emrebey003 - öne çıkan tanımları (1. sayfa)

1973 yapımı bir natuk baytan filmi.
başrollerinde cüneyt arkın, zuhal aktan ve kazım kartal ın oynadığı zengin kadrolu bir filmdir.
bence serinin en iyisi olabilecekken konu ve konsept iyi değerlendirilememiştir.
filmin kurgusundaki bazı eksiklikler, bazı mantık hataları, abartıları olmasa bu film senaryo olarak diğer filmlerrden açık ara ilerde bir film olacakmış.
konu:
battal gazi artık yaşlanmış çoluğa çocuğa karışmış, köyünde ailesiyle yaşamaktadır.
bizanslılar intikam için dünyanın değişik yerlerinden 12 ünlü savaşçı toplayıp battal gazi nin köyünü basarlar ve herkesi öldürüp onu yaralı halde esir alırlar. battal gazinin oğlu (yine aynı roldeki cüneyt arkın) hem ailesinin intikamını alacak hemde babasını esaretten kurtaracaktır.
bunun için gizlice saraya girmesi , ve bu 12 silahşörü tek tek öldürüp , üzerlerine bulunan zindan kapıların anahtarlarını alması gereklidir.
değişik bir film, 70 lerin konusu adeta labirenti andıran eski çin filmlerinden esinlenmişe benzemektedir.

iyi bir bilim kurgu, korku ve gerilim filmi için 17 dakikalık film süresinin oldukça yeterli olduğunu ve havalı ve pahalı başrol oyuncularına gerek olmadığını, hatta oyuncuya bile gerek olmadığını ispat eden, her bölümü konuca bağımsız çekilen dizi.
bazı bölümler mükemmelken bazı bölümleri oldukça vasattı, o vasat bölümler nedemiyle ortalamam 10 / 7.5

taksicilik mesleğinde anı ve anlatacak malzeme bol olduğu, ve tek bir taksici yerine taksi durağında çalışan birçok kişiye odaklandığı için de zekice tasarlanmış bir dizi konusudur.

1971 yapımı bir yeşilçam filmi.
elbette filmi eleştirirsek keyf alamayız ama filmde kızının namusunu kurtarmak için kiralık koca tutan bir baba sahte de olsa bulduğu ve anlaştığı damat adayına bir mal mış gibi davranmaz. tam aksine sağda solda laf etmesin diye yüzüne güler gerçek damadı gibi davranır.
film şarkılar ve nostaljik değeri için izlenebilir.

filmlerde yönetmen ve senaristler oyunculara filmdeki karakterlere sorulması gereken soruları sordurmuyorlar ve davranmaları gerektiği gibi davranmıyorlar, biz seyirciler bu nedenle ters köşe oluyoruz.
oyunun kurallarını oyun devam ederken koyan adamı asla yenemezsin, yönetmen dedikleri kişi işte tam da budur.
beni filmin içine misafir olarak sokacak bir program geliştirsinler, on dakkada kimin kim olduğunu size söylerim, ve tedbiri alırım, fuzuli riske lüzüm yok. sonrasında filmdeki sıkıntılı herkesin kahvesine birer miktar uyku ilacı at, kahve ikram et, uyuduklarında ellerini, ayaklarını bağla , ayrı ayrı odalara kilitle, ve ne anlatırsa anlatsınlar dinleme, polisi ara yada polisi bekle oh mis.
yok ciyak ciyak bağırmakmış, yok kaç kovalaymış, yok ekşın mış, akıl oyunuymuş, ben şerlok holmes değilim daha iyisiyim ....

mark twain in bir romanındaki çocuk karakter.
romanın yazarı mark twain, yıllar sonra bu karakteri çocukluğunda büyüdüğü kasabada tanıdığı , kendisinden 3- 4 yaş büyük olan ve gerçek adı tom blankenship olan, işçi olan babası yaşadığı kasabanın sarhoşu olan yoksul, bakımsız, zayıf bir çocuktan esinlenerek oluşturduğunu söylemiştir.
cahil, bakımsız bir çocuk olarak tanımladığı tom blankenship in sonradan yatılı okullarda okuyup bir eyalette sulh hakimi olduğunu söylese de yapılan araştırmalarda bu kişinin hırsızlıktan hapse girdiği ve o sırada koleradan öldüğü yönünde bilgilere ulaşılmıştır.

bir çok kurgu ve mantık hataları barındırmasına rağmen nostaljik etkisiyle izlenilebilen film.
1: kör bir kızın gidecek yerim yok deyip on dakika önce tanıdığı 3 bekar erkekle onların yaşadığı eve gitmesi mantıksızdır.
2: kız kör olsa da hem eşyaların, hem banyo ve lavabonun hemde her yanı dökülen konağın durumunu dokunarak çoktan anlayacaktır.

film güzeldir ancak abartıldığı kadar üst bir film değildir.
ancak bu filmi ünlü oyuncular yerine hiç tanınmamış iki oyuncu oynasaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

bu film , akira kurosawa nın 1961 yapımı yojimbo filminin western uyarlaması formunda yemiden çekimidir.
filmin alıntılandığı yojimbo nun japon dilindeki anlamı '' paralı koruma'' dır.

bu film ünlü twilight zone serisinin 1985 yılında çekilen special service adlı bölümünden bir esindir.
film ufak hatalar hariç kurgu hatalarından arındırılmış, izleyicinin kafasındaki soruları giderecek biçimde mantıksal çerçeveye oturtulmuştur.
ve harika bir yeniden çevrim filmidir.

yeşilçam daki bütün klişelerle bir güzel dalgasını geçen ama kesinlikle basit olmayan 1989 yapımı bir ertem eğilmez filmdir.
işin ilginç yanı filmin yönetmeni ertem eğilmez inde zamanında filmlerinde tiye aldığı bu klişeleri kullanmış olmasıdır. yani yönetmen kendi filmlerini de tiye alacak kadar özeleştirel bir filme imza atmıştır.

süper bir konuyu bence yeterince iyi değerlendirememiş bir film.
oyuncular film için doğru seçim mi emin değilim.
absürd komedi desem tam değil, dönemin ünlüler geçidi desem tamam ama arada filmin senaryosu kaynayacak, yeterince zeka ürünü espri yoktu, filmde un var yağ var şeker var ama helva bir türlü ortaya çıkamamış.
o malzemeye ben kendim senaryo yazsam daha iyi bir senaryo yazardım desem inanmazsınız şimidi.

muhteşem başlayan ama uzadıkça etkisi azalan bir dizidir.
uzayan diziler kendini tekrarlamaya başlar.
seyircinin aklında kalıcı olsun diye her karakterin sürekli kullandığı pelesenk cümleler zamanla rutin hale gelir.
dizi stüdyoda çekildği için sıcak mahalle ve komşuluk atmosferi tam olarak yansımaz. daha çok esnaf komşuluğu formundadır.
dekorlar giysiler başarılıdır.

bunu izleyeceğime tom ve jery izlerim dediğim film.
filmlerde çok prestijli gösterilen silahşörlük birimi fransa da 1814 te fazla masraflı olmaları ve bütçeye olan yükü gerekçe gösterilerek dağıtılmıştı, işlevsel olsaydı devam ederdi.
çünkü tarih göstermiştirki ortak hedefe odaklı düzenli ve koordineli bir ordu, süslü elbiseler ve tüylü şapkalarla bireysel bazda hareket eden ve
ülke için pahalıya mal olan bu kişilerden çok daha üstündü.

filmde yansıttıkları anne ve baba figürlerinin muhteşem olmasına karşın, hem mükemmel baba figürü münir özkul un hem de mükemmel ana figürü adile naşit in gerçek hayatta aile hayatlarında pek yüzlerinin gülmemesi ile bir ironi taşır.

çocukken en eski bölümlerinin tekrarlarını izlemiştim, konu dağarcığı oldukça sınırlı olan bir çizgifilmdi.
kasabaya bir canavar robot gönderilir, derhal voltron oluşturulur, güç bela robot imha edilir, robotu gönderen cadı bu seferde sen kazandın voltran ama gene görüşeceğiz der.
ve gelecek sefer de ve sonraki seferde hep aynı şeyler olurdu.

serinin en kötü filmi olarak bilinir ancak o kadar da kötü değildir.
batman a yeni bir yorum getirmiştir: esprili, hareketli, neşeli, ışıl ışıl bir batman .
ancak klasik batman severler bunu beğenmemiş, batman ın , anne babasını kaybettiği travmatik geçmişin izlerini taşıyan durgun sessiz , mistik hero motifini tercih etmişlerdir.

sanki karakterlerin komik olmaya zorlanmış gibi oynadığı bir film.
aslında filmde polisler, daha doğrusu abd polisleri çaktırmadan ve çaktırarak yüceltiliyor.
film, kurgu ve senaryolarının gelişmeye başladığı 90 lı yıllara ait bir film olmasına rağmen 70 lerin aksiyon komedi filmleri ayarında kalmıştır.
filme komedi unsuru katmak için filme katılan karakterler ve kişiler fiziksel özellikleriyle komedi yapmışlardır.
her zamanki polisiye film klişelerindeki saçmalıklardan biri:
devletin tüm imkanları elindeyken, yasal silahları, bağlantıları, ekip arkadaşları varken azılı suç baronlarını yakalayamayan üstelik fare gibi tuzağa düşen iki polis,
silahları , ekip arkadaşları ve rozetleri yokken tek başlarına bütün mafya teşkilatını yok ediyorlar.
o mantığa göre keşke bu adamlar polis olmasaydı.
bu arada filmde kurt russel in sylvester dan daha iyi bir oyunculuğa sahip olduğunu da belirteyim.

stephen king in aynı adlı romanından uyarlamadır.
kısmen drag me to hell 2008 ve pumkinhead 1988 filmlerine benzer.
filmde nedenini bilmesem de inceden italyan güzellemeleri bulunur.
filmin yönetmeni italyan arkadaşlarına ufaktan jest yapmış olabilir.

abartılmış bir filmdir, burdaki konunun sevginin gücü olduğunu düşünmüyorum.
bir kiralık katil sevimli olamaz.
natalie portman bir röpörtajında henüz çocukken oynadığı filmi yıllar sonra yaptığı açıklamada karmaşık ve sarsıcı bulduğunu söylemiş.