bir zamanlar, uzak diyarlardan birinde çok çirkin bir prens yaşarmış. günlerini avcılık yaparak ve ailesiyle sohbet ederek geçirirmiş.
barışın, mutluluğun ve huzurun hakim olduğu ülkesinde günün birinde kara bulutlar belirmiş.
kuraklık baş göstermiş önce. ekinler büyümemiş. halk açlık ve hastalıktan kırılmış.
ülkenin bu duruma düştüğünü gören düşmanlar, sahte nezaketlerini bırakıp saldırmışlar.
prens bu duruma çok üzülmüş. hastalanmış.
kral oğlunun bu durumuna kahrolmuş adeta.
bir yandan savaş bir yandan ülkenin durumu, ne yapacağını şaşırmış.
bir gün ülkeye meçhul bir yabancı gelmiş.
elinde, daha önce kimsenin görmediği bir makine varmış. gökyüzüne doğrultmuş ve yağmur yağmaya başlamış.
düşmanlara doğrultmuş ve hepsi bir anda ortadan yok olmuş.
bir iki hafta geçmeden bu yabancı sayesinde ülke eski durumuna gelmiş.
kral bu meçhul yabancının kim olduğunu çok merak edince, onu saraya davet etmiş.
meçhul yabancının kimse daha önce yüzünü de görmemiş. hep başını örter, yüzünü kimseye göstermezmiş.
saraya gelir gelmez, başındakini çıkarmış ve upuzun saçlarıyla ortalama güzellikte ama full makyaj bir prenses çıkmış ortaya.
kral hem şaşırmış hem de beceriksiz oğlumu bu kız adam eder demiş.
ve böylece tarihte ilk defa prenses prensi almış.
devamını gör...