adres tarifini yapamayan insanlar
başlık "emre_1974tr" tarafından 01.07.2021 18:25 tarihinde açılmıştır.
1.
yollarla arası pek olmayan kişilerdir.
devamını gör...
2.
her yere yaya yürümeye alışık olduğu için arabada biri "nasıl gidiyoruz?" diye sorduğunda tüm yolu unutan kişi de olabilir.
devamını gör...
3.
maalesef benim bu. çok kötüyüm bu konuda, kendi evimi bile tarif edemem. hiç dikkat etmem sağda solda ne var diye, sadece yürürüm ya da yanımda mutlaka biri vardır, o bilir olduğundan hiç bakmam.
bu yüzden internetten sipariş vermek de istemem pek çünkü bazen kurye arayıp yol tarifi istiyor, yok valla yapamıyorum.
geçenlerde yine kurye aradı işte şuradayız filan dedi; alttan mı girelim, üstten mi çıkalım diye soruyor. abi bilmiyorum dedim dur babamı arayayım o söylesin dedim. babam da önce bana bir kızdı elinde kaldım diye de neyse sonra tarif etti yolu, geldi işte kurye bana mala bakar gibi baktı. cidden utandım kendimden, evimin yolunu bile tarif edemiyorum diye.
aman diyeyim sözlüktaşlarım en azından evinizin yolunu tarif edecek kadar yön bilginiz olsun.
bu yüzden internetten sipariş vermek de istemem pek çünkü bazen kurye arayıp yol tarifi istiyor, yok valla yapamıyorum.
geçenlerde yine kurye aradı işte şuradayız filan dedi; alttan mı girelim, üstten mi çıkalım diye soruyor. abi bilmiyorum dedim dur babamı arayayım o söylesin dedim. babam da önce bana bir kızdı elinde kaldım diye de neyse sonra tarif etti yolu, geldi işte kurye bana mala bakar gibi baktı. cidden utandım kendimden, evimin yolunu bile tarif edemiyorum diye.
aman diyeyim sözlüktaşlarım en azından evinizin yolunu tarif edecek kadar yön bilginiz olsun.
devamını gör...
4.
adres tarifi deyince akla gelen.
insanlık öldü mü?
insanlık öldü mü?
devamını gör...
5.
bu kişi ben oluyorum. o yüzden direkt bilmiyorum diyorum kusura bakmayın . :(
devamını gör...
6.
yıl olmuş 2022, hala adres soranlar var.
yaz google haritalar'a sana göstersin...
yolları bilmiyorsan tarif etmen zor zaten.
bilsen de tarif edilebilecek yol var, edilemeyecek yol var.
ben oraya yakın, tarifi daha kolay olan bir yeri anlatırım, oraya varınca tekrar sorun gösterirler derim.
bana denk gelen de genelde benim gittiğim yere gidiyordu, düş peşime diyordum.
yaz google haritalar'a sana göstersin...
yolları bilmiyorsan tarif etmen zor zaten.
bilsen de tarif edilebilecek yol var, edilemeyecek yol var.
ben oraya yakın, tarifi daha kolay olan bir yeri anlatırım, oraya varınca tekrar sorun gösterirler derim.
bana denk gelen de genelde benim gittiğim yere gidiyordu, düş peşime diyordum.
devamını gör...
7.
kendine guven sorununu asmalilar. times square'de macy'sin nerede oldugunu soran bir turiste kirk yillik niyorklu gibi tarif etmisligim var. yanimdaki arkadas yanlis tarif ettigimi soyleyince `ama kendimden cok emin gorunuyorum, degil mi?` dedim. onemli olan, muhatabimin benim magazanin nerede oldugundan emin oldugumdan emin olmasiydi zaten. sora sora bulacakti nasilsa. ben ilk muharrik baglaminda yaklastim olaya.
salaktim gencken lan biraz...
salaktim gencken lan biraz...
devamını gör...
8.
benimm buu. başıma komik olaylar da geliyor. 3 senedir aynı yerde çalışıyorum. çalıştığım yer sotede gibi zannedilse de bana gelen yolların hepsi açık. geleni de severim yani * neyse efendim epey zaman önce beni çok güldüren, karşımdaki insana sövdürten bir olay yaşadım. size de aktarayım.
inanılmaz şekilde yoğun bir gün yaşıyorum. 3 -4 kez iş telefonum çalıyor; lakin açamıyorum. en son kişiye dönüyorum. bir beyefendi. ofisin yerini öğrenmek istiyor. tarif ediyorum. etmeye çalışıyorum; çünkü üç senedir aynı yerde çalışıyor olsam da adres tarif etmek biraz zor. gözlerimi kapatıp benim de aynı yollarda yürümem lazım. tut elimi diyorum. * öğretmen evinin oradaymış. tamam. "yol boyu yürüyün, merkeze doğru gelin" diyorum. adam "tamam" diyor. bilindik bir kuyumcu var, adını söylüyorum. adam tam çıkaramıyor. içimden "belki yazlıkçı falandır." diyorum. sonra daha detay vermekk için tuttuğum eli az daha çekiştirip "istikbal bayii, iş bankası var. oraya gelince beni arayın" diyorum. adam hevesli ve heyecanlı bir sesle yine "tamam" diyor.
çok yoğunum demiştim ya bu beyefendi beni yine arıyor. numaranın sonundan o beyefendi olduğunu anlıyorum; ama telefonu açamıyorum. saat 18.00 suları. beyefendi gelmeyince merak ediyorum; çünkü ben de kafesten kaçan bir kuş misali çıkıp gitmek istiyorum. lâkin aklım beyefendi de. beyefendiye dönüş sağlıyorum. telefonu meşgule atıyor. kırılıyorum. * bir kez daha arıyorum. telefon açılıyor. biraz kızgın, çokça hüzünlü, biraz da muzip bir ses "sizin bana tarif ettiğiniz yerle ofisin olduğu yer çok başkaymış. siz bana şehrin diğer tarafındaki iş bankası'nı söylediniz ve ben boş yere 3 km yürüdüm. oysaki ofis bana çok yakınmış." diyor.
ama burada 1 tane iş bankası var diyorum. "yok" diyor beyefendicim. üstüne bi de "üç senedir burada çalışıyorum. imkansız. olsa ben bilirim beyfendicim." diyorum. sonra tuhaf bir gülümsemeyle birlikte "beyefendicim siz şu an hangi ildesiniz?" deyince ikimiz birden göğe bakıp aydınlanma yaşıyoruz. meğerse adam kahramanmaraş'taymış. *
içimden "ohannes beni nasıl buldu acaba?" diye düşünürken telefonu kapatıp hunharca gülüyorum.
hatırladıkça hâlâ gülerim. :d
inanılmaz şekilde yoğun bir gün yaşıyorum. 3 -4 kez iş telefonum çalıyor; lakin açamıyorum. en son kişiye dönüyorum. bir beyefendi. ofisin yerini öğrenmek istiyor. tarif ediyorum. etmeye çalışıyorum; çünkü üç senedir aynı yerde çalışıyor olsam da adres tarif etmek biraz zor. gözlerimi kapatıp benim de aynı yollarda yürümem lazım. tut elimi diyorum. * öğretmen evinin oradaymış. tamam. "yol boyu yürüyün, merkeze doğru gelin" diyorum. adam "tamam" diyor. bilindik bir kuyumcu var, adını söylüyorum. adam tam çıkaramıyor. içimden "belki yazlıkçı falandır." diyorum. sonra daha detay vermekk için tuttuğum eli az daha çekiştirip "istikbal bayii, iş bankası var. oraya gelince beni arayın" diyorum. adam hevesli ve heyecanlı bir sesle yine "tamam" diyor.
çok yoğunum demiştim ya bu beyefendi beni yine arıyor. numaranın sonundan o beyefendi olduğunu anlıyorum; ama telefonu açamıyorum. saat 18.00 suları. beyefendi gelmeyince merak ediyorum; çünkü ben de kafesten kaçan bir kuş misali çıkıp gitmek istiyorum. lâkin aklım beyefendi de. beyefendiye dönüş sağlıyorum. telefonu meşgule atıyor. kırılıyorum. * bir kez daha arıyorum. telefon açılıyor. biraz kızgın, çokça hüzünlü, biraz da muzip bir ses "sizin bana tarif ettiğiniz yerle ofisin olduğu yer çok başkaymış. siz bana şehrin diğer tarafındaki iş bankası'nı söylediniz ve ben boş yere 3 km yürüdüm. oysaki ofis bana çok yakınmış." diyor.
ama burada 1 tane iş bankası var diyorum. "yok" diyor beyefendicim. üstüne bi de "üç senedir burada çalışıyorum. imkansız. olsa ben bilirim beyfendicim." diyorum. sonra tuhaf bir gülümsemeyle birlikte "beyefendicim siz şu an hangi ildesiniz?" deyince ikimiz birden göğe bakıp aydınlanma yaşıyoruz. meğerse adam kahramanmaraş'taymış. *
içimden "ohannes beni nasıl buldu acaba?" diye düşünürken telefonu kapatıp hunharca gülüyorum.
hatırladıkça hâlâ gülerim. :d
devamını gör...
9.
bazan bazı insanların beyni tersten çalışır.
tabirimi mazur görün ama mahallenin delisi tabir edilen bir birey hepimizden iyi adres tarifi yapmaktaydı.
: aabi eczaneler bitene kada git git git, eczaneler bitince dön, uzun kapılı dükkan
inanılmaz ama doğru benim aklıma gelmezdi.
tabirimi mazur görün ama mahallenin delisi tabir edilen bir birey hepimizden iyi adres tarifi yapmaktaydı.
: aabi eczaneler bitene kada git git git, eczaneler bitince dön, uzun kapılı dükkan
inanılmaz ama doğru benim aklıma gelmezdi.
devamını gör...
10.
kimisi bilmediğinden kimiside çok bildiğinden tarif edemez. böyle de bir durum var tabii
devamını gör...