huyluhuysuz yazar profili

ooo kendilerini tanrı zanneden müslümanlar da doluşmuşsa işlem tamamdır. buraları da mı buldunuz. kendini kurtarmış gibi milleti cehenneme odun da yapmış. cehennem boşa yaratılmamışmış. sen cehennemde yer tanımlarını buradaki garibanlar için değil deve hamuduyla götüren ağa babaların için yap. yerse tabi.

evet gülmekten çatlayacak, patlayacak.

biz bir şekilde yakayı kurtardık da bu dinciler yediden yetmişe milletin yakasından düşmeyecek anlaşılan. bir çocuğun eğitimi için gerekli olan evrensel ahlak ilkeleri şu ya da bu şekilde verilir. aman deyim siz musallat olup da çoluğu çocuğu zehirlemeyin. hastalıklı fikirlerinizi kendinize saklayın. memleketin hali ortada. über gelişmiş fikirleriniz ve vizyonunuzla iki lokma ekmeğe muhtaç olduk. bari gelecek nesilleri mahvetmeyin.

siyasal islamdan ve şürekasından kurtularak ile başlanabilir.

bir zülfü livaneli türküsüdür.

tozlu yollarına düştüm de geldim
haramiler kesmiş suyun başını
yolların bacını verdim de geldim
bilmem kim silecek gözüm yaşını

kendime kastım ali dağlara küstüm ali
dar günde dostum ali
kınama hallerimi bağlama dillerimi
açık et yollarım

zalimin elinden kapına geldim
kan gölü içinde bunaldım kaldım
yetiş ya erenler canımdan oldum
bilmem kim saracak yaralarımı

kendime kastım ali dağlara küstüm ali
dar günde dostum ali
kınama hallerimi bağlama dillerimi
açık et yollarım
buradan

dünyanın her tarafında, özellikle sağ siyasetçiler tarafından başarıyla uygulanan, toplumu birtakım ihtilaflı konularda taraflara ayırma işidir. bu yolla toplumun çeşitli tarafları birbirine öfke duyan, uzlaşamaz, bir araya gelemez hale getirilerek iktidar sahiplerinin iktidarı perçinlenir. az gelişmiş, düşük eğitim seviyesine sahip, ekonomik olarak zayıf, genel bir refah seviyesi yakalanamamış toplumlarda kutuplaştırma politikalarını uygulamak daha kolaydır. neticede kazanan hep kasa olurken halk hep fakir, hep muhtaç hep sömürülmeye hazır olarak kalır. aslında böyle kalması istenir. aksi halde talep edecek, sorgulayacak ve kolay razı olmayacaktır.

kafa dinliyordur. sote bir köşede bir iki satır bir şey okuyup rahatlamaya çalışıyor, kendi çapında sosyalleşiyordur. insana ihtiyaç duymadan, illa yanında birileri olmadan da bir cafede oturulabileceğini gösteren insandır.

kendisini çok sonra bir tedx konuşmasıyla tanıdım. sempatik bir adamdı aslında ama demek ki bu herkesi esir alan yüzyılımızın hastalığı olan meşhur olma, herkesin sizin sevip tanıması isteği, insanların kafayı yemesine neden oluyor ve “aman ne yapayım da gündem olayım” derdi bir süre sonra sizi pimi çekilmiş bir bombaya dönüştürüyor. haliyle nerede patlayacağınız pek belli olmuyor. herkes insan, hata yapabilir tabi ki ama bu hatalar bana göre halis olmayan niyetlerle yapılınca, çabucak tüketip bir kenara atmaya programlı toplum sizi ya linç ediyor ya da unutuyor. (ya da ikisini bir arada yapıyor her neyse...) başka eğlencelere doğru yelken açıyor. bence aslında kimsenin derdi bilgilenmek değil. derdi bilgilenmek olan zaten bunun için ne çaba sarf edilmesi gerekiyorsa o çabayı sarf ediyor. günümüz geçsin, anı dolduralım, bu arada üç beş işe yaramaz hap bilgi öğrenir, biraz şaşırır biraz cahilliğimizin farkına varır sonra da bugün de ne çok şey öğrendim zannedersek ne ala. oytun hoca ya da esg’nin anlattığı şeyler çok kitabi, alıp götüren şeyler değil. mutlaka alanında uzman, bilgili, değerli akademisyenler ancak bunların anlattığı şeyleri biraz mürekkep yalamış, okumuş, yazmış, çizmiş herkes aşağı yukarı biliyor ama toplumun genel bilgi düzeyi o kadar yerlerdeki (celal şengör bir ara afganistan olarak tanımlıyordu. o kadar kötü mü bilmem ama) biraz değişik bir şeyler duyunca kişiler de bunu güzel satınca ilgi hemen o kişinin üstüne kayıyor.

sadece magandaca hislerle ve taciz maksatlı değil bazende trafik canavarlarının üstünüze çıkmaması için yapılan ön uyarıdır. örneğin tali yoldan üzerinize fırlamasın veya şerit değiştirirken sağını solunu kontrol etsin durup dururken size yanlamasın diye yapılır.

bol bergamotlu ve ziyadesiyle demli, koyu bir çaydan tam randıman almaya çalışan kişidir.

yahudi asıllı, avusturyalı, hümanist yazar. birleşik avrupa hayali kuran zweig, çağının ötesinde bir zihin dünyasına sahiptir. nitekim hitler'in faaliyetleri ve avrupa'nın içinde bulunduğu durumu kaldıramayan hassas sanatçı ruhu, ağır bir depresyona sürüklenir ve büyük yazar, eşiyle birlikte o günleri görmektense çok sevdiği avusturya'dan bir hayli uzakta, sürgünde, intihar etmeyi seçer. eserlerinin bir önemli bir kısmını biyografilere ayırmıştır. iyi bir araştırmacı olan zweig biyografilerinde kahramanını size öyle ustaca anlatır ki örneğin kendinizi macellan ile birlikte seyahat eder halde bulursunuz.

apfelstrudel buradan

“vurguncular, vurguncular bu akşam lale sinemasında”

tez bittimi ? ne zaman bitiyorsun ? e bitir artık! kafa atma isteği uyandırır.

karıyla, kışıyla ünlü erzurum’a yağmur yağması durumudur. nitekim bilim insanları türkiye’nin artık yarı tropikal iklim kuşağında kabul edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. küresel ısınma dedikleri bu olsa gerek. diğer taraftan ülke genelinde de mevsim sıcaklıkları normalin üzerinde seyrediyor. hatta istanbul’da kuraklık riski mevcut.

ismini roma savaş tanrısı mars’tan alan gezegen ve roma savaş tanrısını ismi. juno ile jüpiter’in oğlu olan bu abimizin kökeni ise esasında yunan savaş tanrısı ares’e dayanır. laf aramızda kendileri çok fazla özgün gelenek üretememiş olan romalılar, bu anlamda yunanlılardan kopyalama işinde bayağı mahirdirler. rivayete göre mars, romanın kurucu babası ve biraz sinirli bir arkadaş olan romulus’un ise babasıdır. e koskoca roma’yı kuranların sıradan babadan gelmesi beklenemezdi herhalde değil mi... savaşçılar, askerler, komutanlar, imparatorlar sefere çıkmadan evvel mars’a dua ederlerdi. antik romalılar ise kökenlerinin mars’tan geldiğine inanırdı.

eski bir türk-şaman inancının tezahürü olan gelenekten ötürü cenazelerde dağıtılan helva türüdür. geçmişlerinin canına değsin diye yapılır, dağıtılır. bir lezzet olarak ise un helvasından çok daha elittir. boğaziçililerin favori tatlısı olduğu söylenir. çam fıstıklı veya cevizli olanı ise bu güzide tatlımıza ayrı bir lezzet katar, bir üst noktaya taşır. yanında dondurmayla ise nirvanaya ulaşır. irmiğin tereyağı ile kavrulması ise olmazsa olmazdır.

yaşlanıldığının göstergesidir. hele şöyle kalu beladan hikayeler serisine başlamışsa kişi, artık iyice ihtiyarlamış demektir. tabi geçmişe özlem duymanız için güzel bir geçmişe sahip olmanız gerekir ki aslında esas meselede o dur. şimdilik çok sıcak ve güzel anılarla hatırladığım çocukluk günlerime özlem duymaktayım. sanırım o kadar da ihtiyarlamadım. bakalım gelecek günler bana neler gösterecek.

şilili general ve devlet başkanı. abd'nin arka bahçesinden ileri karakoluna kadar seri darbelerin yapıldığı soğuk savaşın en cafcaflı döneminde, bizim anlı şanlı kenan paşamız gibi o da güzide şilimizi gomünist eline bırakmamış, meşru, seçilmiş, marksist devlet başkanı salvador allende’yi faşist bir darbeyle devirmiş ve ölümüne sebep olmuştur. inşallah diğer darbeci arkadaşlarıyla birlikte cehennemin ta dibinde o günleri yad ediyorlardır.

yu es ey, si ay ey, ay ti ti şab lorenz...
arandı tarandı bulundu pinoşe (bkz: şiliye özgürlük)