#3577809
selam sissy!
* nefis bulmana dayanarak birazcık daha devam etmek istiyorum o halde...
*
burroughs evreninin temel yasası şu cümlesinde özetlenmiş aslında:
“junk, kötü virüsün temel formülünü doğurur: gereksinim cebri. kötünün yüzü daima bütüncül gereksinim yüzüdür. uyuşturucu bağımlısı, bütünüyle gereksinim içinde bulunan insandır. belirli yinelemeler dışında gereksinim hiçbir sınır, denetim tanımaz.”
jean genet “gülün mucizesi” kitabında, hapishane yaşamını koyu bir umutsuzluğun eğretilememesi olarak kullanmıştı. burroughs da morfinmanın tutsaklığını, çağımızda bireyi ezen ona egemen olan bir siyasal sistemin metaforu olarak ele alıyor. cenneti yitiren ve çocukluğunda kovulan “aziz genet” için sartre, “çalan çocuk için var olmak, yetişkinler tarafından görülmek demektir. bu gizli eylemde yalnızlık içinde yaptıklarından dolayı çocuk var olmamaktadır” der ve ekler “…masumiyet içinde çalarken kendisine bir yazgı ördüğünü bilmemektedir.” nasıl ki genet için hırsız olmak, çalmak kişiliğini daha derinliğine çözümlemenin aracıysa, burroughs için de uyuşturucu bağımlılığı kişiliği sorgulama aracıdır bir bakıma.
özünde sömürü bulunan uyuşturuculara böylesine karşı duran az roman vardır. (üstelik kendisi de uyuşturucu bağımlısı olan bir yazar tarafından yazıldığı halde.)
burroughs, morfinmanın dünyasını cehennem olarak tanımlar. eroin/morfin alışkanlığını politize eder. alışkanlığının tutsağı olan junkie sosyal konformistin simgesidir, “pusher”dan polise pek çok güce boyun eğer. bağımlılık insanoğlunun en sefil alçalmalarından biridir ve daha da kötüsü junkie bu alçalmanın ayırdına varamaz.
o, uyuşturucular dünyasıyla baskıcı toplum arasında sofistike bir ilişki kurar. junkie, sitemin kölesidir, bir kurbandır hatta. fakat sisteme yakalanmış bir diğer kimsenin yaşamı da junkieninkinden farklı değildir.) herkes bir şeye bağımlıdır der ama kimse “ben bulmaca çözmeye bağımlıyım” ya da “favlaşmanın tutsağıyım”
* falan demez. uyuşturucu bağımlısının dünyası gerçekte, içinde yaşayanların mutlaka bir şeye tutsak düştükleri çok daha geniş bir dünyayı simgeler.
bir de şöyle bir ayrıntı dikkat çeker sissy girl.) ki benim adıma durumu nefis kılan da budur.
burrougs, romanlarında bedeni bir makine olarak tanımlar. “gevşek makine” der hatta. şekilsiz, ıslak, şeffaf bir yığın. kemiksiz bir mumya. kişiler insan derisinden yapılmış üniformalar giymişlerdir. insanoğlunu bedensiz kılarak, dilini sessizleştirerek özgürleştirmiştir o. en çok çoğalttığı obje “iğne”dir
* mesela. junkie mükemmel bir tüketicidir. insan bedeni de kullanılıp tüketilecek ve sonra kenara atılacak bir yığındır.
özetle onun yazımında gördüklerim şunlar:
iyi ve kötünün, cennet ve cehennemin kozmolojik döngüsü.
şizofrenik bir dünyanın, mekanik bir çevrenin gerçekliği.
john vernon, burroghs için der ki: “kendisine şizofren tanısı konmuş bir adam, kültürümüzdeki ‘gerçekliğin’ şizofrenik doğasını açığa vuruyor.”
baya yazmışım tatlım.) bayılmadan okursun umarım. "götünü yalama hazırlığındaki kedi" kapağı da ayrıca çok bebelac. bana birilerini anımsattı hatta sdkhajkdajd
love and peace and aveee mariaaaa
*
devamını gör...