hayatın sırrı

bence kendi kendine mutlu olabilmek. önce kendin bir kandil olmak ve kendi aydınlanman. sonrasında ise merak etmeyin ateş böcekleri geliyor (bkz: gecemi aydınlatan ateş böceğim misin)

doğru bildiğinden şaşmamak derim. insanlar çok konuşuyor yargılıyor kendilerine bakmadan ahkam kesiyor yerli yersiz fikirlerini merak etmediğin halde fikir beyan ediyor vs vs uzun lafın kısası denge bozuyorlar. doğru bildiğinden şaşma ey arkadaş sonucu her ne olursa olsun . yeri geldiğinde herkesin yüzüne kapıyı kapat dışarıda kalsınlar.

(bkz: düdük makarnası)

şuanki bilgimizle hayatı çözebileceğimiz noktada değiliz.
5000 sene önce firavun için hayatın sırrı kuş kafalı bir adamın taşıdığı bir asa , bir kırbaç ve ayakkabı bağcıyıdı,
3000 sene önce bir yunanlı için hayatın anlamı olimpos ta çalan lir eşliğinde şarap içip üzüm yiyen yarıçıplak yatmış zeustu.
ve özetle : dünyada hala dolar milyarderleri bile ölüyorsa ve bunu engelleyemiyorsa şifreden mifreden bahsetmeye gerek yok.
parayı gemi kantarıyla tartan adamlar bile bu şifreyi bulduramadıysa ya şifre yoktur yada çağdaş bilim olarak hayatın gizemlerinden fersah fersah gerideyiz demektir.

bu bir bilmece. sudaki balık gibi suyu soruyorsun. hayatın sırrı nedir? soruyu sorandır. sensin hayatın sırrı, sen. soruyu dışa doğru sorunca cevap bulamıyorsun. içe doğru soracaksın.

(bkz: kendini bil)

elinden ne geliyorsa yap, olursa olur olmazsa başka bir şeyi dene.

herşeye rağmen gülümsemek, pozitiflik :)

herkes bakış açısına bağlı olarak, hayatı farklı tanımlayıp farklı şeyler yazabilir. bunlardan kimileri diğer söylenenlere göre, kulağa daha hoş gelip kabul de görebilir. ancak ne kadar süslü laflar edip, benzetmeler yapılırsa yapılsın, hayat gözlerimizin önünde, koskocaman somut bir gerçekliktir o kadar. öyle anlaşılmaz sırlar, bilinmezler de içermeyen bir gerçekliktir hayat.
doğanın karşı konulamaz devinimde yaşanan bir değişimler, olasılıklar toplamı.. biz de değişen değiştiren bu büyük devinimin belli bir andaki olasılıklarından birisiyiz. dönüşüp değişen maddeler topluluğunun olasılık fotograflarından biriyiz ve bizde değişip değiştirerek büyük devinimi yaşayıp, dönüşecek ve yeni olasılık fotograflarından bir başkasına evrileceğiz.
birisine kızıp, ondan daha deneyimli olduğumuzu belirtirken kullandığımız "ben yine bu işi yapmakteyken, sen portakalda vitamindin daha.." metaforu aslında durumun pekala da farkında olduğumuzu gösterir zaten..
bir zamanlar hepimiz vitamindik portakallarda, şimdi sözlük yazarları olarak, hayat üstüne ahkam kesiyoruz işte burada ve belki bunu, gelecekte bir başka portakal bahçesinde yine vitaminler olarak sürdürüyor olacağız...

hayatın sırrı, sadece varoluşun kalıplar halinde görünür olma, bilinir olma isteğinden ibaret. bunu anlamak çok basit. o yüzden bir sürü gerizekalı dövme yaptırıp, piercing taktırıp, sosyal medya kullanıyor. herkes kendisini gösterme peşinde. bu hayatın en içkin doğasıdır. bütün bu pespaye girişimlerin, bir sonuca ulaşmayan hareketlerin sebebi bu kadar basit. ama insan beyni gerizekalı bir organ olduğu için bu basitliği kavramakta aciz. basitlik ancak ruhunun derinliklerine inebilen, hisleri gelişkin kişilerin karşısında ezilmekten korkmayacağı bir şeydir. ama insanlar her zaman ezilmekten korkarlar. hatta hayatları upuzun bir korkulacak şeyler listesinden ibarettir. insan sanrısal bir hayvandır, o kadar.