orijinal adı: the man who planted trees
yazar: jean giono
yıl: 1953
kitap ana karakter elzeard bouffier'in ağaç çalışmalarını konu edinir. yazar ağaç sevgisi, ağaçların önemi gibi toplumsal konular üzerinde durarak okuyucuya mesaj vermek istemiştir.
yazar: jean giono
yıl: 1953
kitap ana karakter elzeard bouffier'in ağaç çalışmalarını konu edinir. yazar ağaç sevgisi, ağaçların önemi gibi toplumsal konular üzerinde durarak okuyucuya mesaj vermek istemiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "i am melting lannn melting" tarafından 11.08.2021 20:06 tarihinde açılmıştır.
1.
bir jean giono kitabıdır.
everest yayınlarının iki gözümün çiçeği serisi açık hava serisinden çıkan bir kitaptır. kitapla ilgili konuşmaya başlamadan önce illüstrasyonlara bayıldığımı özellikle belirtmem gerek.
bağda bahçede çok zaman geçirerek geçen peter pan taklidi çocukluğum esnasında hep hayranlık duydum ağaçlara. hala da çok önemlidir benim için ağaçlar. herkes için de öyle olmalı. daha önce incir ağacından düşen yaşamaz tanımımda da ağaçlarla olan ilişkimden bahsetmiştim hatta.
ölüm geliyor aklıma ölüm
bir ağacın gövdesine sarılıyorum
ben de cemal süreya gibi ölüm korkusunun üstesinden gelmek diye görürüm ağaçları. artık eskisi kadar yakın değilim ağaçlarla, hem şehirde yaşadığım için hem de belediyelerin odunlar tarafından yönetilmesinden kaynaklı ağla kesme hevesleri yüzünden.
bu dönemlerde ayyuka çıkan ağaç kesme hevesinin nasıl bir akıl tutulması olduğunu anlamakta zorlanıyorum. maden için zeytin ağaçlarını kesmek mi dersiniz, manzarayı kapatıyor diye canım ağaçları dilim dilim etmek mi istersiniz. cinayetin her türlüsü makbul gezegenimizde.
ağaç diken çok insan var ama. sevmiyoruz gezegeni güzelleştirmeyi. piknik yaparken hoşumuza gidiyor ağaçların içinde olmak ama piknik bitince ağaçları unutuyoruz. benden sonra yangın. manzarayı kapatan ağaçlar var bazı zekasızların gözünün önünde. sanki ağaçtan güzel manzara varmış gibi.
her neyse, özetle söylemek istediğim her ülkeye bir elzeard bouffier şart. onun kim olduğunu da kitaptan öğreneceksiniz.
everest yayınlarının iki gözümün çiçeği serisi açık hava serisinden çıkan bir kitaptır. kitapla ilgili konuşmaya başlamadan önce illüstrasyonlara bayıldığımı özellikle belirtmem gerek.
bağda bahçede çok zaman geçirerek geçen peter pan taklidi çocukluğum esnasında hep hayranlık duydum ağaçlara. hala da çok önemlidir benim için ağaçlar. herkes için de öyle olmalı. daha önce incir ağacından düşen yaşamaz tanımımda da ağaçlarla olan ilişkimden bahsetmiştim hatta.
ölüm geliyor aklıma ölüm
bir ağacın gövdesine sarılıyorum
ben de cemal süreya gibi ölüm korkusunun üstesinden gelmek diye görürüm ağaçları. artık eskisi kadar yakın değilim ağaçlarla, hem şehirde yaşadığım için hem de belediyelerin odunlar tarafından yönetilmesinden kaynaklı ağla kesme hevesleri yüzünden.
bu dönemlerde ayyuka çıkan ağaç kesme hevesinin nasıl bir akıl tutulması olduğunu anlamakta zorlanıyorum. maden için zeytin ağaçlarını kesmek mi dersiniz, manzarayı kapatıyor diye canım ağaçları dilim dilim etmek mi istersiniz. cinayetin her türlüsü makbul gezegenimizde.
ağaç diken çok insan var ama. sevmiyoruz gezegeni güzelleştirmeyi. piknik yaparken hoşumuza gidiyor ağaçların içinde olmak ama piknik bitince ağaçları unutuyoruz. benden sonra yangın. manzarayı kapatan ağaçlar var bazı zekasızların gözünün önünde. sanki ağaçtan güzel manzara varmış gibi.
her neyse, özetle söylemek istediğim her ülkeye bir elzeard bouffier şart. onun kim olduğunu da kitaptan öğreneceksiniz.
devamını gör...
2.
mü kem mel bir kitap. hem ince hem resimli. her yaştan okuyucu için çok uygun. anlatım basit. şöyle diyorum ki uçaktan aşağı üstümüze atsalar da herkes okusa bu kitabı. kitabı okuma süreniz 5 dakika ya. öyle bir kitap. ama etkisi bir ömürlük.
ülkemizde de ağaç diken adamları duymuşsunuzdur. çorak bir arazi alırlar. yıllarca oraya bakım yaparlar ve sonunda bir orman olur orada. işte bunun çok daha kendini adamış bir şeklini okuyoruz. karakter her gün en iyi kozalakları, palamutları topluyor ve toprağa gömüyor. her gün bıkmadan usanmadan aynı şeyi yapıyor. yıllar sonra onun sayesinde büyüyen ağaçları kesmeye çalışsalar bile kese kese bitiremeyeceklerinden bahsediyor kitap.
kitabın en güzel ve duygusal yanı ormanlık alana dönüşen yerlerde insanların da ruhsal sağlığının iyi yönde gelişmesi, her şeyin güzelleşmesi. cıvıl cıvıl bir dünyanın oluşması. bu kitap beni ağlamıştı dostlar. çünkü her insan böyle bir yerde yaşamayı düşler. ve kaç sefer okuduğumu hatırlamıyorum. hediye ettim, tekrar aldım, sevdiklerime okusunlar diye baskı yaptım. lütfen siz de okuyun.
ülkemizde de ağaç diken adamları duymuşsunuzdur. çorak bir arazi alırlar. yıllarca oraya bakım yaparlar ve sonunda bir orman olur orada. işte bunun çok daha kendini adamış bir şeklini okuyoruz. karakter her gün en iyi kozalakları, palamutları topluyor ve toprağa gömüyor. her gün bıkmadan usanmadan aynı şeyi yapıyor. yıllar sonra onun sayesinde büyüyen ağaçları kesmeye çalışsalar bile kese kese bitiremeyeceklerinden bahsediyor kitap.
kitabın en güzel ve duygusal yanı ormanlık alana dönüşen yerlerde insanların da ruhsal sağlığının iyi yönde gelişmesi, her şeyin güzelleşmesi. cıvıl cıvıl bir dünyanın oluşması. bu kitap beni ağlamıştı dostlar. çünkü her insan böyle bir yerde yaşamayı düşler. ve kaç sefer okuduğumu hatırlamıyorum. hediye ettim, tekrar aldım, sevdiklerime okusunlar diye baskı yaptım. lütfen siz de okuyun.
devamını gör...
3.
dağlarda tek başına yaşayıp çobanlık yapan bir adamın yaşadığı yerde diktiği ağaçların seneler içinde ormana dönüşmesi hikayesi. adam bir gün bile pes etmeden ağaç dikmeye devam ediyor. asıl işi çobanlık gibi görünse de asıl amacı bir orman yaratmak.
ağaçlar ve doğa benim hep içimde buruk bir sevgi bırakır. bu kitap boyunca da o sevgi ile kah hüzünlenip kah mutlu oldum. sebebini açıklamaya gerek var mı? insanların yaptıkları ortada.
akıp giden sakin bir hikayeydi ve gerçekten amacına ulaştığını düşünüyorum zira okuduktan sonra ağaç dikmeye olan bakış açınız değişiyor. o kadar da zor bir şey değilmiş gibi geliyor.
hikaye boyunca dışarıdan birileri geldikçe gerildim. şimdi bozacaklar işte adamın yarattığı ormanı, şimdi içine edecekler hissi ile okudum o kısımları. neyse ki öyle olmadı ve gerçek bir hikaye olmadığının da en büyük kanıtı bu bence. gerçekte olsa neler neler yaparlardı...
gerçek bir hikaye olmayışı beni biraz üzse de yazarın neden öyleymiş gibi yazdığını da anlayabiliyorum.
güzel bir hikayeydi. özellikle çocuklara okutulması gerektiğini düşünüyorum, keşke ben çocukken okumuş olsaydım dedim.
ağaçlar ve doğa benim hep içimde buruk bir sevgi bırakır. bu kitap boyunca da o sevgi ile kah hüzünlenip kah mutlu oldum. sebebini açıklamaya gerek var mı? insanların yaptıkları ortada.
akıp giden sakin bir hikayeydi ve gerçekten amacına ulaştığını düşünüyorum zira okuduktan sonra ağaç dikmeye olan bakış açınız değişiyor. o kadar da zor bir şey değilmiş gibi geliyor.
hikaye boyunca dışarıdan birileri geldikçe gerildim. şimdi bozacaklar işte adamın yarattığı ormanı, şimdi içine edecekler hissi ile okudum o kısımları. neyse ki öyle olmadı ve gerçek bir hikaye olmadığının da en büyük kanıtı bu bence. gerçekte olsa neler neler yaparlardı...
gerçek bir hikaye olmayışı beni biraz üzse de yazarın neden öyleymiş gibi yazdığını da anlayabiliyorum.
güzel bir hikayeydi. özellikle çocuklara okutulması gerektiğini düşünüyorum, keşke ben çocukken okumuş olsaydım dedim.
devamını gör...