sosyal fobi. kendini bir kere zorlarsın, bir kere o şeytanlarla yüzleşirsin. sonraki daha az zorlayıcı olur, bir bakmışsın bir sonraki daha az, daha az daha az derken yok olup gitmiş. bir şeyleri çok düşününce onlar da seni düşünmüyor, anlamak lazım.
teorinin bilim camiasında ne anlama geldiğini kavrayamayıp binlerce fosili (ki bazıları canlı fosillerdir bkz: ornitorenkler ara geçiş formlarıdır) ve kanıtı reddedip ısssssssrarla kendini kandıran insan türünün halk dilindeki teori ile karıştırıp ''bak zaten adı üstünde teori'' diyerek cahilliğine cahillik katmasıdır. aynen maymundan gelmek mantıksız ama balçıktan gelebiliriz :d maymundan gelemeyiz ama sırf neslin devamı için iki ikiz kardeşin silkişmesini normal karşılayıp bunu neslimizin başlangıcı olarak baz alabiliriz :d dinciler hiçbir zaman şaşırtmıyor.
valla ben maksimalizm insanıyım. eşya sayılı olunca bakırköyde gibi hissediyorum kendimi. küçük küçük bir sürü olsunlar, belli bir düzen içinde ama bir sürü olsunlar. minimalizm içimi daraltıyor.
cahil, bilgisiz, sosyoloji ve psikolojiden bihaber bir halkı nasıl manipüle edeceğini bilen zeki bir adamdır ve bu zekâsını bizi bir güzel s****ek için kullanmıştır. öyle çok bir siyasi iyiliği falan yok, klasik ortadoğu halkının klasik çobanı.
insanları kıyma makinesine atıp yavru kedilere mama yapmak bugüne kadar ''yemek'' adı altında ineklere zalimce yapılan katliamların karşılığı olarak ve bugüne kadar hayvanlara yapılan negatif ayrımcılığı ortadan kaldırabilecek adaletli bir çözüm önerisidir. vegan/vejetaryen olmayan insanların bkz
gibi bir ifadeyle tavuk savunması yaptığını görmek güldürüyor. bu ne biçim başlık.
bu durumdan şikâyet eden ve kadınları bunun üzerinden kategorilendiren erkeklerin 3 beyin hücresine sahip olduğunu düşündüren bir başlık. kendi hemcinsinin yarattığı başarısız rollerin getirilerini yine kadınların üzerine yıkıp kadınlar üzerinden başlık açmak... pes. iyi babalar oluverin de babasıyla iyi düzgün psikolojili kadınlar yetişsin. basit bir mevzudur.
hanımefendi kavramının neden dillerine bi türlü oturmadığını anlamadığım insanlardır. yine de kötü niyetli yapmadığı belli olanlara ''bayan değil kadın hödük!!!'' diye çıkışmak da komik oluyor. relax...
mojito!!! üçbeş yaprak naneyi patlatarak bardağınıza alıyorsunuz. bir dolu çay kaşığı esmer şekeri ve lime (yoksa normal limon da olur) ile birlikte iyice eziyorsunuz. bir küçük kahve fincanı kadar rom'u (votkayla da güzel olur) ve kırık buzları ekleyip üzerine damak zevkinize göre sprite/maden suyu koyuyorsunuz. evde yapınca kokteylleri kendine göre ayarlamak kolay oluyor, mojito da kolay yapılacak bir seçenektir
gelecek planları ve ilişkidir. erkeklerde bu durum çok yoktur ancak kadınlar o çok yakınım o ailem diyerek saçar ve neden anlatılmayacağını en sert şekilde deneyimlerler.
içimde yüzlerce defa bırakma isteği oluşturup bitirdiğimde de pek tatmin etmeyen o kitap.
kitabın ilk elli bölümünü tanımlayacak tek kelime tiksinti. sık sık yeraltı edebiyatı okuyor olsam da içinde geçen taciz, tecavüz, cinayet olaylarını failin gözünden oldukça detaylı okuyor olmak midemi bulandırdı. üstelik karakterin bundan zevk alan ve normal gören anlatımı da insanı inanılmaz rahatsız ediyor.
spoiler>>
kötülük, iyilik ve seçim hakkı üçlüsü çevresinde kurgulanmış. çok fazla ironi barındırıyordu içinde; olabilecek en vahşi sahnelerin arka planında çalan beethoven, mozart eserleri, insanların ''otomatik bir portakala'' dönüşmesine karşı olan yazara en çok zarar verenin otomatik portakala dönüşmemiş bir adamın olması, onlarca ailenin hayatını bozan, çocuklara tecavüz eden alex'in sonda aile ve çocuk sahibi olmayı istemesi gibi. okurken kötülük ve seçmek kavramları hakkında düşündüm. alex vücudu kötülüğe karşı bir makineye dönüştürülmüş olsa da hiçbir zaman zihin yönünde iyiliğe doğru bir adım atmadı. bedeni uzak dururken zihni her daim şiddeti ve kötülüğü bir seçenek olarak tutuyordu. sistem bozulduğu anda da eski yaşantısına geri döndü. bu bende bazı insanların ne yaşarlarsa yaşasınlar değişmeyeceğini, bir ceza sistemiyle ne kadar cezalandırılsalar ya da iyi bir yaklaşımla ödüllendirilseler bile kötü kalabileceği fikrini uyandırdı, bu yüzden insanların bedenlerini kötülüğe karşıt bir makineye çevirecek sistem, ne kadar etik olmasa da gözüme bir noktada uygun göründü.
kitabın son sayfalarında alex eski yaşantısına ve eski hâline döndükten sonra yaşadığı hayattan sıkıldığını fark ediyor, karşılaştığı eski dostu pete ile birlikte de bu kötülükten vazgeçmeye karar veriyor. bu kısım ''gençlik'' dönemine bağlanmış. büyüyorum, tüm bunlar artık anlamsız, gençliğin verdiği bir ateşti tarzında. bu kısım çok saçmaydı. koskoca kitabın, özellikle de kötülük ve seçim hakkı kavramlarının bambaşka bir durum olan gençliğe bağlanması hayli yavandı. aceleye getirilmiş, yazara tedavi edilemez bir beyin tümörü olduğu ve bir yıl ömrünün kaldığı gibi yanlış bir teşhis konulması, kendisinin de eşi için kalan son bir yılda yazabildiği kadar kitap yazmak istemesi sebebiyle bu tarz bir sona gidildiğini düşünüyorum. yine de anlatımı ve vermek istediği mesaj bakımından güçlüydü diyebilirim, alex bir anti-kahraman ve anti-kahramanın vermesi gereken tiksintiyi, rahatsızlık hissini oldukça başarılı bir biçimde verdi. anti kahraman nedir dense kesinlikle alex'i örnek verirdim.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
2 öne çıkan tanım