma: 583 tanım: 122 başlık: 3 takipçi: 4

son tanımları


normal sözlük yazarlarının karalama defteri

geleceğimi garantilemek için sevmediğim işlerle uğraşmaktan, her gece hayallerimi kovalamaktan aciz olacak kadar güçsüz olduğum için ağlamaktan çok yoruldum.
devamını gör...

eş cinsellerden nefret edenlerden nefret etme hakkı

eşcinsellerden nefret etmek demek, bu insanların varlıklarından rahatsız olmak ve yok olmalarını istemektir. insanlar bunun ne kadar korkunç bir şey olduğundan haberdar değiller sanırım. homofobi, insanı cinsel yönelimi üzerinden ayrıştırmaktır. eşcinsellere yaşam alanı tanımamak demektir. #1396218 numaralı entryi yazan şahsa söylüyorum: eşcinsel insanlar, heteroların umrunda olmasaydı böyle bir başlık olur muydu sence? "en fazla ya insan hiç hemcinsini şey eder mi qq diyoruz." söylemi bile inanılmaz problematik. aynısını iki karşı cins birbirini mi şey eder dediğimiz zaman bile kulağa ne kadar absürt, saygısızca ve rezil bir söylem olarak geliyor farkında mısınız? homoların gündemde olmaları, bu kadar çok tartışma yaşanması, her gün karşılaştıkları nefret ve ayrıştırma yüzündendir. nefret etmenin bir hak ve özgürlük olduğunu savunan insanlar lütfen gidip biraz düzgün araştırma yapsınlar. bu başlık altına yazılanlar beni inanılmaz büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.
devamını gör...

nefret söylemi

ırk, dil, din, cinsel kimlik, cinsel yönelim gibi değerler üzerinden bir şahsa ya da gruba karşı şiddeti ve nefreti destekleyici açık söylem. akp, özellikle son 10 yılda iktidarda kalabilmek adına bunu politikasının bir parçası haline getirmiş durumda. özellikle muhafazakarların (seküler insanların da) kendilerine çok ters olan durumlara karşı çıkmak için benimsedikleri bir yöntemdir. nefret söyleminin savaştan hiçbir farkı yoktur, sadece kaosa ve yıkıma sebep olur. herhangi bir şeye karşısıysan, sana ters geliyorsa bununla mücadele etmenin yöntemi nefret söylemine başvurmak olmamalı. karşı olduğun şey karşısında kendini eğitmeli, bilgi sahibi olmalı ve yapıcı eleştiriye başvurmalısın.
devamını gör...

ilk başta sevilmeyip zamanla alışılan şeyler

okuduğum bölüm. zamanla alıştım ancak hala sevemedim. aradan 3 sene geçti, bölüm değiştirmeyi de göze alamıyorum. daha önce bitirince çizim ve grafik tasarımla uğraşmak istediğimi söylediğim hocam, ders arasında sakın bırakma buraya kadar gelmişsin bitir demişti. ben bu bölümde olduğum için terapi desteği alıyorum :d mesleğe başladığımda da yaptığım işten hiç memnun olmayacağımı biliyorum. bu sefer gireceğim downward spiraldan sağ çıkamayacağımdan korkuyorum.
devamını gör...

twitter

internetin ilk yıllarında ortaya çıkmış olan forum sitelerinin son evrimi olan twitter, günümüz dünyasında iletişimin en hızlı olduğu platform. herhangi bir devlet kurumuna bağlı olmaması, sağladığı inanılmaz etkileşim kapsamı bu platformun en çok kullanılan sosyal medya sitelerinden biri olmasının sebepleri diyebiliriz.

twitter sağladığı birçok güzel yanı olmasına karşın tam bir çöplük yuvası. ben bu siteye her girdiğimde sinirden kuduruyorum. twitter algoritması, kaos ve nefret çok fazla etkileşim sağladığı için bu tür tweetleri promote ediyor. trendlere baktığınızda ya ülke siyaseti ya da politik bir mesele ile karşılaşıyorsunuz. nadiren günlük hayatın akışını bozmayacak, insanların sadece eğlenmek adına konuştukları konular; survivor gibi televizyon medyasında başı çeken programlar. ülkede normal geçen herhangi bir gün olmadığı için bu durumu garipsemiyorum.

bir diğer mesele ise cancel culture. meali: belli bir demografinin kendilerine ters düşen söylemde ya da eylemde bulunan insanları taşlayarak platform dışı etmeleri. örnek verecek olursam şu anda trendlerde hilal kaplan'ı görüyorum (bu kadın hala nasıl relevant olmayı başarıyorsa artık). "yargılanırsak da yargılanırız yani. sıkıntı yok. çünkü bu dünya gerçek değil." diye bir söylemde bulunmuş ve insanlar kadını geçmişte yaptıkları ile taşa tutuyorlar, hakkında yazılanları okuyarak cancel culture olayını biraz anlayabilirsiniz. bu arada hilal kaplan'dan örnek verme sebebim karşıma çıkanın o olması, savunduğum için değil (bunu da taşlanmamak adına belirtme gereği duymam ayrı bir ironi). ama ne hikmetse bu kadın daha önce de taşa tutulmasına rağmen bir türlü cancel edilemedi.

demem o ki twitter'ı kullanmıyorsanız bence hiç bulaşmayın. gündeme dair herhangi bir şey görmeden, 3 maymunu oynarak daha mutlu olabilirsiniz. kullanıyorsanız da geçmiş olsun diyorum, artık sizi kurtaracak tek şey finlandiya'ya göçüp apolitik kalacak kadar yüksek bir refah seviyesine ulaşmak olur. o da ancak cis, straight white person iseniz mümkün.
devamını gör...

kendi kendine nasihat vermek

seni aşağılayanları umursama. kimsenin senin hakkında düşündükleri önemli değil. kendini hiçbir zaman ezdirme, her zaman hakkını savun. hiçbir haksızlığa susma.
devamını gör...

yu-gi-oh

master duel oynayanlar özele gelsin.
devamını gör...

yazarların dinlediği podcastler

order of the good death - death in the afternoon. caitlin doughty, sarah chavez, ve louise hung'ın sunduğu podcast. cenaze sektörüne dair ilginç bilgiler ve sıradışı ölümler anlatılıyor.
devamını gör...

okunması gereken kitaplar

okunması gereken kitaplar tamlaması bence çok tuhaf . her insan okunan kitaptan aynı mesajı alamaz. "bu kitap okunmalı" yerine "bu kitabı tavsiye ederim" denmesi bende daha olumlu bir etki yaratıyor.
devamını gör...

doğum yaptığını iddia eden mükremin gezgin'e soruşturma başlatılması

entryleri görünce beynim kulaklarımdan aktı. tiktok yasaklansın, o yasaklansın bu yasaklansın. oldu o zaman ahlakımız bozuluyor diye her şeyi yasaklayalım.

türk insanının anlamakta güçlük çektiği şey kendilerini rahatsız eden bir şeyle karşılaştıklarında kafalarını çevirebilecek oldukları . mükremini gördüğün an ahlakın bozuluyorsa zaten ahlak temellerinde bir problem var ki bu kadar kolay yıkılıyor. "aman allahım çocuklarımız, çocuklarımız elden gidecek!" allah aşkına yapmayın ya. çocuğunun görmesini istemiyorsan doğru düzgün supervise et internet erişimini. internet kullanmayı bilen birisi içerikleri düzgün şekilde filtreleyerek görmek istemediği içerikleri engelleyebilir. ayrıca hiçbir çocuğun bunu gördüğü için ahlakı bozulmaz. hala lgbt birey olmanın bulaşıcı olduğunu düşünen insanlara bunu anlatmak çok zor.

son birkaç yılda yasaklama kültürü diye bir şey doğdu. insanlar hoşlanmadıkları şeyleri yasaklamak, tek tip insanlardan oluşan bir toplumda bulunmayı istiyorlar. asıl hastalık, asıl ahlaksızlık budur bence. başkalarına var olma özgürlüğü tanımamak, farklı olanı asimile etmek. bunu yapan sadece muhafazakarlar da değil, en seküler insan bile yapıyor bunu. yazık vallaha yazık.

bir de ne hikmetse ben bu şahsı linçleyenlerden öğrendim. bu şahsın demografisini oluşturan yine linçleyen kitle. takipçileri videolarını izleyip eğleniyor sonra da linçliyor, gerçekten inanılmaz.

son olarak hazal kayayı tebrik ederim. politik meselelerde doğruları söylemesi gereken asıl kesim ünlüler olması gerekirken hepsi ya susuyor ya da toplum normlarına uygun düşünceleri destekliyorlar. hazal kaya bu kesim için istisna bir birey. allah razı olsun, teşekkürler.
devamını gör...

ölüm

yalnız ve karşı apartmanda oturan dayım kendi canına kıydığında orta okula gidiyordum. o güne dair hatırladıklarım, telefonun ucunda ağladığını idrak edemediğim bir ses, dayımın salonunda yere çöküp ağlayan babam ve yağışlı havaydı. yaşadığım yerde her zaman yağmur yağardı gerçi, asla dinmezdi. ölümle tanışıklığım bu olay ile olmuştu. tabi o zamanlar çocuktum, sadece dayımın artık çok uzaklarda bir yerde olduğunu biliyordum. kardeşini kaybeden annem günlerce ağlamıştı. dayımın neden canına kıydığını hala bilmiyorum. hiçbir zaman konusu açılmadı, kimse sebebini söylemedi. geriye sadece annem için kardeş acısı babam için de dost acısı kaldı. kendi canına kıydığı için kardeşinin cehenneme gideceği inancı annemi içten içe yedi bitirdi. en "merhametli" olan yaratıcının bu insanlara zulmünü de hiçbir zaman anlayamacağım. farkında olduğum tek şey ölümün insanın ruhunu bıçak gibi kesen ve hiçbir zaman kapanmayacak yaralar açan en büyük hakikat oluşu.
devamını gör...

beklediğin olayın sen vazgeçtiğinde gerçekleşmesi

antithesis of manifestation
devamını gör...

yazarların en sevdiği oyunlar

shin megami tensei: persona 3
dragon age origins
divinity original sin 2
celeste
hollow knight
bayonetta
hades
red alert 2
danganronpa 2

liste uzayıp gidiyor
devamını gör...

poisson oranı

gerilme yönündeki şekil değişiminin, gerilmeye dik doğrultudaki şekil değişimine oranı. çelik için yaklaşık 0.3 değerindedir.
devamını gör...

elfen lied


"asıl insan olmayan sizlersiniz" diyen lucy, köpeğini gözü önünde öldüren çocukları katleder. bu sahnede saflığı sembolize eden zambak da kana bulanmıştır ve artık lucy masumiyetini geride bırakmıştır.


bu animeyi çok fazla çıplaklık ve vahşet var diye beğenmeyenler gerçekten gerizekalıdır. çok iyi bir anime olduğunu söylemiyorum, ancak ele aldığı konu ve yukarıda bahsettiğim gibi sahneleri ile başarılı ve güzel bir anime olduğunu söyleyebilirim. ötekileştirme ve insanın acizliğini konu alan bir animedir. 13 bölüm olduğu için izlemeye değer olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çizimleri

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

insanı tüketen şeyler

var olmak
devamını gör...

yazarların whatsapp durumları

0 is the past 1 is the future but the present is nowhere
devamını gör...

geceye önemli bir mesele bırak

ben artık türkiye'de ayrıştırma ve kutuplaştırma kültüründen çok ama çok sıkıldım. yemekhanede yanıma oturan adamın rahat rahat ben homofobiğim diyebilmesi, sokakta eşcinsel görse dövmekten çekinmeyeceğine dair ibareler söylemesi en kötüsü de bu kişinin hiçbir şekilde dedikleri için cezalandırılmamasını gördü bu gözler. bu topraklar üzerinde cinsel yönelimine, cinsel kimliğine, ırkına, dinine, giyimine göre insanların taşa tutulmasından bıktım. mutsuz oldukları için kimsenin mutlu olmasını istemiyorlar, herkesin aynı olmasını istiyorlar. travmalarının açtıkları yarayı iyileştirmek yerine başkalarına yansıtıp onları da yaralamaya çalışıyorlar. bu insanlarla aynı havayı solumaktan b ı k t ı m.
devamını gör...

dragon age origins

bioware tarafından geliştirilmiş rpg türündeki video oyunu. alışılagelmiş rpg'lerden farklı olarak bu oyun, parti sistemine dayanıyor ve aksiyondan çok strateji ön planda kalıyor. hayatımda oynadığım en güzel oyunlardan biridir, öyle çok seviyorum ki save dosyam 3 kere üst üste aynı yerde yanmasına rağmen oynamayı bırakamıyorum. neden bu kadar çok sevdiğimi ve neden bu kadar mükemmel bir oyun olduğunu anlatacak olursam:

-en önemli özelliği (bana göre) inanılmaz bir diyalog zenginliğine sahip olması. takımınızdaki karakterlerle kurabildiğiniz diyalog sayısı gerçekten insana mükemmel bir doyum veriyor. aynı zamanda bu diyaloglar sırasında yaptığınız seçimler (çoğu oyunun aksine) gerçek anlamda bir şeyleri etkiliyor. main karakteriniz ve diğer karakterle olan ilişkiler, aksiyonlarınız ve onlarla kurduğunuz iletişime göre şekilleniyor. hatta bazı karakterlerin sizden nefret etmesini (ve saldırmasını) sağlayabileceğiniz aksiyonlar da mevcut.

-oyunda gerçek anlamda kötü biri olabiliyorsunuz. çoğu oyunda olmayan bir özellik bu. karşınıza sıkça kötücül ve şeytani seçenekler çıkıyor. hatta bazı seçeneklerin gerçekten ağır sonuçları olabiliyor.

-savaş mekaniğinin strateji üzerine dayalı olması. divinity original sin serisinde olduğu gibi sıra tabanlı değil; witcher, gta, legend of zelda'da olduğu gibi gerçek zamanlı aksiyon şeklinde de değil, bu ikisinin arasında ilginç bir sentez benimsenmiş. pillars of eternity'e çok benzeyen bir savaş sistemi var. karakterleriniz gerçek zamanda savaşmasına rağmen, savaş esnasında oyunu durdurup hangi aksiyonları yapacaklarını belirleyebiliyorsunuz. ayrıca siz komut vermediğiniz takdirde karakterlerin nasıl bir savaş mantığı izleyeceğini de ayarlamanızı sağlayan bir menü var. bu menü üzerinden karakterlerin hangi şartlar altında hangi aksiyonları yapacaklarını sağlam bir şekilde ayarlarsanız, herhangi bir savaşı mouse oynatmadan bile kazanabilirsiniz.

son olarak bu oyundan biraz bağımsız olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. son dönemlerde insanların canlılığa verdiği önem çok arttı; oyun şirketleri de reklamın, iyi bir ürün çıkartmaktan daha fazla gelir sağladığının farkına vardı (bkz: cyberpunk 2077). dragon age origins gibi 2010 ve öncesinde çıkan oyunların hem grafikleri hem de ilginç bir şekilde oynanışları da insanı çok tatmin ediyor. buna rağmen insanların eski oyunların yüzüne bile bakmaması ve şirketlerin aynı kalitede oyunlar çıkarma politikasından uzaklaşması beni çok üzen bir durum.

eski oyunların sağladığı tatminlik duygusunu, yeni oyunların yaşatamamasının sebebini çok uzun süre düşündüm ve şöyle bir kanıya vardım: eski oyunlar, yeni oyunların aksine oyuncuya gerçek bir challange sunuyor. arayüz ve yönlendirmeler yeni oyunlara kıyasla daha az gelişmiş. size her adımda ne yapacağınızı söylemek yerine bunu bir diyalogla anlatıyor ve gideceğinizi yeri, yapacağınız eylemi kendiniz akıl ediyorsunuz. şimdiki oyunlarda ise hiçbir diyalog okumadan oyunu tamamlamak mümkün, çünkü oyuncunun düşünmesini pek gerektirmiyor ve sizi çok kolay biçimde tamamlamanız için sürekli olarak yönlendiriyor. bu da insanı zorlamadığı ve düşünmesini çok gerektirmeyen bir durum olduğu için insanı pek tatmin etmiyor. örnek istiyorsanız elder scrolls serisine göz atabilirsiniz.

tavsiyem, eğer rpg türünü seviyorsanız bu oyunu kesinlikle ama kesinlikle oynayın. ea games steam'e ultimate edition'ı getirmiş ama fiyatı inanılmaz tuzlu. daha önceden steam'de olan versiyonu sürekli çökme sorunları çıkarıyor (ultimate edition'da bu sorun hala var mı bilmiyorum). ancak çözülemeyecek bir problem değil gibi duruyor.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim