mortıl - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
geceye bir söz bırak
ben senin şimdiki zamanın olmak istiyorum. di' li geçmiş zamanın değil. fakat kaçınılmaz bir geçmiş zaman beni bekliyor senin anilarinda.
devamını gör...
2.
bir kadının sustuğu an
bir kadın nasıl susar, neden susar birçok açıklamaya ve sebeplere dayandırılabilir bu eylem fakat tanimak gerek sorgulamak için. ben de susmak istiyorum çaresiz hisettigim için. fakat bu çaresizlik, düşüncelerimde gezinen geçmiş eylemlerimin anlik görsellerine dayanıyor. ağır bir çaresizlik değil ama kendimle ilgili düşüncelerim üst üste yığıldığında dar bir sokağa dönüşüyorum çıkmaz bir sokak oluyorum ya da. ben kendimi izlerken susuyorum: kendimi izlediğim anlarda, bir film şeridi gibi geçerken hayatım gözlerimin önünden, sızıntılarını hissettiģim an beynimin sokaklarında o zaman susuyorum. söylenecek cümleler geziniyor gökyüzünde ben de suskun suskun seyredalıyorum. susmak sadece susmak istiyorum, izlemek farkindaliklarla. sessizliģin sesi vardir. stefan zweig,"ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşüncelerin de bir dayanak noktasına gereksinim duyduğunu söyler. düşünceler suskunluğa iter, boşluğa bazen de. suskunluğumun altında çaresiz bir ben deģil; çaresiz belki de terk edilmiş düşüncelerim yatıyor. dayanak noktası olmayan düşüncelerim.
devamını gör...
3.
insanlardaki nezaket eksikliği
kötülüğün tahtını kurduğu günümüz dünyasında nezaketli olmak kullanılmakla eşdeğere büründü malesefki. nezaketli olmak anormal olan artık. nezaketsiz olmak zorunluluğu ya da daha doğrusu bize davranılan duruma karşılık olarak verdiğimiz davranışın adı mecburi nezaketsiz olmak duygusu empoze ediliyor. nezaket dahil çoğu şeyden yoksun baz insanlar. nezaket, birçok güzel duygu barındırıyo oysaki fakat nezaket artık ekside.
devamını gör...
4.
deniz benim değil kürdistan’ın kızıdır
her şeyden önce bir insan öldü yaa nasıl bu kadar umarsız olunabiliyor. söylenecek çok sey var ama duymak istemeyen birilerine kelimeler bir anlam oluşturmaz. ki burasi da değmez zannimca kelimeler sarf etmeye...
devamını gör...
5.
yunan alfabesi
eski yunanca dersini almistim üniversitede hellence olarak da geçer adı. oldukca zor gelmisti ilk bakista, ama harflerini öğrendikten sonra keyifli bir okumaya dönüştü sonra. çok iyi değildim ama farkli kelime hazneleri yerlestirmek iyi ve güzeldi. yazıt okumalarında aklimda kalan ve sevdiğim bir kelime vardı: αγαθη τυχη, mezar yazıtlarında çok rastlanır. bol şans anlamina gelir. ölümden sonraki hayata inanildiğı için ölen kişinin ölümden sonraki hayatinda iyi bir hayat geçirmelerini dilerlermiş.
devamını gör...
6.
karanlık mod
her uygulamada kullanimini seçtim ama bir burda seçemedim. beyaz daha güzelsin kafa sözlük.
devamını gör...
7.
ayrılığı anlatan en güzel cümle
ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
....
senin korkularını benim inceliğimi (şükrü erbaş)
ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte.
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
....
senin korkularını benim inceliğimi (şükrü erbaş)
devamını gör...
8.
geceye bir şiir bırak
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı.
behçet necatigil
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı.
behçet necatigil
devamını gör...
9.
geceye latince bir söz bırak
"labor omnia vincit improbus": çalışma/emek her güçlüğü yener.
devamını gör...
10.
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
vazgeçmek olağan gelirdi. vazgeçtim demek ama derken bile aslında kırıntılarįn kaldığını bilmek gizliden gizliye yakan şeylerdendi. ne kadar yakarsa yaksįn vazgecme hissi özgürleştirirdi de ayni zamanda fakat vazgecilmek, biri tarafindan vazgecilmis olmak terk edilmislik hissi yaratir. yalniz hisettirir. vazgeçmek ve vazgecilmek iki ayri dunya ama tek kapi yalnizlik. çünku ne olursa olsun vazgecmek de vazgeçilmek de bir sevginin yok oluşu.
devamını gör...
12.
çok güzel karısınız hanımefendi
karı kelimesi kaldırılsa keşke. kelimeler diyarından. sevimsiz bir kelime.
devamını gör...
14.
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
bu gün dersimi aldımla başlayan sadece zamana birakmak istedimle devam eden ve sonsuz bir suskunlukla biten...bir şeyleerin ansizin gelebileceği belirsiz bu dünyada bulutlara, yağmura, gökyüzüne, sonbahar yapraklarina, gecenin aydinlığına, gündüzün gülüşüne tutundum ve tek tek çizdim. ben de vardim fakat en köşeye çizdim kendimi.
devamını gör...
15.
sürgün ve krallık
albert camus’un sürgün ve krallık adlı öykü kitabı; aldatan kadın, dönme ya da karışık bir kafa, dilsizler, konuk, jonas ya da resim yapan ressam ve büyüyen taş olmak üzere altı öyküden oluşuyor. kitabın arka yüzünde şöyle bir yazı var:
“albert camus’un genç yaşta ölümünden sonra jean-paul sartre şunları yazmıştı: “uzun süre düşünmeden seçimini yapmayan, bir kez seçince de buna bağlı kalan ender insanlardandı. camus’un insancılığında, ansızın bastıran ölüme karşı insanca bir davranış varsa; mutluluk yolunda giriştiği o gururlu, katıksız araştırma, insana bu denli aykırı gelen ölüme dayanıyor; ölümle besleniyorsa; camus’un yapıtını da, bu yapıttan ayrı düşünülemeyecek yaşamını da, varlığın her anını ölümün elinden kapan bir insanın katıksız, başarılı denemesi olarak görebiliriz.”
kırk dört yaşındayken nobel edebiyat ödülü’nü kazanan albert camus, sürgün ve krallık’ta yer alan altı öyküde; acıma, güçsüzlük, iyilik, kötülük gibi insanın temel durumlarını, davranışlarını yönlendiren kurban ve cellat ikilemeni ele alıyor.”
kitabın başlangıç öyküsü, aldatan kadın. bu öyküde, janine karakterinin, yalnızlığın ürkütücü olup olmadığını sorgulatan bir yanı vardı. yalnızlık ürkütücüydü onun için. geçmişinden gelen ve hala düşüncelerinde hüküm süren yalnızlık endişesi hissedilebiliyordu. geçmişi anımsamak ve geçmişle geleceği kıyaslamak, şimdiki zaman için endişeyi misafir ediyor düşüncelerimizde. insanın sevilme arzusunun eksikliği, bize kim olduğumuzu unutturabilir. çünkü bizi biz yapan şeylerle sevilmek varlığımızın kabulü. sevgi, insanın var olduğunu hissettirir, yalnızlık endişesinden koparır. sevgisizlik ise varoluşsal sorunları beraberinde getirir. janine evlidir fakat hep korku duyar. ölmekten, yalnız ölmekten, yaşlanmaktan, sevilmemekten ve bunlarla dolu karanlık geceler geçirir. her karanlık bastığında yalnızlık biraz daha üşüşür dünyasına. eşi marcel onun için korkudan kaçmanın bir sığınağı sadece yaşamak için yaşamak gibi. ona ihtiyacı var çünkü ancak o zaman korkularıyla başa çıkabilir. içinde hep zıtlıkların çatışmasıyla yaşayan yalnız bir kadın.
“janine her seferinde, geceye biraz daha açılıyordu. soluk alıyor, soğuğu, insanların ağırlığını, yaşamanın ve ölmenin bunalımını untuyordu. korkudan kaçarak, çılgınca, amaçsızca koştuğu bunca yıldan sonra en sonunda duruyordu. aynı zamanda köklerini yeniden buluyormuş gibi geliyordu.”
hiçbir şey olduğu gibi kalmazdı kalamazdı, belki de bizi anlam arayışına sürükleyen yalnızlık endişesinde mesken edinmemize sebebiyet veren buydu: değişim.
“albert camus’un genç yaşta ölümünden sonra jean-paul sartre şunları yazmıştı: “uzun süre düşünmeden seçimini yapmayan, bir kez seçince de buna bağlı kalan ender insanlardandı. camus’un insancılığında, ansızın bastıran ölüme karşı insanca bir davranış varsa; mutluluk yolunda giriştiği o gururlu, katıksız araştırma, insana bu denli aykırı gelen ölüme dayanıyor; ölümle besleniyorsa; camus’un yapıtını da, bu yapıttan ayrı düşünülemeyecek yaşamını da, varlığın her anını ölümün elinden kapan bir insanın katıksız, başarılı denemesi olarak görebiliriz.”
kırk dört yaşındayken nobel edebiyat ödülü’nü kazanan albert camus, sürgün ve krallık’ta yer alan altı öyküde; acıma, güçsüzlük, iyilik, kötülük gibi insanın temel durumlarını, davranışlarını yönlendiren kurban ve cellat ikilemeni ele alıyor.”
kitabın başlangıç öyküsü, aldatan kadın. bu öyküde, janine karakterinin, yalnızlığın ürkütücü olup olmadığını sorgulatan bir yanı vardı. yalnızlık ürkütücüydü onun için. geçmişinden gelen ve hala düşüncelerinde hüküm süren yalnızlık endişesi hissedilebiliyordu. geçmişi anımsamak ve geçmişle geleceği kıyaslamak, şimdiki zaman için endişeyi misafir ediyor düşüncelerimizde. insanın sevilme arzusunun eksikliği, bize kim olduğumuzu unutturabilir. çünkü bizi biz yapan şeylerle sevilmek varlığımızın kabulü. sevgi, insanın var olduğunu hissettirir, yalnızlık endişesinden koparır. sevgisizlik ise varoluşsal sorunları beraberinde getirir. janine evlidir fakat hep korku duyar. ölmekten, yalnız ölmekten, yaşlanmaktan, sevilmemekten ve bunlarla dolu karanlık geceler geçirir. her karanlık bastığında yalnızlık biraz daha üşüşür dünyasına. eşi marcel onun için korkudan kaçmanın bir sığınağı sadece yaşamak için yaşamak gibi. ona ihtiyacı var çünkü ancak o zaman korkularıyla başa çıkabilir. içinde hep zıtlıkların çatışmasıyla yaşayan yalnız bir kadın.
“janine her seferinde, geceye biraz daha açılıyordu. soluk alıyor, soğuğu, insanların ağırlığını, yaşamanın ve ölmenin bunalımını untuyordu. korkudan kaçarak, çılgınca, amaçsızca koştuğu bunca yıldan sonra en sonunda duruyordu. aynı zamanda köklerini yeniden buluyormuş gibi geliyordu.”
hiçbir şey olduğu gibi kalmazdı kalamazdı, belki de bizi anlam arayışına sürükleyen yalnızlık endişesinde mesken edinmemize sebebiyet veren buydu: değişim.
devamını gör...
16.
sinirliyken rahatlamak için yapılanlar
resim çizmek, pencereyi açıp esintiyi hissetmek, o hafif rüzgarın sesini duymak. esintinin tesellisi başkadır.
devamını gör...
17.
enerjiyi düşüren şeyler
bir kişinin ya da bir anının.bir anda yüzeye çıkıp düşünceler hiyerarşisini ve oluşturulan bütün düzeni altüst etmesi.
devamını gör...
18.
roman okumayı kültürlenmek zanneden tip
roman okumak elbette ki kültürlenmektir ama herkes kültür mantığıyla yaklaşmayıp reklam havasına sokmaya, ön planda tutmaya çalisanlar olduğu için samimiyet duygusundan uzak kalıyor bu durumda. mütevazı olmak başta geliyo her zaman. kitap okumayı kültürlenmek sananlar dışında reklam olarak gören insanlar var.
devamını gör...
19.
yalnızlık
yalnızlık, yaşamda bir an,
hep yeniden başlayan..
dışından anlaşılmaz.ya da kocaman bir yalan,
kovdukça kovalayan..
paylaşılmaz.bir düşün'de beni sana ayıran
yalnızlık paylaşılmaz
paylaşılsa yalnızlık olmaz.
özdemir asaf
hep yeniden başlayan..
dışından anlaşılmaz.ya da kocaman bir yalan,
kovdukça kovalayan..
paylaşılmaz.bir düşün'de beni sana ayıran
yalnızlık paylaşılmaz
paylaşılsa yalnızlık olmaz.
özdemir asaf
devamını gör...
20.
ysgo
"turunculaştırdığın" için teşekkürler. inanç ve hedeflerinde başarılar dilerim.
devamını gör...