sereinfortis yazar profili

sereinfortis kapak fotoğrafı
sereinfortis profil fotoğrafı
rozet
karma: 3748 tanım: 434 başlık: 24 takipçi: 125
viva la vida

son tanımları | başucu eserleri


gece olduğunda duyguları daha yoğun hissetmek

gece olunca sanki duygular biraz daha derinleşiyor, kalp daha fazla hissediyor. gündüzün koşuşturması içinde bastırdığımız ne varsa, gece sessizliğinde bir bir çıkıyor ortaya. bazıları için huzur, bazıları için hüzün oluyor. gece, düşüncelerin ve hayallerin en çok konuştuğu zaman. belki de bu yüzden geceler, duyguların en saf haliyle yaşandığı anlar olabilir.
devamını gör...

unutulmak

unutulmak en çok sevdiğin birinin gözlerinden silinmek gibi bir şey. bir zamanlar hayatında en değerli yerdesin, sonra yavaş yavaş yok olmuşsun onun için. insanın içi acıyor, bir yerlerde eksik kalıyor sanki. ama bazen unutulmak da gerekiyor çünkü unutulmazsak kaldığımız yerde takılıp kalırız, yeni bir sayfa açamayız. yine de yürek sızlatıyor, bazen gecenin sessizliğinde
'acaba hala anıyor mu?' diye soruyorsun kendine. unutulmak kolay değil ama hayat işte, böyle öğreniyoruz vedalaşmayı maalesef.
devamını gör...

aşkın bir yanılsama olması

aşk bazen sadece hissetmek istediğimiz şeyleri karşımızdakine yansıtmaktan ibaret. gerçekte kim olduğunu değil, görmek istediğimizi seviyoruz. belki de aşk, en güzel yanılsamamız.. ama ne olursa olsun, yaşanırken gerçek gibi hissettiriyor ya, işte o hissin hatırına her defasında yeniden kanıyoruz.
devamını gör...

seçilmiş yalnızlık ve içine düşülmüş yalnızlık

seçilmiş yalnızlık da, içine düşülmüş yalnızlık da romantize edildiği kadar masum değil aslında. ilki bazen kaçıştır, diğeri mecburiyet. insan yalnızlığı seçtiğini sanır, ama çoğu zaman seçilen değil, yalnız bırakılandır. sonra da buna anlam yükleyip güçlüymüş gibi yaparız. oysa en temel ihtiyaç, görülmek, duyulmak ve anlaşılmaktır.
devamını gör...

boşluk hissi

boşluk hissi, etrafın doluyken bile içinde kimsenin olmadığı o an. ne geçmiş tutar elinden, ne gelecek ses verir. sadece susarsın... çünkü bazen en ağır yük, içini dolduramayan duygulardır.
devamını gör...

yalnızlık bir ceza mıdır sorusu

yalnızlık bazen ceza değildir, seçilmiş bir sessizliktir. kalabalıklar içinde kendini kaybetmektense, kendiyle baş başa kalmayı seçenin halidir. kimi için kaçış, kimi için arınma. ama şurası kesin, kimse isteyerek yalnız kalmaz, ya yorulmuştur ya da herkes olmuştur da bir kendisi eksik kalmıştır..
devamını gör...

mutluluk bir illüzyondur

mutluluk,bize kısa süreliğine verilen bir hissin, sonsuza kadar süreceğine inandırılma çabasıdır. kimi zaman bir kahvede, kimi zaman bir gözde belirir… sonra gider. gidenin peşinden koşarken, aslında hiç var olmayan bir şeye tutunduğunu anlarsın. mutluluk illüzyonsa, biz de kandırılmaya gönüllü seyircileriz.
devamını gör...

insanın kendi kendine yetmesi

insanın kendi kendine yetmesi, en zor ama en değerli beceridir. dışa bağımlılıklar azaldıkça özgürlük artar. kendiyle barışık olmak, kendi ayakların üzerinde durmak, hayatın karmaşasında en sağlam liman olabilir.
devamını gör...

en son gülümseme sebebin

bir dostun mesajı, güzel bir şarkı ya da aniden aklıma gelen tatlı bir anı olabilir. hayat bazen zor ama gülümsemek en güzel direnç diyelim.
devamını gör...

can yakan kitap alıntıları

“acı çekmek, hayatın içindeki en büyük güzelliktir; çünkü o, gerçekliğin aynasıdır.”
devamını gör...

geceye bir söz bırak

“ben yürüyordum, içimden seni eksilterek bilirsin, eksilmek bazen çoğalmaktır.
bir çay söyledim kendime, iki şeker attım, biri senin hatrına, diğeri, o hiç gelmeyen günlere.
yağmur durdu sonra.
ama yüzüm hâlâ ıslaktı..”
devamını gör...

yalnız hissetmek

"insana yalnız hissettiren şey tek başına olması değildir. yalnızlık çevrende insanlar varken, toplum ve topluluk hayatı yaşarken onlardan dışlanmış hissetmektir."

kendinle savaşma sanatı kitabından
devamını gör...

aşk için uykunun feda edildiği geceleri özlemek

zamanın nasıl geçtiğini anlamamak.. saatlerce sıkılmadan yazışmak.. priz yanında telefon şarj edilirken konuşmak.. hele birde ilişki de tutku varsa çok daha güzel oluyor. sonuç ne diye sorarsanız benim içinde sonu iyi olmadı ancak bilseydim yine yaşardım o duyguları. hayat böyle güzel,siyahı farketmek için beyazı yaşamak gerekir...
devamını gör...

aşk acısı


kısacası aşk acısı çekme nedeniniz onun varlığına ihtiyaç duymanız, onun varlığına ihtiyaç duymanız ise aslında en derinde kendi 'varlığınıza' ihtiyaç duymanızdır. çünkü o size dönüşmeden (veya tersi siz ona dönüşmeden) veya dönüşmemiş olsa onun (sadece ama sadece) varlığına ihtiyaç duymanız mümkün olamayacaktır. aşkın asırlardır sarhoşluk olarak tanımlanma veya bu şekilde ifade edilme nedeni de budur. çünkü kendini kaybetme hissi yaratır. onun varlığında kendini kaybetme veya 'o'na dönüşme hissi. kısacası acı çekme nedeniniz kaybetme hissiniz. ama bu kaybetmenin en derinine inerseniz aslında kendinizi kaybetme hissine dayandığını bulursunuz. dediğim gibi kaybetmeniz için (kaybetme hissi oluşması için) önce o şeyle bütün olmanız gerek. yani o şey size 'ait' (size ait bir 'parça') bir duruma gelmeden bütün olamaz ve dolayısıyla kaybedemezsiniz. (veya kaybetme hissi oluşamaz). aynı şey ona ihtiyaç duymanız için de geçerli. ona ihtiyaç duymanız için de bu bütünlüğün oluşması gerek. son bir şey daha bu sözlerimi ancak sevenler (yaşayanlar) anlar. yaşamayanlar da sadece 'süslü (şiirsel) sözler' etkisi yapacaktır (ne kadar gerçek olursa olsun).
devamını gör...

yalnızlık

yalnızlığı “ihtiyaç duyduğumuz o çok özel yakınlığın kaybı” olarak tarif etmek, onu tüm tezahürleriyle ihata edebilecek bir tanım kanaatimce. tek başınalık bizim seçimimizle, insanlardan zaman zaman kendimizi tecrit etme isteğimizle ortaya çıkan iradi bir yalnızlaşma, yalnızlık ise şifasını aradığımız, bir bağ arayışı içerisinde olduğumuz, bizi anlayacak, yankılayacak bir insanın hasreti içinde olduğumuz, kurtulmak istediğimiz bir sıkıntı, bir illet gibi. her iki türü de kalabalıklar içinde sürüklenirken en derin ve onulmaz kederi yaşatıyor insana. “yalnızlık bir yağmur gibidir./ denizden akşamlara yükselir; / uzak ve ıssız ovalardan esip gelir,/ çıkar göğe, her zamanki yerine./ ve düşer gökten kentin üstüne.” diyor rilke. ovalar ve denizleri aşan pusun şehre yağmur olup yağması gibi kentli insanın yalnızlığı da, her defasında bir soğuk temasın bıraktığı buz yanıkları yüzünden derinleşiyor, ruhunu bir türlü iyileşemeyen yaralar sarıyor. her temas, vaat ettiği derman yüzünden daha büyük bir hüsran yaratıyor.
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.

ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...

can yücel
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

eskisi kadar özlemiyorum seni.
ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
adının geçtiği cümlelerde gözlerim dolmuyor.
yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.

biraz yorgunum, biraz kırgın.
biraz da kirletti sensizlik beni.
nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim.
ama “iyiyimler” yamaladım dilime.
tedirginim aslında.
seni unutuyor olmak,
hafızamı milyon kez zorlamama rağmen
yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.

“gel” diye beklemiyorum artık.
hatta istemiyorum gelmeni.
nasıl olduğun konusunda
ufacık bir merak yok içimde.
ara sıra geliyorsun aklıma
“bana ne” diyorum,
“benim derdim yeter bana, bana ne!”

alıştım mı yokluğuna?
vaz mı geçiyorum varlığından?
tedirginim aslında!
ya başkasını seversem?
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.

özdemir asaf
devamını gör...

yengeç burcu erkeği

duygusalız, maalesef.
devamını gör...

ekonomi kötü deyip mekanlarda akan tip

ne yapalım ölelim mi? ekonomi kötü diyebilmek için sosyal hayatın durması mı lazım? en basitinden ev,araba hayali kurabilen var mı şuan? daha bir çok şey sayarım da gerek yok bence. şuan en büyük lüksümüz bir mekanda oturabilmek zaten.
devamını gör...

30 yaşına gelip evlenemeyen kadın

olabilir, toplumsal dayatmalardan kurtulmak lazım. evlenmek için evlenenler bir süre sonra mutsuz bir yuva kuruyorlar yada boşanıyorlar. gönül işinde aklı selim davranmak lazım. sadece dezavantajı biyolojik olarak kadının doğurganlığı yaşı ilerdikçe azalmasıdır.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim