sabah serinliği - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
türkiye'de unutulamayan olaylar
"görüyorum ki çaresizliği tatmamışsınız hayatınızda."
ah ki ahh!
ah ki ahh!
devamını gör...
2.
yalnızlığı en iyi anlatan filmler
şimdi iki film yazacağım ama şu sıralar depresyonda olan ya da depresyona çok meyilli olanlar lütfen izlemesin. çünkü gerçekten de insanın yalnızlığını ve bundan kurtulamayışını mükemmel anlatan filmler. sonları itibarıyla da birçok hassas bünyeyi çok yanlış bir işe sürükleyebilir, demedi demeyin, ona göre izleyip izlememeye karar verin. ama dediğim gibi filmler on numara beş yıldız. sonra, daha iyi olduğunuz bir döneminizde izlersiniz.
birincisi bir (bkz: louis malle) filmi (bkz: le feu follet).
çok meşhur bir sahnesi vardır. baş karakter (bkz: erik satie)'nin (bkz: gnossienne no:1)'i eşliğinde, bir paris kafesinde (yanlış hatırlamıyorsam saint germain bulvarı'ndaki (bkz: cafe de flore)'de) oturup caddedeki kalabalığı, kafedeki diğer insanları izler. insanlara olan mesafesinin ,tek başınalığının güzel anlatıldığı bir sahnedir.
ikincisi de (bkz: joachim trier)'in (bkz: oslo, 31. august)'u.
bu film, aslında birinci filmin serbest bir uyarlaması gibi. oslo'da 31 ağustos gününde geçiyor. baş karakter o gün kaldığı rehabilitasyon merkezinden çıkıyor, eski en yakın arkadaşını, birkaç kişiyi daha ziyaret ediyor. sabaha karşı da film sonlanıyor. yine bu filmin de çok meşhur bir kafe sahnesi vardır. baş karakter bir kafede oturur, diğer masalardakilerin konuşmalarına kulak misafiri oluruz onunla birlikte. bunlar arasında iki genç kızın birbirlerine hayallerini sıraladıkları bölüm özellikle çok naiftir. bu da çok iyi bir sahnedir.
haydi iyi seyirler herkese. baştaki uyarımı hassas bir dönemden geçenler mutlaka dikkate alsın ama.
birincisi bir (bkz: louis malle) filmi (bkz: le feu follet).
çok meşhur bir sahnesi vardır. baş karakter (bkz: erik satie)'nin (bkz: gnossienne no:1)'i eşliğinde, bir paris kafesinde (yanlış hatırlamıyorsam saint germain bulvarı'ndaki (bkz: cafe de flore)'de) oturup caddedeki kalabalığı, kafedeki diğer insanları izler. insanlara olan mesafesinin ,tek başınalığının güzel anlatıldığı bir sahnedir.
ikincisi de (bkz: joachim trier)'in (bkz: oslo, 31. august)'u.
bu film, aslında birinci filmin serbest bir uyarlaması gibi. oslo'da 31 ağustos gününde geçiyor. baş karakter o gün kaldığı rehabilitasyon merkezinden çıkıyor, eski en yakın arkadaşını, birkaç kişiyi daha ziyaret ediyor. sabaha karşı da film sonlanıyor. yine bu filmin de çok meşhur bir kafe sahnesi vardır. baş karakter bir kafede oturur, diğer masalardakilerin konuşmalarına kulak misafiri oluruz onunla birlikte. bunlar arasında iki genç kızın birbirlerine hayallerini sıraladıkları bölüm özellikle çok naiftir. bu da çok iyi bir sahnedir.
haydi iyi seyirler herkese. baştaki uyarımı hassas bir dönemden geçenler mutlaka dikkate alsın ama.
devamını gör...
3.
atatürk'ün dinsiz olduğu iddiası
kafası az buçuk çalışan her insanın farkında olduğu ve onu bir kez daha takdir etmesini sağlayan gerçektir.
devamını gör...
4.
yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmemek
bunu yapmamış olsaydık insanlık olarak, bir arpa boyu yol kat edemezdik.
devamını gör...
7.
bir erkeğin en tatlı olduğu an
sizi kırdığını düşünüp kendini affettirmek için etrafınızda dönüp durduğu anlardır.
devamını gör...
8.
kız çocuklarını üniversiteye gönderen babalar cehennemliksiniz
bir cehennem olsaydı ilk girecek kişi bu sözün sahibi olurdu.
devamını gör...
10.
insanın ağzının tadını kaçıran olaylar
yeni aldığım herhangi bir eşyanın bir yerinde sorun çıkması. ya zaten yeni almışım, bir hevesle açmışım, kurmuşum, heyecanla tamamlandığını, çalıştığını görmek istiyorum. ama elime geçen hayal kırıklığı. işte o anlarda keyfim öyle bir kaçar ki... aldığımı, olduğu gibi yarım yamalak şekilde kenara atıp sinirim geçene kadar birkaç gün yüzüne bile bakmam. sonra tabi el mecbur çaresine bakmak zorunda kalıyorum.
devamını gör...
13.
roger federer
proporsiyonu en düzgün, oyun stili en estetik tenisçi. tenis, kendisi demektir desek daha doğru bir tanım olabilir. onun gibisi bir daha gelecek mi, emin değilim. the goat!
devamını gör...
14.
türk kadınının eleştiri kabul etmemesi
makul, tutarlı, aklıselim eleştiriler itinayla dinlenir. fakaaattt ego mastürbasyonu yapmaya kalkanlara geçit verilmez tabi ki. işbu olay bundan ibarettir.
devamını gör...
15.
bir kadına edilebilecek en güzel iltifat
"ooo bugün ışıldıyorsun!" güzel bi iltifattır mesela. kadın erkek ayırt etmeksizin ısrarla sarf ediniz.
devamını gör...
17.
komünist parayı feminist kocayı bulana kadar
(bkz: sağcı kimdir, nasıl konuşur?)
bütün sağcılar toplaşmış gene.
bütün sağcılar toplaşmış gene.
devamını gör...
18.
kızını istismar eden genci eve çağırıp öldüresiye döven baba
olay avustralya'da geçtiği için baba değil istismarcı tutuklanmış.
devamını gör...
19.
erkeklerin güzel göründüğünü sandığı şeyler
kaşlarını almaları. kesinlikle kadınsı bir hava katıyor. sözüm kadınsı görünmek istemeyen heterolara tabi; yoksa kadınsı görünmek istediği için bunu yapanlara hiçbir sözüm olamaz.
devamını gör...
20.
evde örümcek görmek
benim için kâbus maalesef. önceleri örümceği gördüğüm odanın kapısını sıkıca kapatıp o odayı devre dışı bırakırdım, yürekli biri gelip de örümceği çıkarana kadar. şimdilerde kendimi cesaretlendirip genelde bir kağıdın üstüne alıp pencereden dışarı atmayı başarabiliyorum. ama örümceği aldığım yerden pencereye gidene kadarki halimi görmelisiniz. hele de taşıma sırasında örümcek harekete geçip elime doğru ilerlemeye başlarsa bir çığlıkla elimdekini yere savurmam işten bile değil. ondan sonra haydiii her şey başa dönmüş oluyor.
devamını gör...