ilkbahardan yazar profili

göksel’in de hoş yorumladığı güzel şarkı.

varoluşsal sancılardan kurtulamıyorum. netleşmiyor hiçbir şey bir türlü.

chandler'la ev arkadaşıdır. başrol olmayı çok istemektedir ama bir türlü o gün gelmemektedir.
ve ayrıca yeni yıla girerken "biri beni öpsün." diye bağırıp duran kızlardan öpücük bekleyen chandler'ı öperek susturan kişidir.
(bkz: matt leblanc)

"çöl ortasında plevne kahramanı" olarak da anılmıştır. 1. dünya savaşında medine'yi ingilizlere bırakmak istemeyip etrafı tamamen kuşatılmış bir şekilde aylarca beklemesi ve çekirge istilasını orduya gıda fırsatına dönüştürmesi; 93 harbi'nde gazi osman paşa'nın, ayakkabılarındaki kauçukları yiyerek hayatta kalmalarına ve çok sayıda kayba rağmen plevne'yi ruslara teslim etmemek için aylarca savunma yapmasına benzetilmiştir.
plevne kahramanı bu defa çöl ortasındadır.
fahreddin paşa medine'yi teslim etmek zorunda kalsa da ayrılırken alabildiği kadar kutsal emaneti osmanlı'ya yanında getirmiştir. hatta 2017'de birleşik arap emirlikleri dışişleri bakanı'nın fahreddin paşa'yı hırsız olarak lanse etmesi ve devamındaki gelişmelerle epey kriz olmuştu.

istemedim değil, doğru sayılır.
alttaki yazar düzenli olarak spor yapıyor.

sevda kuşun kanadında

"yaşadığım kadarıyla güzeldi" diyebildiğim ortalama bir zamanda ölüm bence iyi bir şeydir.
içinde kalmışsa, yapılacaklara, istenenlere bir türlü sıra gelmemişse, henüz sevmemiş sevilmemişse ölüm ukdelerle dolu bir kişiye gelmiş olur. üzücü.. kötü..

gündemi yoğun olarak takip ettiğim zamanlarda midem bulanıyor.
gerçek anlamda.

birini seviyorsam bunun cevabı: aşık olduğum beydir, net.
birine aşık olmayagöreyim değil en yakışıklı onu görmek tüm insanlar flu kalıyor gözümde. hiç bu zamana uygun hareketler değil bunlar.. ah bu ben...

samimiyetle ilgili biraz. acildir önden izaha gerek yoktur.
ancak samimi olmadığımda girizgahı fazla uzatınca sinirlenebiliyorum.işin mi düştü söyle kırk yıllık dostmuşuz gibi davranmaya gerek mi var?

ilkbaharı sevdiğimden

karşı konulamaz bir merak.
normalin bozulup, aklın mantıksız bulması ve hemen dahil olmasıyla "hayır ya olamaz zaten çok saçma" denilen an.
inanmadığın yerden gelince anlaması daha kolay olan an.*

cem karaca, sevda kuşun kanadında şarkısında aşkla beraber sorar hayatın sırrının ne olduğunu. bir cevap alır da. şarkıda da söylendiği gibi, bazı şeylerin, işte budur, diye net bir karşılığı yoktur, bulamayız, bilsek kelimelere dökemeyiz belki. oysa varlığına inanıp bulmayı istediğimizde ancak naif bir şekilde yaklaşmayı, an an yaşamayı, bulsak doyulamayacağını bilebiliriz.
buradan

çocukların ağlamak dışında yaptığı (onların dünyasında kendilerine göre sıradan olan) her şey.

yakın zamanda karşılaştığım ve her ikisinde de beni karamsar bir ruh halinden alıp musmutlu eden hatırladığım ikisi şu şekilde; ilkinde hastanede muayene sırası bekliyorum. ortopedi bölümü önü. kolu bacağı alçıda olan mı dersin, sıra beklemekten bezmiş olan mı dersin, hastanenin o sağlamı da hasta eden havası mı dersin... çıt yok, bazen birileri sessizce konuşuyor arada hafif bir uğultu olup geçiyor. sonra bir yerden aşırı tatlı bir sesle bir kız çocuğu şarkı söylemeye başladı. biraz söyledi, söyledi, annesi uyardı sustu. çok geçmeden bir daha bağırarak söylemeye başladı. sonra koridorun diğer ucunda bir başka kız kalkıp dans etmeye başladı. çok mutlu olmuştum. ikincisinde ise pazardayım. yine koca koca insanlar kimsenin yüzünde bir tebessüm bile yok, alalım da gidelim, havasında. o an ben de farklı sayılmam. arkamdan hızla bir çocuk koştu, solumda balık tezgahı vardı, sağımdan yaklaştığını hissettim ama solumda durduğunu ancak görebildim. o hızla gitti, balıklara tek tek eğilip "konuşsana konuşsana benle" diye bağırmaya başladı. aşırı enerji doluydu. istemsizce kahkaha attım. ben kahkaha atınca bir an çevremdeki herkes gülümsedi. bir anlık çocuk hepimizi aşırı mutlu etmişti.

namı diğer (bkz: terminatör)

tarihi selçuklulara dayanan bir türk yemeği. ismini halkın, dönemin hanına "tutma bizi aç" diyerek seslenişinden almış.

çinko değerlerinize baktırın. çinko takviyesi iyi. şampuan olarak da çay ağacı yağı şampuanı. meyveyi de daha çok tüketin. stresi biliyorsunuz zaten. onu kontrol edebilen bana da söylesin.

eksik kalmış gibi... yokluğunda bir hisse kapılıyorsam muhtemelen sevdiğimdir, kıymetlimdir.

yokluğu fark yaratmayacakları bilerek çıkarttığım ya da çıkıp gitmelerini beklediğim için hazır olurum yokluklarına, varlığını da çok umursamam.

ani ölümler yanında aniden çok farklı olayların döndüğü sahnelere geçmesiyle de hep şaşırtıp sürekli duygu değişimi yaşatan dizi. evet son sezon berbattı iki bölüm dışında izlemedim de zaten ama ilk sezonlar harikaydı. kanlı düğün, hodor, arya, jon favorilerimdi.

aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık.
yüz yıldır alacakaranlıkta, koşuyorum ardından.