burotbey yazar profili

saç bakımında dezavantajlı kişi demeyi tercih ediyorum. sıkıntı olmasın sonra.

ilk 3 e gireceği söylenmiş, katılmıyorum. ilk 5 e bile giremeyeceğini düşünüyorum. max her zaman arabasının üstünde bir performans gösteriyor, bu yüzden red bull aracının diğer araçlara kıyasla ne kadar iyi olduğunu söylemek zor, bence racing point daha iyi bir araçtı, mercedes motoru ve mersedes şasisi kullanması bunun en büyük sebebi.

takım arkadaşıyken estebanı sürekli sıkıştırarak ve çarparak anca durdurabilen checo bu sezon sakhir de eşeği geçer gibi geçti ve fark attı. arabalarının arasındaki fark gözle görülür derecede büyüktü.
esteban kötüydü demeyin adam 1 sene aradan sonra daha ilk senesinde ric'i zorladı ve takım direktifleri olmasa bi kaç yarışta geçme/ önünde kalma fırsatı vardı.

renault 9'umda ikiside mevcut olmadığından mekanik direksiyonumun başında ağlayarak okuyabileceğim başlıktır,

kaslanmış kolunu soran olursa spor salonuna gidiyorum dersin kim bilecek.

2 kere kaynama kuralı verdim ismine

su kaynayınca çayı demliyorum, alttaki tazelenmiş su tekrar kaynadığında alıp afiyetle içiyorum.

2 yaz boyunca ailemin baskısına rağmen sanayide çalıştım, ailemin baskısı ' oğlum durumumuz yerinde, istanbulun güzide liselerinden birinde okuyorsun ve derslerin iyi, ne diye sanayiye gitmek istiyorsun' şeklindeydi,

arabaları seviyordum ve bu kararı vermeden uzun süre öncesine kadar teorik bilgide kendimi çok geliştirmiştim, bu bilgileri pratiğe dökmek ve kendi paramı kazanmak için iyi bir şanstı.

sanayi anılarım diğerleri gibi geçmedi, ustam kendi isteğimle çalıştığımı öğrenince çok şaşırmıştı, ilk defa okuyan ve arabalar hakkında bilgili birini gördüklerini söylemişlerdi. bana oldukça iyi davrandılar, ve çok şey öğrettiler. şimdi o günlerin sayesinde kendi arabamda bir problem olduğu zaman kendim yapıyorum. mekanik el becerim arttı evde bozuk birşey olduğu zaman tamir etmeyi deneyebiliyorum.

1981 yılında üretimine başlanan renault 9 1982 yılında dünyada yılın otomobili seçilmiştir,

türkiye'de 1 nisan 1985 tarihinde renault 9 gtl olarak satışa sunulmuştur, ilk üretim parçaların fransa'dan gelip oyak fabrikasında birleştirilmesi ile olmuştur. ilanlarda muhabbetlerde vs 85'lere fransız denmesinin sebebi budur.

1986 yılında aileye 1.6 dizel motorlu renault 9 gtd katılmıştır, türkiye de üretilen ilk dizel otomobil olma özelliğini taşır.

1987'de diğer ucuz arabalarla rekabet edebilmek ve daha fazla insanı renault 9 ile buluşturmak adına renault 9 gtc satışa sunulmuştur.

1988 yılında gtl nin yerini broadway almıştır.

1991 yılında gtc nin yerini spring almıştır.

1993 yılında renault 9 broadway makyajlanmış ve aileye 1.6 motorlu nispeten daha üst donanım olan fairway eklenmiştir, bir türlü istenen satış takımlarını elde edemeyen fairway 1995'de daha özel kılınmak adına flash s farları & spor koltukları ile birlikte makyajlanmış ama yine de tutulmamıştır, nitekim 1996 yılında fairway üretimine son verilmiştir.

1997'de son kez makyajlanmıştır ve 1.4 enjeksiyonlu motor seçeneğine sahip olmuştur. 9 rakamı atılarak renault broadway adıyla 2000 yılına kadar üretilmiştir.

1985'ten 2000 yılına kadar tam 15 sene boyunca satılan renault 9 bir çok ailenin ilk arabası olmuş ve nice hatıralar bırakmıştır. sözlükte bu arabayla ilgili anısını anlatmak isteyenlerin entrylerini merakla bekliyor olacağım.

late 90s- early 00s japonyasında doruk noktasına ulaşmış, genel olarak italyan sanatçıların ingilizce söyledikleri müzik türü.

1980lerde italo disco ile bi nevi temelleri atılmıştır, 90larda initial d ile japonyada büyük bir popülerliğe sahip olmuştur.
meme kültürünün gelişmesiyle internet ortamında yeniden popülerleşen eurobeat, şu anda eski sanatçıların kendi çabaları ile hayatta tutulmaya çalışılmaktadır.

yüksek bpm, akılda kalıcı ezgi ve bol bol synthesizer ile oluşmaktadır, dinlenildiği taktirde adrenalin seviyesini tavan yaptırır.

en bilinen örnekleri için:

deja vu - dave rodgers

running in the 90s - max coveri

en bilinmeyen örnekleri için

soft time - sophie

lonely night - helena

fransızlar olay ile alakalarını çözmeye çalışıyorlar şuan

ilk okuduğumda çok hoşuma gitmişti, ailemin kitabı okumayacağını düşünürek filmini açtım izledik. fena değildi ama yine de okumayan/izlemeyen varsa kitabı okusun pişman olmaz.

erkeklerin her arabasının yanına gittiğinde fotoğrafını çekmesinden farklı değildir.

otomobil illustrasyonları yaptığım dönemde duyan yazıyordu benimkini de çizer misin diye, kıramadığım gibi 1 saat sonra hani nerde kaldı diye yazıyorlardı sinir oluyordum. ortalama bir çizimin tamamlanması için yaklaşık 4 saat bilgisayardan kalkmaman gerekiyor. ki benim çizdiğim arabalar genelde arka plan vs özendiğim için 3 güne kadar sürebiliyordu...

sırtımda 10kg lik çanta ile 10 saatlik okuldan sonra yorgun bir şekilde zar zor yer bulmuş oturmuşum, daha 45 yaşını bile geçmemiş altın gününe gitmek için otobüse binmiş abla iğneleyici gözlerle bakıyor sağına soluna cık cık yapıyor.

gerçekten yaşlılara, yürüyemeyecek durumda olanlara veya hamilelere beni görmeseler bile gidip çağırıp yerimi veriyorum ama yukarıda anlattığım tarzda insana gerçekten gıcık oluyorum ve yer veremiyorum.

inka altını - clive cussler

clive cussler'den 3-4 kitap daha okumuştum daha önce. akmar'da görünce kaçırmak istemedim. bu adamın herhangi bir kitabını verseler yine sonuna kadar okurum bu nasıl sürükleyiciliktir...

kadıköyde lise okurken biraz da paramızın olmamasından dolayı her hafta cuma günleri saloon burger'e giderdik arkadaşlarımla, 10tl nin altına karnımızı doyurmak, en üst kattaki tek masada sessiz ve yalnız bir şekilde muhabbet etmek o zamanlar hoşumuza gidiyordu.

şuan çok daha mutluyum. param olsaydı belki de diğer insanlarla cafelerde sigara vb maddeleri deneyip şimdi diğer arkadaşlarım gibi bağımlı olacaktım.

x kuşağında evliliklerde boşanmaya gidebilecek kavgalarda frenleyenlerin kadınlar olduğunu düşünüyorum. çünkü çoğunluk olarak erkeklerin çalışıp kadınların ev hanımı olduğu bir yaşam tarzı hakim x kuşağında. gerek maddi durum gerek baba evine dönsem oluşacak söylentiler vs. kadınlar erkeğin sebep olduğu sorunlara bile ılımlı yaklaşıyor.

sabah kalkar kalkmaz ilk girdiğim uygulama oldu, burada ki insanları çok sevdim, hakaret yok saygı var. gözümü kapatıp uyumadan önce de son kez bakıyorum ne var ne yok diye. çok sevdim umarım böyle de kalır...

1985 model renault 9'uma istesemde yaptıramam.

b- merhaba kasko yaptıracaktım.
s- ruhsat lütfen.
b- işte, buyrun.
s- abi bunlardan fransa'nın köylerinde bile kalmadı dalga mı geçmeye geldin işim başımdan aşkın lütfen git ya...

otomobilin sesi ciğerinden gelir tayfasından olduğum için bana ters geliyor.
gaza bastıkça sonra itb'nin kapaklarının açılış ve kapanış sesini duymak...

itb olmazsa cold air intake bile olur yeterki ses önünden gelsin arkasından değil.

yaşamak güzeldir (life is beautiful)

önyargı ile vakit geçsin diye izlemiştim (filmin adını bile daha sonra öğrendim) film inanılmaz etkilemişti beni. izlemeyenler için kesinlikle tavsiye ederim...

lisede burnu ile dalga geçilen bi kız vardı, gerçekten dalga geçilecek kadar kemerli bir burnu vardı, kimseyle arkadaşlık kurmaz köşesinde tek başına otururdu. geçen gün yolda giderken selam verdi tanıyamadım. konuştuk biraz, anlattı 3 sene boyunca para biriktirmiş ve yaptırmış. çok güzel olmuş orası belki beni ilgilendirmez ama kendisini beğenmesi ve özgüveninin yerine gelmesi beni mutlu etti . gerçekten bişeyler başarmış gibiydi.

siz siz olun kimseyle dalga geçmeyin, o an gülüp hoş karşılıyormuş gibi gelebilir ama iç dünyasında nelere yol açtığını tahmin etmek mümkün değil.