1.
seni kendimden koparıyorum.
devamını gör...
2.
kalmaktan daha zor olan eylem.
devamını gör...
3.
4.
bazen bi uçağa, yanımdan geçen bi yolcu otobüsüne bakınca içimde karşı konulmaz bi gitme isteği uyanıyo.
nereye olduğu önemli değil. yalnız başıma tanıdığım hiç kimsenin olmadığı yerlere gidesim geliyo deli gibi.
yaptığım da oldu. iyi geliyo. çok iyi geliyo.
ama keşke dönmek zorunda kalmasam da huzurlu bi hayata başlasam.
nereye olduğu önemli değil. yalnız başıma tanıdığım hiç kimsenin olmadığı yerlere gidesim geliyo deli gibi.
yaptığım da oldu. iyi geliyo. çok iyi geliyo.
ama keşke dönmek zorunda kalmasam da huzurlu bi hayata başlasam.
devamını gör...
5.
"odamdan solmaya başladın. " k.
uykuyla uyanıklık arası bir yerde müzik dinlerken birden rahatladı kadın. kaç zamandır aklını kurcalayan, onu huzursuz eden şeyin tanımını bulmuştu. "neden" kelimesi besmelesi olmuştu her bir cümlesinin.
anlamıyordu çünkü içinde olduğu durumu. karşısında biri vardı. "onu çok sevdiğini söyleyen" aynı zamanda "yoktu" da. kaybolup duruyordu.
"sesini çok seviyorum ama seninle konuşamam." bu cümlenin içindeki çelişkiydi onu rahatsız eden. çünkü bunun satır aralarını şöyle okuyordu. "sana ayıracak vaktim ve enerjim yok."
birini çok sevince onun için çaba sarf etmek fedakarlık bile değildi kadın için çünkü insanın içinden gelirdi. demek ki "gelmiyordu".
kırgınlık ya da kızgınlık değildi hissettiği. "kabullendi" kadın. demek ki adam da böyleydi. kadını bilmediği şeyler, anlamlandıramadığı hisler huzursuz ederdi. başına en kötüsü bile gelse kabullenir; mücadele etmek ile başarısızlığı kabul etmek arasında seçimini yapar, yoluna devam ederdi.
artık "ne yapacağına, nasıl devam edeceğine" karar vermişti kadın. yarım kalan uykusunun kollarına sığındı. artık huzurluydu.
uykuyla uyanıklık arası bir yerde müzik dinlerken birden rahatladı kadın. kaç zamandır aklını kurcalayan, onu huzursuz eden şeyin tanımını bulmuştu. "neden" kelimesi besmelesi olmuştu her bir cümlesinin.
anlamıyordu çünkü içinde olduğu durumu. karşısında biri vardı. "onu çok sevdiğini söyleyen" aynı zamanda "yoktu" da. kaybolup duruyordu.
"sesini çok seviyorum ama seninle konuşamam." bu cümlenin içindeki çelişkiydi onu rahatsız eden. çünkü bunun satır aralarını şöyle okuyordu. "sana ayıracak vaktim ve enerjim yok."
birini çok sevince onun için çaba sarf etmek fedakarlık bile değildi kadın için çünkü insanın içinden gelirdi. demek ki "gelmiyordu".
kırgınlık ya da kızgınlık değildi hissettiği. "kabullendi" kadın. demek ki adam da böyleydi. kadını bilmediği şeyler, anlamlandıramadığı hisler huzursuz ederdi. başına en kötüsü bile gelse kabullenir; mücadele etmek ile başarısızlığı kabul etmek arasında seçimini yapar, yoluna devam ederdi.
artık "ne yapacağına, nasıl devam edeceğine" karar vermişti kadın. yarım kalan uykusunun kollarına sığındı. artık huzurluydu.
devamını gör...
6.
ben anlayamıyorum veya anlamak istemiyorum gitmek için neden gelir bir insan? bu kadar kolay mıdır bütün anıları geçirdiğimiz zamanları bir köşeye bırakıp gitmek, nasıl bir saygısızlıktır bu? veya biz mi çok aptalız zamanına, vaktine, anılarına saygı duymayan bir insanı nasıl gitmez hep kalır sandık...
devamını gör...
7.
kalbimin hiç istemediği, ayaklarımın olduğum yerde çakılı kalması için uğraştığı ama beynimin şiddetle yapmamı istediği eylem.
devamını gör...
8.
kalmaktan daha kolay değil.
devamını gör...
9.
son tanımımı bu başlığa girdikten sonra yapacağım eylem.
okumaya devam etsem de yazmaya devam etmeyeceğim
2000 entry girmeyeceĝim.
bonjoure!
okumaya devam etsem de yazmaya devam etmeyeceğim
2000 entry girmeyeceĝim.
bonjoure!
devamını gör...
10.
11.
giden için mutluluktur.
devamını gör...
12.
bekle dedi gitti
ben beklemedim, o da gelmedi…
ölüm gibi bir şey oldu
ama kimse ölmedi…
ben beklemedim, o da gelmedi…
ölüm gibi bir şey oldu
ama kimse ölmedi…
devamını gör...
13.
gitmek, gitmek,gitmek...
neyden, kimden, nasıl ve ne zaman gitmek? insanız dostlar, ölümlü ama var olan canlılarız. her zaman bir giden var bizden, bir de kalan. hepimiz zaman zaman gider; zaman zaman kalırız bir yerde, bir hatırada veya bir duyguda...
peki ya neyden gidiyoruz sahiden? neyden uzaklaşmak istiyoruz? istemediğimiz sey ne? bence önemli olan bu. dedigim gibi her zaman bir giden ve bir kalan vardır. siz gitmezseniz bile ölüm bir gün sizi götürecektir arkanızda bıraktıklarinıza bakmadan. bir nevi kanundur aslında bu ama önemli olan gitmek değildir, neden gittiğinizdir bence. ayrıca "yerini vaktinde terk etmeyi bilmek, gercek olgunluktur. sadece acizler kalmakta ısrar eder." demiş victor hugo*
neyden, kimden, nasıl ve ne zaman gitmek? insanız dostlar, ölümlü ama var olan canlılarız. her zaman bir giden var bizden, bir de kalan. hepimiz zaman zaman gider; zaman zaman kalırız bir yerde, bir hatırada veya bir duyguda...
peki ya neyden gidiyoruz sahiden? neyden uzaklaşmak istiyoruz? istemediğimiz sey ne? bence önemli olan bu. dedigim gibi her zaman bir giden ve bir kalan vardır. siz gitmezseniz bile ölüm bir gün sizi götürecektir arkanızda bıraktıklarinıza bakmadan. bir nevi kanundur aslında bu ama önemli olan gitmek değildir, neden gittiğinizdir bence. ayrıca "yerini vaktinde terk etmeyi bilmek, gercek olgunluktur. sadece acizler kalmakta ısrar eder." demiş victor hugo*
devamını gör...
14.
bazen gidersin, sırf dönebilmek için...
(bkz: kaybedenler kulübü)
(bkz: kaybedenler kulübü)
devamını gör...
15.
bahanesiz, menzilsiz, olanı en sevdiğim.
devamını gör...
16.
arabayla yapılacaksa aklıma amerika'nın meksika sınırına yakın tek şeritli yolları, klasik bir araba ve uçsuz bucaksız bir manzara getirendir.
hollywood etkisi işte.
bu manzaraya hepimiz aşinayızdır.
o filmlerden biri ise: thelma & louise.
filmimiz 91 yapımı. geena davis thelma'ya susan sarandon ise louise karakterine hayat veriyor.
iki arkadaş kaçamak bir tatil için anlaşırlar, çevrelerini saran muhafazakar ortamdan biraz olsun uzaklaşmak ve kafa dağıtmak için.
louise hayat tecrübesine sahip sezgileri güçlü biri. thelma ise daha naif bir karakter.
zaten filmin gidişatını ikilinin kişisel özellikleri ve aralarındaki iletişim birçok bakımdan etkiliyor.
eğlenceli, dramatik ve samimi bir film. feminist bakış açısı iyi yansıtılmış diyebiliriz.
hâlâ seyretmediyseniz bir şansı çokça hak ediyor.
bir de brad pitt sürprizi var. renk katıyor kesinlikle.
film aynı zamanda altın küre en iyi senaryo ödülü'nün ve en iyi özgün senaryo oscar'ının sahibi.
rotten tomatoes'ta %85 eleştirmen ve %82 seyirci puanına sahip.
görseller için:buradan ve buradan
hollywood etkisi işte.
bu manzaraya hepimiz aşinayızdır.
o filmlerden biri ise: thelma & louise.
filmimiz 91 yapımı. geena davis thelma'ya susan sarandon ise louise karakterine hayat veriyor.
iki arkadaş kaçamak bir tatil için anlaşırlar, çevrelerini saran muhafazakar ortamdan biraz olsun uzaklaşmak ve kafa dağıtmak için.
louise hayat tecrübesine sahip sezgileri güçlü biri. thelma ise daha naif bir karakter.
zaten filmin gidişatını ikilinin kişisel özellikleri ve aralarındaki iletişim birçok bakımdan etkiliyor.
eğlenceli, dramatik ve samimi bir film. feminist bakış açısı iyi yansıtılmış diyebiliriz.
hâlâ seyretmediyseniz bir şansı çokça hak ediyor.
bir de brad pitt sürprizi var. renk katıyor kesinlikle.
film aynı zamanda altın küre en iyi senaryo ödülü'nün ve en iyi özgün senaryo oscar'ının sahibi.
rotten tomatoes'ta %85 eleştirmen ve %82 seyirci puanına sahip.
görseller için:buradan ve buradan
devamını gör...
17.
kalana acımamak, kalanı soldurmak, kalanı yakmak, kalanı yok etme aşamasına getirip öylece bırakmak, kalana yalan söylemek, kalanın kendine yalanlar söylemesine sebep olmak, kalanın kendine söylediği yalanlarla yaşayacağını sanmak, kalanın kendine söylediği yalanlarla onu unutacağını sanmak, yanılmak, çok yanılmak.
devamını gör...
18.
gemileri değil, limanları yakarak giderim. huyum kurusun.
devamını gör...
19.
bazen kendimize gelmemiz için,başkalarından gitmemiz gerekir.uzaklaşmak ,özgürlüktür.
devamını gör...
20.
gitmek kolay olandır. esas mesele kalandır. giden yeni bir hayata, yeni bir yaşama yelken açıyordur. kalan ise yokluk hisseder. herşey aynıdır ama eksik vardır. özlem vardır.
devamını gör...