cordyceps yazar profili

cordyceps kapak fotoğrafı
cordyceps profil fotoğrafı
rozet
karma: 4404 tanım: 354 başlık: 65 takipçi: 36
hey there i am using whatsapp

son tanımları


sözlükten soğumak

son dönemlerde nüks eden bir gerçek, başlığın alnı olsa alnından öperim o derece.

çok sıkıldım artık bu sözlükten hem gereksiz yere aşırı vakit öldürüyor hem de beklemediğim şekilde çok çabuk yozlaşmış bir ortama döndü. hesabımı açtığımda çok büyük hevesle gelmiştim ama o hevesim kursağımda kaldı.

şahsen profil olarak takip ettiğim biri yok ama arada sırada stalkladığım, yazılarını beğendiğim birkaç yazar vardı. birçoğu da benim gibi düşünüyor olacak ki sözlüğün genel durumundan şikayet edip kimisi yazmayı bırakmış artık hesabına girmiyor, kimisi de silik olmuş gitmiş.

sebepler üç aşağı beş yukarı aynı. iş bilmez modlar, sözlüğün akımında bomboş gereksiz başlıklar açılması ve gerçekten adam akıllı özgün, bilgilendirici başlıklar açan kişilerin iplenmemesi hak ettiği değeri görememesi, bazı başlıkların sansürlenmesi, bazı yazılan entrylerin sessiz sedasız farkında olunmadan silinmesi, ağır kankacılık ortamı ve bu kankacılığın getirdiği belli başlı yazarların sürekli ön planda olması sürekli aynı şahısların birbirini oylaması, modların yazar kayırması, artan troller, arka planda bilinmeyen birtakım mevzuların döndüğü söylentisi, baskıcı samimiyetsiz bir ortam, sırf düşünceleriniz yüzünden linç edilmeniz aşağılanmanız hakarete uğramanız vs.

hemen hemen sözlüğü bırakan, benim de takip ettiğim çoğu kişinin ortak düşüncesi bu yönde. bunu bir kişi değil de yüz kişi söylüyorsa gerçekten de bunun üzerine durup bir düşünmek lazım. tabi pek sevgili sözlük yönetimi kendi aralarında çalıp kendi aralarında oynadıkları için kimsenin şikayeti umurlarında değil çünkü ortam onlar için iyiyse her şey iyidir.

hesabı silme seçeneği bile yok!!! buna bile izin vermeyen rezil bir yönetim var bu sözlükte şaka mısınız ya siz? böyle bir seçenek olsa hesabımı direkt silecektim ama olmadığı için hesabı boş bırakıyorum. daha fazla yazmamaya, sözlüğe girmemeye karar verdim girecek olursam da sadece bazı yazarların yazılarını okumak için olur büyük ihtimalle. gerçi bunu yapmak için hesabıma da ihtiyacım yok zaten.

olur da bir moderatör görürse bu başlık vesilesiyle sözlük hesabımın silinmesini rica ediyorum. kapatın bu hesabı daha fazla kullanmak istemiyorum. bu zamana kadar da yazılarımı okuyan, oylayan, beni takip edilmeye layık görmüş herkese çok çok teşekkür ediyorum. ilginiz, samimiyetiniz, dostluğunuz benim için çok değerliydi hepinizi seviyorum.

her şey için teşekkürler sevgiyle, sağlıkla kalın, hoşçakalın.

cordy'den bu kadar, bay!
devamını gör...

yazmak ne zaman bırakılmalı sorunsalı

sıkılınca, keyif alamayınca mesela tam şu an uzun bir müddet geri dönmemekçesine istiyorum.

hatta bırakıyorum, adios!
devamını gör...

neden sevgilin yok sorusuna alternatif cevaplar

eksikliğini hissetmiyorum ayrıca durduk yere neden rahatımı bozup da hayatıma bir kadın alayım, ona paramı vaktimi harcayayım, dırdırını çekeyim?

kafam rahat iyi böyle.
devamını gör...

sapyoseksüel

gerçekten sapyoseksüelim diyebilmeniz için sizin de topluma oranla üst düzey bir genel kültüre, zekaya sahip olmanız gerekir. siz bu kriterleri karşılıyorsanız zeki birini hayatınızda istemek tabi hakkınızdır.

sapyoseksüellik ise türkiye'de içi boşaltılan bir başka kavram. kendi yarım akıllarınızla "sapyoseksüelim." deyip kendinize deha aramayın.

genellemeler yanlıştır ama her kim kendine sapyoseksüelim diyorsa bilin ki o insan asıl geri zekalıdır.
devamını gör...

hayata dair iç burkan detaylar

herhangi bir çocuğun ebeveyninden alması için istediği bir ürünü ebeveynin maddi sıkıntılar yüzünden alamaması, o çocuğun kafasını arkaya çevirerek şaşkın şaşkın, ağzı açık vaziyette gözü o ürüne bakıp takılı kalması.
devamını gör...

kürtlerin ana dilde eğitim hakkı

basbaya yoktur. bu ülkenin anadili türkçedir, majör etniği türklerdir ama içinde yaşayan herkes yine de "türk" sayılır. türkler de "türkçe" konuşur bu kadar basit.

siz kendi aranızda hangi etniğe aitseniz o dili tabi ki konuşun ama resmi, kamusal alanlarda dil bellidir, sadece "türkçe".

seve seve konuşmazsanız yarın öbür gün zorla konuşturulunca ağlamayacaksınız. bu sadece yapılan yalan yanlış propagandaların aksine türkiye'ye özgü değildir. dünya'nın her ülkesinde anadil neyse o konuşulur çünkü o ülkenin dili, kültürü bellidir. sen o kültüre ve dile uyum sağlamazsan kimsenin de sana ülkesinde saygı duymasına gerek yoktur. mesele ırkçılık, faşistlik değil ulusal değerlere sahip çıkmaktır. cezayirli bir adam fransa'da berberice konuşsa nasıl anlaşılmayacaksa (anlaşılmak zorunda da değil ayrıca) ispanya'da yaşayan bir katalan nasıl katalanca konuştuğunda anlaşılmıyorsa. türkiye'de de kürt, laz, çerkes, arap, süryani, ermeni, rum ne olursanız olun anlaşılmak zorunda değilsiniz. anlaşılmak istiyorsanız bu ülkenin bir değeri olan kendi dilini öğreneceksiniz. ondan sonra gidin arkadaşlarınızla mı ailenizle mi kimle isterseniz esas dilinizle konuşun.
devamını gör...

mobil oyun oynamak

kaliteli oyun oynanıyorsa zaman kaybı değildir pek.

mobile legends, lol, cod gibi saçma sapan baş ağrıtan oyunlar değil de benim gibi hikayeli, yazı tabanlı, verdiğiniz kararların senaryoyu etkilediği oyunları seviyorsanız iki tane oyun vereceğim.

1) zarya-1
2) seen

verdiğiniz kararların farklı sonlara sebep olduğu bu iki oyunu mutlaka oynayın, çok kaliteli ve bağımsız yapımlar ikiside.
devamını gör...

alter ego

aynı zamanda bir psikoloğun hastalarından yola çıkarak yapmış olduğu hayat simülasyonu. kendisinin bu uçuk fikri daha sonra gelecek olan "sims" gibi oyunlara öncü olmuştur.
devamını gör...

islamiyet

"kolaylık dinidir." denerek kendisine inananları "en zor" sınavlara tabi tutan bir tanrı'nın sözde yeryüzüne gönderdiği son dini.
devamını gör...

özcan özçelik

ayy! zamanında böyle bir adam vardı değil mi, doğru...

bir ara çok gündeme gelmiş, bir sürü programa çıkmıştı sonra yok olup gitti. şimdi nerede ne yapıyor acaba kim bilir. öte yandan şu adamdaki kendine güven bende olsaydı çağ açıp çağ kapatmış, dünya'yı değiştirmiş olurdum.

takdir ettiğim tek yanı bu özgüveni ama özgüven de içi boş olunca yakışmıyor tabi.

kim bu diyenler için fotoğrafını şuraya bırakıyorum eminim ki tanıyacaksınız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yurtdışında yaşayıp oranın dilini öğrenmeyen insan

cidden çok garibime giden insan türleridir. başlıktan da anlaşılacağı üzere bizdeki temsilcileri alamancı, gurbetçi tayfadır.

yıllar boyunca yabancı bir ülkede yaşayıp oranın diline öğrenmeye tenezzül etmemek, o ülkenin esas vatandaşı olan biriyle arkadaş olamamak, o ülkede konuşulan hiçbir şeyi anlamamak deveye hendek atlatmaktan daha zor olsa gerek. bunu nasıl başarıyorlar anlamış değilim biz burada yabancı dilimizi geliştirelim diye, belki bir ümit önümüze fırsat çıkar diye ezik ezik çalışırken bu insanlar önlerindeki en büyük avantajı ellerinin tersiyle bile isteye itiyorlar.

çok şaşılası bir durum.
devamını gör...

fakirlerin hala yaşıyor olabilmesi

bunu ben de çok düşünüyorum arada sırada ama tek mantıklı yaklaşımın fakir insanların içindeki umutları söndürmemeleri olduğunu düşünüyorum.

karşılaştırma yapalım mesela bence zengin insanın hayatı bir yere kadar heyecanlı olur. zengin insan istediği hemen hemen her şeyi anında yapabileceği için hayatın birçok nimetinden çok hızlı şekilde faydalanabilir ama zamanla her istediğini anında yapabilmesi, hayatta tatmadığı, yaşamadığı en ufak bir tecrübenin bile kalmaması onu boşluğa, depresyona sürükleyebilir. bununla ilgili çok geniş bir araştırma yapmadım ama zannediyorum ki genelde zenginler hayattan sıkılıp intihar falan ediyorlar, sebebini artık hayatlarındaki heyecanın bitmesi olarak görüyorum.

fakir kimsenin ise hayattan sıkılmaya lüksü yoktur. sürekli çalışmak zorundadır, geçinmek zorundadır, içindeki inancı korumak zorundadır. fakir kimsenin hayatı hep böyle çalışmakla geçer kendisine vakti kalmaz bu yoğunluk içerisinde de ölümü düşünmeye zamanı kalmaz. yargılamak gibi olmasın ama hali vakti yerinde olup da sürekli ölümü düşündüğünü söyleyen, intihar etmekten bahseden insanların şımarık, bencil ve kendilerine rahat battıklarını düşünüyorum.

neyse fakirin hayattaki heyecanı, düzelme inancı asla bitmez o yüzden de yaşamaya devam eder zenginin ise böyle bir şeye pek ihtiyacı yoktur çünkü her an parası vardır.

o zaman şunu soralım yaşamayı seçen fakir biri mi yoksa ölmeyi seçen zengin biri mi daha cesaretlidir?
devamını gör...

teleferik

küçükken çok seviyordum buna binmeyi, farklı hissettiriyordu. şimdi acaba içinde giderken halatları koparda yere düşer ölür müyüm diye korkuyorum.
devamını gör...

inna

şarkıları rezalet kendi ise güzel şarkıcı ama hemen hemen her rumen gibi sonradan görmedir, şımarıktır. itici, ukala ve iğneleyici bir kişiliğe sahip.

gördüm oradan biliyorum.
devamını gör...

cesaret madalyası

yahudi lobisi tarafından dünya'nın etkili liderlerine, bilim adamlarına, politikacılarına falan verilir bu madalya. örneğin holokost gibi zor zamanlarda israil halkının yanında duran, onları davalarında haklı gören toplumlara, milletlere ithafen o ülkenin seçkin kişisine temsilen verirler bu madalyayı.

bir bakıma bu madalyanın verilmesi "dostluk" amacı gibi düşünülebilir ama aslında "israil'in, yahudilerin radarında olan" kliklere, kişilere verilir.

kimdir bilinmez şu an türkiye'de sadece bir kişi bu madalyaya layık görülmüştür. o da tarihsel süreçte türklerin her zaman yahudilerin yanında olduğu gerekçesiyle. 2014'ten sonra bu yahudiler bir ara çıkarlar çatışınca "o madalyayı geri alacağız." dediler birileri de "vermiyorum benim değil mi vermeyeceğim!!!" dedi.

öyle işte.
devamını gör...

israil

arapların yüzyıllardır yaşayıp üzerinde bir şey geliştirmedikleri topraklara ülke kuran ve bu topraklarda arapların aksine ne teknolojiler üretmiş ülke.

yalan yanlış olmasın çok eskiden bir belgesel izlemiştim israil ve suudi arabistanı karşılaştırıyorlar. araplar üzerinde yaşadıkları yerleri çöl olarak bırakmış kendilerine işe yarar hiçbir şey kurmamışlar yahudiler ise bu çöllere su yolları kurmuş, daha sonra buralara tesisler kurmuş, teknoloji, internet gibi alanlarda çağ açıcı fikirler üretmişler. halk ciddi manada yokluktan varlık üretmeyi başarabilmiş ve bugün israil herkesin "bu nasıl orta doğu ülkesi?" gözüyle baktığı çok güçlü, gelişmiş bir ülke.

kesinlikle bu ülkeyi ölmeden ziyaret etmek gibi bir hedefim var, görmeden ölürsem gözüm açık gider. insanları da çok sıcakkanlı, iyi kalpli bugüne kadar tanıştığım hiçbir israilliden ters bir tepki görmedim. sadece arada sırada türkiye-israil ilişkilerinin kötü olmasından, türkiye'nin dış politikada arapların yanında olmasından yakınıyorlardı. birçoğu türkiye'yi ziyaret ettiğini ve çok sevdiğini türklerin de kendi ülkelerine gelmelerini istediklerini belirttiler. politik değil insani bakımdan bakacak olursam bize çok benziyorlar. misafirperverler, eğlenceliler, hoşgörülüler, dost canlısılar daha ne olsun. bugüne kadar tanıştığım her arap ülkesinden insan ise israillilerin aksine aşırı ukala, türklere sempati beslemeyen, olmayan akıllarıyla kendilerinin en iyi olduklarını savunan bomboş, beyinsiz insanlardı.

politikalarını değil ama insanını, coğrafyasını, tarihini, örf ve adetlerini çok seviyorum bu ülkenin.
devamını gör...

türkiye

harbiden çok sürrealist bir ülke. bu dünyadan değil sanki, başka bir evrene ait ama bu gezegende tıkılmış kalmış.

hani böyle filmlerde, dizilerde, çizgi filmlerde, kitaplarda, oyunlarda kurgusal ülkeler, şehirler olur ya örneğin:

-arstotzka (papers please)
-los santos (grand theft auto)
-gotham city (dc comics)
-springfield (the simpsons)
-oz ülkesi (oz)
-orta dünya (yüzüklerin efendisi)

gibi. ne dediğimi anlamışsınızdır umarım. işte türkiye'de böyle bir mekan sanki gerçek bir ülke değilde bir kitap, oyun, film, dizi için yaratılmış kurgusal, gerçek olmayan bir yer gibi. bunu diyorum çünkü gerçek olamayacak, akla gelemeyecek her şeyin yaşanabildiği, olmaz olmaz denilen her garip şeyin olabilme imkanının olduğu, insanı, hayvanı, doğası acayip derecede farklı, değişik bir ülke.

bu aslında çok iyi bir şey çünkü dünyada türkiye kadar farklı, enteresan, güzel, kendine has, orijinal, benzersiz özgün başka bir ülke yok. bir yandan da kötü çünkü bu kadar eşsiz bir coğrafyada yaşayan topluluk bu topraklara uygun boyutta, aydınlıkta, zekada değil. tek ortak yön ülkenin coğrafyası manyak insanları da manyak.

sanki böyle sims oyunundaki npcler gibiyiz. çok çok farklı bir diyar lan burası!
devamını gör...

emanullah han

afganistan'ın demokratikleşmesi, medenileşmesi için çok çaba harcamış devrik lideri, kralı. türkiye'nin kurtuluş savaşı hikayesinden etkilenip kendi ülkesindeki ingiliz rejimini kovmuş ve kendini afganistan kralı ilan etmiştir.

başta bulunduğu süreçte sovyetler, türkiye, mısır, hindistan gibi ülkelerle yakınlık kurmuştur. kadınlara özgürlük, okuma yazma, kılık kıyafet reformu gibi yeniliklerle ülkesini geliştirmeye çalışmıştır. dost gördüğü ülkelerden askeri, tıbbi, eğitim gibi alanlarda yardım istemiş o ülkedeki aydın, yetişmiş kimseleri kendi ülkesinde çalışmaları için davet etmiştir, bu davetine türkiye bir zamana kadar olumlu cevap vermiştir.

emanullah han, atatürk'ün kazandığı savaştan, yaptıkları reformdan çok etkilenmişti onu adeta bir mentoru olarak görüyor desek yalan söylemiş olmayız. türkiye'yi ziyaretinde atatürk'ün ona "reformlarını aniden, hızlıca değil adım adım, planlayarak uygula. önce güçlü, düzenli askeri bir ordu kur senin ülkenin şartlarıyla bizimki aynı değil." gibisinden öğütler verdiği söylenir.

ne yazık ki emanullah sabırsız, tezcanlı biridir. reformları bir an önce uygulamak ve ülkesini hemencecik kalkındırmak istemiştir. onun bu ani "medenileşme" kararları afganistan'ın önde gelen mollaları tarafından hoş karşılanmamış, önceleri emanullah'a sıcak bakan halka fitne fesat sokmuşlardır. bunu gören ingilizler fırsat bu fırsat deyip mollaları el altından desteklemeye başlamıştır. mollalar güç kazanıp halkı kendine çektikçe emanullah itibar kaybetmiştir. bir yerden sonra halk ve tarikatlar emanullah'ın "dine karşı geldiğini, din düşmanı" olduğunu öne sürerek kralı devirmek için isyan başlatmıştır.

emanullah, isyanı bastırmak için uğraşsa da sıcak geçen yılların sonucunda tahtından düşürülmüş, ülkesinden sürülmüştür. emanullah güç bela ülkesinden kaçarak en sonunda vefat edeceği yere yani isviçre'ye gitmiştir. kaçış yolunda karşısına bir ingiliz subayının çıktığını ve kendisine "merhaba emanullah benim kim olduğumu hatırladın mı?" diye sorduğu emanullah'ın ise cevaben "evet hatırladım ülkemde şu an yaşanan iç karışıklığın sebebi sensin." dediği söylenir. bu ingiliz subayının 1. dünya savaşındaki arap coğrafyasında, osmanlılara karşı arapları kışkırtan ve türklerin de çok yakından tanıdığı "arabistanlı lawrence" olduğu rivayet edilir.

emanullah han 67 yaşında zürih'te hayata veda eder. daha sonra naaşı ülkesindeki doğduğu şehir olan celalabad'a getirilir ve burada gömülür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

contra

konaminin yaptığı efsane hikayeli atari oyunudur. daha sonra birçok devam oyunu gelse de atarideki klasik contra her zaman vazgeçilmez olandır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

oyunun hikayesi şöyledir:

gelecekte dünya tek bir devlet halinde birleşmiştir ve bu devlet elit bir kurul tarafından yönetilmektedir. bir gün uzaya gönderilen astronotlar seferlerinden döndüklerinde yanlarında daha sonra "moirai eseri" adını verecekleri bir maddeyi getirirler. bu madde kutsal bir eşyaya benzemektedir ve astronotların bu getirdiği madde aslında kendilerine "kızıl şahin ordusu" adını veren bir uzaylı ırkına aittir. bu ırk moirai eserini kaybettiklerini anlayınca insanlıktan intikam almak amacıyla dünyayı işgal eder, okyanusyada kendilerine bir üs kurarlar. dünyanın her yerini işgale başlarlar ve insanların beynini yıkayıp kendileri için asker olarak kullanırlar. elit kurul contra adında özel bir teşkilat kurarak ülkenin en seçkin askerlerinden bill rizer ve lance bean'i seçip uzaylıları yok etmek için görevlendirir. bill ve lance, kızıl şahin ordusu adlı uzaylı ırkını yenerler ve dünyayı kurtardıklarını sanarlarken olayın arkasında aslında daha büyük bir sır vardır.

elit kurul, bill ve lance'i uzaylılar dünyayı işgal ediyor diye görevlendirir ama onlara moirai eserinden asla bahsetmezler. daha sonra lance, kızıl şahin ile girdiği bir çatışmada ağır yaralanır ve onlara esir düşer. uzaylılar lance'in canına zarar vermezler aksine ona planlarının insanları ve dünyayı yok etmek değil aksine moirai adlı kutsal emanetlerinin hükümetleri tarafından çalındığını, amaçlarının elit kurulu yok etmek olduklarını anlatır. gerçekleri öğrenen lance elit kurula ihanet ederek kızıl şahin ordusuna katılır, uzaylılar da onun bu askeri yeteneklerinden etkilenip lance'i başkumandanlarından biri yaparlar. daha sonra kızıl şahin ordusu bir kez daha moirai'yi ele geçirmek için dünyaya saldırır bill yine görevlendirilir ama bu sefer yanında en yakın arkadaşı lance olmadan. bill görev sırasındayken kızıl şahin ordusunda görevli "gizli bir komutan" olduğunu ve bu komutanın yeni işgalin elebaşı olduğunu öğrenir. bill bu komutanın peşine düşer ve en sonunda ona ulaşır, çatışır, onu yaralar. tam onu öldürecekken şok geçirmesi bir olur çünkü o gizemli komutan aslında eski dostu lance'den başkası değildir. bill önce lance'in ona ihanet ettiğini düşünür ama ağır yaralı lance son nefesini vermeden önce dostu bill'e asla ihanet etmediğini, onun her şeyi yanlış bildiğini kızıl şahin ordusunun asıl amacının elit kurulun söylediği gibi "dünyayı işgal etmek" değil kendilerine ait olan "moirai" eserini tekrar ele geçirmek olduğunu söyler ve suçluların uzaylılar değil hükümet olduğunu söyleyip en iyi dostu bill'in kollarında can verir.

bu gerçeği öğrenen bill, görevinden istifa eder ve elit kurulu yok etmek için geri döner.

klasik contra'nın asıl hikayesi budur. en kral uzaylı filmine bile taş çıkartacak senaryoya sahiptir. ondan sonra gelen yeni nesil contralar da iş değişir sadece kâr amacıyla üretilen bir oyun haline gelir. zaten sonra konami'nin bu fikri patlar ve contra serisi söner.
devamını gör...

vicdani ret

gayet insani ve anlaşılabilir bir talep. kısacası "askerlik yapmak istemiyorum" demek. türkiye'de de bir an önce olması gereken uygulama kimse zorla durup dururken istemediği bir şeye zorlanamaz, zorlanmamalı.

her türk asker doğar, vatan sana canım feda goygoyları artık geçmişte kaldı. özellikle ben ve benimle aynı nesilden birçok genç aidiyet duygusu hissetmediği saçma sapan bir ülke için canını ortaya koymak istemiyor. şayet bir ülkenin ayakta kalması gerekiyorsa bu ölerek değil insanların yaşamasıyla gerçekleşir. ölüm, şehitlik gibi kavramları yücelten topluluklar ve ülkeler gelişmemiş, geri kalmış ülkelerdir bu ülkelerin tek kozu aşırı derecede gerek din gerekse milliyetçilik kullanmaktır. gelişmiş, aydın memleketlerde kimsenin ölüsüne bu kadar matem tutulmaz.

zaten vergilerle, uzun çalışma saatleriyle, fakirlikle, gelecek kaygısıyla insanların sınandığı bomboş, varlığı gereksiz, şaka gibi bir ülkede "askerlik vatan borcudur yeaa!!!" demek de en ufak tabiriyle zorlamadır, özgürlüklere kilit vurmaktır.

vatan borcu denen askerlikte de sizi üst düzey bir terminatöre çevirmiyorlar bu arada. bak mesela dövüş stilleri öğretirler, tehlikeli durumlarda soğukkanlı kalmayı öğretirler, iyi bir ahlak ve disiplini öğretirler işte o zaman askerliğe tamam derim. askerlikte yapılan tek şey yolda görseniz yüzüne bile bakmayacağınız koca kafalı bir herifin size tükürüklü ağızlarıyla emir vermesini dinlemek, tuvalet temizlemek, yer süpürmek, mutfakta patates domates soymak, her şeye "emredersiniz!" demek, ayak, idrar ve yellenme kokulu, horuldayan tiplerle bir odada bilmem kaç kişi yatmak, hiçbir şeye ses çıkaramamak itiraz edememek, bomboş alanda duran bir tost makinesinin "cezalı" olduğu için bilmem kaç sene orada duracağını bilmek (evet eşyalara, cansız varlıklara ceza veriliyor), sırf badiniz yatağını toplamayı bilmediği için sizin de ceza yiyeceğiniz, koğuşunuzdaki birinin botlarını kaybettiği için hepinizin cezalandırılıp eşek gibi koşturulup, şınav mekik gibi hareketler çektirileceğiniz kesinlikle mantık, sorgulamanın olmadığı bir ortam askerlik dediğimiz yerler.

hayatınızdan boş yere, amaçsızca koparılan koskocaman "6 ay" ve sonucunda elinize geçen tek şey tam anlamıyla "hiçbir şey". askerlik size disiplin öğretmez, askerlik size adam olmayı erkek olmayı öğretmez, askerlik size o yaşa kadar öğrenmediyseniz insan olmayı öğretmez. askerlik size sadece birilerinin emir kulu olmayı, her dediğini yapmayı, aşağılanmayı öğretir. kendinize olan saygınızı kaybetmeyi öğretir.

zorunlu askerlik saçmalıktır, askerliğe gitmek istemeyen her genç "vicdani ret" verme hakkına sahip olmalıdır. ne yazık ki türkiye gibi demokratik olmayan, geri kafalı insanların bol olduğu, aşırı milliyetçilik soslu ülkelerde bunu beklemek hayaldir, öyle kalacaktır.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim