mirajane yazar profili

en ön koltuktaysam otobüs şöförünü izleyerek geçirdiğim tüm zaman zarfında kendimi hep sorguladığım durumdur. neden bunca insan uyurken sen sıkılarak sağı solu izliyorsun, uyusana derim kendi kendime*. ve büyük bir hüsrana uğrarım her seferinde. daha sonraları bunu her an gelebilecek tehlikelere karşı kendimi korumak için yaptığımı farkettim. şunları düşünüyordum: çantam, param bilgisayarım çalınabilir; şöför bir kaza yapabilir ya da ansızın bir araç bize çarpabilir. sanki bunlar çok olasılıklıymış gibi gözüme damla uyku girmez. tabii ki bu şekilde düşünmemin en büyük sebebi ykb*. söylediklerimin olma olasılığı çok yüksek olduğundan değil.

ama en azından bu durumu kabullenerek yolculuğumun sıkıcı geçmesini engellemeyi başardım. arabada telefon ekranına bakamadığım için hep kulağımda kulaklık podcast veyahut müzik dinlerim.

thinkerbell, bayan mallard'ın maceraları, şirinler, droopy, arthur, winnie the poo gibi çizgi filmler benim sevdiklerimdir.

not: esasında thinkerbell'i ilk kez peter pan'da görüp çok sevmiştim. zaten perili, sihirli, büyülü çizgi filmleri çok severim. üzerine bir de thinkerbell'in işçi olması eklenince en sevdiğim çizgi film olmuştur kendileri. bu yaşımda hâlâ izlerim.

neleri etkilediğine dikkat edilerek içilmesi gereken sıcak içecek türüdür. boğazım ağrırken papatya çayı; uyuyamıyorsam lavanta çayı; hafiften tansiyonum çıktıysa zencefil çayı; siyah çaydan sıkıldıysam adaçayı ya da yeşil çay içerim. en sevdiklerim arasında kiraz sapı çayı da var ama onu şu sıralar marketlerde göremiyorum.

saçma sapan şeylerle uğraşmak istemeyen insandır. arayanlar genelde başımıza icat çıkarma denilen çocuk'un da dediği gibi sucular, kredi kartı için arayan bankalar, paket tanıtımı yapmak isteyen gsm
operatörleri oluyor. eğer bunlar da değilse yine başımıza bir iş çıkacak diyerek sakince telefonun susmasını bekliyorum. çok acilse zaten mesaj ile de ulaşırlar.

geçenlerde kitap okurken benim de aklıma gelen eylemdir. *fakat balkona atacak rahat bir sandalyem olmadığı için vazgeçmiştim. hava güzelken yapılmaması için hiçbir sebep göremiyorum. dışarının havasıyla evin havası hakikaten farklı oluyor. insan dört duvar arasında sıkışmış hissediyor. aynı zamanda çayını kahveni hemen iki adım öteden alabilmenin keyfi de oluyor balkonda. daha ne olsun.

muhabbetin bir kısmında muhakkak kuracağı cümle şu şekildedir; "konu açsana". ne açayım arkadaşım açacak mıyım ben? * bazı insanlarla hakikaten konuşulmuyor.

güleç yüzlü olmayı, heyecan dolu bir yürek ile dolaşmayı, yine çocuk olmayı bekleme. olmayacak. sen ne zaman çocuk oldun ki. ne zaman küçük nazlı bir bebektin sen. kendine büyük olmayı dilediğin bir çocukluk bıraktın.
şimdi büyük ol (adımı yazmışım).

kyk yurtlarının vazgeçilmezidir. fakat balkon denilen yer yangın merdiveninin sahanlığıdır. orada sevgili konuşmaları yapılır, sinir krizleri geçirilir. bazen şöyle bir nefes alayım derken adım atılacak yer bulunamaz, tıpış tıpış odaya dönülür. *

hayranlıkla bakıp, bende bir gün böyle bir listede bulunacak mıyım diye iç geçirdiğim listedir. listede bulunan yazarları tebrik ederim.

içinizdeki şeytanı sadece sevdiklerinize zarar vermek isteyenleri engellemek için çıkartmanız dileğiyle.

yüzünüze ne kadar da iyisin şöyle mükemmelsin böyle müthişsin dedikten az sonra diğer insanlara hakkınızda kötü şeyler söyleyen insandır. yüzsüzlük seviyesine göre arkanızdan konuştuğunu bildiğiniz insanın gelip yine de sizinle muhabbet etmeye çalışması bana göre bu durumun en kötü yanıdır.

depresyondan çıkamıyorsun, aptalsın.

cevabı benim için hekimoğlu ve kırmızı oda olan sorudur.

çocukluğun, annen ve baban ölünce biter. *

damien rice - cheers darlin'

benim için çiçek bakmaktır. çiçeği dikmek büyüdüğünü görmek bana hep kendimi iyi hissettirir. bazen de çiçek açsın diye gözünün içine bakarsınız internetten araştırmalar yaparsınız bu çiçek neyi sever diye. sonra konuşursunuz çiçeklerle * "ay sen açacak mısın?" diye sorular sorarsınız. açtığında gururlanırsınız sağa sola bakın ne de güzel açtı diye gösterirsiniz. velhasıl çiçek bakmak güzeldir. ama abartıp evi botaniğe dönüştürmemek gerek.

geçenlerde bir kısmının ekran görüntüsünü aldığım için okuyabildiğim ama kesinlikle sağda solda bırakmayacağım yazdıktan bir kaç dakika sonra sileceğim günlük tutma şeklidir. * kağıt yakmayla uğraştırmayıp hemen silip kurtulabildiğim için ayrıca severim.

bazen iki tarafında yapmamak için direttiği ama esasında yapılması gereken olaydır. beraberken daha çok kırılmak vardır özellikle eskisi gibi olamamak daha çok incitir insanı. varsa böyle bir durum ayrılın gitsin iki üç ağlarsınız kendinize gelirsiniz. unutmak zorunda da değilsiniz kimseyi hakkında hâlâ güzel düşünebiliyorken olaylar çirkinleşmeden vedalaşın.hayat devam ediyor nihayetinde.
terk eden tarafın tek pişmanlığı olabilir o da biraz daha sabretseydim düzelir miydik sorusudur. düzelmezdiniz sevgili arkadaşım. düzelmezdiniz. o aşamaya gelene kadar neler neler oldu kim bilir. düzelecek olsaydı böyle düşünmeye varmazdınız.

muhakkak okunması gereken klasikler arasındadır. şahsımın da sevdiği kitaplardan birisidir.

ilgi, alaka görmek isteyen insan davranışıdır. mümkünse melankoliye teşfik eden müzikleri, filmleri izlememek gerekir.
yoksa damarlarınızda kan yerine hüzün dolaşır.