1.
askerlik yapmış kişilerin bir araya geldiğinde yaptığı eylem çoğu sallamadır ,özellikle grubta askere gidecek biri varsa abartılırda abartılır.diyeceğim o ki ulan 3 ay eğirdir dağ komando 9 ay şemdinli üst bölgesinde kaldım 18 gün bedelli yapan kadar anım yok.
devamını gör...
2.
(bkz: cem yılmaz) dan dinlenilmesi gereken anılar.
devamını gör...
3.
331 k.d. olarak acemi birliğindeyim. evet sözlük,
-nerelisin?
-trakyalıyım.
-ooo aga sen kesin doğuyaa, haritayı açıyorlar çapraz yapıyorlar!!
efsanesi doğru imiş! askerliğim haritada dahi bulamadığım bitlis'in tatvan ilçesine çıktı.
salak gibi ceza yemeyeyim diye 5 gün elazığ ktm de kaldım.
kabul toplama merkezi = nazi kampı.
neyse vardık tatvan'a acemiliğe başladık. bir hafta oldu olmadı, bir gece dürtülerek yatağımda uyandırıldım!
muhabere çavuşu,
-kaymak sen misin? diye sordu.
-evet, benim. dedim.
-acil telefonun var haberleşmeye gel dedi.
benim betim benzim çarşaf beyazı oldu, nolur bir yakınıma bir şey olmamış olsun diye yalvararak pijamalarla gittim. saat gece 3 bu arada.
neyse gittim zindan karası eski çevirmeli bir telefon beni daha da tribe soktu, titrek sesle efendim dedim.
-kaymak neaaapıyosun yaa ben mehmet! (gevrek gevrek gülme efekti)
evet memleketten eski bir ortaokul arkadaşım üşenmemiş tatvan sorgun kışlasının telini bulup napıyorsun diye gece 3 'te beni aramış.
karşımda olsa saldırabilirdim, ama acemi er ve uyku-korku mixi sebebiyle hee höö yaptım kapadım.
hala söverek kendisini andığım bir anımdır.
-nerelisin?
-trakyalıyım.
-ooo aga sen kesin doğuyaa, haritayı açıyorlar çapraz yapıyorlar!!
efsanesi doğru imiş! askerliğim haritada dahi bulamadığım bitlis'in tatvan ilçesine çıktı.
salak gibi ceza yemeyeyim diye 5 gün elazığ ktm de kaldım.
kabul toplama merkezi = nazi kampı.
neyse vardık tatvan'a acemiliğe başladık. bir hafta oldu olmadı, bir gece dürtülerek yatağımda uyandırıldım!
muhabere çavuşu,
-kaymak sen misin? diye sordu.
-evet, benim. dedim.
-acil telefonun var haberleşmeye gel dedi.
benim betim benzim çarşaf beyazı oldu, nolur bir yakınıma bir şey olmamış olsun diye yalvararak pijamalarla gittim. saat gece 3 bu arada.
neyse gittim zindan karası eski çevirmeli bir telefon beni daha da tribe soktu, titrek sesle efendim dedim.
-kaymak neaaapıyosun yaa ben mehmet! (gevrek gevrek gülme efekti)
evet memleketten eski bir ortaokul arkadaşım üşenmemiş tatvan sorgun kışlasının telini bulup napıyorsun diye gece 3 'te beni aramış.
karşımda olsa saldırabilirdim, ama acemi er ve uyku-korku mixi sebebiyle hee höö yaptım kapadım.
hala söverek kendisini andığım bir anımdır.
devamını gör...
4.
daha nizamiyeye girişte, imza yazı çizi esnasında, bir astsubay sen bir alet çalıyor musun? dedi bana. (parmaklarımın uzun ince oluşundan sanırım) evet dedim, gitar ve bağlama çalarım kendimce... sen ayrıl dedi bana, astsubay aleviymiş, yeni bağlama almış, bölükten 3 astsubayda bundan özenip bağlama almışlar... ( yaprağı yeyişin ayak sesleri)...gecenin bir yarısı kelender çavuşu kaldırın gelsin.... kelender şu parçanın girişi nasıl dı? şöyle çalıyorum oluyor mu? olmaz mı gomutanımmm... ama benim yarın nöbetim var... iptal edin kelenderin nöbetini.... olaylar olaylar, bir dublede sen iç kelender... yuhhhh yuhhh yuhhhhh çalanlaraaaa, çalıp kebap askerlik yapanlaraaaa...
devamını gör...
5.
her türk erkeğinin çeyizliği.
devamını gör...
6.
askerlik hizmetini yapanların sahip olduğu anılardır. 21 gün bedelli askerlik yapmış bir birey olarak aklımda kalan en komik anı atış eğitiminde bölük komutanından piyade tüfeği dandik , keleş var mı diye talepte bulunulmasıydı.
devamını gör...
7.
78/4 olarak gittim. ohal döneminde güneydoğu'da el tetikte görev yaptım. bir ay erken terhis bir ay izin hakkımız vardı. 14 aylık askerken, yani terhisime 2 ay kala akciğer tbc hastalığına yakalandım, çürük raporu verilerek gönderildim.
20 gün bedelli yapanların askerliğini kabul eden devletin gözünde ben askerlik yapmadım. bu durum zoruma gidiyor.
"askerlik anısı" işte bu kadar ...
20 gün bedelli yapanların askerliğini kabul eden devletin gözünde ben askerlik yapmadım. bu durum zoruma gidiyor.
"askerlik anısı" işte bu kadar ...
devamını gör...
8.
valla ne yalan söyleyeyim..
durmadan sistem açığı kovaladım.
acemilikte her hafta ziyaretçi getirdim. ziyaretçi getirmenin bir kotası yoktu. istanbul-edirne arası üç saatlik yol, geldiler tüm gün bir odada oturup goygoy yaptık.
usta birliğinde baktım ortama. olacak gibi değil, ilk iş akıllı telefonu getirtmem oldu. evci izni kağıdını alıp fotoğraf çekip yolladım. komutanla konuştum iki haftada bir haftasonlarını taksim’de geçirdim.
yetmedi revirden hastaneye sevk aldım(kalp dedim salladım halbuki domuz gibiyim ama böyle diyince çaresiz yolluyorlar) doktorla konuştum çeneyle spor yapamaz-nöbet tutumaz raporu aldım.
kesmedi. iki gün izin alıp 15 gün akut üşütme bilmem ne diye rapor aldım parayla bi özel hastaneden hoop istanbulda takılmaca.
bu şekilde bile zor bitmişti o beş buçuk ay.
durmadan sistem açığı kovaladım.
acemilikte her hafta ziyaretçi getirdim. ziyaretçi getirmenin bir kotası yoktu. istanbul-edirne arası üç saatlik yol, geldiler tüm gün bir odada oturup goygoy yaptık.
usta birliğinde baktım ortama. olacak gibi değil, ilk iş akıllı telefonu getirtmem oldu. evci izni kağıdını alıp fotoğraf çekip yolladım. komutanla konuştum iki haftada bir haftasonlarını taksim’de geçirdim.
yetmedi revirden hastaneye sevk aldım(kalp dedim salladım halbuki domuz gibiyim ama böyle diyince çaresiz yolluyorlar) doktorla konuştum çeneyle spor yapamaz-nöbet tutumaz raporu aldım.
kesmedi. iki gün izin alıp 15 gün akut üşütme bilmem ne diye rapor aldım parayla bi özel hastaneden hoop istanbulda takılmaca.
bu şekilde bile zor bitmişti o beş buçuk ay.
devamını gör...
9.
anlat anlat bitmeyen hikayelerdir.
devamını gör...
10.
atışa gittik. öncesinde sıfırlama falan mevzuları yapıldı etti falan... ilk partide sıktım. her şey aşırı güzeldi o silahtaki barut kokusu falan nefisti. adeta polis akademisinde silah görünce ereksiyon olan tuckleberry gibiydim. neyse attık ettik... o gün bi 20-30 kişi biz sıkmak istemiyoz işte antimilitayistiz sıkmayacaz falan yapıyorlardı... ulen hayatında kaç kere g3 alacaksın eline insan ne kadar antimilitarist protest olursa olsun merak eder sıkmak ister falan... neyse teğmen bunları ''tamam siz köşede durun takılın'' yaptıydı... sonra yüzbaşı geldi... bunları görünce teğmene gürledi napıyo bunlar amk minvalinde... teğmen de işte atış yapmak istemiyolar komtanım falan dedi... yüzbaşı da rambo gibi bişeydi döndü bunlara ben hiçbir sağlık sorunu psikolojik sorun bahane kabul etmiyorum. hepiniz sıkacaksınız ulan anladınız mı diye gürledi. kimsede tabi çıkıp ses çıkartamadıydı... sinirlenmişti yüzbaşı dönecekken dur lan bekleyecem hepsinin sıktığını görecem deyip teğmeni de azarladıydı biraz biraz...
devamını gör...
11.
asla bitmez. bu fitili asla ateşlemeyiniz. sonu olmayan dipsiz kuyu anılardır.
devamını gör...
12.
devamını gör...
13.
babamla evde 5 dakika karşılaşsak yarım saat dinlemek zorunda kaldığım hikayelerdir. bir de öyle hevesli hevesli anlatıyor ki, "baba bunu 10 defa anlattın." da diyemiyorum. mecbur dinliyorum işte. yapmayın beyler. bu zehirli oku atmayın.
devamını gör...
14.
askerde... diye başlayan her konuşmada bana bir iç sıkıntısı bir bayılma geliyor.
devamını gör...
15.
hayrünnisa gül ün elini sıkmadığı için gündem olan bir general vardı; aslan güner. aslan paşa tümgeneralliğe terfi edince ilk görev yeri genelkurmay kışlası, görevi de genelkurmat genel sekreterliği oldu. bu yüzden haftanın 3-4 günü görüyordum. hafta içi halı sahada top oynardı paşam.
bazen izlerdik arkadaşımla. bir akşam izliyoruz yine. aslan paşa "cenaap" dedi. biz bakmadık. tekrar bağırdı. bu kez baktık...bakar bakmaz totomuz tutuştu. cenap dediği tuğgeneral imiş. birkaç koltuk yukarda ayakta eşi ve kızıyla aslan paşayı izliyor. biz nasıl selam vereceğimizi şaşırmışken "oturun çocuklar" dedi. biz yutkunamıyoruz ama öyle tutuştuk. hayır askerlik yaptığımız yerde yıldız savaşları vardı adeta ama bir tuğgeneralle böyle bir temasımız hiç olmadı.
bazen izlerdik arkadaşımla. bir akşam izliyoruz yine. aslan paşa "cenaap" dedi. biz bakmadık. tekrar bağırdı. bu kez baktık...bakar bakmaz totomuz tutuştu. cenap dediği tuğgeneral imiş. birkaç koltuk yukarda ayakta eşi ve kızıyla aslan paşayı izliyor. biz nasıl selam vereceğimizi şaşırmışken "oturun çocuklar" dedi. biz yutkunamıyoruz ama öyle tutuştuk. hayır askerlik yaptığımız yerde yıldız savaşları vardı adeta ama bir tuğgeneralle böyle bir temasımız hiç olmadı.
devamını gör...
16.
2000'lerin başı, kadıköy'de fenerbahçe-beşiktaş kupa maçı var. 2000 ya da 2001. maçın ilk yarısını rahmetli edip başer'in korumalarıyla izledim. masada uziler var. adamlar çıkarıp koydu silahları masaya. dedim ulan ben nerdeyim. biri fenerbahçeli. ilk yarı galiba 1-0 fb bitti.
2. yarı ise hayatımın en güzel akşamlarından biriydi. bir sürü fenerbahçeli ve beşiktaşlı bir arada izliyoruz. ama kimse küfür etmiyor. sevinen deli gibi seviniyor. turu geçince yaşadığım sevinç de inanılmazdı. işte askerliğe dair en çok bunları özlüyorum.
2. yarı ise hayatımın en güzel akşamlarından biriydi. bir sürü fenerbahçeli ve beşiktaşlı bir arada izliyoruz. ama kimse küfür etmiyor. sevinen deli gibi seviniyor. turu geçince yaşadığım sevinç de inanılmazdı. işte askerliğe dair en çok bunları özlüyorum.
devamını gör...
17.
66 yaşında bedelli askerlik yapmaya gelmiş dayıyla tanışmak benim için enteresandı. dayı yıllarca kaçmış. en sonunda yapmaya karar vermiş.
devamını gör...
18.
tam 1 sene askerlik yapmış biri olarak söylüyorum çoğu uydurma olan ve abartılarla dolu anılardır. anlatmak zevkli olsa da dinlemek o kadar keyifli değildir.
ama ben yine de anlatacağım bir tane çünkü günlük hayatın iyice yabancısı olduğum bir yaşta gittim askere ve beni asteğmen olarak askere aldılar. hiçbir kahramanlık anım yok. kurada bursa çektim ve askeri veteriner okulunda atın köpeğin içinde askerlik yaptım.
salaklık anım şöyle; bir gece alay nöbetçi subayı iken su deposundan alarm geldi ve ben de ani müdahale mangasını alıp gittim. asker “ komutanım depoda biri var” dedi. çavuşa emri verdim manga indi araçtan. ama askerler müthiş heyecanlı. “ durmadan komutanım şarjör takalım, komutanım açılalım, komutanım bazuka da alsaydık” gibi saçma sapan laflar ediyorlar.
ben bir şey olmadığını düşünüyorum ama yaklaştıkça depodan gelen sesler beni de ürküttü açıkçası. şarjör taktırdım ve yaklaştıkça benim de tedirgin olduğumu gören askerler daha da gerildi ama hepsi rambo olduğu için hala ellerindeki tüfekleri kullanacakları anın heyecanı içindeler. rambolar ilk kanın peşinde ama korkuları da belli. deponun kapısına gelince içeride biri olduğuna emin oldum. ve çavuşa kapıyı açmasını emrederken ben bir yandan kurma kolunu çektim ama benden başka tüfeği ile oynayan yok. arkamdan ses gelmiyor.
çavuşa kapıyı açması için ikinci kez emir verdim ama atılganlar çoktan titrek olmuşlar. neyse uzatmayayım ben bu savaşın yılmaz komutanı olduğum için arkamda askerler titrerken kapaklı samsung telefonumun ışığını tutup kapıyı açtım.
evet düşündüğünüz gibi içeride kimse yoktu. ısı değişimi yüzünden borulardan gelen sesti duyduğumuz. gerisin geri döndük tabii. ama ben araçla askerler aracın önünde yürüyerek.
bu anıdan ne anladım peki? tüfeği olan herkes rambo değildir, benden komutan olmaz ve kapaklı samsung her türlü saygıyı hak eder.
ama ben yine de anlatacağım bir tane çünkü günlük hayatın iyice yabancısı olduğum bir yaşta gittim askere ve beni asteğmen olarak askere aldılar. hiçbir kahramanlık anım yok. kurada bursa çektim ve askeri veteriner okulunda atın köpeğin içinde askerlik yaptım.
salaklık anım şöyle; bir gece alay nöbetçi subayı iken su deposundan alarm geldi ve ben de ani müdahale mangasını alıp gittim. asker “ komutanım depoda biri var” dedi. çavuşa emri verdim manga indi araçtan. ama askerler müthiş heyecanlı. “ durmadan komutanım şarjör takalım, komutanım açılalım, komutanım bazuka da alsaydık” gibi saçma sapan laflar ediyorlar.
ben bir şey olmadığını düşünüyorum ama yaklaştıkça depodan gelen sesler beni de ürküttü açıkçası. şarjör taktırdım ve yaklaştıkça benim de tedirgin olduğumu gören askerler daha da gerildi ama hepsi rambo olduğu için hala ellerindeki tüfekleri kullanacakları anın heyecanı içindeler. rambolar ilk kanın peşinde ama korkuları da belli. deponun kapısına gelince içeride biri olduğuna emin oldum. ve çavuşa kapıyı açmasını emrederken ben bir yandan kurma kolunu çektim ama benden başka tüfeği ile oynayan yok. arkamdan ses gelmiyor.
çavuşa kapıyı açması için ikinci kez emir verdim ama atılganlar çoktan titrek olmuşlar. neyse uzatmayayım ben bu savaşın yılmaz komutanı olduğum için arkamda askerler titrerken kapaklı samsung telefonumun ışığını tutup kapıyı açtım.
evet düşündüğünüz gibi içeride kimse yoktu. ısı değişimi yüzünden borulardan gelen sesti duyduğumuz. gerisin geri döndük tabii. ama ben araçla askerler aracın önünde yürüyerek.
bu anıdan ne anladım peki? tüfeği olan herkes rambo değildir, benden komutan olmaz ve kapaklı samsung her türlü saygıyı hak eder.
devamını gör...
19.
askerliğin bitmesinin üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin asla bitmeyen anıdır. askerlik ne kadar sürerse sürsün anılar asla bitmez. anlattıkça anlatasın gelir insanın. on sekiz gün bedelli yapan adamların 5 yıl anı anlatmışlığına şahit olunmuştur.
o yüzden anlatan içim eğlenceli dinleyenlerin çoğu içinse anlamsız ve sıkıcıdır. anlatılmamasında fayda vardır.
kurayı çekip gemlik askeri veteriner okulunda asteğmen olarak gönderildiğimde sade ve heyecansız bir askerlik geçireceğime inanmıştım, öyle olmalıydı. ama olmadı.
yüzlerce anı arasında en büyük kahramanlık gösterdiklerimden birini ömrüm boyunca unutmam mümkün olmayacak. askerliğimin bitmesine iki ay kala artık domino taşı asteğmen olmaktan kurtulmuş ve bir aydır yıldız taşıyan bir teğmen olmuştum.
veteriner hekim olan komutanım klinikte görevlendirilince de dünyalar benim olmuştu, çünkü o an itibariyle kısım amiri olmuştum ve yapacağım tek şey her fırsatta arazi olmaktı. ben de bunu layıkıyla yaptım.
bir gün gezip tozma fırsatı yakalayamadan bir emri imzalatmak için komutanımın yanına gitmem gerekti ve hemen kliniğe doğru yola çıktım. kliniğe geldiğimde askere binbaşının nerde olduğunu sordum:
iob: komutanım nerde?
asker: içeride komutanım.
iob: tamam ben onu bir göreyim.
asker: komutanım, şu an görmeyin isterseniz.
iob: oğlum işim gücüm var aç kapıyı.
asker-: komutanım, girmeyin bence içeri.
iob: oğlum sinirlendirme beni, aç kapıyı.
asker: emredersiniz komutanım.
bu saçma sohbetin üzerine asker kapıyı açtı ve ben içeri girince kör olmak istedim, askerliğe lanet ettim, beynime peş peşe balyoz darbeleri yedim. çünkü komutanımın kolu nerdeyse omzuna kadar ineğin makatında idi.
ben bayılmamak için kendimi tutmaya çalışırken komutanım kahkaha atıyordu bir yandan:
komutan: ne oldu teğmen?
iob: komutanım ne yapıyorsunuz?
komutan: ineği muayene ediyorum.
iob: komutanım, kolunuz hayvanın içindeydi.
komutan: ne yapayım, hayvana neyi olduğunu mu sorayım teğmen?
iob: haklısınız komutanım.
komutan: iyi misin teğmen?
iob: iyiyim komutanım.
bunun üzerine komutanım çok da şakacı olduğu için “ seni çok üzdüm, gel el sıkışıp barışalım” diyerek elimi sıkmasaydı belki anı bu kadar kötü kokmazdı.
ama komutan böyle bir şaka yapınca ben durur muyum? yapıştırdım cevabı:
“ emredersiniz komutanım!”
o yüzden anlatan içim eğlenceli dinleyenlerin çoğu içinse anlamsız ve sıkıcıdır. anlatılmamasında fayda vardır.
kurayı çekip gemlik askeri veteriner okulunda asteğmen olarak gönderildiğimde sade ve heyecansız bir askerlik geçireceğime inanmıştım, öyle olmalıydı. ama olmadı.
yüzlerce anı arasında en büyük kahramanlık gösterdiklerimden birini ömrüm boyunca unutmam mümkün olmayacak. askerliğimin bitmesine iki ay kala artık domino taşı asteğmen olmaktan kurtulmuş ve bir aydır yıldız taşıyan bir teğmen olmuştum.
veteriner hekim olan komutanım klinikte görevlendirilince de dünyalar benim olmuştu, çünkü o an itibariyle kısım amiri olmuştum ve yapacağım tek şey her fırsatta arazi olmaktı. ben de bunu layıkıyla yaptım.
bir gün gezip tozma fırsatı yakalayamadan bir emri imzalatmak için komutanımın yanına gitmem gerekti ve hemen kliniğe doğru yola çıktım. kliniğe geldiğimde askere binbaşının nerde olduğunu sordum:
iob: komutanım nerde?
asker: içeride komutanım.
iob: tamam ben onu bir göreyim.
asker: komutanım, şu an görmeyin isterseniz.
iob: oğlum işim gücüm var aç kapıyı.
asker-: komutanım, girmeyin bence içeri.
iob: oğlum sinirlendirme beni, aç kapıyı.
asker: emredersiniz komutanım.
bu saçma sohbetin üzerine asker kapıyı açtı ve ben içeri girince kör olmak istedim, askerliğe lanet ettim, beynime peş peşe balyoz darbeleri yedim. çünkü komutanımın kolu nerdeyse omzuna kadar ineğin makatında idi.
ben bayılmamak için kendimi tutmaya çalışırken komutanım kahkaha atıyordu bir yandan:
komutan: ne oldu teğmen?
iob: komutanım ne yapıyorsunuz?
komutan: ineği muayene ediyorum.
iob: komutanım, kolunuz hayvanın içindeydi.
komutan: ne yapayım, hayvana neyi olduğunu mu sorayım teğmen?
iob: haklısınız komutanım.
komutan: iyi misin teğmen?
iob: iyiyim komutanım.
bunun üzerine komutanım çok da şakacı olduğu için “ seni çok üzdüm, gel el sıkışıp barışalım” diyerek elimi sıkmasaydı belki anı bu kadar kötü kokmazdı.
ama komutan böyle bir şaka yapınca ben durur muyum? yapıştırdım cevabı:
“ emredersiniz komutanım!”
devamını gör...
20.
benim askerlik anılarımla manita kovalayan arkadaşlarım var bedelli yaptı bi de şerefsizler..
devamını gör...