pessimist yazar profili

pessimist kapak fotoğrafı
pessimist profil fotoğrafı
rozet
karma: 1101 tanım: 51 başlık: 2 takipçi: 35

son tanımları


kitap okurken ağlayan insan

içinde bulunduğum grup. en son germinal’de yaşadım bunu. karakterler gerçek olmasa da yaşananların benzerini gerçek insanların yaşadığını bilince insana koyuyor. tarih boyunca çekilen acıların çoğunun politik olması da koyuyor, tekerrür ediyor olaylar. emile zola ajitasyon yapmadan, yaşananları romantize etmeden işçi sınıfının mücadelesi sırasında çekilen acıları mükemmel anlatmış, özellikle son 50 sayfada yaşadığım duygu karmaşası unutulmazdı benim için, dayanamayıp hüngür hüngür ağladım en sonunda.
devamını gör...

ülkenin geri kalmışlık belirtileri

devleti kutsallaştırmak. devlet halk için var olmalıyken halkın devlet için var olması gerektiğine inanmak. kutsallaştırdıktan sonra sorgulamamak, eleştirmemek, yapılması gereken yapıldığında lütuf algılamak, yapılmaması gereken yapıldığında vardır bir hikmeti demek doğal olarak takip ediyor zaten.
devamını gör...

fiske vurmadan çocuk büyütmek

olması gerekendir.
devamını gör...

tıp fakültesinde okumak

en büyük pişmanlığım bu hayatta. pandemi dönemimde daha da yoğun hissediyorum bunu.

hastanede hocaların ego tatmin aracıyız sadece stajyerler ve intörnler olarak, ne kadar çalışırsak çalışalım yeterli değil, sözlüde hoca ters tarafından kalkmışsa bütün emeğimizi yok sayarak herkese düşük verip bırakabilir, sadece var olduğun için sana sinirlenebilir, özel hayatın hakkında üzerine vazife olmayan yorumlar yapabilir, evde yaşadığı bir olay yüzünden suçsuzken insanların yanında seni rencide edebilir, hiçbir şey diyemezsin çünkü bu devran böyle gelmiş böyle gidecektir, kimseye şikayet edemezsin, hakkını arayamazsın. haksızlığa uğramayı kaldıramayan bünyelere çok ağır geliyor böyle şeyler. her bölümde vardır manyak hocalar, olmaması gereken olaylar ama tıp fakültesinde sistematikleşmiş bir mobbing var en tepeden aşağıya.

durmadan ders çalışıp bir yandan da mobbing ve sağlıkta şiddet olaylarını görerek meslek hayatı hakkında her geçen gün daha da umutsuzluğa kapılıyoruz, öğrenciliğimiz bitince rahat edicez diyemiyoruz. birkaç ay önce bir doktor intihar etti, intihar mektubunda hastanede uygulanan mobbingin kendisini ne kadar etkilediğinden bahsediyordu. ruh sağlığı bozulan, istifa eden bir sürü doktor var benzer şekilde.

şiddet haberleri asla bitmiyor zaten. daha yeni bir ortopedi asistanının parmakları kesildi hasta tarafından sahte rapor hazırlamadığı için, muhtemelen birkaç ay sonra benzer bir haberle karşılaşıcaz. hiçbir zaman yeterli önlem alınmıyor, şiddeti uygulayanlar kınanıyor sadece ama bu o doktorun ellerini kullanamayacağı için cerrahlık hayatının bitmesini düzeltmiyor. yarın şiddet uygulanan kişi biz de olabiliriz ve kimse bizi korumaz biliyoruz.

türkiye’de okunuyorsa bir haksızlıklar zincirine, her yerde müthiş bir hiyerarşiye, daha birinci sınıftayken hocaların “siz doktor olacaksınız sosyal hayatınız olamaz” gibi aptalca laflarına, sosyal hayatsızlığınızın sonunda da meslek hayatınızda ruh sağlığınızın ve canınızın iki kuruşluk değeri olmamasına hazır olunmalı.

birinci sınıfta doktor olacağı için heyecanlı olan insanların yıllar geçtikçe her şeyden ne kadar bıktıklarını görüyorum ve üzülüyorum. ama hangi noktada bu devran döner bilmiyorum.
devamını gör...

gögüslerinden memnun olan kadın

memeye göğüs diyen yazarın açtığı başlık. bu ülke ne zaman memeye meme diyecek merak ediyorum.
devamını gör...

çocukken okunan ilk kitap

şeker portakalı.
devamını gör...

defalarca izlenen filmler

500 hundred days of summer. ilişkilere olan bakış açımın değişimini bu filmi izlerken hissettiğim şeylerle takip edebiliyorum, o açıdan çok hoşuma gidiyor. summer manic pixie dream girl değil bir de not düşmek isterim bu filmden bahsettiğim herkesle bu tartışmayı yapıyorum çünkü.
devamını gör...

gençlerin yüzde 76'sının yurt dışında yaşamak istemesi

o kadar bunaldık ki her şeyden.
çevremde mutlu bir tane arkadaşım yok. ben yıllardır yurtdışına gitmek istiyorum. bana eskiden “ben yapamam ya seviyorum burayı” diyen arkadaşlarımın şimdi tüm planları yurtdışı üzerine.
buluştuğumuzda tek konuştuğumuz şey ülke gündemi ve bunların bizim en güzel yıllarımızı nasıl etkilediği. kendi ülkemde güvende hissetmiyorum hiçbir anlamda, kendi ülkemde ikinci sınıf vatandaş gibi bile hissetmiyorum.
o kadar yorulduk ki. ekonomik özgürlüğümüz yok, çok güzel bölümlerden mezun olup işsiz kalan bir sürü arkadaşım var torpili olmadığı için.
avrupa’daki yaşıtlarımızın 20’li yaşlarda yaptığı her şey bize lüks geliyor.
pandemide tekrar gördük bu ülkenin gençlere karşı tutumunu. okullar öncelik olmalıydı, gençler eve tıkılmasın, eğitim devam etsin diye uğraşılmalıydı. unutulduk.
bir kadın olarak güvende hissetmiyorum kendimi hiçbir şekilde. günün birinde polise defalarca şikayet ettiğim biri tarafından öldürülebilirim ve o kişi sadece twitter’da gündem oldu diye tutuklanabilir.
doktor olursam hiçbir şekilde güvende hissetmicem kendimi. sağlıkta şiddetin en çok olduğu ülkelerden biriyiz. yıllarca süren emeklerin sonucunda size şiddet uygulasa da ceza almayacağını bilen insanlardan korkarak geçen bir meslek hayatı geliyor.
bu liste uzar da gider.
ülkede düzgün giden bir tane bile şey yok. nereye elini atsa kurutan bir hükümet var.
emeklerimizin hiçbir karşılığı yok, umudumuz yok bu ülkeye dair, bu ülke parçalara bölünüp yenildi birileri tarafından bize de kırıntıları kaldı.
sürekli öfkeli uyanmaktan bıktık, sürekli bir şeyleri protesto etmek zorunda olmaktan bıktık, şiddetten bıktık, gelecek kaygısından bıktık, işsizlikten bıktık, parasızlıktan bıktık, umutsuzluktan bıktık, sürekli aşağılanmaktan bıktık, en temel haklarımızı istediğimiz için şımarık yaftası yemekten bıktık,gençliğimizi bu şekilde harcamak zorunda olmaktan bıktık.
özgür hissetmek istiyoruz, insan gibi hissetmek istiyoruz.
ben monotonluk sevmediğin için, farklı yerlerde yaşamak istediğim için gitmek istiyordum eskiden. artık bu bir zorunluluk. akıl sağlımı en fazla bir iki sene daha koruyabilirim burada. en temel şey olan sağlığımı kaybetmemek için gitmek zorundayım.
devamını gör...

bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz

eylülde normalleşicez.
devamını gör...

kadıköy'de düzenlenen hayat eve sığmıyor protestosu

sorgulanan şey pandemi değil pandemiyi yönetim süreci. yasak sadece belli bir kesime var. yabancı turistler beach clublarında tequila sunriselarını içsin diye ben evde oturdum hastaneye gitmek yerine tıp fakültesi eğitimi durdurulduğu için, bir buçuk ayda bir olması gereken sözlüleri haftada bir oluyoruz, 2 saatlik uykuyla sınava giriyoruz ve stresimiz atabileceğimiz herhangi bir yer yok. kongreler yapılıyor binlerce kişilik salonlarda ama okullar kapalı, tiyatrolar, sinemalar kapalı bir buçuk senedir. kafeler açıldığında doğru düzgün denetleme yapılmadığında 7 de yasak başlatmanın hiçbir anlamı yok. günde 3 milyon yapılacağı söylenen aşı 17 günde 3 milyona ulaştı ancak. hafta sonuna rastgele bir alkol yasağı kondu, hayır avrupa’daki ülkeler insanların evde alkol tüketmesine karışmıyor bu yasak bizde var sadece. çalışan insan hafta içi çalışıp hafta sonu eve kapanmak zorunda bir buçuk senedir. olan sağlık çalışanlarına, işçi sınıfına, esnafa, öğrenciye oluyor yine. hiçbir işe yaramıyor yasaklar, sıkıntı burada. hayat eve sığsa sığsa bir sene sığardı, dünya bitiriyor pandemiyi yavaş yavaş. ben bu ülkede eylülde okulların açılacağına bile güvenmiyorum, denemiyorlar bile açmayı öncelikleri değil çünkü. akademisyenleri ve öğrenciler aşılamak yerine turist gören insanları aşılıyorlar. dünya üzerinde pandemide halkına en az yardım yapan birkaç ülkeden biriyiz. kapanma dediğin şey devlet destekli olur yoksa ben de bilirim çıkıp eve kapanın hadi bakalım 3 hafta demeyi. yasaklar yüzünden insanlar aç kaldı sadece, ekonomi daha da b.ka sardı. hayat eve sığmıyor, bu insanların savunduğu şey de doğru, açık havada bulaşı aşırı düşük olan bir virüs için yaz aylarında maskeyle dolaşmak istemiyorum ben. tüm dünya böyle diye kendinizi kandırmayı da bırakın, biz hükümetin aptalca uygulamaları, gözümünüzün içine baka baka yaptıkları yolsuzluklar yüzünden bu haldeyiz. tünelin ucunda ışık gözükmüyor, ilerleme kaydetmek yerine geri gidiyoruz her gün. pandemi var sağlığımız için her şey demek koyunluktan başka bir şey değil şu noktada.
devamını gör...

arthur schopenhauer

3 sene önce bir sahafta 800 küsur sayfalık tüm eserlerini 20 tl ye bulduğum için almıştım. depresyona girmemle eş zamanlı olarak okumaya başladım nasıl bir yazar olduğunu bilmediğim için ve çok etkilemişti beni okurken. hayata karşı olan müthiş kötümser bakış açımı daha da kötüleştirmişti. başladığım kitapları bitirme takıntım olduğu için kimi zaman ağlaya ağlaya o 800 sayfayı bitirdim. özellikle hayata gelmenin bir suç hayatın bir ceza ölümün de bir kurtuluş olduğunu anlattığı kısım zaman zaman aklıma geliyor hala. çocuk doğurmamaya kesin olarak karar vermemde de etkisi var, bir şeyi hiçliğin huzurundan çekip var olma, bilinçli olma çilesini yaşatmaya hakkım olmadığını düşünmüştüm okurken. kadınla alakalı kısımları okurken komik geldi açıkçası sinirlenemedim bile, saklamaya hiçbir ihtiyaç duymadan seksist olan biri. ama okumaya değer birçok eseri var bence, ruhen iyi hissettiğiniz bir dönemde okumanızı tavsiye ediyorum*
devamını gör...

kız çocuk istemeyen erkek

mühendislik ve hemşirelik gibi mesleklere kafasına göre cinsiyet atayıp cinsiyetçi olmadığını iddia eden yazarın içinde bulunduğu grup. cinsiyetçiliğin ne olduğunu öğrenmesini diliyorum en kısa zamanda.
devamını gör...

kız almak vermek kalıbını kullanan insan

büyük dertlerin yolu bu tip ‘detaylarla’ yapılıyor. bunu görebilsek keşke. kadını alınıp verilecek obje olarak gören insan kadına şiddeti de normalleştiriyor. ‘kadına şiddet’ kavramı düşünme ve iletişim aracımız olan dilde başlıyor yani. düzelmeye en temelden başlamayıp böyle bir dil kullandığımız sürece de kadınların sistematik bir şekilde ezilmesine katkı sağlamış oluyoruz. bu tip sorunları ‘feministlerin bir şeyleri büyütmesi’ kategorisinden çıkarıp ciddiye aldığımızda bir şeyler düzelecek, nickimin aksine optimist olduğum nadir konulardan biri bu, sabırla bekliyorum o günleri.
devamını gör...

kızını zorla tesettüre sokan aile

çok fazla yaşanan bir hadise. böyle bir şey olmadığını iddia edenler türkiye gerçeklerinden çok uzak yaşıyordur ya da gerçekleri görmek istemiyordur.
ben kendi isteğimle kapandım, yedinci sınıftaydım. ama üniversiteye geçerken açılmak istediğinde psikolojik baskıyla karşılaştım. eğer açılırsan benim kızım olmazsın dendi, duygusal sömürü yapıldı. 2 sene daha bu şekilde devam ettim ama bu sürede psikolojim bozuldu. 2 sene sonra tekrar aynı konuyu açtığımda baskı daha da büyüdü, bu sefer ben daha nettim ama. annem 6 ay benimle konuşmadı, bu arada ben depresyona girdim, annemle bir daha hiç konuşmayacağımı düşündüm. bir şekilde kabullendi sonra. şu anda hala onlardan ne kadar uzak bir yaşam stili benimsediğimi bilmiyorlar. ama açılmak verdiğim en iyi kararlardan biriydi, en güzel zamanlarım olması gereken iki senemi şu anda inanmadığım bir dindeki kural yüzünden, baskı altında, kendim gibi hissetmediğim, mutlu olmadığım şekilde yaşadığım için üzgünüm, geriye dönsem daha önce yapardım bunu.
velhasıl istediğiniz kadar baskı kurun o kişi günün birinde kendi kararlarını kendi verdiği hayatı yaratacak, özgürleşecek; bir şeylere zorlayarak tek yaptığınız o kişinin birey olmasına saygı duymamak ve kendinizden uzaklaştırmak oluyor.
devamını gör...

gabriel garcia marquez

kitapları imge bakımından çok zengin olan, büyülü gerçekçiliğin öncüsü yazar. ilk olarak kolera günlerinde aşk’ı okuyup hayran kalmıştım konuları işleyiş tarzına. yüzyıllık yalnızlık’ı okudum sonra ve en sevdiğim kitaplar arasına girdi.
ağdalı bir dil kullanmadan edebi olmayı başarıyor, normalde romanda hep realist yazarlar okuyan benim için zevkimin dışında kalmasına rağmen yeri çok ayrı.
devamını gör...

sözlük yazarlarına gelen son whatsapp mesajı

yan odadaki kardeşimden gelmiş en son mesaj “şov yapma”
devamını gör...

python

geçen yaz biyoteknolojiyle ilgili bir alanda doktora yaparsam işime yarar diye öğrenmeye başladığım programlama dili. zevk alacağımı düşünmemiştim hiç ama başladıktan sonra bayağı sevdim öğrenmeyi. ben de çok yeniyim ama şu ana kadar kullandığım ve memnun kaldığım kaynakları koyayım buraya faydalanmak isteyen olursa diye
•ilk bununla başladım, bayağı basit anlatıyor, testler ve ödevlerle pekiştirebiliyorsunuz öğrendiğinizi
coursera
•ikinci olarak bu kursu izledim, bir üst seviyesi gibi diğerinin, oop, program efficiency gibi konuları da anlatıyor
www.youtube.com/playlist?li...
•o sırada egzersiz için şu siteyi kullandım, matematik sorularını istediğiniz bir programlama diliyle çözebiliyorsunuz
projecteuler.net/about
www.youtube.com/channel/UC8... bu kanalda çok fazla içerik var ilerlemek istediğiniz alana göre seçebilirsiniz
•küçük oyunlar oluşturmak istedim egzersiz olması için yine
www.youtube.com/channel/UC2... bu adam turtle'la oyunlar oluşturuyor ve beginner seviyesinde anlatıyor ben çok rahat takip ettim
•bonus olarak artificial intelligence'a ilgi duyuyorsanız şu harika bir kurs bence
learning.edx.org/course/cou...
•edx.org'ta başka kurslar var pythonla alakalı, vakitleri uyuşursa onlara da bakabilirsiniz
devamını gör...

bazı kadınların yemek yapmayı hizmetçilik olarak görmesi

‘ama kadınların içgüdüsü’ ‘kızlar evcilik oynuyor ama:/‘ gibi aptal saptal argümanlarla kadınların feminizm yüzünden ‘görevleri olan’ yemek yapmaktan kaçındıklarını iddia eden, çağın çok gerisinde kaldığı için 21. yüzyılda cinsiyet rollerinin ortadan kalkması konusunda biraz okuyup bilgilenip beynini çalıştırıp bize yetişmesini ve burada ağlamak yerine her yetişkin insanın olması gerektiği gibi kendine yemek yapmayı öğrenmesini temenni ettiğim yazar tarafından açılan başlık ve saçma sapan entrysi.
devamını gör...

iğne fobisi

tıptaki adı tripanofobidir. iğne içeren her türlü tıbbi işlemde aşırı korku ve endişe hisseder bu fobiye sahip olanlar.
kendimi bildim bileli bende de var, küçükken aşı olunacağı zaman sınıftan kaçardım hep hocalar yakalayıp geri getirirlerdi, ağlaya ağlaya olurdum; şimdi de aşırı zorunda kalmadıkça kan vermeye ve iğne olmaya yanaşmıyorum ama zorunlu haller oluyor tabii ki.
en son korona aşısında yaşadım aynı şeyleri, iki dozda da olmadan önce günlerce rüyalarıma girdi, olurken de çok yoğun anksiyete hissettim. kalbim aşırı hızlandı, ellerim uyuştu, başım döndü, hemşire ısrarla sordu zaten olmak istiyor musun diye ama derdim korona aşısıyla değil direkt iğneyle.
eskiden başkalarına enjeksiyon yapılırken de bakamazdım, sağlıkçı olunca aştık bir noktada ama iğne fobisi daimi gibi.
devamını gör...

13 mayıs 2021 turizm bakanlığı'nın yayınladığı video

üniversitedeki son yıllarımı turistler ülkeye geldiğinde güvende hissetsin diye evde geçirdiğime ve bu videonun gerçek olduğuna inanamıyorum cidden gerçeklik algılarımla oynuyor bu ülkedeki pandemi süreci
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim