maalesef ki ülkemizde çok fazla artan, daha ne kadar artabilir dedikçe de artmaya devam eden bir durum. ekonomi kötü diye yakınır, ama her türlü gösteriş yapmaya devam edilir. her bir şeyin en pahalısı alınır falan. yahu kabul edin artık, kalite umrunuzda değil, tek umursadığınız insanlığınızla, davranışlarınızla öne çıkamadığınız için, kıyafetlerinizle ve cebinizdekilerle öne çıkma arzusu. diğer şeylerinizi insanlara sunamıyorsunuz çünkü. tek derdiniz gösteriş hastalığı. bunu sadece yapanlara söylüyorum. gösteriş yapmak bence kesinlikle tedavi edilmesi gereken, yaşadığımız çağın hastalıklarından biridir.
devamını gör...

şöyle diyeyim siz anlayın, bazı insanlar vardır ki, donu yoktur, fakat pahalı telefonu vardır. tanım bu kadar.
devamını gör...

pahalı olan şey "her zaman kalitelidir" diyemeyiz, ancak öyle bir tüketim ve gösteriş kültürü var ki ülkede, bir şey pahalı olunca daha fazla alıcısı oluyor. saçma sapan bir şey yapıp, çok ünlü bir marka adı altında sat, hayvan gibi de fiyat koy, tamam işte o ürün artık popüler kültürün ürünü. alınacak, gösterişi yapılacak boş boş. marka bağımlılığı mı dersiniz, gösteriş bağımlılığı mı dersiniz size kalmış.
devamını gör...

çokça sevdiğim bir durum, zaten tanımlarımın büyük bir kısmını da uzun tutuyorum. uzun yazmak beni çok mutlu ediyor çünkü. okunup okunmaması, sevilip sevilmemesinden önce yazdığım tanımın bir şekilde beni tatmin etmesi, beni mutlu etmesi gerekiyor.

bazen kısa tanım girdiğim de oluyor, özellikle son bir haftadır falan yapıyorum, ama onda da yani durumu kısaca anlatmak isteme arzumdan kaynaklı, kısaca yazıp bitiriyorum. yoksa halen uzunca yazmayı seviyorum.
devamını gör...

a takımı isimli dizinin yakışıklısı. 1 mart 1945 doğumlu, bu yıl itibariyle 79 yaşında değerli aktör.
devamını gör...

izlediğiniz diziye göre değişecektir, size herhangi bir anlamda bilgi birikimi sağlıyorsa, düşüncelerinizin gelişmesine imkan veriyorsa, hayal dünyanızı olumlu anlamda geliştiriyorsa asla boş bir iş değildir.

ha mesela bunun dışında bazen sadece sevdiğiniz için de izlersiniz yani. illa yapılan her bir iş mantık temelli olacak diye bir şey yok.
devamını gör...

votka içen kadın.

neden bira yahut rakıya göre ayırıyoruz ki. istediği alkolü sever, istediği alkolü içer. yeri gelir bira içer, yeri gelir şarap içer. yeri gelir votka içer. votkayı da bir kez mi iki kez mi ne içtim. buzlu ve çok fena yakan bir aroması vardı. yakmaması için farklı önerileri olan varsa yazabilirler bana, alkolü çok farklı türlerde, farklı aromalarda içmedim.
devamını gör...

muhtemelen pek duymadığınız bir şey söyleyeceğim sayın kadınlar.

çoğunlukla duyduğunuz şey şudur, kıskanıyorsa seviyordur. cevabım hayır.

kıskanmak olayı şahsileştirmektir, karşı tarafı sadece kendisine ait hale getirmek için kısıtlamaktır. kıskanma boyutuna göre değişmekle birlikte, arkadaşlardan kısıtlamaktır. kıyafet özgürlüğünden kısıtlamaktır. dilediğiniz gibi gezmekten kısıtlamaktır, bazen eve dilediğiniz zaman gelmekten kısıtlamaktır.

önemli olan bu gibi arayışlara girmeden, bu gibi durumları görmezden gelerek sevebilmek halidir. dekolte bir elbise mi giyinmek istiyorsunuz, giymenize bir şey demiyorsa seviyordur. neden seviyordur, çünkü onu siz seçmişsiniz, siz seçmişsiniz ki giyiyorsunuz, sizin düşüncelerinize saygı gösteriyor demektir. bakın burada önemli nokta ayrıca şudur, "giymenize bir şey demiyordur." dedim. giymenize izin veriyordur demedim çünkü giyeceğiniz kıyafet için kimseden de izin almanıza gerek yok. yetişkin bireylersek hepimiz isteyen istediği gibi giyinir istediği gibi arkadaşlarıyla zaman geçirir. izin almak ne yahu?

ayrıca cinsellik de bununla birlikte özgürlük içindedir. insanların genel olarak çok eşli olduğunu düşünüyorum. cinsel anlamda. erkek sizin başka bedenlerde mutlu olma arzunuza bir şey demiyor ise yine seviyordur. çünkü sizin cinsel anlamdaki özgürlüğünüze saygı duyuyordur. buradaki önemli kelime genel olarak saygı duymaktır. insan sevdiğinin düşüncelerine saygı duydukça, değer verdikçe onu seviyordur. sevmek kavramı günümüze dek nasıl kıskanmakla, her bir şeye karışmayla eş değer hale geldi anlamıyorum. böyle bir sevgi anlayışını ben kabul edemiyorum. bu sevgi değil, bu bencilliktir.
devamını gör...

kurtlar vadisi dizisinde seyfo dayının deyimiyle enternasyonel gavatlık.
devamını gör...

ikbal, yani ben.
devamını gör...

a takımı dizisinin(1983-1987) 4'lü başrol karakterlerinden biri. dizideki adı templeton peck, ancak ekip üyelerinin deyimi ile yakışıklı.
devamını gör...

ölümlü dünya 2 izlemenizi tavsiye ediyorum, küfür ile güldürmek, küfürsüz güldürmek, genel olarak güldürmek içerikli bir güldürü filmi.
devamını gör...

açıkçası çokça severim, portakallı olur, kolalı olarak genel olarak lolipop severim. bayağıdır almak aklıma gelmediği için almadım, ancak genel olarak severim.
devamını gör...

siyah olanı bayılası derecede mükemmel durmaktadır. kırmızısı da güzel aslında.
devamını gör...

beceremediğim bir eylem hali. yani gerçekten içimden gelmiyor, sevdiğim bir dost olur, sevgilim olur. gerçekten olmuyor yani, içimde, ruhumda, karakteristik özelliklerim arasında yok öyle bir şey. bazen düşündüm yani, diğer insanlar kıskanabiliyorken, hatta abartarak kıskanıyorken bende neden yok diye. sonra bunun daha rahatlatıcı bir eylem hali olduğunu gördüm. neden kıskanayım yahu. sevgili açısından belirteyim, giyimine yahut arkadaşına karışmam yani, buna karışacak konumu da kendimde görmem. daha öncesinde bazı tanımlarda yine getirdim bu durumu. olmuyor yani. ki sevmem de herhangi bir insanın yaptığı bir şeye karışmayı. yok efendim onunla gezme, onun evine gitme, o kıyafeti giyme falan. istediği kıyafeti de giyer, istediği kişiyle de eğlenir. istediği kişinin evinde de istediği gibi kalır.
devamını gör...

tam böyle sözlüklerde kullanılabilecek nickname. "arabayayolverenyaya". geçen yolda yürürken karşılaştığım bir durum, aslında güzel bir durum, nasıl araç sürücüleri yayalara yol veriyorsa, zaman zaman yayalar tarafından da yapılabilir. görünce çok da hoşuma gitmişti.
devamını gör...

elbette ki masa başında çalışan insan da diğer çalışanlar gibi yoruluyor. bel ağrısı oluşuyor, ne bileyim bunun yanında zihin yoruluyor sürekli. eve gelince bazen hiçbir şey yapma arzum olmuyor bu yorgunluklar sebebiyle.
devamını gör...

iş yerimdeki masamda çoğunlukla bulundurmaya çalışırım, peçete, ıslak mendil, kolonya. o an hangisi işimi görürse onu kullanırım.
devamını gör...

lisede, özellikle de böyle lise sonlara doğru bazen beyaz show, bazen de okan bayülgen izliyordum tv'de. benim için tv'ye dair en güzel zamanlardan biri, ikisinin de ayrı ayrı programlar yaptığı zamanlardı. ha mesela okan bayülgen halen tv100 ekranlarında yapıyor ama bilmiyorum pek öyle izlemiyorum eskisi gibi, sanki eskiden daha bir güzel geliyordu izlemesi. youtube'da falan kesitlere denk geldikçe bakıyorum.
devamını gör...

yakın olsaydım günü birlik, belli aralıklarla öpüşürdüm de, uzak olunca pek mümkün olmuyor ne yazık ki.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim