biraz yanaş, biraz daha. bu kafi. söyle bana adın ne? elinle yokla nefesin yerinde mi? kokla bakalım etrafı. bin bir çiçekten hangisi kokar? kendine sormadan geçme ama. geçersen neler olacağını biz de bilmiyoruz. geceleri gündüzlerle bağlayan kahve bardaklarında, yere yığılmış tonlarca kağıtta görür müsün hep sanrılar, onlarda kaybolur musun sürekli sorarken etrafa, adım ne?. taze kimliklerle sürüklerken kendini oradan oraya, elinle koymuş gibi hissetmezsin ama di mi? koyduğun yerde de el sıcaklıgı yoktur çünkü. bedenindeki tozları da arındıramazsın insanların. insanlığı filitresiz içerken dolaşırsın biraz. adım adım. ınsandan insana. gezegenden gezegene. yörüngeden yörüngeye.
bunu biliyorum. insan yörüngelerini yaratır. yörüngeler insanlarını yutar. sessizliğinde süzüldüğümüz o yörüngelerde bağdaş kurduk. uyuştuk, kalkarsak canımız yanacak. arkamızda önümüzde sağımızda solumuzda koskoca insanlar, koskoca semtler, koskoca ağızlar. hayat ile öpüstüğümüzü sanarken aslında ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. utanmaya gerek yok. "çünkü hayat böyledir". bu evrenin tüm sinirlerini sürekli üstümüze çekiyoruz sanki.
kurban seçiyoruz . hayatlarına girip parmak izlerimizi alnına çat diye mühürleyebileceğimiz kurbanlar. elimizi kolumuzu sallaya sallaya hayatlara girip bir anda puf! olup kayboluyoruz. bunu da çok severek yapıyoruz aslında. neden? çünkü hayat böyledir. aynı zamanda kurban da ediliyoruz. sonra boşverip kendimize fısıldıyoruz, hayat böyleydi ya işte, melodilerine izin vermek gerekir.
bir nevi mazoşizm gibi. hem acı hem de bir zevk aşısı. en başında kapattınız çiçeklerinizi güneşe. kendi yörüngelerinizde. her seferinde kurban ettiniz çiçeklerinizi. yapmasanız, sırtınızda büyük pişmanlık. keşkeleri de asla sevmeyiz. bu durumlara ısrarla düşeriz. bile bile. tekrarlarca. kör kalmışçasına. bilinçaltımızın oyunlarıyla. farkında olamadığımızın farkına vardığımız o güçlü oyunlar. dönüp durup kanatan o sıcaklık hep orada. gitmeyecek. elini dizimize koyup özgürlüğümüzü bulandıran o duygu. çünkü hayat böyledir. onun benlerini vücudumuzda taşıyacağız. insan hissedebildiği sürece var. insan hissettirebildiği sürece var. insan körkütük bir şekilde var. bazen özgürlük düşmanı gibi. ama var. orda. siz de varsınız. biz de varız. yörüngelere yaslanmış, kafalarımız birbirimizin omzunda.
buradayız. her seferinde
müzik gurubu ( kendileri )
devamını gör...