dondurma yazar profili

dondurma kapak fotoğrafı
dondurma profil fotoğrafı
rozet
karma: 9902 tanım: 292 başlık: 16 takipçi: 161
kendi halinde

son tanımları


kolon kanseri

kendisi ya da bir yakını bu hastalığa yakalanıp tedavi görmüş kişilerin mesaj atmasını istediğim hastalık. *
devamını gör...

ağrı kesici içmeyen insan

migren ataklarında 5 ağrı kesici* içen birisi olarak özendiğim bir insandır. aynı zamanda kendisi bir arkadaşım olur. başı ağrır kahve içer geçer, karnı ağrır kahve içer geçer. bende mi sorun var o mu şanslı doğmuş bilmiyorum ama ağrı kesicisiz günlük hayatına devam edebilmesine imrenmeden edemiyorum.
devamını gör...

yeni bir şeye adım atmak

eskiden beni çok heyecanlandıran ama artık hevesimin kalmadığı olay. işin ilginci hayatımda öyle çok fazla şeyi de deneyimlemedim, bu genç yaşımda neden böyle oldu anlamadım ki. *
devamını gör...

lea'nın 7 yaşamı

ilk bölümleri benim için oldukça sıkıcı geçen ancak sonradan merak uyandırmaya başlayan ve bir anda biten netflix dizisi. başrollerinde raïka hazanavicius (lea) ve khalil gharbia (ismael) rol alıyor.

eğer canınız sıkılıyorsa ve zaman geçirmelik bir dizi arıyorsanız şans verebilirsiniz. yok ben anlamlı bir şeyler izlemek istiyorum, bana bir şey katacak dizi arıyorum diyorsanız o zaman boşuna zaman kaybetmeyin derim.


lea'nın ismael'e bu kadar kolay aşık olması ve kendisinden bu kadar kolay vazgeçmesi dizinin en tuhaf yanlarıydı bence. öldüğümüzde var olmayı bırakacağımızı düşünmek bile bir çoğumuza zor geliyorken hiç yaşamamış olmak alınması imkansız bir karar bence. özellikle de lea'nın büyük bir zorluk yaşamadığını düşünürsek.
devamını gör...

konuşurken araya ingilizce kelimeler sıkıştıran insan

arada ağzından kaçıranları ve teknik olarak kullanmak zorunda olanları * hariç tutarak fazla kulak tırmaladığını düşündüğüm insan tipidir. dil öğrenmek için de kesinlikle uygulanmaması gereken bir yöntemdir bence. *
devamını gör...

zhuangzi

m.ö. 369-286 yılları arasında yaşamış ve her şeyin doğadan gelip doğaya döndüğünü söylemiş filozof.

mükemmel mutluluğun, mutluluğun yokluğundan türetildiğini söylemiştir. türkçe'de bunu "mutluluk, mutlu olmak için mücadele etmenin bırakılmasıdır" olarak duyarız. haklı mı değil mi bilmiyorum elbette ama benim deneyimlerimde mutluluk genelde biraz emek isteyen bir olgu olarak yerini alıyor. birçok insan da mutlu olmak için didinip duruyor. belki kendisini dinleyip bu kadar uğraşmasak daha mutlu olacağız. *
devamını gör...

grev yapan sağlık çalışanları yüzünden hastalara bağırılması

bu tarz olaylar artık insanlarda doktorlara karşı çok büyük bir tahammülsüzlük yaratmaya başladı. doktorluk inanılmaz önemli bir meslek, ne yazık ki doktorların çalışma şartları ülkemizde hiç iyi değil. bu durum hem hastalar hem de doktorlar için çok büyük sorunlar yaratıyor. grev de çalışanların en büyük haklarından. ve çok acilen sağlık sisteminin düzelmesi ve doktorların insani şartlarda çalışmaya başlaması şart.

ancak doktorların haksız olduğu durumlarda bile tüm doktorların deli gibi kendi meslektaşlarını savunması ve insanlara saçma sapan şekillerde bulaşmaları sinir bozucu olmaya başladı. burada da olduğu gibi akp'ye oy vermeseydin diye tepki veren insanlar var ciddi ciddi. gerçekten akp'ye oy vermeyenlerin sadece doktorlar olduğunu mu düşünüyorlar anlamıyorum. bir de sürekli sen de çalışsaydın doktor olsaydın diyen tipler var. hepimizin ailesi çocuğum doktor olsun manyağı değildi, çok şükür emek verip istediğimiz mesleklere kavuşabildik bir çoğumuz. bir toplumun doktor dışında çalışanlara da ihtiyacı var malum.

demek istediğim şey evet çok değerlisiniz, hakkınızı almak için uğraşmaktan da vazgeçmeyin. ancak böyle tepkiler vererek hakkınızı almayı bırakın arkanızdaki desteği iyice yok edersiniz.
devamını gör...

göz

iyi çalışmasının büyük bir nimet olduğu organımız. yıllarca miyop astigmat çekmiş ve gözlük kullanmış biri olarak bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu fazlasıyla anladım. neyse ki teknoloji ve tıp güzel bir şekilde ilerlerdi de ameliyatla sağlıklı gözlere kavuştum. darısı isteyen herkesin başına, güzel görebilmek kadar büyük bir rahatlık yok çünkü.
devamını gör...

hobilerin pahalı olması

insanları karamsarlığa sürükleyen olay. türkiye'de hobi sahibi olmak hiçbir zaman kolay olmadı zaten ama artık sinemaya ve konsere gitmek, dışarıda arkadaşlarınla zaman geçirmek gibi çok basit 'hobi' sayılabilecek olaylar bile büyük çoğunluk için imkansız oldu. elimizden gelen tek şey hayatta kalmak için çalışmak. insan kafasını bir şekilde dağıtamayınca da haklı olarak karamsarlığa kapılıyor.

bizden daha 'fakir' ülkelerde bile hobi edinme olayı çok daha kolay. doğal olarak da oranın insanları bile bizden çok daha mutlu. nitekim hobi de edinmeyin, dişinizi sıkın deyip geçmemek lazım. böyle basit olaylar yüzünden gençlerimizi, çocuklarımızı kaybediyoruz.
devamını gör...

linkin park

benim için gruptan çok daha öte, hayatımın en zor anlarında var olmuş bir kaçış noktası. bizim nesildeki çoğu kişi gibi ergenliğimin başlarında keşfetmiştim, o zamanki tüm kızgınlıklarımı ve bıkkınlıklarımı şarkılarıyla dizginleyebiliyordum. zamanla onlar da daha sakin şarkılar çıkarmaya başladılar, ben de biraz daha sakinleştim, ama yine yola beraber devam ettik. 25 oldum kendilerini hala bıkmadan usanmadan dinlemekten vazgeçemiyorum.

işte tam da bu yüzden hayatımdaki en büyük ukde kendilerini hiçbir zaman canlı dinleyemeyecek olmam. bir ah be chester demek istiyorum o yüzden ben de. şaka maka en büyük hayallerimden biri imkansızlaştı resmen intiharınla. * umarım gittiğin yerde huzur bulmuşsundur.
devamını gör...

istifa etmek

iş hayatına girmeden önce çok dramatik bir an olacağını düşünürdüm bu eylemin ama hiç öyle değilmiş *

genelde başka bir yerle anlaştıktan sonra, müdürünle ya da patronunla normal bir şekilde konuşup istifa metnini yazdıktan sonra hayata geçirilen eylem.

bir de ne hikmetse o zamana kadar maaşında iyileştirme yapmayan patron 'ya biz zaten sana 1000 tl zam yapacaktık, hatta 2000!' diye manipüle etmeye çalışır. beni o kadar düşünüyordun da niye bu aşamaya getirttin diyemiyor insan tabii, içinde kalıyor.
devamını gör...

kulaktan kulağa yayılırken gerçeğe yaklaştırılan rivayetler

bazen gerçek olduğuna inanmak istenen rivayetlerdir. *

hoca ilk 15 dk gelmezse ders düşüyormuş. *
devamını gör...

kendini özlemek

özellikle umudumuzu tamamen kaybettiğimiz bu dönemde birçok kişinin deneyimlediğini düşündüğüm his.

eskiden de çok iyi bir hayatım yoktu, hatta birçok kişiye göre baya kötüydü ama en azından ilerisi için umut edebiliyordum, edebiliyorduk. şimdi her gün daha da dibe çöküyoruz, her gün daha kötüsünü bekliyoruz. sanırım en çok da bu yüzden kendimizi özlüyoruz.
devamını gör...

yaşadığı yeri güzelleştiren insan

hayatı çekilebilir kalan değerli bir insandır. minicik dokunuşlarla hiç de güzel olmayan bir mekanı insanın içini açan bir yer haline getirebilirler. benim gözlemimce genelde sakin, anlayışlı ve pozitif insanlardır. bu yönlerini asla kaybetmemelerini dilerim. iyi ki varsınız güzel insanlar.
devamını gör...

shadowing

(bkz: gölgeleme tekniği)
devamını gör...

gölgeleme tekniği

ingilizcesi shadowing olarak geçen, ülkemizde çok bilinmediği için biraz soğuk bakılabilen mükemmel yöntem.

kendi kendine iki dil öğrenmiş* bir tercüman olarak dil öğrenmek isteyen herkese ısrarla öneririm. tercihen kısa bir video seçiyorsunuz, onu birkaç defa dinleyip bilmediğiniz kelimeleri öğreniyorsunuz. kendinizi rahat hissedince videoyu açıp duyduklarınızı tekrarlıyorsunuz. çok basit geliyor kulağa ama insanı gerçekten zorluyor ve yoruyor.

çok zorlasa da bir yandan dinleme yeteneklerinizi bir yandan da konuşma becerinizi geliştiriyorsunuz. benim önerim kısa bir video tercih etmeniz ve en önemli sadece duyduklarınıza odaklanmanız. kendi söylediklerinizi duymayın asla, bir şeyi yanlış mı söylediniz umursamayın. bir cümleyi mi kaçırdınız, hiç sıkıntı değil, duyduğunuz yerden devam edin. ve bir videoyu defalarca yapın. inanın bir süre yaptıktan sonra çok büyük faydasını göreceksiniz.

bir de aksanı ve dilin melodisini, vurgulamaları ve tonlamaları elinizden geldiğince taklit etmeye çalışın. ya ben konuşsam yeter, aksanım çok iyi olmak zorunda değil diye düşünmeyin. türkiye'de iyi aksanla konuşmaya çalıştığınızda yerenler oluyor evet ama bir gün o dili çok iyi bir şekilde konuştuğunuzda 'nasıl yapıyorsun ya keşke ben de öyle konuşabilsem' diyor aynı kişiler. kulaklarınızı o tarz eleştirilere kapayın ve bol bol gölgeleme yapın.
devamını gör...

güzel başlayan günün kötü bitmesi

insanın tüm yaşam enerjisini sömüren olay. bir de gün kötüleşmeye nispeten erken saatlerde başlıyorsa o günü kurtarmanın yolunu bulamıyorum. ne kadar enerjimi yükseltmeye çalışsam da olmuyor.
devamını gör...

yirmilik dişleri çektirmek

birçok kişinin eninde sonunda mecbur kaldığı, zorlu ama sonucunda insanı rahatlatan eylem. ben kendi tecrübemi paylaşacağım, çektirmeden önce ve sonra insanların deneyimlerini okumak bana iyi gelmişti çünkü. ancak her şeyi olduğu gibi yazacağım, korkarsanız sorumluluğunu almam. *

19 yaşımdayken tel taktırmıştım, o zamanlar yirmilik dişlerim arada yokluyordu ama çektirmekten çok korktuğum için doktor önermesine rağmen çektirmemiştim. yıllar boyu özellikle alttakiler ağrımaya, halsizlik ve ateş yapmaya devam etti dönem dönem. ama o kadar korkuyordum ki çektirmektense dayanmayı seçtim.

ta ki bu yıla kadar. bu yılın başlarında bir sağ alt bir sol alt durmadan ağrımaya başladı. üstüne bir de iltihaplandılar. ağrı kesicilerle bile dayanamayacak hale geldim ve korkuma rağmen kendilerinden kurtulmam gerektiğini fark ettim. *

ben dördünü de çektirdim. toplam iki seferde çekildi, ilkinde sol alt üst ikincisinde ise sağ alt üst çekildi.

ilk çekim için gittiğimde haliyle çok korkuyordum, o dişçi koltuğunda titremem durmadı. ama tabii kaçış yoktu. derin nefes ala ala biraz kendime gelince doktor anesteziye başladı. kendimi çok kastığım için resmen mahvoldum. yanlış hatırlamıyorsam 3 tane iğne vurdu, hepsini batırıp içeride gezdirdi tabii. çok kötüydü, hiç korkmayın falan diyemeyeceğim maalesef. * bir dakika bile sürmemiştir uyuşturması belki ama gerçekten travmatik bir deneyimdi.

daha sonra önce alt sonra üst dişimi çektiler. çekilirken acı hissetmedim ama çekildiğini hissettim ve hiç ama hiç hoş bir his değildi. çok kötü oldum ama yine de kendimi telkin ettim bitsin de kurtulayım diye. diş hekimi kısa sürede çekti ikisini de zaten. bitince dikişlerimi attı, yarım saat ağzımda tutmamı tembihlediği steril pamuğu koydu, ilaçlarımı yazdı ve buz torbamı verip gönderdi.

eve gittiğimde hala travmatize olmuş haldeydim. * buzu yanağımda tuta tuta uzandım. yastığınızın yüksek olması gerekiyor ama, siz de benim gibi uzanmaya kalkarsanız buna dikkat edin. yaklaşık bir saat boyunca ağzımı hiç açmadım, hatta o pamuğu nasıl çıkarıp atacağımı kara kara düşünüyordum. çenem kilitlenmişti resmen, asla açamıyordum. ama bir saat sonunda çok az açıp zorla o kandan simsiyah olmuş pamuğu çıkarıp attım.

o arada kanamaya devam ediyordu tabii dikişlerim, ama bu noktada tükürmemek çok önemli. midem bulana bulana o kanı yuttum. sonra gittim yine uzandım, biraz kendime gelmeye çalıştım.

ilk iki saat öyle geçti. ama sonra ilaç saati geldi. bir antibiyotik, gargara ve ağrı kesici vermişti doktorum. gargaraya ikinci gün başlanıyor, o yüzden o an tek düşüncem hapları nasıl içeceğimdi. yine ağzımı azıcık açarak o hapı azıcık suyla yuttum. ama resmen boğazım inanılmaz ağrıyordu. yutkunmak inanılmaz zordu. ve maalesef ilk gün böyle geçti. ilk öğünüm akşam 11 gibi bir kase ılık çorbaydı. onu da antibiyotik içeceğim diye zorla içmiştim. yoksa o ağrıdan canım hiçbir şey istemiyordu.

ikinci gün ilk güne göre biraz daha iyiydi. hala pek konuşamıyordum ama yutkunmak o kadar ağrılı değildi. ama yine de ağrılıydı. yanağım şişmemişti ama resmen sol gıdığım şişmişti. o gün yine sıvı gıdalarla beslendim diyebilirim. çorbanın içine biraz ekmek doğradım, sütle cici bebeyi mama haline getirip yedim. bir şekilde idare ettim. ağrı kesicilerimi hep içtim, yoksa dayanılmaz oluyordu o ağrı. boğazıma, kulağıma, başıma vuruyordu. ama ağrı kesici içince katlanabilir seviyeye iniyordu. o yüzden size de önerim ağrı kesicinizi aksatmadan içmeniz. ikinci gün aynı zamanda gargaraya başladım, o çok zor değildi. hatta naneli olduğu için biraz uyuşturuyordu.

üçüncü gün artık açlıktan mahvolduğum için katı gıdalara geçtim. kahvaltıda omlet yedim ama ağzımı yine çok açamıyordum, minicik lokmalarla minik minik çiğneyebildim. bir omleti 1 saatte yedim abartısız. sonraki günler ise artık iyice iyileşmeye başladım. yutkunmak normalleşti. konuşabiliyordum. ama ağzımı tam açabilmem iki haftayı buldu. o yüzden iki çekim arası en az iki hafta bekleyin derim.

ilk çekimden 3 hafta sonra ikinci çekime gittim. ilk seferde çenemin kilitlenmesinin sebebinin iğnede kendimi çok kasmam olduğunu düşündüğüm için bu defa o kadar kasmamak için elimden geleni yaptım ve gerçekten de daha rahat geçti. anestezi yine hiç acısız değildi ama ilkine kıyasla çok daha rahattı, o yüzden sizde nefes ala ala geçirin o aşamayı.

bu sefer alt dişim büyük olduğu için doktor bölerek aldı, bölerken canım biraz acıdı o yüzden yine anestezi yaptılar. o yüzden mi bilmiyorum ama bu çekimde dişlerin çekildiğini gerçekten hissetmedim. o yüzden hem çekim aşaması hem de iyileşme süreci baya rahat geçti. ilk gün yine çorbayla geçti ama ikinci gün katı gıdaya geçebildim yavaş yavaş ve kendimi çok zorlamadan. buz tutmayı yine aksatmadım ama bu defa yanağım şişti baya, iki üç güne indi. yutkunmada sorun yaşamadım, suyumu rahat rahat içebildim en azından. 4-5 güne baya normale dönmüştüm.

bu iki çekime bakınca en büyük fark kendimi kasmamdı gerçekten. rahat olmanın önemini buradan anlayabilirsiniz. bu arada benim dikişlerim kendinden eriyenlerdendi, o yüzden aldırmama gerek kalmadı.

şimdi çok rahatım, her ne kadar çekim süreci ve sonrası biraz zorlu olsa da iyi ki aldırıp kurtulmuşum diyorum. çünkü kendilerini fırçalamak bile dertti, mis gibi normal dişlerimle hayata devam ediyorum zorlanmadan. *

şimdiki aklım olsaydı kesinlikle tellerimi taktırmadan önce aldırıp kurtulurdum diyerek bitireyim.
devamını gör...

dejavu


ilk olarak 1800'lerin sonlarında bilimsel literatürde tanımlanmıştır, ancak uygun ve tek tip bir şekilde tanımlanması neredeyse bir yüzyıl daha almıştır. şu anda kullanımda olan evrensel déjà vu tanımı, “şu anın deneyimin tanımsız bir geçmişe aşina olduğuna dair öznel herhangi bir izlenim” şeklinde 1979'da dr. vernon neppe tarafından önerilmiştir.

kelime olarak fransızca "daha önce görüldü"* anlamına gelmektedir.

tıp çevrelerinde déjà vu en iyi şekilde temporal lob epilepsisi veya şizofreninin bir semptomu olarak anlaşılır. bu koşulların her ikisi de bu olguyla ilişkilidir - ancak deja vu bu hastalarda farklı şekilde deneyimlenebilir. örneğin, şizofreni hastaları daha uzun süren ve daha yoğun duyarsızlaşma duygularını içeren deja vu yaşayabilir.

bununla birlikte, déjà vu, psikiyatrik veya tıbbi hastalığı olmayan kişiler tarafından da yaygın olarak yaşanır. tahminen her üç kişiden ikisi hayatlarının bir noktasında déjà vu yaşadığını iddia etmektedir.


déjà vu yaşadığını bildiren kişiler ortalama olarak bunu yılda yaklaşık bir kez yaşarlar.
déjà vu en sık stres veya aşırı yorgunluk dönemlerinde ortaya çıkar ve büyük olasılıkla hem erkekler hem de kadınlar tarafından eşit olarak yaşanır.
deja vu oluşumu yaşla birlikte azalır.
daha eğitimli ve daha yüksek sosyoekonomik statüye sahip kişilerin deja vu yaşama olasılığı daha yüksektir.
déjà vu, korteks ve daha derin beyin yapılarının elektrikle uyarılmasıyla üretilebilir.
sık seyahat eden insanlar, seyahat etmeyenlere göre daha fazla déjà vu yaşarlar.
dejavu yaşayan bazı kişiler, deneyimin daha önce gördükleri bir rüya ile benzerlik gösterdiğini söylemektedir.

*
devamını gör...

analitik düşünme

açık fikirli olmayı ve konu ne olursa olsun sorunları, fikirleri veya argümanları sistematik olarak bileşenlerine ayırmanızı gerektiren düşünme biçimi. yanılmış olabileceğinizi kabul etmek de dahil olmak üzere, önyargısız ve tarafsız bir yaklaşım gerektirir. her bakış açısını dikkate almak, düşünce dengesini sağlamaya yardımcı olur.

objektiflik anahtardır ve rasyonellik, mantıklı argümanlar geliştirmek için önemli bir araçtır.

durmadan sorular sorun: kim, ne, ne zaman, nerede, neden, nasıl? yüzeyin altına bakın. duygusal veya öznel faktörler rol oynuyor mu? ifade edilen bakış açılarının güçlü ve zayıf yönleri nelerdir? bunlar her durumda geçerli midir ve değilse, ne gibi müsamahalarda bulunulmalıdır? aranmadık yer bırakmayın. *
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim