otobüsteuyuyanbal - tüm tanımları (80. sayfa)
1.
sözlük yazarlarının sahip olmak istediği doğaüstü güçler
prince of persia oyununda bulunan zamanı geriye alma özelliği, hatta sanırım serinin bir kısmında öyle bir geriye almıştı ki, uzun uzadıya bir geriye gitme durumu olmuştu. öyle bir geriye gitme durumuna dair özelliğim olmasını isterdim, ancak kimsenin hayatına etki etmeden mümkün oldukça sadece kendi hayatıma dair bir geriye gitme durumu için kullanırdım.
devamını gör...
2.
bradley cooper
a takımı filmindeki(evet film, dizisi değil) faceman karakterini bana göre çok güzel canlandırmıştı. ki genel olarak a takımı filmdeki oyuncular çok da iyiydi. aslında yeni jenerasyona uygun bir a takımı dizisi yapsa bu ekip çok keyifli olur, seyir zevki de verir.
devamını gör...
3.
kruvasan
bayıla bayıla yediğim yiyecek türü, önceden özellikle şoktan alırdım, belçika çikolatalı mı ne diye geçerdi, gayet de severdim tadını, içinde 10 civarı mı öyle bir şey oluyordu. şimdi maaşım eskisine göre daha fazla ama açıkçası kruvasan eskisine göre o kadar zamlandı ki alma arzum azaldı, bayağıdır da yemedim, bu sıralar yolum düşerse bir bakayım fiyatına.
ekleme için düzenleme: aldım şoktan kruvasan, evet belçika çikolatalı, 8 tane var pakette. 59 mu ne yazıyordu. çok da pahalı değilmiş olsun.
ekleme için düzenleme: aldım şoktan kruvasan, evet belçika çikolatalı, 8 tane var pakette. 59 mu ne yazıyordu. çok da pahalı değilmiş olsun.
devamını gör...
4.
insanı yoran şeyler
insanı yoran yine insandır genel olarak, bazen kendi kendisini yorar, hiç ummadığı bir anda yanlış bir karar verir mesela(bkz: otobüsteuyuyanbal)
bazen ise çevresindeki egoist, düşünce yoksunu, bencil insanlar, yaptıkları davranışlar sebebi ile yorar. dünyaya, çevreye bir ağacın sağladığı yarar kadar yararı olmayan(ki ağaç deyip geçmemeli, ciddi anlamda birçok insandan daha faydalıdır dünyamız için) insanlar yorar bizleri.
genel olarak zaten yaşantıyı kötü hale getiren de, yaşanılan çevreyi bozan da yine biz insanlarız ne yazık ki, dünya bizler olmadan diğer canlılarla çok daha medeni diye düşünüyorum. zira insanlar gittikçe o kadar düşüncesizleşiyor ki çevresine dair, medeniyet artık insanla değil de insansız daha iyi bir hal alacak durumda.
bazen ise çevresindeki egoist, düşünce yoksunu, bencil insanlar, yaptıkları davranışlar sebebi ile yorar. dünyaya, çevreye bir ağacın sağladığı yarar kadar yararı olmayan(ki ağaç deyip geçmemeli, ciddi anlamda birçok insandan daha faydalıdır dünyamız için) insanlar yorar bizleri.
genel olarak zaten yaşantıyı kötü hale getiren de, yaşanılan çevreyi bozan da yine biz insanlarız ne yazık ki, dünya bizler olmadan diğer canlılarla çok daha medeni diye düşünüyorum. zira insanlar gittikçe o kadar düşüncesizleşiyor ki çevresine dair, medeniyet artık insanla değil de insansız daha iyi bir hal alacak durumda.
devamını gör...
5.
sözlük radyosu kaçak yayınları
sayın prieneus, şuan siz söyleyince fark ettim muhtemelen siz üniversiteye başladığınızda ben yeni yeni doğmuştum, o derece büyüksünüz, saygılarımla.
devamını gör...
6.
bir kitabı yasaklamak
şiir kitabımın içeriğindeki "haşmetli" aşk şiirleri sebebi ile ülkemizde nasıl yasaklanmadığını anlamamıştım, ben yasaklanır diye düşündüm, hatta dedim ilk kitapta direkt yasaklanır bayağı da komik olur, ancak olmadı, artık kısmet ikinci şiir kitabıma.
devamını gör...
7.
sözlük radyosu kaçak yayınları
ricky martin'den livin' la vida loca şarkısına bayılırım, shrek'te dinlemiştim ilk sanırım, ilkokuldayken halen de dinlemekten keyif alırım, çok teşekkür ederim sayın yayıncı.
devamını gör...
8.
sözlük radyosu kaçak yayınları
çiçek taksi 90'lar sonu 2000'ler başı çok da keyifli bir dizidir, onun dışında 90'lara dair çok da bir şey izlememiş olabilirim.
ekleme için düzenleme: ben şuan 26 yaşımdayım ve halen bisiklet sürmeyi öğrenemedim, ne zaman öğrenebileceğim bilmiyorum.
ekleme için düzenleme: ben şuan 26 yaşımdayım ve halen bisiklet sürmeyi öğrenemedim, ne zaman öğrenebileceğim bilmiyorum.
devamını gör...
9.
üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler
hayalleriniz ve arzunuz daha doğrusu en çok mutlu olacağınızı nerede düşünüyorsanız o alanda bir bölüm okumanızı tavsiye ederim.
bölüm önemli olduğu gibi ekonomik koşullarınız çok da iyi değil ise şehir de önemli. bu yüzden daha öğrenci dostu şehirleri tercih etmenizi tavsiye ederim. pek tabii bölüm zaten çok önemli gerçektende ama gerçekten sevdiğiniz ve onun yanında kesinlikle o bölüm sonrası iş hayatına atılacak iseniz üniversite sonrası iş hayatına atılabilecek bir bölüm tercih etmeniz bence çok mantıklı olacaktır.
gönül isterdi ki ülkemizde en azından geleceğin nesli olan öğrenci kitlesinin ekonomik koşullarla imtihanı olmasaydı ancak maalesef var, zaten ülkede bu sebepten para kaygısı ile insanlar sevdiği mesleklere değil de parası iyi olan mesleği seçiyor ve bu da mesleğini sevmeyen yeni bir gelecek oluşturuyor ne yazık ki.
işte para temelli bir ekonomi, yönetim modeli bu tarz problemlere gebedir. ben demiyorum ki üniversitede zorluk çeken insanlar, mezun olunca az maaş alsınlar, elbette ki iyi bir miktar alsınlar. ancak şöyle daha önceden de belirttim amaç para olmamalı hayat kalitesi olmalı, herkes benzer maaşları kazansa herkes istediklerine daha rahat, huzur içinde erişirse, bu da insanların seveceği işlere yöneleceği anlamına gelir.
bu da tıpla alakası olmayan insanların doktor, öğretmenlikte alakası olmayan insanların öğretmen, hukukla alakası olmayan insanların hukukçu olmasını engeller, ülke gerçek anlamda işini seven doktor, öğretmen ve hukukçulara dolar.
bölüm önemli olduğu gibi ekonomik koşullarınız çok da iyi değil ise şehir de önemli. bu yüzden daha öğrenci dostu şehirleri tercih etmenizi tavsiye ederim. pek tabii bölüm zaten çok önemli gerçektende ama gerçekten sevdiğiniz ve onun yanında kesinlikle o bölüm sonrası iş hayatına atılacak iseniz üniversite sonrası iş hayatına atılabilecek bir bölüm tercih etmeniz bence çok mantıklı olacaktır.
gönül isterdi ki ülkemizde en azından geleceğin nesli olan öğrenci kitlesinin ekonomik koşullarla imtihanı olmasaydı ancak maalesef var, zaten ülkede bu sebepten para kaygısı ile insanlar sevdiği mesleklere değil de parası iyi olan mesleği seçiyor ve bu da mesleğini sevmeyen yeni bir gelecek oluşturuyor ne yazık ki.
işte para temelli bir ekonomi, yönetim modeli bu tarz problemlere gebedir. ben demiyorum ki üniversitede zorluk çeken insanlar, mezun olunca az maaş alsınlar, elbette ki iyi bir miktar alsınlar. ancak şöyle daha önceden de belirttim amaç para olmamalı hayat kalitesi olmalı, herkes benzer maaşları kazansa herkes istediklerine daha rahat, huzur içinde erişirse, bu da insanların seveceği işlere yöneleceği anlamına gelir.
bu da tıpla alakası olmayan insanların doktor, öğretmenlikte alakası olmayan insanların öğretmen, hukukla alakası olmayan insanların hukukçu olmasını engeller, ülke gerçek anlamda işini seven doktor, öğretmen ve hukukçulara dolar.
devamını gör...
10.
birayla iyi giden şeyler
tavuk yemeyi çok severim, eskişehir barlarda hangi mekandı unuttum ancak yıllar önce bir mekanda biranın yanında tavuk yahut tavuğun yanında bira da diyebiliriz, netice olarak güzel bir tavuk yemiştim, çok da güzel olmuştu ikisi.
başka ne iyi gider çok bilmiyorum, çünkü birayla tavuk dışında pek bir şey yediğimi hatırlamıyorum.
başka ne iyi gider çok bilmiyorum, çünkü birayla tavuk dışında pek bir şey yediğimi hatırlamıyorum.
devamını gör...
11.
mission: impossible - ghost protocol
görevimiz tehlikenin 4. filmidir fakat ben seriye dair bir tanım gireceğim.
serinin yanlış aklımda kalmadıysa 4 - 5 ve 6. filmlerini izlemiştim. son çıkan eğer 8. film ise 7. filmi de izlemiştim. son çıkan kaçıncı unuttum şuan.
seride genel olarak aksiyon sahneleri mükemmel gerçekten, tom cruise özellikle de aksiyon sahnelerinin gerçekçi olması için o kadar çaba gösteriyor ki her filmin çekim sıralarında genelde bu durum haberlere de yansır, işte tom cruise şuraya tırmandı, şuradan atladı, bunu da yaptı gibisinden vs.
ki gerçekten de yapabildikleri yaşına kıyasla gerçekten de kolay şeyler değil, yani son filmlerinden birinde adam havadaki uçakta 1 dakika ya da daha fazla süre filmde asılı kaldı diye biliyorum, tabii o sahnenin çekim süresi ne kadar onu da bilmiyorum. şimdi belki diyenler olacaktır yok efendim bir şekilde önlemler alınarak çıkıyor vs. yahu madem bu önlem işi diğer aktörler neden dublöre çektiriyor da kendisi yapamıyor ya da dublörü de geçtim ama son zamanlardaki bir aksiyon filminde ben bu derecesini görmedim yani. kuleye tırmanmak, havadaki uçağa bağlı şekilde kalmak, en son izlemediğim filmin videolarında denk gelmiştim motosikletle büyükçe bir tepeden atlıyor en son da paraşütle mi ne iniyor. yani kolaysa hadi başka bir aktör yapsın yani, yaşıtları olan aktörleri de geçtim hadi herhangi bir genç aktör yapsın.
yapan yahut yapanlar varsa da sayıca çok çok azlar. ben gerçekten tom cruise gibi bir harika aktörün, sanatçının yaptıklarına kıyasla çok az ön planda olduğunu düşünüyorum, bu kişinin filmlerinin çok çok daha fazla izlenmesi gerektiği düşüncesindeyim.
olay gerçekçilik, aksiyon filmlerinde efektlerle, dublörlerle, patlamalarla vs vs birçok şey yapıyorlar. peki bu adamın peki yaptıkları?
umarım zaman geçmeden ne kadar değerli bir aktör olduğu anlaşılır. bir insanı yaşadığında desteklemek, anlamak gerekiyor. yoksa değerli bir aktör, bir sanatçı öldüğü zaman hadi hemen filmini yapalım, onu yaşatalım bilmem ne. yaşadığında değer verelim biraz ya, filmlerini izleyerek en azından.
bu adam sayesinde bana göre görevimiz tehlike benim gördüğüm en iyi aksiyon filmi serisidir, izlememiş olanlara da mutlaka tavsiye ederim. hatta çekimleri de genelde youtube'da bulunabiliyor, oradan da bakarsanız ne gibi işlerin altına girdiğini ne zorlu sahneler çektiğini de görürsünüz.
saygılarımla.
serinin yanlış aklımda kalmadıysa 4 - 5 ve 6. filmlerini izlemiştim. son çıkan eğer 8. film ise 7. filmi de izlemiştim. son çıkan kaçıncı unuttum şuan.
seride genel olarak aksiyon sahneleri mükemmel gerçekten, tom cruise özellikle de aksiyon sahnelerinin gerçekçi olması için o kadar çaba gösteriyor ki her filmin çekim sıralarında genelde bu durum haberlere de yansır, işte tom cruise şuraya tırmandı, şuradan atladı, bunu da yaptı gibisinden vs.
ki gerçekten de yapabildikleri yaşına kıyasla gerçekten de kolay şeyler değil, yani son filmlerinden birinde adam havadaki uçakta 1 dakika ya da daha fazla süre filmde asılı kaldı diye biliyorum, tabii o sahnenin çekim süresi ne kadar onu da bilmiyorum. şimdi belki diyenler olacaktır yok efendim bir şekilde önlemler alınarak çıkıyor vs. yahu madem bu önlem işi diğer aktörler neden dublöre çektiriyor da kendisi yapamıyor ya da dublörü de geçtim ama son zamanlardaki bir aksiyon filminde ben bu derecesini görmedim yani. kuleye tırmanmak, havadaki uçağa bağlı şekilde kalmak, en son izlemediğim filmin videolarında denk gelmiştim motosikletle büyükçe bir tepeden atlıyor en son da paraşütle mi ne iniyor. yani kolaysa hadi başka bir aktör yapsın yani, yaşıtları olan aktörleri de geçtim hadi herhangi bir genç aktör yapsın.
yapan yahut yapanlar varsa da sayıca çok çok azlar. ben gerçekten tom cruise gibi bir harika aktörün, sanatçının yaptıklarına kıyasla çok az ön planda olduğunu düşünüyorum, bu kişinin filmlerinin çok çok daha fazla izlenmesi gerektiği düşüncesindeyim.
olay gerçekçilik, aksiyon filmlerinde efektlerle, dublörlerle, patlamalarla vs vs birçok şey yapıyorlar. peki bu adamın peki yaptıkları?
umarım zaman geçmeden ne kadar değerli bir aktör olduğu anlaşılır. bir insanı yaşadığında desteklemek, anlamak gerekiyor. yoksa değerli bir aktör, bir sanatçı öldüğü zaman hadi hemen filmini yapalım, onu yaşatalım bilmem ne. yaşadığında değer verelim biraz ya, filmlerini izleyerek en azından.
bu adam sayesinde bana göre görevimiz tehlike benim gördüğüm en iyi aksiyon filmi serisidir, izlememiş olanlara da mutlaka tavsiye ederim. hatta çekimleri de genelde youtube'da bulunabiliyor, oradan da bakarsanız ne gibi işlerin altına girdiğini ne zorlu sahneler çektiğini de görürsünüz.
saygılarımla.
devamını gör...
12.
kaan boşnak
sanırım güzel eserlerini tanımam lise yıllarıma dayanmakta. 2011-2012 yılları gibi olması gerek. o yıldan bu yana zaman zaman dinlerim, birçok şarkısını sevdiğim nadir sanatçılardandır. sevdiğim şarkıların başında şey vardır mesela, yorgunum ve ağrılar. sonra şey var, şeyhim beni ışınla. benimle kayboldun, barbar. ve daha diğerleri.
genel olarak tarzını seviyorum ya. umarım daima güzel eserler sunmaya devam eder sayın kaan boşnak.
genel olarak tarzını seviyorum ya. umarım daima güzel eserler sunmaya devam eder sayın kaan boşnak.
devamını gör...
13.
kaldırımda yürürken öndeki insanı sollama takıntısı
o an çok hızlı şekilde bir yere yetişmem gerekiyorsa genelde yaparım, ancak sadece yürümek için dışarıdaysam eğer çok da önümdeki kişiyi geçmem yani. kulağımda kulaklığım müziğimi dinler öylece yürürüm. bir de kalabalık yolda yani acelem yoksa neden insanları geçmek için çaba harcayayım ki geç geç nereye kadar.
devamını gör...
14.
mod yükselten şeyler
şu sıralar benim için rap dinlemek, işe giderken, işten gelirken, iş arasında falan telefonda youtube müziğe girip öylece rap dinliyorum. contra'dan dinliyorum, sonra heijan - muti falan. bazen norm ender, bazen kayra'dan. bazen de ceza.
değişiyor yani hangi şarkı denk gelirse genelde geçmiyor dinliyorum. önceleri gazapizm dinlerken şuan onu azalttım.
değişiyor yani hangi şarkı denk gelirse genelde geçmiyor dinliyorum. önceleri gazapizm dinlerken şuan onu azalttım.
devamını gör...
15.
21 ocak dünya sarılma günü
böyle bir gün olması açıkçası hoşuma gitti, sarılmak benim de çokça sevdiğim bir eylem hali. sevdiğimiz insanlara sarılmayı hatırlamış oluruz belki bu sayede. aslında insanın kendi kendisine, ruhuna da sarılıp kendini unutmaması gerek tabii.
sarılma günümüz kutlu olsun.
sarılma günümüz kutlu olsun.
devamını gör...
16.
koltuk altı kılını kesmeyen kadın
kişinin kendi görüşü elbette isteyen keser isteyen kesmez yani, bu kıllar netice olarak bir şekilde oluşmakta, sadece kesmekten sıkılmış da olabilir, ya da kesmeyi sevmiyor da olabilir. insanların kılına tüyüne de karışmayalım bir zahmet.
ben mesela sakalımı uzatmayı sevmiyorum, ama sürekli olarak uzama halinden dolayı ben artık kesmek durumundan yoruluyorum, bu sebeple bazı bazı sırf bu yüzden salıyorum sakalı gidiyor yani. ne yapayım bu biyolojik bir durum neticede. ha lazer falan ile bilmiyorum vücuttaki kıl tüy bir şekilde alınabiliyor ama hiç deneyimlemedim.
ben mesela sakalımı uzatmayı sevmiyorum, ama sürekli olarak uzama halinden dolayı ben artık kesmek durumundan yoruluyorum, bu sebeple bazı bazı sırf bu yüzden salıyorum sakalı gidiyor yani. ne yapayım bu biyolojik bir durum neticede. ha lazer falan ile bilmiyorum vücuttaki kıl tüy bir şekilde alınabiliyor ama hiç deneyimlemedim.
devamını gör...
17.
şairlerin biraz şey olması
başlığa cevap verme öncesi şunu belirteyim. kendime şair demeyi uygun görmesem de sanırım gerçek anlamda bir şiir kitabımın olması nedeni ile türk edebiyatına baktığımız an şair oluyorum, ama dediğim gibi başta belirteyim kendimi buna çok uygun görmüyorum. çünkü henüz bu konuda istediğim yerde olduğumu düşünmüyorum. kendimi ne zaman olmak istediğim yerde görürüm ondan da emin değilim, beni aşırı derece hazlandıran şiirim az sayıda ne yazık ki.
cevap veriyorum(üstüme alınarak), evet biraz şeyim.
cevap veriyorum(üstüme alınarak), evet biraz şeyim.
devamını gör...
18.
bulaşık makinesi boşaltmak
şuan bulaşık makinesi boşaltmak başlığı altından bunu adeta sanatsal biçimde farklı bir yere bağlamak çabası içine gireceğim.
bulaşık makinesi boşaltmak durumunu hayatımızdaki problemleri gidermek gibi düşünebilirsiniz. problemlerinizi bir şekilde kendi içinizde yahut başka bir birey ya da insanla çözümleyip(her insanın birey olduğunu düşünmüyorum) yok ettiniz diyelim pazartesi günü. sonra gün bitmeden yahut diğer gün yeni problemler gelir sizi bulur ve sonra onları da çözümlemeye çalışırsınız. ha istisna vardır bazı problemleri çözmek kolay değildir ne yazık ki. bu da şey gibi işte bulaşık makinesi işte. çözülemeyen problemler bulaşık makinesinin yeterince temizleyemediği şeyler(artık neler olabilir bunlar tam bilemiyorum da şuan). onlarla özel olarak ilgilenip daha yoğun bir şekilde üstüne giderek temizleyebilirsiniz. tıpkı çözülmesi zor problemlerin daha yoğun ilgi ve çaba ihtiyacı duyması gibi.
bulaşık makinelerinizin kirlilerinizi yeterince temizlemesini temenni ediyorum. bulaşığınız az olsun ya da bulaşık makineniz çok iyi olsun da bulaşık fazla olsa da daima temizlensin umarım.
not: ben bulaşık makinesi değil de genel olarak bulaşıkları hep elde yıkamayı tercih ediyordum yalnız yaşadığımda, bu da başka bir yöntem tabi.
tanım yorumum: aşırı miktarda sanatsal oldu yahu(!)
bulaşık makinesi boşaltmak durumunu hayatımızdaki problemleri gidermek gibi düşünebilirsiniz. problemlerinizi bir şekilde kendi içinizde yahut başka bir birey ya da insanla çözümleyip(her insanın birey olduğunu düşünmüyorum) yok ettiniz diyelim pazartesi günü. sonra gün bitmeden yahut diğer gün yeni problemler gelir sizi bulur ve sonra onları da çözümlemeye çalışırsınız. ha istisna vardır bazı problemleri çözmek kolay değildir ne yazık ki. bu da şey gibi işte bulaşık makinesi işte. çözülemeyen problemler bulaşık makinesinin yeterince temizleyemediği şeyler(artık neler olabilir bunlar tam bilemiyorum da şuan). onlarla özel olarak ilgilenip daha yoğun bir şekilde üstüne giderek temizleyebilirsiniz. tıpkı çözülmesi zor problemlerin daha yoğun ilgi ve çaba ihtiyacı duyması gibi.
bulaşık makinelerinizin kirlilerinizi yeterince temizlemesini temenni ediyorum. bulaşığınız az olsun ya da bulaşık makineniz çok iyi olsun da bulaşık fazla olsa da daima temizlensin umarım.
not: ben bulaşık makinesi değil de genel olarak bulaşıkları hep elde yıkamayı tercih ediyordum yalnız yaşadığımda, bu da başka bir yöntem tabi.
tanım yorumum: aşırı miktarda sanatsal oldu yahu(!)
devamını gör...
19.
şiirlerin anlaşılmak için değil hissedilmek için yazılması
ben açıkçası o anki duygu durum ve ruhuma göre yazıyorum, anlaşılsın yahut anlaşılmasın, zira bazen ruh haliniz öyle bambaşka oluyor ki yazdığınız şiiri ilk okumanızda siz dahi anlamlandıramayabiliyorsunuz. olabilir yani böyle şeyler. öyle bir kaygı da gütmeye de gerek yok bana göre. ben genel olarak yazdığım şiir o anki ruhumu tatmin etsin istiyorum, ruhumu tatmin edebiliyorsa bana yeterli. mesela halen düşünmekte olduğum ancak bir türlü uygun zaman ve koşul oluşturamadığım ikinci şiir kitabım için beni tatmin etmeyen hiçbir şiirimi eklemeyi düşünmüyorum.
bence böyle de olmalı yani, hani her sabah kalkıp yahut her günün gecesi belli bir saat seçip de şu saat şiir yazmalıyım demek bana zorlama geliyor. ne bileyim en azından benim yapabileceğim bir şey değil, kendimi genel olarak iş yaşantım dışında belli saatlere adapte etmeyi sevmiyorum. bir şiiri ne zaman yazmak hali içime geliyorsa o zaman yazıyorum. zaman gelir gün aşırı şiir yazarım, zaman gelir aylar boyu yazmam. yazmak için yazmayı sevmiyorum ya da hadi şiir birikimim olsun diye çokça şiir yazmak benlik değil.
bu sebepledir ki anlaşılmak kastım değil de yalnızca kendimi tatmin kastım vardır yazdığım şiirlerde.
bence böyle de olmalı yani, hani her sabah kalkıp yahut her günün gecesi belli bir saat seçip de şu saat şiir yazmalıyım demek bana zorlama geliyor. ne bileyim en azından benim yapabileceğim bir şey değil, kendimi genel olarak iş yaşantım dışında belli saatlere adapte etmeyi sevmiyorum. bir şiiri ne zaman yazmak hali içime geliyorsa o zaman yazıyorum. zaman gelir gün aşırı şiir yazarım, zaman gelir aylar boyu yazmam. yazmak için yazmayı sevmiyorum ya da hadi şiir birikimim olsun diye çokça şiir yazmak benlik değil.
bu sebepledir ki anlaşılmak kastım değil de yalnızca kendimi tatmin kastım vardır yazdığım şiirlerde.
devamını gör...
20.
sözlük radyosu kaçak yayınları
sanıyorum ki bu yaşanılan durum bir nevi ekonomik pandemi, ekonomik "hayat eve sığar"(zira dışarıya yetmiyor) durumu. umuyorum ki yakında şu süreç düzelir.
devamını gör...