dramkolik yazar profili

dramkolik kapak fotoğrafı
dramkolik profil fotoğrafı
rozet
karma: 576 tanım: 35 başlık: 1 takipçi: 27

son tanımları


yazarların kullandığı vitaminler

b12 direkt vurdurtan var mı? fena kafa yapıyor
devamını gör...

birini sevmenin zayıflık olması

sevilme, sevme ihtiyacının zayıflık olması tartışılabilir fakat birini sevebilmek mükafattır.
devamını gör...

her şeyi kafaya takma sorunu

farklı veya daha büyük sorunlarla karşılaşmayınca, beynimizin kendine sıkıntı yarattığını düşündüğüm durum. herhalde sebebi de can sıkıntısı olacak.
devamını gör...

insanlığa karşı suçlar

en büyüğü susmak olduğunu düşündüğüm, bir uygarlığı hor gören eylemlerdir. ben de suçluyum.
devamını gör...

kendini ifade edememe kaygısı

sonrasında gerçekten de kendimi ifade edemediğim öncüdür. bilinçaltım falan beni önceden uyarıyor herhalde
devamını gör...

sana kıyamam diyen kişiye verilecek cevap

normalde kıyıcı bir tip misindir?
devamını gör...

kişinin büyüdüğünü fark ettiği anlar

lise arkadaşının çocuğu olduğunu duyduğu an. 21 yaş biraz erken değil mi ya?
devamını gör...

kompleksli insan

problemlerini aşma ihtiyacı olan insandır. bunu sağlayabilecek, kendisini seven bir insan olması dileğiyle...
devamını gör...

limbik rezonans

açılmış başlık göremeyince hakkında yazmaya karar verdiğim bir teoridir. ilgi çekiciliğinin sebebi biraz romantik (romantikten kastım biraz fantastik gibi görünüyor olması) bir fikir olmasının yanında sense8 filminin de katkısı fazladır. film bayağı olsa da izleyenlere teori hakkında az da olsa fikir vermekle birlikte (kanımca tanıştırıyor da, konuyu ilk orada duymuştum) adı pilot bölümünün de ismidir.

limbik rezonans vücut kimyamızın ve sinirlerimizin, birbirimize yakın olduğumuz veya bağdaştığımız kişilerleyken gözle görülür bir şekilde etkilenebildiğini savunur. diğer etapta ise bu etkileşimlerin kişilik ve duygusal sağlımız için iyi veya kötü yönde düzenleme sağladığı (bir çeşit yapı oluşturduğu), son olarak da limbik rezonansın kullanılarak şimdiye kadar oluşmuş kalıpların değiştirilebilecek olmasıdır. ilkine "limbik regülasyon", ikincisine de "limbik revizyon" denmekte. revizyona bir örnek, psikoloğun bunu kullanarak hastası ile daha yakın bir bağ ve empati kurmasıyla üzerinde daha etkili olması olabilir.

daha önceden de bu tarz konular üzerinde duruluyor olmasına rağmen popülerliği 2000 yıllarından sonra ortaya çıkmıştır. çoğu canlılar ve özellikle memeliler, zihinlerini tamamıyla kendi kendine yetebilecek cinste yetiştirememiştir ve duygusal olarak başkalarına ihtiyaç duymaktadırlar. bunu geçmişten günümüze, bir canlının tehlikelere karşı tek başına hayatta kalmakta zorlanabileceğine belki de kalamayacağına bağlayabiliriz.

özetle limbik rezonans, örneğin öfke, korku, mutluluk veya heyecan gibi duygusal durumların canlıların birbiriyle paylaşmasıdır. empati ve sözsüz iletişimde rol oynamakla beraber "kendi fikrimle" 10'da 0.5'lik telepatik iletişimdir. işin can alıcı kısmı, fikre göre zaman içinde böyle bir sistem geliştirdiğimiz ve geliştirmemiş olsaydık şimdi nelerin çok farklı olabileceği.
devamını gör...

insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler

liberaller moruk.
devamını gör...

hiçbir yere ait olamamak

insanlığın en temel duygularından biridir. aidiyet duygusunun zamanında içinde bulunduğun gruba karşı hissettiğin duygular ile başlamış olması muhtemel. beraber avlanır, beraber hayatta kalmaya çalışılırdı ve birbirlerine karşı duygusal bağlar hissedilirdi. günümüzde ise verdiğin emekle kimin cebini zengin ettiğini dahi bilmiyorsun. insan, ait olabileceği bir topluluk ve amaç istemekte ve bu en doğal hakkı. bazıları ise bu boşluğu, yuvarlak bir cisme ayağıyla tekme atan insan gruplarıyla, bazıları ise politika ile doldurmaya çalışmaktadır fakat elde edilen duygular geçici ve negatif yöndedir. bu sebepledir ki özellikle hollywood olmak üzere, aidiyet duygusu temalı filmler işler ve bunlar klişedir ama tutar da örneğin, yaşadığı köyünden ait olduğu bir hayatı bulmak için yolculuğa çıkanlar gibi. bir nevi filmler ile yetinmemiz istenir. gerçek hayata döndüğümüzde patronumuzdan, hafta içi bankaya işlerimizi halledebilmek için izin almamız gerekir. sonra da akşam eve gidince dün izlediğimiz filmi düşünerek hayal kurmakla yetiniriz.
devamını gör...

insanların salak olması sorunsalı

aynı zamanda bunu düşünenin kendisini de, genele itham ettiği şey olarak düşünebileceği söylemdir. bir masal anlatayım, bir zebra, diğer zebraya "zebralar salaktır" demiş. ve son!
devamını gör...

öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

green book filmindeki afro-amerikan piyanistin şoförü tony lip'in, yüzüklerin efendisindeki aragorn olduğunu bilmek.
devamını gör...

düşünce özgürlüğü

-düşünce özgürlüğü
ne yazık ki herkesin bir dereceye kadar sahip olduğu, sahiplikleri de tartışılabileceği bir kavramdır. tam bir düşünce özgürlüğünden söz edebilir miyiz? şu an için bilmiyorum, fakat ileri bir düşünce özgürlüğü için insanın kendisini ciddi bir kişisel gelişime tabi tutması gerekir. bunlar ise ilgilenilen sosyoloji, psikoloji gibi alanlar olmakla birlikte en önemlisi felsefedir.

düşünce özgürlüğü kazanımının neden zor olduğuna bir göz atalım. örneğin; sigara içmek, telefonda bir şeyleri kaydırmak, kısacası kendini sürekli bir şeyler ile meşgul etmek, düşüncelerden kaçınmanın yollarıdır. bu da demek oluyor ki kendimizi genelde meşgul edecek şeyler yapmamızdan, bazı zamanlarda düşünmeyi görmezden geldiğimiz çıkarımını yapabiliriz. kendi tabirimle bu görmezden gelimin başlıca nedeni olabilecek şey ise, özgür bir düşünceye sahip olamadığımız için bu düşüncelerden kaçınmayı tercih ediyor veya etmiyor, bir yandan da yönlendiriliyor oluşumuzdur.

-neden özgür düşünmek, elde edilebilecek bir öğrenimdir?
düşünce özgürlüğü bir noktada sınırlıdır, etki edebilecek paranoya, yersiz kaygılar, okb ve korku gibi psikolojik etkenler zihnimizi sınırlandırırlar. bu da öncelikle sağlıklı bir zihne sahip olmamız gerektiğine işaret eder. beraberinde ise dünyaya geldiğimizden beri çevremizden edindiğimiz bilgiler dahilinde tabular ve tutumlarımız vardır. düşünce özgürlüğünü en çok baltalayan ise dışarıdan uygulanan manipülasyondur. reklamlar, haberler, popüler kültür gibi faktörler ile istisnasız "tam anlamıyla" ne düşüneceğimiz belirlenmektedir. bunlardan etkilenmemeyi öğrenmek için ise başta ağır bir yükün üzerimizde olduğunu anlamak, hemen sonrasında ise zihnimizi olabildiğince geliştirmemiz gerekmektedir.
devamını gör...

anna karenina

uzun sürmüş olsa da birkaç gün önce bitirdiğim çok nadide bir kitaptır. benim açımdan dikkatimi çeken bazı yönlerini ele alacağım.

kitapta toplum sözleşmesinin uygulanışı oldukça göze çarpıcıdır. bir örnek vermek gerekirse nedir kastettiğim toplum sözleşmesi, insanların var olan durumlarını sürdürebilmesi için, örneğin eşini aldatan bir karı veya kocaya uyguladıkları baskı/dışlama olabilir. aksi takdirde kendi kurdukları aile yapısı güven altında olmayacaktır. şöyle ki toplum tepki göstermediği takdirde her geçen süre evliliğin başında verilen sözün çiğnenebilir olmaya yüz tuttuğu görülecektir. (günümüzde insanların ne kadar rahat evlenip boşanabildiklerine bakarak, tepkinin azaldığı yönünde bir çıkarım yapabiliriz )

kitaba dönecek olursak.
-------ağır spoiler--------
sosyetede anna'dan daha büyük günahlar işleyen, yine de evliliğini koruduğu müddet hiçbir sorun ile karşılaşmayan hanımefendilerin var olması, aynı zamanda anna'nın günümüze kıyasla gördüğü aşırı baskı ve dışlanmaya maruz kalması çok ince detaylarla kitapta işlenmiştir. bunlar toplumun dışavurumunu ve bazı özelliklerine dikkat çekerek (ne kadar ikiyüzlü olabildikleri gibi), kitapta özellikle "sosyetenin" ne kadar yapmacık olduğunu anlatmaktadır. beraberinde ise sosyetenin varlığına da ihtiyaç duyulduğuyla bir ikilemin içine sürüklemeden de bırakmamıştır bizi.

üç aile yapısına bakacak olursak üç farklı hayat tarzı görebiliriz. anna bir deyimle özgürlüğünü farklı bedeller ödeyerek ele almış olsa da tam anlamıyla özgür olup olmadığı tartışılabilir. karar verdiği hayatın bu olmasına rağmen sonuçlarından hiç de memnun olamamıştır. pişman olduğunu söyleyebilir miyiz? bence hayır, olmadı. işleri buraya vardırtan ise birçok faktörden bahsedilebilir ama işin içinden çıkamayız, bunlar erken yaşta sevmediği bir adamla evlenmesi ve hikayenin geçtiği dönemde, yapılmış bazı hataların düzeltilmesinin zor olması gibi. dolli ise anna'nın hayatına özendiğini ve ona kıyasla yitik bir hayat sürmesine rağmen anna'da eksik olan birtakım şeylerden rahatsız olmuştu. burada iki hayatında birbirine tamamı ile zıt, aynı zamanda ikisinin de farklı eksiklerinin olduğu sonucu çıkar. bu arada dolli'nin hayatı tam bir fiyasko olmasına rağmen her zaman mutsuz olmadığını düşünecek olursak; yine özgürlük, haz gibi kavramlardan feragat ederek, çocuklarıyla birlikteyken kısmen mutlu bir yaşam sürmesi de bir seçim meselesi. evet, anna'nın seçtiği yaşamın buna tepki/zıt bir yaşam olarak tasarlanmış olduğuna artık eminim.

kiti ve levin'in evlendikleri ilk zamanlar sancılı geçse de, ikisi de çabalamış ve birbirleriyle uyum içinde yaşamayı öğrenmişlerdir. son zamanlarda anna ve vronsky arasındaki geçimsizliğe benzer bir ilişkiyle evlilikleri başlamış ve bunu aşmışlardır. diğer ailelere kıyasla aralarındaki güven temellendirilmiş, birbirlerine hangi konularda müsamaha göstereceklerini bulmuşlardır. bu da olması gerektiği gibi zamanla olmuştur zaten. sonuç olarak kiti ve levin gibi olmalıyız :)

anna ile levin zaten iki başrol. anna hem kitabın ismi olması ile hem de cefakar davranışlarıyla en dikkat çekici başrol olsa da, levin'in hakkını yememek gerek. levin bayağı apayrı bir konu. bu arada bir kişiyi unuttuk diye düşünmeyin ondan da bahsedeceğim, en mazlum adam olan aleksey karenin ise bize ibret olsun. böyle olaylar yaşadıktan sonra tanrıyı ve iç huzuru bulmak, yeni biriyle evini paylaşmak neyse de, o kadar ciddi ve karizma bir adamın ayinler yapması da ne bileyim... (şaka bir yana son sahnelere kadar aleksey karenin, bulunduğu şartlar altında davranış şekliyle çok büyük bir örnek teşkil etmektedir. )

-----daha fazla ağır spoiler-----
benim bu kitaptan çıkarabileceğim tek bir sonuç olamaz veya tam anlamıyla yazarı anladığımı da iddia edemem. öncelikle levin'in direkt olarak yazarı yansıttığı belli oluyor. bir yerde levin, yazarın biyografisi gibi bir laf okumuştum ama garip bir tabir, makul de olabilir. kitaptan çıkardığım temel şey ise; dışarıyı, bir dereceye kadar mühimseyebiliriz, çünkü anna bunu yapmadığı için kendini kaybetmedi mi? öyle bir duruma geldi ki malum kişiyi cezalandırmak için öyle bir eyleme girişti, işin boyutu çok farklı bir hal aldı. bu duruma gelmesinin sebebi ise dışarıya karşı çok büyük bir bağımlılığı olması, başta dediğimiz gibi sosyetenin gerekliliği ve gereksizliği arasındaki ikilem de aslında önemli bir nokta. eğer anna, levin gibi bir ayrım yapabilseydi (benliği ve dış dünya arasında), ne çevresinin dışlamasından o kadar etkilenirdi ne de vronskiy'e abartılı bir şekilde bağımlı olmazdı. tabi ki anna ve levin arasında çok büyük bir fark var, o da anna'nın üzerinde çok büyük bir baskı olması ve yaralarının çok daha derin olması.

levin'in bu ayrımı nasıl yaptığını sonda yazar çok açıklayıcı bir şekilde betimliyor fakat bu her insanın içerisinde bulacağı ve yol alacağı bir durum. ayrımdan kasıt ise açıklamak gerekirse, insanın dışarıdan ne denli etkilenebildiği/bağımlı olduğu, kendisiyle ne denli barışık olduğu olabilir. en önemlisi ise yazarın başlıca değindiği iç huzur. levin mutlu bir hayat sürse de içerisinde varoluşsal problemler yaşıyordu ve bunu çözerek, kendi içerisindeki huzur ile dış dünya arasında bir çizgi çekti. bu da anna'nın ruhsal durumuna zıt bir tutumdu.
devamını gör...

rüyada daha önce gördüğü rüyaya gönderme olması

eğer mesaj içeren bir rüyaya gönderme yapılıyorsa "ben sana söylemiştim" anlamına gelebilecek tavır.
devamını gör...

bir kadına edilebilecek en güzel iltifat

sen kaç köşeli yıldızsın.
devamını gör...

yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar

otobüste kalkacağım sıra, yanımda oturan amcanın izin istememi duymaması nedeniyle tekrar geri oturmam ve bana hayretler içinde bakan bir kızla göz göze geldiğimizde ikimizin de içten bir şekilde gülmesi. yıllar geçse de halen ufak bir tebessüm ettirir.
devamını gör...

yolu uzatmaya sebep olan şeyler

heyheylerinin nüksetmesi sonucunda biraz daha zamana ihtiyacın olduğunu anlamak.
devamını gör...

güne bir alıntı bırak

"bizim hastalıklı bir hassaslıkta olduğu için sık sık hastalanan tüm özgüvenimizin, tüm kibirliliğimizin ve iddialarımızın ve aynı zamanda tüm gösterişimizin ve böbürlenmemizin temelinde başkalarının görüşleri yatmaktadır. lüks, bu endişe ve düşkünlük olmadan, olduğu şeyin onda biri bile olamazdı."

-arthur schopenhauer
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim