pembe bereli dedd pirabiyesi yazar profili

çekiliş numaram:500
mahlası yanlış yazdım, acıyın bana :')

dün bitirdiğim ve çok sevdiğim bir kitap kendisi. herkes okumalı, okutmalı.
şunu eklemeliyim ki asla bir aşk romanı olarak bakılmamalıdır, bana kalırsa kitapta romantizm yalnızca meze olarak kullanılmıştır.

biri de sabahattin ali'nin bir türk klâsiği olan içimizdeki şeytan kitabıdır.
kitabı okuduktan sonra yaptığınız hatalara ve beyninizden geçirdiğiniz kirli düşüncelere bir kulp bulmak yerine direkt kötü bir insan olduğunuzu kabul etmeniz daha kolay oluyor.

herkes bir gün eleştirdiği kişilere dönüşmeye başlar.

ben halıya yatıyorum. ne olursa, başıma ne gelirse gelsin ve ne kadar kriz geçirirsem geçireyim halıya uzanıp sakince tavanı izliyorum. beynimi kendi hâline bırakıp "hadi çöz madem, ben çok işine karıştım" deme şeklim.

"çünkü gece 2'den sonra verdiğin kararlar, yanlış kararlardır. iyi olan hiçbir şey gece saat 2'den sonra gerçekleşmez.” (how ı met your mother).

halıya oturup dalgınca karşımdaki duvarı izlememe sebep olan şarkıdır kendileri. "herkes köşesini kapmış iyi ama ben nasıl büyük adam olucam?" insanı büyük bir sorgulamaya sokuyor, boğuluyor insan beyninin içinde ama ara ara dinlemenin şart olduğu şarkı

eğitim sistemi
siyasetin durumu
malûm kişi
gelecek kaygısı
geçim sıkıntısı
toplumsal baskı
...
türk gencinin ömrünü mahveden kaç üç şeyi sayalım, sayfa mı yeter? türk genci olması zaten başlı başına yıkım getiriyor.

bu düşünce bana çok saçma geliyor, lcw'de bir etek 200 lira, haberiniz var mı? lcw size fakir işi geliyorsa bir şey diyemem ama küçük gördüğünüz lcw'de bile fiyatlar olması gerektiğinden kat kat pahalıyken zara'nın önünden geçmem, gider kendim dikerim. ayrıca yeri gelince arada pazara gidin, mis gibi ürünler var, logoya 500 vereceğine aynı kumaşın logosuzuna 50 lira verirsin, üçer beşer alır giyersin.

benim o kadar güzel bir sözüm var ki, övünmeden duramayacağım:
"her insan iyidir ama doğru ortam ve koşullar sağlanana kadar."
"iyi insan yoktur, doğru ortam ve koşullar sağlanmadığı için kötülük yapmamış insan vardır."
"doğru ortam ve koşullar sağlandığında herkes, her şeyi yapar."
hepsi tek bir cümleden türeme ama hepsinin kullanım alanı farklı, girmeyelim oralara *)

tüm duyularımız beyin merkezine gitmeden önce talamusa uğrar fakat koku duyumuz uğramaz.

sık sık bana da gelen histir kendisi.
evlenemeyecekmişim gibi bir his değil, akıllı ve mantıklı bir insan evlenmezmiş gibi geldiği için evlenmeyecekmişim gibi geliyor. hayır; flörtten flörte koşan, nerede akşam orada sabah diyen, gönlü ondan ona kayan bir ayran gönüllü değilim, yıllar önce bir kere sevmiştim ve devamı da olmadı zaten. çok oldu birini seveli ve artık azalmaya bile başladı verdiği his, daha duygusuz ve mantıkçı bir insan oldum gün geçtikçe, insanlardan uzaklaşmaya ve yaptığı hareketleri samimiyesiz bulmaya başladım, bundandır evlenmeyecekmişim gibi hissetmem. sırf evlenmek için güvenmediğim, samimi bulmadığım, iki lafından üçünün yalan olduğunu düşündüğüm et yığınlarının içinden birini seçip nasıl ömrümü onun yanında geçirebilirim ki? ayrıca tek bir insanla, tek bir evin içinde, ölünceye kadar nasıl durulur? bağları kuvvetli biri değilim, ne kan bağım ne de gönül bağım bu kadar kuvvetli, ben ailemdeki insanları bile öylesine bir insan olarak görüp bir gün kendi evime çıkıp bağı bitireceğimi düşünürken, bu evde bile ait hissetmiyorken nasıl... açıkçası bu devirde iyi bir ebeveyn olmak da çok zor, evleneceksem de çocuk yapmak istemeyen biriyle evlenmem gerekir fakat birçok kişinin bilinçaltında "soy devamı" varken bu çok zor. ben yarıştan çekiliyorum, yarışmacı arkadaşlara sabırlar diliyorum ama ben "evlilik" adı altında bir ödül istediğimden emin değilim, kolay gelsin.

çocuk, dede ve dedenin hayali, kuş, balonlar, ev

cümlelerini zekîce kurması, muhabbetinin sarması, samimi ve içten olması, ilk tanıştığı insanla fazla samimi olmaması, nabza göre şerbet vermeyip kaliteli bir insan mahzeni olması, yani her önüne gelenle arkadaş olmak yerine insanları hayatına seçerek alması yeterlidir.
ha bu elbette teoride böyle, pratikte ise ruh "sev" diyor, kalp seviyor; sebepsiz.

cinsiyetçi, ayrımcı, ekseriyetle öznel yorumlar yapılması gereken, fiziksel özelliklere hakaret niteliğinde olan başlıklardır. "akış" kısmındaki başlıkların %99,9'unu içerir.

bozuk zaten. sebepsiz yere gülen, ağlaması gereken yerde gülen, ufacık bir şeye gülen bir insanın psikolojisinin düzgün olması mümkün mü? peki bu ülkede psikoloji bozulmadan yaşanması mümkün mü? birincisinden emin değilim de ikincisi kesinlikle mümkün değil.

izmirli misin başka şehirli mi? ona göre cevap vereceğim.

ya da türkiye o ülkelerin seviyesine geriliyordur, bu da farklı bir bakış açısı. mesele nasıl baktığınla ilgili, senin hayata bakan pencerelerin pembeye boyalıysa bok da pembe görünür

alengirli şiir

ve 5 dairelik kredi borcu...
neden mi 5? 4 daire+ 1 daire parası faiz..