kaldırım güvercini yazar profili

kaldırım güvercini kapak fotoğrafı
kaldırım güvercini profil fotoğrafı
rozet
karma: 1451 tanım: 526 başlık: 17 takipçi: 7

son tanımları


ölmek istiyorum ama hala tteokbokki yemek istiyorum

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


ölmek istiyorum ama tteokbokki de yemek istiyorum kitabının ikincisi.

yine terapi kayıtlarının yazıya dökülmüş halini okuyoruz.

biraz daha iyileşmiş, biraz daha öz güvenli.

kendini kabul etmiş ve artık kendisinden nefret etmiyor.

sizi iyileştirmez ama iyi gelebilir. üçüncüsü de gelirse şaşırmam çünkü çok satanlara yerleşmiş çoktan.

bir şey daha yazacaktım ama ofistekilerden birinin yeni flörtünün muhabbeti dönüyor. bana da fikir sorup duruyorlar . kafamı toplar da hatırlarsam yazarım.
devamını gör...

artık şiir okuyan hiç kimsenin kalmaması


ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya

kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
bakıp kapatıyorlar
geceye giriyor türküler ve ince şeyler


*
devamını gör...

prens prensesi sevmedi

çok sevdiğim ve kitaplardan gerçekten anladığını -hatta onlarla konuşabildiğini- düşündüğüm bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine yıllar önce aldığım bir kitaptı.
birkaç ay önce kitaplığımda dururken gözüme çarptı.

edebi anlamda çok bir beklentim olmadı okumaya başladığımda. ama size şunu söyleyebilirim ki, her kadının okuması gereken bir kitap bu.

aşk zannettiğimiz duyguların aslında bazen hırsımız bazen vazgeçemediklerimiz olduğunu o denli güzel gösteriyor ki, adeta aydınlanma yaşıyorsunuz.
hani dizilerde bir an olur ve kahramanın yüzüne gözüne nur iner. öyle bir an.

başta biraz sıkılabiliyorsunuz hikayeden. karakterler az buçuk yavan geliyor. ama yaşananların gerçekliği ve hayattan oluşu bağlıyor sizi kitaba.
devamını gör...

yazarların uyumama sebepleri

mantıklı bir sebebi yok.
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

uykum varken neden kafamı ellerimin arasına alıp oturduğum yerde kestirmeye çalıştığımı bilmiyorum.

ayakta kalmak zorunda değilim. şimdi kalkıp sigara içeceğim uykum kaçacak biliyorum.

ben niye normal sözlük e düştüm ki. düştüm derken hani anlatsana buraya nasıl düştün manasında.
beğeni olarak değil yanlış anlaşılmasın.

sigara içmeye gidiyorum .
gittim. 23 saat önce yazmışım. 1 saat için silerseniz çok pis olay çıkarırım.
devamını gör...

bir hanımefendinin ölümü

bana hep yüksek ökçeler kitabını hatırlatır bu hikaye.
ömer seyfettin'indi sanırım. hani evin hanımı hep topuklularla geziyor . bir gün başı ağrıyor düz ayakkabıyla çıkıyor odasından ve ev ahalisinin hakkındaki düşüncelerini öğreniyor.

yazar esinlenmiş ya da benzer bir öykü yazmış olabilir ama bu kitabın mükemmelliğini asla bozmaz.
devamını gör...

geceleri yapılan vazgeçilmez aktiviteler

kucağıma laptop'u alıp sözlüğü açıyorum.
başlıklara göz atıyorum.
bir numara yok. işte tek tük yazılabilir başlıklar var.

kitap sekmesine bakıyorum. hala son girdiğim kitaplar görünüyor en üstte.

kimse girmemiş. peh.
solumda pirinç patlağı var ama karabuğdaylı. diyette olduğum için bunu aldım.
hem bitter çikolatayla harika gidiyor. ama çikolata böyle erimiş de donmuş gibi.

bir iki dilim yedim ama sorun yok.


vazgeçilmez değil ama kötünün iyisi.
devamını gör...

kadınların soyadlarına sahip çıkması

o da benim soyadım değil ki, babamın.

mesela anneden geçen bir soyad sistemi olsaydı, mis gibi dibine kadar feministliğimizi savunurduk.

ama işte amazon değiliz. aile evinin bile diğer adı baba evi.

bir de o soyadı denen olay çok da önemli değil. kocamdan alayım babamdan alayım. dedemden hatta komşunun teyzesinin eltisinden alayım o soyadını.

ama mesela sırf kadınım diye güçsüz görülmeyeyim. güçsüz göründüğüm için şiddetin kolayca uygulandığı bir av olmayayım.

başımı örtsem , mini etek giysem sokaklarda gülsem ağlasam ayıplanmayayım mesela.

hamileyim diye iş görüşmesine bir sıfır geride başlamayayım.

soyadına sokayım . tek derdimiz soyadı gerçekten.
devamını gör...

sınır (film)

aynı adlı kitaptan uyarlanan ve yine, kitap çok başkaydı , umarım hayalkırıklığı yaratmaz diye düşüneceğiniz bir filmdi.
güzel haber, yaratmadı.

biraz yavaş ilerliyor film ama bu denli yavaş ilerleyen bir film ilk defa neni heyecanlandırmayı başardı.
sonunu bildiğiniz kaç şeyde heyecan duydunuz ki?

tina ve vore'un hikayesi; farklılıkları nedeniyle dışlanan ve bir gün gerçek kimliğini ve değerini bulmak isteyen herkesin hikayesi aslında.
devamını gör...

erkeksiz kadınlar (kitap)

tesadüfen bulup okuduğum kitabın, kardeşim sayesinde filminden de haberdar olduğumda, kitabın içindeki o büyülü havayı ve fantastik öğeleri nasıl izleyiciye geçirecek diye endişelendim.
filmin yönetmenlerinden biri olsam bu denli endişelenmezdim çünkü gerçekten zihinleri pırıl pırılmış.

kadın özgürlüğünün en dipte yaşandığı - ya da yaşanamadığı desek daha doğru- bir dönemde, gerçekten cesur bir girişim olmuş.

her biri kendi bireysel savaşını kazanırken, erkeksiz kadınlar ismi bu kitabın tam da özeti olmuş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

filminden kimse bahsetmemiştir diye görselini bulmuştum ama insan olun biraz faktörünü unutmuşum.
devamını gör...

leydi tan'ın kadın çemberi

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


çin'de ming hanedanlığı döneminde yaşamış bir kadın doktor olduğunu biliyor muydunuz?
bakın çin diyorum...
kızların sadece iyi (!) birer koca bulmak için ayaklarının bağlandığı, evlenene kadar kendi ailesinin, evlendikten sonra ise eşinin ailesinin hizmetini görmek ve onlara boyun eğmekle görevli olduğu bir ülke ve dönemden bahsediyoruz.
ayak bağlama dediğimiz de şu. biliyorsunuzdur ama minik bir hatırlatma yapmakta sorun yok bence.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


işte bu dönemde, anneanne ve dedesinin yetiştirdiği bir kız çocuğuydu leydi tan.
annesini, ayakları enfeksiyon kaptığı ve iyi bakılmadığı için kaybettiğinde daha çok küçüktü.

gittiği ailede ise, eşinin annesi asla doktorluk yapmasına onay vermiyordu.

işte tüm bu zorluklar içinde çevresindeki onlarca kadına tıbbi destek sağlamış bir kadının gerçek hikayesi bu kitap.

kendi yazdığı bir kitap var hatta.
hakkında üç beş bir şey okumak isterim derseniz de;
en.wikipedia.org/wiki/Tan_Y...

lisa see, yani yazarımız bildiğim kadarıyla önce yunxian tan'ın yazmış olduğu kitaba ulaşıyor. sonrasında da araştırıp bu kitabı yazmaya karar veriyor.

beril tüccarbaşıoğlu uğur da bu güzel kitabı dilimize kazandırmış.
devamını gör...

yazarların baş edemediği acıları

yazılarıma bu gece burada son verirken şunu da unutmamanızı istiyorum.

bir acıyla baş edemiyorsanız, onunla savaşmayın. anlatın ağlayın sızlayın.
yazın. çizin.

üstüne üstüne gidin.

çünkü içinize attığınız her şey orada hapsolur ve büyür.

unutmanızı kısa vadede sağlayacak her türlü madde ise, sizi daha da güçsüzleştirir. kendinize daha çok acırsınız ve her şeyi düzeltsin diye bir kahraman ya da mucize beklemeye başlarsınız boş yere.

neler yaşadığınızı bilmiyorum ama zor olduğunu biliyorum.
ama evinizde biriken çöpü nasıl atıyorsanız, yaşadığınız kötü olayları da öyle atın.

içinize atmayın yeter.
devamını gör...

eylül

yaz bitti ama kış da başlamadı. hala çorap giymeden şort ve etek giyebilirsin.

ama akşamları sırtına bir şey almadan çıkarsan üşütür. en çok romantize edilen aydır. hatta içinde 14 şubat olduğu için ikinci aydan beklenirken, gün eksikliği çektiği yetmiyormuş gibi romantikliği de kaptırır şubat.

ılımlıdır. üşütmez çok. ama şaşırtabilir de. bir bakarsın şakır şakır yağmurun altında kalmışsın incecik kıyafetlerle. hop 39 derece.

eylül işte. dokuzuncu ay.

bir de böyle ara aydır. psikolojisi değişkendir azıcık havası gibi, ya depresyona girersin, ya hayatına yön verirsin.
devamını gör...

kıskanmak (kitap)

dizi olarak ekranlara gelecek diye çok sevindim.

bugün 10 dakika izleyip bıraktım.

o müthiş kitap hatırına bir şans daha vereceğim.
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

hiç umrunuzda olmayacak şeyler anlatabilirim.
devamını gör...

şimdiye dek yaşamda en mutlu olunan an

anlar var.




ben dizlerine uzanmışım. o da bana yakın tarihini anlatıyor. saçlarımı okşuyor bir yandan da... *

bir de , daha belki ilkokuldayım. yılbaşı.

evdeyiz. kapı çalıyor. ben açıyorum. kocaman kırmızı bir oyuncak ayı var. babam almış.


rahmetli anneannemdeyim. bütün aile pikniğe gitmiş. ben gitmemişim.
çünkü anneannemi yalnız bırakmak istememişim.

bir süre bana da kızdığını, söylendiğini hatırlıyorum. hatta "sen de gitseydin ne kaldın ki" diyor. sitem edip duruyor.
çünkü o da gitmek istemiş ama çok yaşlandığı ve biraz da rahatsız olduğu için götürmemişler.
çok üzülmüşüm. içim sızlamış.


ve sonra sokağa bakan odanın camının önünde, karşılıklı oturmuş mahalleden gelen geçeni bana tanıtmasını dinliyorum.




ne kadar zor hatırlamak mutlu anları.
ve hiçbiri de öyle çığlıklarla sevinilen anlar değil.
devamını gör...

dorian gray'in portresi

ceku hazırsan yazalım balım.

isim hafızam sıfır.

dolayısıyla yazarken kitabı özet çıkarır gibi anlatmaktan ziyade bana hissettirdiklerinden bahsedeceğim.

öncelikle bu kitap bana, yazarın kendi kibrini yansıttığı izlenimini bıraktı. bundan dolayı duyduğu rahatsızlığı ölümsüz bir karaktere dönüştürmüş.

aynı zamanda iflah olmaz bir marjinal olduğu için, sanatın popülerleşmesini ve herkesçe kabul gören eserleri yadsımış gibi geldi.

insanın içindeki şiddeti, acımasızlığı da dibine kadar hissettirmiş ki, bu da yaşadığı dönemde diğer insanların ona karşı davranışlarına duyduğu bir öfke sanırım.

çok geç okuduğum bir kitaptı. aslında daha önce okumaya yeltenmiştim ama sıkılıp yarıda bıraktım.

şimdi anlıyorum ki, zamanı değilmiş. zamanım değilmiş.

yazarın eşcinsel olduğu haricinde, hayat hikayesine hakim değilim. dolayısıyla yazdıklarımın gerçeklik payı çok fazla olmayabilir.

ama kitap bana bir romandan çok bir isyan gibi geldi.

o kadar kuvvetli ve o kadar etkili ki, bu dönemde bile popüler olmasına şaşmamalı.

yazar bundan hoşlanır mıydı bilemedim. bence daha çok insana ulaştığı için gururlanırdı ama bunu asla dile getirmezdi.
devamını gör...

normal sözlük moderatörlerinin ne işe yaraması

mesela dünyanın en kötü türkçesiyle açılmış başlıkları düzeltiyorlar.
devamını gör...

erkeği mutlu etmenin daha kolay olması

eğer sevdiği siz değilseniz, ağzınızla kuş tutsanız faydasızdır.
devamını gör...

araba kazası geçirme anıları

10 yaşında bile değilim. annem kuzenim ve ben yeniköy'den istinye'ye doğru arabayla gidiyoruz. annem kardeşime hamile. arabayı da o kullanıyor.
yola mazot dökülmüş. bunu sonradan öğrendik tabi...
birden savrulmaya başlıyoruz. kuzenim önde oturuyor. kemeri takılı değil. o panikle koltuğa ya da kapı koluna vs tutunmak yerine kemeri takmaya çalışırken önde park halinde duran arabaya çarparak durabiliyoruz.
cam kuzenimin çenesine doğru patlıyor.

boynu ve çenesi kanlar içinde kalmış. sessizce bakıyorum. ağlıyor.
gerisi yok bende. sessizce oturuyorum arkada.
hastaneye gidişimizi hiç hatırlamıyorum ama beni bir sedyeye oturtmuşlar. o aklımda.

kuzenim ortada yok. ben sessizce oturuyorum öyle.

birkaç sene iz kaldı yüzünde ama şu an çok belli bile olmuyor.

öyle işte.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim