vesikalı yarim (film)

1968 çıkışlı,lütfi ömer akad'ın yönetmenliğini yaptığı, baş rollerini türkan şoray, izzet günay'ın paylaştığı ve 'kalbimi kıra kıra' adlı şarkının dilimize dolanmasına sebep olduğu klasik ama muhteşem görüntü ve sahnelerle beğeni toplayan dramatik bi eril zihniyet filmi; bazı repliklerine sövmek istesem de yönetmenliği için bile izlenebilir olduğunu düşünüyorum.

pavyonda çalışan sabiha ile manav halil'in saf aşkını konu alan siyah beyaz filmdir. aşk iyi güzel hoş, replikler de mükemmel ama izlerken kızacağınız bazı noktalar olabilir. yine de beni etkileyen bir repliği buraya yazmak istiyorum.

--! spoiler !--

sabiha'nın arkadaşı, sabiha'ya halil'in evli olup olmadığını sormasını ister. bunun üzerine sabiha'nın "sorar mıyım hiç, küstürür müyüm hiç halil'i" demesi...
bu kadar temiz sevmek, incitmekten kaçınmak filmlerde kaldı ne yazık ki.

--! spoiler !--

bir de türkan şoray'ın filmdeki güzelliğine hayran olmamak elde değil.

'çok eskiden rastlaşacaktık' repliğiyle bir neslin unutulmayan filmlerindendir. türkan şoray ve izzet günay başrollerini üstlenmiş, iyi ki de üstlenmişler ikisi de harika iş çıkarmış. evli olduğu halde sabihaya aşık olan halil'i ve sabihayla olan aşklarını anlatır film. türkan şoray'ın gözlerine bakıp da aşık olmayan adam mı olur zaten.

ister sen filmden anlamıyorsun deyin ister filmin olayı bu deyin ama ben bu filmde sadece sabiha'nın aşkına yanarım. halil evde 2 çocuğuyla karısını bırakmış bir adamdan başkası değil gözümde. ister aşık olsun ister başka şey. zaten boyalı, güzel kokulu kadın sevdasıydı onunki.
fakat sabiha öyle mi ? ailesi olduğunu öğrenince onurlu hareket etti de acı çeke çeke uzak durdu. yine de filmin sonunda insan ikisine de acıyor. hele de sabiha'ya, gözlerinde o acıyı görüyor hissediyorum adeta.

tabi şükran ay 'ın hakkını yememek lazım. film güzelse bunda çok büyük bir payı var. o ne güzel ses, ne güzel şarkı. son sahnede kalbimi kıra kıra giriyor ya ben bitiyorum zaten.
ah sabiha...

biraz önce izlediğim hemen sözlükte hakkında başlık açılmış mı diye arattığım filmdir. yazım yanlışları olabilir çünkü hala gözlerim nemli klavyeyi net göremiyorum . döneminin enlerinden olan türkan şoray'ın 23 yaşında zirveye ulaştığı en iyi kadın oyuncu kategorisinde altın portakal almasını sağlayan film . çekim teknikleri , senaryosu , oyunculuk ve müzikler çok başka çok bam telinden .

belli aralıklarla açıp izlediğim bende yeri çok ayrı olan lütfi ömer akad filmi..

sevmek de yetmiyormuş
çok eskiden rastlaşacaktık...

yine izleme zamanım gelmiş demek ki

benim için bambaşka bir anlamı olan sinemamızın başyapıtlarındandır ki 2017 izmir kitap fuarında hiç böyle bir adetim alışkanlığım yoktur ama filmin afişini almıştım küçük boyda.ahh sabiha ile halil ahh.film ile özdeşleşen kalbimi kıra kıra da apayrıdır.

fazla romantize edilmiş film. oyunculuklar güzel.

gelgelelim halil gibi egoist kibirli kırkından sonra kendini kanıtlamaya çalışan bir erkek ile masum hayalleri olan bir kadının hikayesinde halil tam bir şerefsizdir. yani semtin abisi millet ona abi çeken bir tip beyoğlu mekanlarına gidiyor orada da en güzel kızı kendine biat edicek mi onun savaşını veriyor. en sonda da kızı bıçaklıyor ve kız ben yaptım dediği zaman egosunu, erkekliğini tatmin etmiş oluyor ve terk ediyor. olan da sabiha'ya oluyor.

halil tam kıro, hödük bir tip.

türkan şoray ve izzet günay'ın başrolde olduğu türk filmidir.
yönetmeni lütfi ömer akad
öyküsü ise sait faik abasıyanık'tan esinlenilmiştir.

manav halil ile pavyonda çalışan sabiha'nın rastlantı sonucu tanışması ve aşık olmaları konu edinilir. ancak halil sabiha'dan bazı şeyleri gizler. olaylar gelişir.
filmin müziğini ise şükran ay seslendirmiştir.

film güzeldir ancak abartıldığı kadar üst bir film değildir.
ancak bu filmi ünlü oyuncular yerine hiç tanınmamış iki oyuncu oynasaydı çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

senden bana ne kaldı, bir hatıradan başka?


türkan şoray ve izzet günay'ın başrolde olduğu lütfi ömer akad tarafından çekilmiş 1968 yapımlı türk filmlerinden birisidir.

evli ve iki çocuk babası biraz da çapkın sayılabilecek manav halil ve pavyonda çalışan sabiha arasındaki aşkı/ ayrılığı anlatır.

çok duygu yüklü bir filmdir, bence izleyin.

lütfi ömer akad yönetmenliğinde çekilmiş olan 1968 yapımlı türk dram filmi; türkan şoray ve izzet günay başrolde yer alıyor.


manav olan halil ve pavyonda çalışan sabiha'nın tanıştıktan sonra yaşadıkları aşkı konu edinir ama adam evli olduğunu söylemeyen bir kandırıkçıdır.
kendisinin iki çocuğu vardır ama aklı fikri hovardalıktadır, karısının yüzüne bakmazken gidip daha dekolte giyinen, başörtüsüz ve bakımlı kadından hoşlanır, onunla ev tutarlar, sabiha onun vesikâlı yâridir, mutlu olmak isterler ama bu aşkın sonu yoktur, aşkın anlatıldığı sahnelerin çıkmaz sokaklarda çekilmesi bile bunu destekler niteliktedir.

halil'in sabiha ile ev tutup mutfakta eşyaları yerleştirdikleri sahne çok duygusaldır ayrıca ayrılık sahnesi de etkileyicidir.

birisinin evli olması, diğerinin evlenemeyecek bir geçmişe sahip olması, aralarında bir uçurum açar, birbirlerini bu kadar geç bulup bu kadar erken yitirmek ikisini de fazlasıyla zorlar ama elden de bir şey gelmez, gelmeyecektir.

türkan şoray'ın güzelliği için bile izlenecek filmdir.
en sonunda ikisinden de geriye bir şey kalmayacaktır, anılar dışında.

zaten bütün aşklardan geriye bir anılar kalır.

son sahnesi hariç arabesk bir palavra. öyle bir film düşünün kü orhan pamuk gibi türk halkının içinden gelmeyen fakat türk halkının davranış ve duygusal özelliklerini çok iyi gözlemlemiş bir yazar bile, opus magnum'u olarak kabul edilen kara kitap'ta bu filmden mülhem bir kaç sayfa karalıyor. türk sinema ve dizi tarihine kötü anlamda öylesine yön vermiş bir epopeden bahsediyoruz. neden mi ?

filmdeki bar-pavyon kadını ve kendi halinde çocuk sahibi evli erkek ilişkisi, gerçek hayatta benzerlerine rastlanabilecek bir ilişki türü olsa da bu beraberliğin dinamikleri aşktan ziyade kadının erkekten maddi, erkeğin ise kadından şehvet ve kendini gerçek bir erkek gibi hissettirme tatminini yaşadığı bir çıkara dayanır. ulvi hisler, duygu dolu sözler, fedakarlık o çağda rastlansa da bu tarz yasak ilişkilerin özelliklerinden değildir. bu ilişkilerde bol miktarda kıskançlık, şiddet, alkol ve onun getirdiği karşılıklı zarar verme, nihayetinde erkeğin maddi gücüne denk başka birisinin bulunması veya erkeğin şiddetine tahammül edememekten kaynaklı bir terk ediş vardır. unutulmamalıdır ki kendi bedenine ve haysiyetine acımayan kadın karşısındakine de acımaz. bu tür kadınların tamamına yakını, bu ilişkiyi part time olarak sürdürüp, işlerine devam ederler.

işte mağrur ama aşık erkek, kötü yola düşmüş ancak aşık ve özünde haysiyetli kadın klişesini açısından bu film çok kötü bir çığırın sürdürülmesine vesile olmuştur. bu filmin değirmenine su taşıdığı erkek kadın ilişkilerindeki arabesk bakış açısı yüzünden, pek çok erkek olmayacak maceralara atılmış, kendisini ve ailesini üzmüş, servetini kaybetmiş ve bir kısmı da katil olmuştur.

filmin benim açımdan fenomen olmasını sağlayan olumlu özellikleri ise siyah beyaz olması ki sarışın türkan şoray'ı ancak siyah beyaz bir filmde bu kadar tesirli ve cazibeli kılabilirdiniz. bilhassa izzet günay'ın onu ilk gördüğü sahnede, bir sigara içebilir miyim, yakar mısın ? derkenki hali efsanedir ve adeta filmde olduğu gibi sizin de kafanızda müzik durur, çarpılırsınız. son sahnede kadraja eş ve çocukların girmesiyle, izzet günay'ın gitgide küçülmesi, uzaklaşması ve türkan şoray'ın o erkek dolu kalabalık içerisinde ebediyen kaybolması, fonda çalan şarkı, istanbul'un son güzel yılı olan 1967 panoraması, her şeyiyle mükemmeldir.

bir lütfi ömer akad filmidir.

filmin senaryosunu safa önal yazmıştır. senaryo öykücülerin şahı sait faik abasıyanık'ın menekşeli vadi isimli muhteşem öyküsünden hareketle yazılmıştır. menekşeli vadi türk edebiyatında yazılmış en iyi öykülerden biridir. vesikalı yarim (film) de en iyi filmlerden biridir.

filmde türk sinemasının sultanı türkan şoray, izzet günay, ayfer feray, semih serezli, aydemir akbaş, behçet nacar, hakkı kıvanç, selahattin insel ve osman alyanak oynamıştır. film türkan şoray'a antalya film festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülü getirmiştir.

bu film benim için tek kişilik bir aşk hikayesidir. halil karakterinin yaşadığı aşk değildir. aşk sayılmaz. ama sabiha karakterinin yaşadığı, hem kendi içinde hem de halil ile birlikte, büyük bir aşktır.

bir gazinoda konsomatris olarak çalışan sabiha'nın karşısına manavlık yapan halil çıkar. o ikonik ilk karşılama anı bir anlamda aşkın ilk temasıdır ama yine de bence hala tek taraflı bir aşktır bu.

filmin devamında evli olduğunu öğreneceğimiz halil ile ikili bir hayat yaşayan sabiha arasında başlayan bu aşk bir noktada bitmeye mahkumdur. ama sabiha bu aşkı çok güzel yaşar. erkekliğinin verdiği güvenle yaşayan halil ise yaptığı her şeye rağmen bir hevesin kurbanıdır bence.

çok eskiden rastlaşacaktık. çok.

muhteşem bir filmdir.

-evli misin halil?
-kem küm.
-doğruyu söyle lütfen.
-evet.

directed by lütfi ömer akad.

-sabiha çocukları görür. dede sabiha'yı kovar.ayrılırlar.

directed by lütfi ömer akad.

evet güzel sözler var fakat çok uzatılmış bir konu var. üniversite yurdundan eve çıkmış 2.sınıf öğrencisi gibi triplere giren halil'in uzatılmış versiyon hikayesi. müzikler ve diyaloglar güzel fakat konu yersiz uzamış tıpkı breakfast at tiffany's de olduğu gibi.