laverna yazar profili

laverna kapak fotoğrafı
laverna profil fotoğrafı
rozet
karma: 637 tanım: 37 başlık: 5 takipçi: 28

son tanımları


yazarların şu an okudukları kitap

büyülü dağ- thomas mann
devamını gör...

ivan ilyiç'in ölümü

ivan ilyiç’in ölümü hakkında

tolstoy’un şu ana kadar okuduğum ilk kitabı olan bu kitap; kısa ve öz olmasının yanında türkiye iş bankası, mazlum beyhan tarafından da akıcı bir şekilde çevrilmiş. bir çırpıda okuyabileceğiniz, bittiğinde belki de ‘ben ne okudum şimdi ya?’ diyebilecek olanlarınızın olduğu; sıradan bir insanın kısa ve net ölüme giden trajik yaşam öyküsünü baştan sona anlatır. bu kitapla ilgili spoiler vermek oldukça zordur, isminden de anlaşılacağı üzere ivan’ın ölümü bizi çok şaşırtacak bir ‘plot twist’ yaşatmayacaktır bu kitapta, nedeni de adım adım bildiğimiz bir sona yaklaşıyor olmamızdandır. her şey öyle açık ve seçik bir şekilde ortadadır ki aslında, belki de bir okuyucu olarak beklediğimiz dramatik veya gizem duygusu yaratacak o ögeyi arar dururuz satırlarda. lakin yazar da tam olarak bu duyguyu kendimizin yaratmasını ve bu hikayedeki felsefi anlamı kendi içimizde aramamız gerektiğini amaçlamış olabilir diyelim. görünürde orta halli diyebileceğimiz bir ailede doğup zorluk çekmeden büyüyen ivan babası gibi hukuk alanında ilerleyip orada yükselmiştir de. çevresi tarafından sevilen ivan zamanı geldiğinde hatta üzerine çok düşünmeden diyebileceğimiz bir evlilikte yapmış ve tam olarak ‘comme il faut’* bir yaşam sürmüştür. bütün bunların aslında ‘olması gerektiği gibi’ olmadığını şu soruyu sorarak fark edebiliriz: ya ivan’ın yerinde biz olsaydık? en azından delikanlılık zamanına kadar aynı yaşam biçimini sürdürüp, kalan yerde bu denli hayatımızı doğru yaşayıp yaşamadığımızı sorgulamak ancak ölüm döşeğinde aklımıza gelecek kadar kendimize sorumsuzca ve saygısızca davranacak mıydık? bütün bu yaşam, hayat boyu çaba, aşk, çocuklar ve arkadaşlıklar... bunların hepsinden kuşkusuz emin olabilecek miydik? ivan’ı kendisine karşı suç işlemiş biri olarak da düşünebiliriz ve belki de düşünemeyiz de aynı zamanda. çünkü bu sorgulamayı yaparken hangimiz hayatımızın ereceği noktayı bu şekilde hayal etmiştir ki? ivan’a empati yapabilmekte oldukça zor geliyor bana, bir kitap karakterini hayatımda bir yerde canlandırmaya çalışıyorum ve onun gibi birini de pek tanımadım. kitabın ilk yarısında okurken haz etmediğim ivan kitabın sonunda ona acıdığım birine dönüşmüştü. şimdi şunu sorguluyorum; ivan’a acıma sebebim çevresindeki olanca yapayalnızlığın farkına son anlarında varması ve hayatının olması gerektiği gibi olmadığını yaşamak istediği şeyin ne olduğunu bilmeden bugüne kadar hiç düşünmeden bomboş geçirdiği için mi yoksa ölecek olan bir insanın çektiği acılardan dolayı ona duyulan bir acıma mı? ilki ağırlıkta olmakla birlikte iki duruma da empati yapabilmeye çalışıyor ve acıma duyuyorum. acınmakta ivan’ın istediği şeylerden birisiydi ve bunu son zamanlarında sadece tek bir kişinin gözlerinde görebiliyordu. o acınma duygusunu hayatı boyunca hiç tatmadan yaşamış ve bu duyguya bir özlem duyuyordu. yapayalnızdı; eşi, çocukları ve arkadaşları herkes onun çok yakında gerçekleşecek olan ölümünü yani kaçınılmaz sonu bekliyordu o olağanca yaşamak isterken. gerçekliğin farkına varması ona büyük bir ruhsal acı veriyor ve yapabileceği artık hiçbir şeyinin kalmadığını biliyordu, bu çaresizlik ve amansız bekleyiş sadece içinde hissettiği fizyolojik bir acıyı değil kalbinde de dayanılmaz bir ağrı oluşturuyordu. anılmak, sevilmek ve acınmak istiyordu. birçokları bazı özel yaşantılarda kendisine acınılmasını istemez lakin bu duygu belki de çok yanlış anlaşılıyordur. acıma bir insana gösterdiğimiz en dolaylı duygulardan biridir. o insana karşı nefret veya sevgi de duyabiliriz, bu durumda acıdığımız kişinin benliği ve yaşantısı diğer duygularımıza yön vermiş olur. ivan hastalıktan bitap düşmeden önce hayata yapılması gereken bir ödev, girip geçer not alınması gereken bir sınav gibi bakıyordu. en büyük hatası da buydu. çevresinde ilişkili olduğu kimseyle derin bağlar kurmadan, yaşamın bu yönünün gerçekliğinin farkında olmadan 30-40 seneyi devirmişti. karısına, ailesine ve çocuklarına duyduğu kayıtsızlık hali onları da kendi gibi birer ‘comme il faut’a dönüştürmüştü. ivan’ın onlara olan bu etkisinin yadsınamaz bir sebep olduğunu düşünüyorum. ve gün geldiğinde acıma beklediği insanların da ona sırtını dönüp kayıtsızca hayatlarında sanki yan odalarında biri acılar içerisinde ölümü beklemiyormuşçasına devam edebilmelerine olanak sağlayan şey buydu. gün gelir diğer herkeste birer ivan gibi ölümün bir görev, bir ödev, bir sınav olduğunu kaçınılmaz olası derecede normal olduğunu düşünüp kayıtsızlığını gizleyemeyebilir. ki öyledir de aslında ölüm gibi kavramlara kolektif bir biçimde baktığımızda sade bir kavramdan öte değildir. ancak ivan gibi ölümün bekleme odasında iken bütün hayatımızı sorgulayacak durumdaysak vay halimize. her şeyin bir yalandan ibaret olduğunun bütün çıplaklığıyla farkına varmak korkunç bir şey olsa gerek. bu durumda herkesin bu kitabı okumasını kendi yaşantısını sorgulayabilme cesareti gösterebilmeleri için öneriyorum ve ivan’ın da kendisine sorduğu gibi şu soruyu sormamız gerektiğini düşünüyorum: yapılması gereken ‘şey’ ne?

| comme il faut (fr. çr.) (olması gerektiği gibi.)*
devamını gör...

bugün kendinize bıraktığınız bir not

-ve en önemlisi, geri dön d., hayata geri dön. şu an ölüsün ama aslında kalbin hala atıyor.

bugün farkında olmadan kendime söylediklerimdi bunlar, belki fazla 2013'ten kalma melankolisi içeriyor olabilir ama bu duygular bu coğrafyada yaşayan herkes için biraz tanıdık bir tatta biliyorum.
devamını gör...

bugün sözlük için ne yaptın sorusu

2 yıl sonra ilk defa girip kontrol ettim ne var ne yok
devamını gör...

varoluş sancısı anlatan cümleler

farklı olacağım kaygısıyla kendimden olduğum, dünün yarından ne farkı var ki diyerek senelerimi çöpe attım. bu varoluş sancısı öyle bir ağrıdır ki arkadaşlarınızla gece mutfakta oturup sessiz sedasız ettiğiniz sohbette bile karın ağrısı çekiyormuş gibi yüzünüzü buruşturmanıza sebep olur.
devamını gör...

böyle günün aydınlığını dediğiniz gün

o gün bugündür, her şeyden sıkılırsınız canınız hiçbir şey yapmak istemez ağlamak istersiniz, dolmuşsunuzdur, artık iş bitse de çıksam buradan diye saatleri kontrol eder kapıyı gözetlersiniz sürekli kimsenin yüzüne bakmak istemezsiniz her şeyden mideniz bulanır eve gidip kafanızı yastığa koymak ve gözlerinizi aydınlığa kapatmak istersiniz tıpkı benim gibi teşekkürler
devamını gör...

8-9 senedir kendini kötü hissedenler

feyyaz yiğitin çok ilginç bir şarkısı mı desem bilemedim ama kendiiiiiğğğmiiiiğğğ 8 9 senedir iyii hissssetmiyorum aynen öyle kardeşim aynen öyle
devamını gör...

the end of the fucking world

diziyi izleyeli baya oldu ne yazık ki 2. sezonu izlemedim. tema olarak beğendiğim bir dizi oyuncular, farklı yüz tipleri, renkler, mekanlar akıp gidiyor sanki ama diziyi ne kadar izlemeye çalışsam da beni aşırı sıktı. seveni çok olmasına rağmen, ben ne sevdim ne sevmedim diyebilirim. ilerleyen olayların karmaşıklığı rahatsız etti belki de sürekli bu işin içinden nasıl çıkacaklar demekten sıkıldım, gittikçe b*ka batan bir hikaye var ve karakterlerimiz sanki kaybedecek hiçbir şeyleri yok gibi ilerliyorlar bu da dizinin sonu için çok açık kapı bırakıyor, aslında bu güzel bir şey sorular bırakıyor olması ama üzerine fazla düşünülecek bir dizi de değil. belki de benlik değildir. fakat güzel vakit geçirmek zamanınızı doldurmak istiyorsanız keyifle izleyebilirsiniz kısa çerezlik bir dizi
devamını gör...

emektar türk gençliği

garson olarak işe başlamamın ilk günü şerefine açtım bu başlığı, çok yorgunum demek istiyorum.
devamını gör...

geceye bir fotoğraf bırak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

anatomical pieces, théodore géricault (1819)
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının spotify listeleri

paylaşmayı severim buradan
devamını gör...

yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri

ne bir yetenek ne de elimden gelen bir şey olmadığı için kendini hiçbir yere ait hissedememe sorunsalım yüzünden kendimi kitap okumaya ve elimden geldiğince yazmaya adadım hatta bazen yazarken bile kendime sinir oluyorum, yaşadığımı hissetmek için yazıyorum diyebilirim. en azından kimsenin umurunda olmayan bu kafamdaki düşünceleri burada okuyan birileri var, kendimi kandırıyor da olabilirim*
devamını gör...

en korkulan ölüm şekli

vücudumda iz bırakacak bütün ölüm şekilleri, çok çirkin olurdu ve kimsenin beni öyle görmesini istemem. romantik bir ölümü tercih ederim. bu düşüncemin oluşmasında (bkz: veronika ölmek istiyor) kitabının etkisi vardır
devamını gör...

karşındakini sıkıyormuşsun hissi

hassas biri için gözyaşlarına sebep olan his...
devamını gör...

ilk bakışta sevilmeyen insan

ön yargıya maruz kalmış insandır. tanıdıkça daha tatlı ve samimi gelmeye başlar, dışarıdan soğuk ve sert mizaçlı görünebilir hatta bazıları öldürücü bakışlar atarlar fakat bu bakışların neden geliştiğini bilemiyorum belki de kafaları dolu oldukları için aslında fark etmedikleri boş bakışlar atarlar ama bizler onu farklı yorumlarız
devamını gör...

üstteki yazarın mahlasına bakarak kişilik tahmini

espritüel bir arkadaşımız olsa gerek
devamını gör...

okuduğun kitaptan bir alıntı bırak

"işte bizim en büyük derdimiz bu değil mi, baba? dünyanın yarısı, öbür yarısının zevk ve eğlencelerini bir türlü anlayamaz."

(bkz: emma) (bkz: jane austen)
devamını gör...

ilahi dinlerin yasaklanması gerektiği gerçeği

dünyada milyonlarca semavi din inançlı insan varken gereksiz bir polemik olduğunu düşündüğüm her savunduğumuz şeyi de bu bir 'gerçek' diye nitelendirdiğimiz saçmalıklardan biri
devamını gör...

insanı yoran şeyler

araştırmaktan, öğrenmekten muzdarip olup ağzı olduğu için konuşan insanlar
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

bizim gencimiz sürekli saatini kontrol ediyor sonra etrafına bakıyordu, attığı yaklaşık yirmi adımdan sonrası kontrol noktasıydı. yer ve zaman dilimi bu kadar önemli miydi gerçekten? telaşlı ve heyecanlı görünüyordu, bir alev sarmalı içinde gibiydi. sağanak yağmurun altında saçlarından damlayan su tanelerinin yere düşmediğini, gencin hisleriyle yok olduğunu hayal etti 30'larındaki ev sahibi. onun duygularını sinir uçlarına değdirecek şey neydi? kendini yaşlı hissetti. yolun yarısı mıydı gerçekten? bilmiyorduk ama yolun yarısını sel götürüyordu.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim