ya harbiden aduket çekesi geliyor adamın. oğlum inanmıyorsan, inanmayın lan. salın ulan şu kitabı. ben sorgulayarak müslüman oldum, ben bu kadar kitabı okumuyorum artık. (4 kez türkçe meal ile hatmettim, azıcık da ondan.)

hayır kusur aramaya debelenmeyin yani bu kadar. gidip krem peyine tapabilirsin aslan, önünde engel yok. her seçimin ve her eylemin, bu hayatta olduğu gibi diğer hayatta da ödülü de var, cezası da. ceza alınca mahallenin ispikçi ve mızıkçı bebesi gibi ağlamak niye? ödül olsa eminim ki zerre ses çıkartmayacaktınız. neyse, ayete gelelim.

yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. işte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur." - nisa 3

ama aynı surede bu da var ;

"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129

ayrıca yetim kız yani "üvey" ile evlenmenin nesinde sakınca var? aynı kan bağın mı var, hayır yok. yaş farkı? iki insan ve bu insanlar 18 yaşlarından büyükse, özgür irade ile yapıyorsa sana mantıklı gelmese bile itiraz edemezsin. gelelim nelerin "asla olamayacağına"

"geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. çirkin bir yoldur bu. size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. iki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. eskide kalanlar müstesna. allah çok affedici, çok merhametlidir." - nisa 22 ve 23

bunlar çok açık bize haram kılınmıştır. üvey kızlarımızı da ancak dışarıdan evlat edinirsek ya da o kadının önceki eşinden olmuş bir kızsa, ancak o şartla mehirini vererek nikahlayabiliriz. 2 kız kardeşi de aynı anda alamıyoruz.

ben bu kadını beğendim, bir de baldızı alayım yok yani. bu ayetlerle bakıp yine "siz de çok eşlilik var bir kereğğğ tağam mığğ" diyeceklere de aynı sureden bu ayetle cevap vermiş yüce allah. öyle tüm sülale düdüklenemiyor yani duydun mu düdükleyen bekçişi kardeş? do you hear me? duyamazsan, megafon modumuz da var. ona göre yani. az önce attım, yine atıyorum.

"tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. o halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. barışı esas alıp sakınırsanız, allah çok affedici, çok merhametli olacaktır." - nisa 129

allah diyor ki, erkek nefsi bir "harem" ister kendisine mutlaka ama siz buna güç yetirecek ve onları eşit sevecek konumda asla değilsiniz. görünüşte adil olsan da, içten içe bir tanesine kayacaksın gönlünde mutlaka. o zaman bırak da seni seven diğerlerine yazık etme ve çok eşli olma, tek eşli ol! barışı esasdan kasıt da, tek eşli olmaktır. zaten kilit nokta burada çok net olarak veriliyor.

ama sen de haklısın. neticede "bakmak" ile "görmek" aynı şeyler değil.

edit ; 600'li yılın sosyolojisini göz ardı edip, 2021 kafasıyla sorgulama da olmaz. yapacaksan o devrin koşullarını, şartlarını da göz önüne alacaksın ve artık "üvey evlat" almak da kalkmıştır günümüzde ama ben yine de senin kafandan sorgulama yaptım.

gerçeklerin hep ortaya çıkmak gibi iğrenç bir huyu var, sivilce gibi işte. n'apcan yani di mi bebek?
devamını gör...

kutlu olsun, inadına, inadına ve inadına kutlu olsun.

samsun, ses ver! 1919'un hatırına ses ver be!
devamını gör...

herkesin annesinin anneler gününü kutlarım, anneler bir gün yok, her gün ve hep varlar.

abartmadan, şova dökmeden yaşayalım. annesi vefat etmişlerin de başları sağ olsun, allah rahmet eylesin.
devamını gör...

aşk hayatım tam olarak ;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

işte depresyon budur mesela. yatağında saatlerce ağlamak değil. dışarıda hava güneşlidir ama içinde gölcük depremi yaşanır, üstüne bir de tsunami yersin. youtube'da dolanırsın ve birilerinin "çok mutlu" olduğunu görünce, ulan bu mutluluğun şifresi falan mı var, varsa versinler dersin ve onları it gibi kıskanırsın. dışarısı sislidir önüne göremezsin, ruhunda da tam daha beteridir. denizlerin en altı gibi zifiri karanlıktır ve hiçbir şey göremezsin.

kendini insan hissetmek istiyorsun, yaptıklarınla, paylaştıklarınla ve seni sen yapan şeylerle ben buradayım diyorsun ama senin burada olduğunu görmüyorlar, dinlemiyorlar, bilmiyorlar, hoş görmek, bilmek ve dinlemek zorunda değiller ama bazen de fark edin lan! illa intihar mı etmek lazım? akciğer kanseri mi olmak lazım?

ben de kendimde, geleceğimde, ruhumda şu an hiçbir şey göremiyorum işte. ağlamak istersin de ağlayamazsın ya, ama gözlerinden ağlayamazsın. ruhun ağlamanın her şeklini yaşar kanaya kanaya.

hoş uyanıkken de pek duymuyorsunuz. hem de hiçbiriniz. o yüzden bu yazıyı da zor yazdım. çünkü zordur canın yanarken en doğru kelimeleri, en doğru şekilde ifade edebilmek. aklına gelir ve yazarsın. samimi gelebilir sana ama ben daha acımın "a" harfinden dahi bahsedemedim. öyle bir şey bu depresyon işte. zaten bu hissi ne zaman hissetsen, asla içindekileri atamazsın. çünkü o kadar çoktur ki, ruhunun dayanabildiklerine hayret edersin.

bu da böyle boş, içimi döktüğüm ve okuyana birisine hiçbir şey katmayacak bir yazı oldu. merak edenlere bunun tanımını yapayım.

depresyon nedir? sana ilgi çekici tanım yapayım da akılda kalsın.

depresyon, harry potter olup voldermort'a karşı "ne yaparsan yap la bana ne!" diyerek acısına gömülmek ve sana faydası dokunmayanlara karşı bir tavırdır.

depresyon, batman olup gotham'a "defolup gidin ya da kendinizi kendiniz kurtarın. ben yokum lan!" diye isyan etmektir ama en çok kendine isyan etmektir. bu isyanı kimse bilmez, bilse de umurunda olmaz.

depresyon, örümcek adam olup "kahramanlık" yapmayı reddetmek ve kahraman olmayı asla istemeyecek kadar insanlara öfkedir.

depresyon, mustafa kemal atatürk olup sevr antlaşmasına bile "yeter lan! gidin başımdan!" edasıyla imza atarak gereksiz tüm kalabalıklardan kaçıştır.

depresyon, dünyayı kurtaran adam olup "bu dünyayı bu hale siz getirdiniz. siz kurtarın lan düdükler!" diyerek içindeki iyiliğe rağmen iyi olmayı reddetmektir.

depresyon, çözebileceğin bir şeydir. basit bir test sorusu gibi. çözsen, her şey bitecek ama bitince ne olacak? diyerek o soruyu inadına boş bırakmaktır ve kendine, topluma isyandır ve kendi sınırlarında bir ülke kurup, o ülkede tavrınla "ben varım!" demektir. kimsenin duymayacağını, duya da asla umursamayacağını bile bile mucize beklemektir.

depresyon, umutsuz olmak değildir. umutlu olmak için kendine güç, kendine dair bir motivasyon ve sonrasında kendisine gidecek bir yol, yapılacak bir iş ve sarılacak bir dal bulamamaktır.

tanım ; bu cümleleri yazdırabilecek kadar çok ruhsal acı verendir. bu satırlar neredeyse 4 yıl önce yazılmıştır. şu an bunları aştım dostlat merak etmeyin. hoş niye edesiniz o da ayrı dava..
devamını gör...

münir abisine gitmiştir, muzafferine gitmiştir ibrahim.



edit ; büyük ustadır, hep var olacaktır tüm sanatıyla ve güzellikleriyle. mekanı cennet olsun.
devamını gör...

"kolay olan ne var ki?" afroizmasıyla tersten bir sağlama yapmak istediğimdir.

çünkü kolay olanı bazen kendi kendimize, bazen çevresel faktörler ile, bazen de rekabet duygusu ile basit şeyleri bile zor ve karmaşık yapıyoruz. yalansa yalan deyin len haydi.
devamını gör...

kusura bakmayın kadınlar ;

ama böyle adamlara gidilmeyeceğin bile bile gidiyorsanız, öz eleştiri yapmanız gerek.

biz medeniyet kadın ile gelir derken, kadın medeniyeti resmen elinin tersiyle itiyor. "kro ama çekici" diye diye.

adam sabıkalı kardeşim? buna selam bile vermemeniz gerekirken, herifle sevişecek kadar ileri noktaya gidiyorsunuz ki, isteyen istediğiyle sevişsin derdim bu değil. ama toplumda daha düzgün adamlar var, bu tiplere giderseniz, böyle sürpriz sonlar görebilirsiniz.

lafım tüm kadınlara değildir. sap ile samanı ayırt etmesini bilen bir erkeğim.

tanım ; bir katilin, uslu durmayıp yine katil olmasıdır.
devamını gör...

23 ekim doğumlu ve türünün son gün temsilcisi olarak ;

öncelikle çok çaktırmasak da aslında çok basit adamlarız. lakin siz kadınlar her zaman içerik yerime ambalaja tav olduğunuz için, gayet zoruz. alın size paradoks, çözün ulen beni.

sonrasında, her şeyimiz çok şeffaftır ve gerçektir. yapmacıklık yakışmaz bize. evet yalan söyleriz götümüz sıkışınca o ayrı dava ama samimiyetsiz, riyakar asla olmayız. üzüntümüz de gerçektir, flörtümüz de, aşkımız da, sevgimiz de, öfkemiz de, tribimiz de.

içimizde aslında 7 yaşında şebek bir çocuk vardır ama o çocuğu asla herkese göstermeyiz. çünkü gösterirsek o çocuğu bol bol ağlatacağınızı biliriz. o yüzden iyi bir kadın olursanız, belki bir gün o çocuğu görebilirsiniz ehehe.

çok güzel ikna eder, manipüle ederiz ve ruhunuzun en hassas zerresi bile farkında olmaz. ağzımız güzel laf yapar, daima kendimizi "derin" bir insan olarak yetiştirme konusunda dörtnala koşarız. hatta bunu kendimize dert ediniriz ve bunun derdiyle ayrı bir dertleniriz. asla entelektüel olmayacağımız gerçeğiyle..

en sert öz eleştirileri kendi kendimize yaparız. hatta öyle ayarsız yaparız ki, kendi kendimizi mahvederiz.

estetik, sanatsal zevklerimize güvenebilirsiniz. zira bunlara hem kafa yorarız, hem kafa patlatırız, eh biraz kadınları etkilemek için de yaptığımız oluyor ana genellikle biz de mutlaka sanatın birkaç koluyla hobi olarak ilgili oluyoruz.

ilgi ve sevgi manyağıyız. bize verildikçe, biz büyütüp karşıya tatlı bir ikram yaparız. tabağı asla boş götürmeyiz ama bizim tabaklar "ciddi bir süre" boş gelirse, başka kadınlarla flört etmeyi severiz. güzel de flört ederiz. mutlaka o kadından bir şey ya da bir şeyler almış oluruz, her anlamda.

çok küçük şeylerle gerçekte mutlu olabiliriz ve kesinlikle objektif, adiliz. tamam arada dengesiz oluyoruz ama kendi halimize azıcık bırakırsınız, fabrika ayarlarımıza zaten döneriz.

inatçı, bazen geri kafalı, bazen haddinden fazla hırslı, eğer bizi cidden üzerseniz bazen inanılmaz sadist ama mutlaka başarılı olan dominant ama dominantliğini gayet nazik bir şekilde yapan adamlarız. siz yönetiyorum zannederken yönetildiğiniz farkında bile olmazsınız.

ara ara varoluşsal kaygılarla dertlere gark oluruz. bazıları ben gibi depresyon atlatır hatta.

eğer gerçekten şarteri atarsa da, geri vitesi yoktur. bam bam gider. eğer bir adam seveceksiniz, bir adamla dost olacaksanız, hatta bir adamla düşman bile olacaksınız. terazi olsun. en azından delikanlı olur, hem tavırlarında, hem duygularında, hem de davranışlarında.

eh bu hayatta düşmanın bile delikanlısı makbul.

ama siz yine de bizi sevin. çok güzel aile kurarız len biz. yeter ki bizi sevgisiz, sevişmesiz, şefkatsiz, merhametsiz ve ilgisiz bırakmayın. zor görünümlü, bazen gerçekten zor, bazen de gerçekten şifresi "1234" kredi kartı gibi basit adamlarız.

sevgi adamıyız biz. ne sevmeye, ne sevilmeye, ne de sevişmeye doyarız. laf aramızda, çok temiz ve güzel sevişiriz. neticede yetişkiniz hepimiz, sansüre gerek yok.

romantizmin dibi biz de. siz farkında değilken uyuyuşunuzu seyreder, siz uyurken sizi sayısız kez öperiz. kendi içimizde bazen dengesiz olsak da, biz düzen, rutin ve denge adamıyız. bize istediğimizi veren kadını öyle bir severiz ki, diğer kadınların onunu gibi sevilmediği için heriflere çatır çatır trip atar.

samimiyiz len işte. sevin bizi.
devamını gör...

en kabullenmeyecek hâlleri, en iyi kabulleniş yönetimidir.
devamını gör...

çoktan dönüşmüş olan ve geçmiş olsun dediğim hadisedir.

takibe takip sloganı ile ; twitter ve ınstagram

beğeni dilenciliği ile ; facebook olmuştur.

reels özelliği de getirerek mahşerin dördüncü atlısı olan tiktok adlı uygulamaya selam göndermezseniz vallahi ayıp. acilen reels gelsin, reels özelliği mühim. dexter'a hakaret mi? boşver be edilsin. reels daha önemli.

modlar ayakta uyuyor zaten. kış uykusu tatlıdır. neyse konumuz bu değil ama bir eleştiri olsun bu da kendilerine.

burada yalatanlar da memnun, yalayanlar zaten zevkten dört köşe. alan memnun, veren memnun yani. bazı hristiyanlar, kiliselerinde yalamalı ve yalatmalı ayinler yapıyorlar falan filan. ben müslümanım bana ters ehehe.

o yüzden bize sadece eleştirmek düşer. aslında dün de tepkim anlamayanlar için, kimsenin şahıslarına değil bu duruma ve bu durumdan duyduğu hazlaraydı ama şahsa da yaparım gerekirse, zira benim geri vitesim yoktur.

muhtemelen ben yakında uçulurum orası ayrı. çünkü nerede gerçeği özgüvenli, kendinden emin ve somut argümanlarla bir şekilde söylerseniz, bu ülkede "persona non grata" oluyorsunuz. gündeme de selam ederim ehehe.

karma puanlarıyla, mahlas almak adına yapılan şebekliklerden, madalyalı tanım yazarlarımızın hak eden değerlerini pek görmemesinden, aptal ve mizahı sıfır başarısız trolleriyle (ulen troll dediğin zeki olur yahu.), takibe takipleriyle, türkçe'nin ırzına hunharca tecavüz etmeleriyle, sözlüğün en basit kuralı olan tanım girmemelerinden (ama bu modların ve yönetimin şeyinde değil, burnunda değil burnunda.), sözlüğe zerre katkı sunmadan yazılarının kalitesizliği ve boş yapmalarına rağmen aldıkları sayısız beğeni ama kaliteli içerik ve kaliteli başlıkları kaderine terk edilmesinden, modların kış uykusundan, akışın gündemden tamamen izole olmasından, sözlük yazarlarının bazı yazarcık ve pıtırcıkların tartışma kültürü bile olmamasından, (dün gördük bir hristiyan arkadaşı, papazına şikayet edeceğim vallahi. bilenini göndersinler.) son olarak ise içeriğe değil yazana bakılmasından, burası tam bir toksik yere dönüşmekte ve bu dönüşümü türkiye'nin anlı ve şanlı 2023 hedefinden çok daha hızlı gerçekleştirmektedir.

edit ; imla hatalarıdır.
devamını gör...

evet yiyeceksin. çünkü buna sen sebep olsun, o yüzden artık taş mı yersin, çakıl mı yersin bilemem.

nasıl "ama o yoksa kim geçecek başa" diyip haybeye oyları attıysan, taş yiyeceksin kardeşim.

tanım ; en haksız isyanlardan birisidir.
devamını gör...

niye anlayamıyorsun kardeşim?

tesisleşme mi var? haydi tesis var diyelim. antrenör ekibin ne kadar kalifiye?

spor bilimcilerin güncel trendleri ne kadar takip ediyor?

her federasyon "liyakat" ile mi çalışıyor, yoksa akrabalık ile mi çalışıyor?

fikirler, projeler ne denli takip ediliyor?

gelecek kuşaklara sporcu olmak sevdiriliyor, özendiriliyor mu?

evet onlara sporda başarısız olursa gelecek garantisi veriliyor mu? çünkü spor bu, aşil tendonu ya da bağ kopması en az 1 yılının çöpe gitmesi demek ve belki de o sporu bir daha "eski randıman" ile yapamaması demek. bu durumda sen ülke olarak o insana gelecek garantisi verecek misin?

sporcularımızı ne kadar biliyoruz? mete gazoz'u altın alana dek kaçınız biliyordu! çıkıp şov yapmayın.

ben de senin (bu zihniyete, şahıslara değil) bu akıl yürütmeyle nasıl nefes alabildiğini anlamıyorum. yukarıda daha yazmadığım onlarca soru var. sen önce bunları gider bakalım.

bu zihniyet varken, bu ülkeye harbiden her şey müstehak..

edit ; anlam bütünlüğü
devamını gör...

insan, neden geçmişini özler ki?

hayır yani, neden? ne güzel anı yaşasana gerizekalı adam.

her şey eskince mi kıymetlenir ya da eskiyen günler eskidikçe mi güzelleşir? yoksa sahiden mi güzeldi ulan o yıllar?

tek dertlerimiz ;

- oğlum cips hava alıyorsa ondan taso yoktur bak diyip cips alırken 35 kez elleye elleye seçerdik mesela.
- hoşlandığımız bize yüz vermeyince biraz ağlar geçerdik.
- akşam ezanında sonra, gece de dışarı çıkıp saklambaç oynayabilir miydi derdimiz.

şimdi ise komşuna bile yabancısın ulan. ne ara böyle kutuplaştık biz 25-30 yıldır? milenyum dedikleri bu muydu gerçekten?

25 yılda sevgi bu kadar içi boşalan bir kavram mı oldu? nasıl buraya evrildik? nerede oğlum turgut uyar, ümit yaşar oğuzcan gibi adamlar, nilgün marmara gibi kadınlar belki de bu dünyanın geleceğini görüp o yüzden intihar etti nilgün marmara, buna dayanamadı ve hiç kimse "neyin var?" diye sormadı, sorsa da anlamadı, anlamaya çabalamadı ya da anlamak istemedi.

25 yılda nezaket bu kadar mı çığ ve zayıflık göstergesi oldu? eskiden karşılaşılsa sokakta 15 dakika edilen ayak üstü sohbetlerden, asansörde göz göze gelince "günaydın, nasılsın yahu?" denmemeye nasıl evrildi oğlum?

25 yılda güvensizlik nasıl işledi ve kanımıza ve nasıl bu kadar çabuk kabullendik! direnmeden, çablamadan, hemen boyun eğdik.

bakın biz eskiden bazen arkadaşlarla bilmediğimiz mahallere giderdik. oynamaktan o kadar yorulurduk ki, eve dönmeye üşenir o mahallenin teyze ya da amcalarının kapılarına gider ve hiç tanımadan, etmeden ve de onlar da bizi tanımadan ;

- amca, ben susasım derdik.

amca su verirdi, teyzeye acıktım derdik, teyze hemen ekmek arası peynir, salçalı ekmek ya da boş yavna ekmek verir yollardı. sorgulamadan, güvenerek, tanımadan, çünkü bilirdi ki onlar aşağı/yukarı mahallenin çocuklarıdır. sima olarak mutlaka görmüştür sokakta oynarken. çocuk işte diyip kırmazdı.

şimdi kapılara son model kameralar ve alarmlar taktırıyoruz mesela.

eskiden aşk çok güzeldi. insanlar birbirlerini eksikliklerinden tamamlardı, olduğu gibi kabul ederdi, sevdiği adam parasız kalsa da çekip gitmezdi, sevmek isteyince sevebilirdi. bahane uydurmazdı, reddederken bile öyle naif ve zariftiler ki..

şimdi nerede o monarosa, üvercinka, anna olan kadınlar ve onları şiir eden adamlar..

sözlükte bile bir kadına yürüyoruz ampır ampır konuşuyor memduh başgan deyimiyle. gerçi onunla ile kararımı taze yayınladım bu dediğim olay birkaç hafta önce oluyor. bu kadar sevgisiz nasıl olduk ulan biz?

ben olamadım. ben çok seviyorum. halen sevmek istiyorum ama sevecek kadını bulamıyorum o yüzden yalnızlığı sevmeye karar verdim.

tekrar soruyorum, bu hale nasıl geldik biz? her şey eskince mi kıymetlenir ya da eskiyen günler eskidikçe mi güzelleşir? yoksa sahiden mi güzeldi ulan o yıllar?

kesinlikle o yıllar daha güzeldi. yarın çıkıp arkadaşlarımla taso oynamak istiyorum ben artık.
devamını gör...

sonra bu ülkede umut bekliyorsunuz, komiksiniz arkadaşlar. ben dün içimden ;

"kesin tecavüze uğrayıp, öldürüldü." dedim.

ulan dexter, bir kez de yanıl be!

türkiye kadının, erkeğin, içinde "insanlık" taşıyan herkese büyük bir cehennemdir. şunlara bile artık şaşırmıyoruz farkında mısınız? ulan şaşırmamız lazım, hesap sormamız lazım, en büyük cezayı vermemiz ve ibret-i ailem yapmamız lazım.

hayır, samsun'a çıkacak başka "babyiğit" yok ki.

ben varım da, yanıma ekip lazım. yoksa ben kafayı efsane takığım böyle işlere. benim gibi 20 tane kafası takık, deli herifle baştan çözeriz bu işi.

zira ülkeye komple bir format lazım. gerisi kurtarmaz bizi. hümanist satırlar yazamadım özür dilerim, çünkü azra'nın ölüsüne güzelleme yaparak vicdan rahatlatma yıkıklığını yapamam ama başka azra'lar bunu yaşamasın diye bir taraflarımı yırtabilirim ya, işte onu yapıyorum.
devamını gör...

www.sozcu.com.tr/2021/dunya...

avusturya başbakanını istifa etmesi olayıdır.

eğer böyle bir ülkede yaşıyorsanız, adınız böyle bir olayda geçiyorsa ve soruşturma başlatılacaksa hakkınızda, olması gereken harekettir.

ayrıca böyle ülkelerde kiminle kimin "seviştiğine" karışılmaz, karışana da hareketin kralını çekerler.

ayrıca böyle ülkelerde vergilerle kan emilmez, emmeye kalkıştığınızda sokaklar karışır ve anarşizm baş kaldırır.

ayrıca böyle ülkelerde alkol çok ucuzdur ve inanç, ifade özgürlüğü vardır. gerçekten var böyle şeyler.

ayrıca böyle ülkelerde siyasal islam cirit etmez ve insanların inançları ağızlarda malzeme yapılmaz, kutsal kitaplarla mitingler yapılmaz.

ayrıca böyle ülkelerde her gün terörist, vatan haini ilan edilmezsiniz.

ayrıca böyle ülkelerde bakan çocuklarının gemicikleri, offshore hesapları, vergi cennetlerine para kaçırmalar yoktur. yapıldığı anlaşılırsa da o ülkenin yargıçları, savcıları donlarına kadar alırlar ve güneş yüzü göstermezler onlara veyahut idam ederler.

ayrıca böyle ülkelerde savcılar cesurdur, cübbelerinde "düğme olmadığını" bilerek hareket ederler. belge varsa, başbakan bile olsa "sen gel buraya bakayım paşam" deyip baskın yapabilirler.

ayrıca böyle ülkelerde geçim sıkıntısını yaşama ihtimaliniz daha azdır ve işverenden çok, işçiler düşünülür.

ayrıca böyle ülkelerde sporda siyaset olmaz. biletler çok ucuzdur ve hayat pahalılığını daha az hissedersiniz.

ayrıca böyle ülkelerde "cemaat, dergah, tarikat" gibi çağ dışı oluşumlara pek denk gelemezsiniz.

ayrıca böyle ülkelerde suç oranı bizim ülkemize göre daha düşüktür, vardır suç işleyenler ama kravat taktı diye ceza indirimi almaz ya da tecavüzcüsü ile evlendirilmeye asla kalkışılmaz bile.

eğer bu olay türkiye'de olsaydı, başkan ne yapardı/ne derdi?

a- çalıyoruz ama çalışıyoruz.
b- dıj güçlerin oyunu.
c- 15 temmuz'da biz burdaydık, siz neredeydiniz ey vatan hainleri!
d- ey amerika, haddini bileceksin.
e- din elden gidiyor, ezanlar dinmez, bayrak indirilmez.
f- hepsi.

entry bu kadardır. silivri işlemez bana bu arada. ankara bebesiyim ben. silivri de neyin nesi hele bakayım..
devamını gör...

1.5 yıldır arıyordum aşkı sevgiliyi, sevmeyi, sevgili ve sevilmeyi arıyordum.

ancak artık bıraktım. çünkü 23 ekim'de 29 yaşıma gireceğim ve halen doğum günümde bir kadın yoksa, ailem varsa, demek ki artık benim hayatım ailem. onlar ölmesin, çok yaşasınlar ama ölümlerine bile psikolojik olarak aylardır hazırlıyorum kendimi çünkü öyle bir manyağım ve ben abiyim, sakinleştirmem gereken bir erkek kardeşim olacak ki allah o günleri inşallah çok geç yaşatır ve yıllarca ailemle güzel günler yaşarım.

ben de isterim ailemin mutluluğumu görmesini, onlara zamanla torun vermeyi, kendi düzen ve yuvamı kurmayı, sevmeyi ve sevilmeyi istemeyi ama yok abi, olmadığını kabullenmiş bulunuyorum şu an itibariyle. bundan sonra olacağına dair umudum da çok az. imkansız değil ama imkansıza yakın.

yemişim ulan sevgisini, sanki sevgi karın doyuruyor anasını satayım bu ülkede. sen düşsen, ilk tekmeyi sevdiğin kadın vuruyor be. ayrıca da bıktım kardeşim.

aptal triplerden, şımarık isteklerden, dengesizliklerden, materyalist hayat görüşlerinden, kendini vazgeçilmez sananlardan, eski sevgilisini unutamayanlardan, zincirleri olanlardan, 180 derece dönüşlerden, samimiyetsiz tavırlardan, kendini bilmeyenlerden, ne istediğini ve kendisini keşfedemeyenlerden, yaşım 29 oldu. çocuk eylemem arkadaşım bu saatten sonra.

arayarak kendimi yordum, yıprattım, üzdüm kendimi. kaliteli yalnızlığıma geri dönüyorum. sevginin canı cehenneme, yaşasın yalnızlık.

bu ülkenin kadını ile evlenip kendinizi üzmeyin gençler. bu ülkenin insanı dert. kadını ayrı, erkeği ayrı.

istisnalar elbette var ama o kadar gizli ki bu istisnalar 29 yıldır denk gelemedik. bu saatten sonra da gelme zaten. sana düğün yapacağım diye çalışmıyorum ben bebek kusura bakma.

hem gerçekten birisini tanımaktan öylesine yoruldum ki. gerçekten yoruyorsunuz be kardeşim. 4 gün flört ediyorsunuz, 5. gün birden bire eski sevgili "özledim." yazıyor, hop 180 derece tavırlar değişiyor. bize de eski hatun yazıyor, biz gidiyor muyuz? hayır.

karakter meselesi işte bunlar. benim karakterimi taşıyacak kadın demek ki anasının karnından daha doğmamış. doğmasın da bu vakitten sonra. doğarsan, benimle bayağı uğraşacaksın haberin olsun.

sevgisi batsın. yalnızlık bebeğimle ben kaliteli bir birliktelik yaşayacağım. yalnızlık, kadınlardan daha sadıksın var ya sen. sen, artık ben ölene dek beni bırakma e mi?

tanım ; şu an hissettiğim harika duygudur.
devamını gör...

canım acıyor var ya.

yalnızlığım bir yandan, aylarlar şirkette ettiğim kavgalar bir yandan, yorgunluk bir yandan.

uyumak istiyorum ölmek gibi böyle, ama tam da ölmemişim gibi. üçüncü birayı bitirdim, dördüncüyü içiyorum, saçmalarsam mazur görün.

ölüm uykuya benzetiliyor ya kur'an-ı kerim'de, zaten bilimsel olarak da uyku bir nevi bir ölüm ;

evet, alkol ve din çok uyumlu oldu gerçekten. arada içiyoruz işte be, yargılamayın kardeşim. iyiliklerimizi göz önüne sokmuyoruz yani...

"allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." - zümer 42

işte böyle uyumak istiyorum ben ama uyandığımda huzurlu olayım. her şey geçmiş olsun, tamamlanmış hissedeyim mesela, hayata dair yeni bir heyecanım olsun. ailem yanımda olsun, sevdiğim kadından (tabii öyle bir kadın varsa ve de gebermediyse) arasın, özledim desin, bazen dizinde uzanayım, bazen de ben onu koynuma sarayım, koşarak gittiğim bir işim olsun, sıradanlaşabileyim.

çok yoruldum artık, yorgunluktan canım ayrı acıyor, arayıp bulamamaktan ayrı acıyor canım.

alışmak istemiyorum ama istemedikçe de alışıyorum. galiba benim de sınavım alışmak ve alıştığımla yaşamak...

çünkü insan bu hayatta çabası kadardır ki gerçekten öyle, biliyorum. sen bana yalan söylemezsin.

"biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık." isra 13

tamam diğer taraf çok güzel ama biraz bu dünyada da yüzümüz gülsün be. kazanmaya kazanmaya, kaybedeceğim mücadelenin belki kazanırım ve daha çok zevk alırım hayattan derken, averaj takımı olup çıktık yahu bildiğin.

tamam tüm kupalar benim olmasın, her şey kusursuz yolunda gitmesin ama en azından buna alışmayayım be, direnebileceğim bir şeyler olsun. bir gülsün mesela, direnecek gücü bulayım. bir sevsin, bir sevişsin, en güçlü adam olup "ben tek, siz hepiniz" raconu keseyim.

yalnız başına o raconu kesince gerçekten yoruluyorsun. dinlenecek bir durak arıyorsun, onu da bulamıyorsun.

neyse, ben birayı bitince yatıp zıbaracağım. en güzeli yatıp zıbarmak. belki uykum bana çok uzun gelir de, değişir bir şeyler.

umut fakirin ekmeği...

edit ; kadın olsam 35 tane mesaj gelmişti ama erkek olunca kimsenin umurunda bile değilsiniz.
devamını gör...

tamam kraliçem, en mağdur sensin.

iyi ki bir ödül aldın var ya! bu arada kesinlikle tamer abi haklı.

bir kere ödül alacaksan ; karşındaki adama cisim muamelesi yapmayacaksın, gözlerine bakacaksın, elini sıkıp ödülünü alıp, konuşacaksın. ayrıca konuşmada konudan konuya zıplıyor. yok kadın hikayesi çekilmiyor da bla bla.

otur üret, proje yap, kafa yor, çabala, sizi engelleyen, zorlayan, alıkoyan mı var bacım? neden erkek yönetmenler daha baskın? oturup öz eleştiri yaptınız mı? yok, anca çar çar çene.

hem feminist, hem mağdur. ulan bir insan da bir kez daha mağduriyet ossurmasın be.

ulan mağduriyet tam bir imaj ve malzeme oldu. iktidar bunu yapıp tutunca, herkes kendine bir mağduriyet enjekte ediyor, üretiyor, uyduruyor, yaratıyor ve bundan prim yapıyor.

hani senin gecendi dün, tamer'i daha fazla anmayalım demiştin.

twitter.com/NiyalApla/statu...

sonra taklidini yapıyorsun. bu nasıl iş be "apla" anlat hele bana? işinize gelince mağdur, işinize gelince kadın oluyorsunuz.

işte bu ikiyüzlülüğüe ayarım.

hayır 2 tweet sonrası da istanbul sözleşmesi. hayırdır ödülden ne ara istanbul sözleşmesine geldik? feminazi yapıyorsunuz siz, feminizm değil.

feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik muhtelif ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan harekete denir.

eşitliği yakalamayı kendi çabanızla yapacaksanız yalnız, erkekleri itin götüne sokarak değil. feminaziler hiç çekilmiyor gerçekten. böyle kadınları gördükçe iyi ki yalnızım diyorum. böyle bir kadınla sevgili olsam gerçekten saniyesinde terk ederim, yaşanılmaz böyle tiplerle.

eşit olacaksanız serbest piyasa, liyakat ile gelin. sırf kadınsınız diye, etek giydiniz, makyaj yaptınız, regl oluyorsunuz diye değil. emeğinizle gelin be kardeşim. az saygınlık be!

sanki nuri bilge ceylan gibi bir kadın yönetmen var da kadına zorla iş yaptırmıyorlar. sanki erdal beşikçioğlu gibi tiyatrocu var da oyunlara çıkartmıyorlar. öyle mağdurlar yani, ama çözüme gelince icraat yok.
devamını gör...

atatürk mezarından çıksa suratınıza tükürürdü.



savunduğunuz şey bu mu kardeşim? ben de solcuyum sonuna kadar ama burada el frenini çeker, "hadi len" oradan derim.

demirtaş terörist olmasa da, gayette terörist savunucusu bir adamdır.

atatürk'ü, cumhuriyetçiliği, "yurtta sulh, cihanda sulh" görüşünü bu insanlar mı savunuyor?

sorsan deniz gezmiş, che guevara, fidel castro, mustafa kemal atatürk derler.

madem solcusunuz, 1 mayıs harici işçileri savunun mesela, gündemle ilgili konuşun mesela, özel günlerde kafanızı çıkarıp sonra kuma gömmeseniz mi?

bir de pardon de demirtaş beyfendi ne ara "usta kalem" oldu yahu? klasik 4-5 eseri vardı da biz mi kaçırdık yahu?

kapitalizme, zülmeden işverenlere ve ülke gündemine ses edilmez, özel günlerde atatürklü paylaşımlar yapılır, demirtaş övülür veyahut sempatizanlığı yapılır tebrikler solcu oldunuz bu ülkede.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim