41.
ben napayım lan?
anı biriktirebileceğim askerlerin en düşük rütbesi binbaşıydı. rütbeme uygun askerlik arkadaşlarım da 2 er ve oradaki kedilerdi benim.
karargaha sızarlardı, bizim emniyet muhafızdaki arkadaş da kovalayıp yakalayamazdı. bense hafifçe çömelir parmaklarımı ovuşturup yaklaşmalarını sağlardım birisi gelince onu okşar, diğerlerininde yanaşmasını beklerdim. sonra da üçünü bir kucaklayıp hoop dışarı taşır, kaplarına mama doldururdum.
anı biriktirebileceğim askerlerin en düşük rütbesi binbaşıydı. rütbeme uygun askerlik arkadaşlarım da 2 er ve oradaki kedilerdi benim.
karargaha sızarlardı, bizim emniyet muhafızdaki arkadaş da kovalayıp yakalayamazdı. bense hafifçe çömelir parmaklarımı ovuşturup yaklaşmalarını sağlardım birisi gelince onu okşar, diğerlerininde yanaşmasını beklerdim. sonra da üçünü bir kucaklayıp hoop dışarı taşır, kaplarına mama doldururdum.
devamını gör...
42.
dinlemesi zul anlatması daha zul bayıla bayıla anlatıyolar bedelli olarak 1 ay askerlik yapmış adam gelmiş hikaye anlatıyo bu tahammül edilebilecek bi işkence değil öyle aptalca bi hal almış durumdaki şu askerlik anısı muhabbeti anlatmayınca da darlıyolar hadi anlatsana diye bi tane arkadaş çok daraldı üç beş tane anlattım kamil herifin bi tane askerlik anısı yok benim anılarımla manita ayıklıyo rezil kepaze.
devamını gör...
43.
taksim’de içiyorum.
çavuş aradı. reşat komutan seni istiyor dedi.
lucifer: emredin komutanımm.(bir yudum bira)
reşat komutan: allah belanı versin senin p.ç. vatan haini bip bbipp.
hala o günlere döner, hüzünlenirim.
çavuş aradı. reşat komutan seni istiyor dedi.
lucifer: emredin komutanımm.(bir yudum bira)
reşat komutan: allah belanı versin senin p.ç. vatan haini bip bbipp.
hala o günlere döner, hüzünlenirim.
devamını gör...
44.
bir de bunu uzun uzun anlatanlar var. sanki dinleyenin çok umrundaymış ve merak ediyormuş gibi. ne anlatırım ne de dinlerim.
devamını gör...
45.
spor yaparken - tüfeksiz hareketler serisi 12. hareket 120 tekrar. diye komut veren komutana tamamen istem dışı "çüş" demiştim, sonucunda spora bölükten ayrı bir şekilde devam etmiştim*
devamını gör...
46.
spor yaparken işte şınav çektiriyor komutan. sayıyor bir iki üç 10 diyor. soruyor kaç oldu.
sazanın biri atlıyor on oldu diye.
komutan hemen diyor bir 2 3. geliyor on beşe. kaç oldu diyor.
birisi diyor 15 oldu.
lan hıyar demin başa döndük işte.
yine başlıyoruz 1 2 3 . 30 oluyor. komutan soruyor kaç oldu . sazan bitmez . hemen diyor birisi 30 oldu.
başa dön geri. bu nedir yav.
sazanın biri atlıyor on oldu diye.
komutan hemen diyor bir 2 3. geliyor on beşe. kaç oldu diyor.
birisi diyor 15 oldu.
lan hıyar demin başa döndük işte.
yine başlıyoruz 1 2 3 . 30 oluyor. komutan soruyor kaç oldu . sazan bitmez . hemen diyor birisi 30 oldu.
başa dön geri. bu nedir yav.
devamını gör...
47.
acemi birliğindeyim, daha geleli 1 ay falan olmuş bizim acemilik 3 ay, askerlik de toplam 15 ay o zamanlar. tıraş takımım vardı işte güzel bir tıraş bıçağı ve köpük. bunlar çantamın içindeydi. neyse bir gün baktım çalınmış. kimseye bir şey demedim gitti artık diye, yedek tıraş bıçaklarım da vardı ama köpükle değil fırçayla falan tıraş oluyorum. bir gün koğuş temizliği verildi ve çantamı en samimi arkadaşlarımdan birinin dolabında gördüm. daha doğrusu, dolapların kime ait olduğunu bilemeyiz, direk alacaktım ama suç üstü yapayım dedim. neyse sabah kaldırdılar koğuşu, benim gözüm de o dolapta, baktım o arkadaş. sonrasında bir şey demedim ama otomatikman da çocuğa karşı mesafe koydum. aklıma hala gelir, niye almadım diye sorgularım kendimi devamlı.
devamını gör...
48.
dinlerken komik ama yaşarken hiç komik olmayan anılardır. bu kadar aşağılayıcı, üzücü, öfkelendirici hikayenin sonradan gülerek anlatıldığı nadir örneklerden biridir.
devamını gör...
49.
anıtkabirdeyim
mozolenin hemen yanında
aileler genelde anıtkabire gidecekleri vakit küçük çocuklarına " atatürkü görmeye gidicez" derler.
çocuk sevinçle gelir anıta
yine bir aile girdi içeri
ilgili gözlerle mozoleye kadar geldiler.
mozoleye geldiklerinde atatürkü göremeyen kız çocuğu ailesine dönüp;
"atatürk nerede?" diye sordu
ailesi çocuğa "atatürk buranın altında uyuyor" dedi
çocuk peşi sıra bir soru daha sordu;
"ne zaman uyanacak"
o alanda kısmen insanlar vardı
dolu bi alandı
biraz da gürültü vardı
ama o sorudan sonra çıt çıkmadı.
mozolenin hemen yanında
aileler genelde anıtkabire gidecekleri vakit küçük çocuklarına " atatürkü görmeye gidicez" derler.
çocuk sevinçle gelir anıta
yine bir aile girdi içeri
ilgili gözlerle mozoleye kadar geldiler.
mozoleye geldiklerinde atatürkü göremeyen kız çocuğu ailesine dönüp;
"atatürk nerede?" diye sordu
ailesi çocuğa "atatürk buranın altında uyuyor" dedi
çocuk peşi sıra bir soru daha sordu;
"ne zaman uyanacak"
o alanda kısmen insanlar vardı
dolu bi alandı
biraz da gürültü vardı
ama o sorudan sonra çıt çıkmadı.
devamını gör...
50.
25 yaşımı bitirip askere gitmiştim. ve şöyle diyeyim gerçekten ortamlarda neredeyse hiç anlatmamışımdır askerlik anılarımı. herkesin mutlaka çokça vardır.
243. kısa dönem ankara etimesgut 1. tank bölüğünde acemiliğimi yaptım.
(2 ay acemilik + 6 = 8 aydı bizim dönemimiz)
acemiyiz işte ne olacak, ileri geri, sağa sola, yat kalk koşturuyoruz.
[ben 2 nisan'da birliğe teslim oldum ve doğum günümden 2 gün önce 3 günlük yol ile 29 kasım'da teskere almıştım]
mayıs ortasındayız artık dağıtımlar belli olmaya yakın ve hava o günlerde iyicene çığırından çıkıp ısınmış gibi, mevsime göre epey sıcak bir 10 günden geçiyoruz.
bölük eğitim molasında ve başımızda bölük astsubayı ile usta bir asteğmen diyelim, ikisi var.
herkesi güneşte oturttular kebap oluyoruz öğlen sıcağında.
uzaklardan (yaklaşık 100m gibi) bölük komutanının sesi geldi:
askerrrr kalk!
herkes kalktı ve o ara yüzbaşı olan bölük komutanı geldi, ettiği iki cümle şunlardı;
""asteğmenim, başçavuşum ayıptır size, bu çocuklar kan ter içinde ve bu adamları güneşin alnında dinlendiriyorsunuz.çocukları tank garajlarına ve gölgeye götürün, bir daha da güneşte dinlendirdiğinizi görmeyeceğim.""
olay bu.
kendisine o zaman çok büyük saygı duymuştum.
adını da buraya yazalım da söz gibi uçmasın;
(bkz: ufuk alacaklı)*
243. kısa dönem ankara etimesgut 1. tank bölüğünde acemiliğimi yaptım.
(2 ay acemilik + 6 = 8 aydı bizim dönemimiz)
acemiyiz işte ne olacak, ileri geri, sağa sola, yat kalk koşturuyoruz.
[ben 2 nisan'da birliğe teslim oldum ve doğum günümden 2 gün önce 3 günlük yol ile 29 kasım'da teskere almıştım]
mayıs ortasındayız artık dağıtımlar belli olmaya yakın ve hava o günlerde iyicene çığırından çıkıp ısınmış gibi, mevsime göre epey sıcak bir 10 günden geçiyoruz.
bölük eğitim molasında ve başımızda bölük astsubayı ile usta bir asteğmen diyelim, ikisi var.
herkesi güneşte oturttular kebap oluyoruz öğlen sıcağında.
uzaklardan (yaklaşık 100m gibi) bölük komutanının sesi geldi:
askerrrr kalk!
herkes kalktı ve o ara yüzbaşı olan bölük komutanı geldi, ettiği iki cümle şunlardı;
""asteğmenim, başçavuşum ayıptır size, bu çocuklar kan ter içinde ve bu adamları güneşin alnında dinlendiriyorsunuz.çocukları tank garajlarına ve gölgeye götürün, bir daha da güneşte dinlendirdiğinizi görmeyeceğim.""
olay bu.
kendisine o zaman çok büyük saygı duymuştum.
adını da buraya yazalım da söz gibi uçmasın;
(bkz: ufuk alacaklı)*
devamını gör...
51.
bazı erkeklerin anlata anlata bitiremediği anı.
anlaşılan övünebildiği tek şey askerlik anısı. anlıyorum.
anlaşılan övünebildiği tek şey askerlik anısı. anlıyorum.
devamını gör...
52.
vurdum kapıya tekmeyi girdim banka müdürünün odasına.
nedir bu sıra canımıza yetti dedim.
nasıl içkiliyim.
neyse altan aldı beni öncelikli olarak yatırdım bedelli paramı da teskere aldım.
askerlik zor iş.
nedir bu sıra canımıza yetti dedim.
nasıl içkiliyim.
neyse altan aldı beni öncelikli olarak yatırdım bedelli paramı da teskere aldım.
askerlik zor iş.
devamını gör...
53.
bir tane de absürtlerden ben anlatayım, çok kısa sürecek. manisa'nın o iğrenç öğle sıcağında mıntıka yapılacaktı, tabii herkes ufaktan nasıl kaçarım diye düşünüyor, ben de dahil. komutan güneşe alerjisi olan varsa el kaldırsın dedi, boş bulunan kerizler el kaldırdı ve mıntıkanın yolunu tuttu sjsj.
devamını gör...
54.
korgeneral gördüm. etrafı galaksilerle çevriliydi. korgeneral.
devamını gör...
55.
tuvaleti sordum. tarif etti 2 asker. gittim.
kapıda kocaman "hela" yazıyordu. hem çok garipsemiş (argo olarak söylemde kullandığımız için) hem de çok hoşlanmıştım (halk sözlüğünden bir sözcük kullanmış oldukları için)
bu arada,
kardeşimin yemin törenine gitmiştik ailecek. ben ablayım.
böyle de bir askerlik anım var işte :)
kapıda kocaman "hela" yazıyordu. hem çok garipsemiş (argo olarak söylemde kullandığımız için) hem de çok hoşlanmıştım (halk sözlüğünden bir sözcük kullanmış oldukları için)
bu arada,
kardeşimin yemin törenine gitmiştik ailecek. ben ablayım.
böyle de bir askerlik anım var işte :)
devamını gör...
56.
her askerin başından geçen unutulmayan anıları vardır. tabi tezkere alındıktan sonra ortamlarda anlatılması için birazda hayal gücü eklenerek farklı hikayelerde çıkar ortaya.
ben barış gücü olarak afganistan kabilde yaptım. gidenler bilir. bir türk birliği var orada doğan kamp. kurban bayramı bir gün. albay geldi. biz sıraya dizildik. albay tokalaşıyor ve bayramlaşıyor hepimizle. bende sırada bekliyorum albay gelecek bayramın kutlu olsun asker diyecek bende yüksek sesle saol diyeceğim. derken benim kafa memlekete gitti. aramızda iki saat var türkiye ile. saat 11 falan türkiyede de 9 gibi. bizimkiler dana kesecekler. dedim danayı kestilermi kavurmayı yedilermi içimden konuşuyorum. bir anda albay karşıma geldi. bayramın kutlu olsun asker dedi. elini uzattı. ben saol dedim. sol elimide omzuna attim. kafamıda uzattım. o da bir refleksle uzattı. kafaları tokuşturduk. hiç bozuntuya vermedi. arkasında bizim bölük komutanı dilini dudağını ısırıyor ben sana soracağım der gibi kafasını sallıyor. içimden en kötü senaryoyu düşünmeye başladım. dedim en fazla kapatır beni bir yere iyi bi döver üç beş gün hapis cezası. canımı alacak değil ya diyorum. albay herkesle tokalaştıktan sonra geçti karşımıza. evlatlarım biliyorum memleketten uzakta ailenizden evinizden uzakta bir bayram geçiriyorsunuz. duygusal ve dalgınsınız. hepinizle gurur duyuyorum. sizin saçınızın teline zarar getirmem dedi. yani o an beni ipten aldı resmen. neyse yemekhaneye geçtik. yemekte kavurma var. ben sıradayım. arkadan bir ses akarsu dedi. baktım bölük komutanı. sonra diğerlerine dönerek lan sizde erkekmisiniz dedi. elini omzuma attı. bakın gözünüz erkek görsün t.şaklarına beton yetişmez bunun dedi. gülüştük falan. olayı böyle tatlıya bağladık bayram günü.
ben barış gücü olarak afganistan kabilde yaptım. gidenler bilir. bir türk birliği var orada doğan kamp. kurban bayramı bir gün. albay geldi. biz sıraya dizildik. albay tokalaşıyor ve bayramlaşıyor hepimizle. bende sırada bekliyorum albay gelecek bayramın kutlu olsun asker diyecek bende yüksek sesle saol diyeceğim. derken benim kafa memlekete gitti. aramızda iki saat var türkiye ile. saat 11 falan türkiyede de 9 gibi. bizimkiler dana kesecekler. dedim danayı kestilermi kavurmayı yedilermi içimden konuşuyorum. bir anda albay karşıma geldi. bayramın kutlu olsun asker dedi. elini uzattı. ben saol dedim. sol elimide omzuna attim. kafamıda uzattım. o da bir refleksle uzattı. kafaları tokuşturduk. hiç bozuntuya vermedi. arkasında bizim bölük komutanı dilini dudağını ısırıyor ben sana soracağım der gibi kafasını sallıyor. içimden en kötü senaryoyu düşünmeye başladım. dedim en fazla kapatır beni bir yere iyi bi döver üç beş gün hapis cezası. canımı alacak değil ya diyorum. albay herkesle tokalaştıktan sonra geçti karşımıza. evlatlarım biliyorum memleketten uzakta ailenizden evinizden uzakta bir bayram geçiriyorsunuz. duygusal ve dalgınsınız. hepinizle gurur duyuyorum. sizin saçınızın teline zarar getirmem dedi. yani o an beni ipten aldı resmen. neyse yemekhaneye geçtik. yemekte kavurma var. ben sıradayım. arkadan bir ses akarsu dedi. baktım bölük komutanı. sonra diğerlerine dönerek lan sizde erkekmisiniz dedi. elini omzuma attı. bakın gözünüz erkek görsün t.şaklarına beton yetişmez bunun dedi. gülüştük falan. olayı böyle tatlıya bağladık bayram günü.
devamını gör...
57.
garnizon komutanı ile aynı kışladaydık. daha ilk haftamdı ve üst dönem astsubay arkadaşlarım sıkıntılı birisi olduğunu ve gördüğü zaman yanına çağırdıktan sonra sürekli soru sorduğunu söylemişti. ne bilek daha ilk haftamız gözümüz korktu adamdan işte. karargahtan çıktığımda uzaklardan geldiğini gördüm. dedim ki ben sol tarafından uzaktan geçsem bu adama selam vermeme gerek kalmaz hem de beni görmez. düşünceye bakar mısın??? mal gibi bu düşündüğüm şey o an mantıklı geldi ve yaptım. tam işe yarıyor gibiydi ta ki arkamdan ''loooo sizin orda selam vermek yoğğ mu??'' haykırışını duyana denk. hemen koşup selam ve tekmil verdim ama elim ayağım birbirine girmişti. iki üç soru sorduktan sonra salmıştı beni ama git demedi. o gidiyo ben de gidiyom arkasından. erkan başkanı öyle geldiğimi görünce maskenin altından gülerek eliylen git git işareti yaptıydı da öyle koşarak uzaklaştıydım yanından.
devamını gör...
58.
birgün dağa operasyona gittik. hava soğuk aylardan kasım. kurt sesleri geliyor. yürüyoruz ama uçurum her yer. az sonra hava kararacakti.
komutan dedi şu düzlükte çadır kuralım. ateş yakın. etrafta çalı çırpı topladık.
ateş yaktık. kumanyalar çıktı yendi.
o yorgunlukla erkenden uyuduk. gece beni kaldırdılar nöbet sırası sende diye.
en uç noktaya gittim tek başıma. elde g3. ama nasıl karanlık. soğuk ve tek bir ses yok. iki metre ötesi görünmüyor. sadece beş on taşla örülmüş küçük bir oda gibi . bir çukurluk alanda.
elde g3 gece tek başına insan ne yaparsa onu yaptim. sigara bile içemiyorum yerim belli olmasın diye. ama ateş kabak gibi ortada ilerde.
korkuyorum da tabi. insan bir anda robotlaşıp asker olamaz ki.
sağa sola bakıyorum sürekli. etrafa bakıyorum uzağı görmeye çalışıyorum. nefesimi tutup ses duymaya çalışıyorum. diyorum nerden gelirler. şuradan gelseler şunu yaparım. burdan gelseler şöyle yaparım.
zamanda geçmiyor. ben bu uçtayim ama öbür asker öbür uçta. iki nöbetçi. umarım diyorum o uyumamıştir. ya o taraftan gelirlerse. ben aşağı nasıl kaçarım saklanirim ateş ederim.
haberlerde çıkarsam diyorum. çok aglamasalar bari. dur diyorum sigara içme asla. otuz kişi var uyuyan dayan.
uyumuşum tabi. belki daha yarım saat olmadan. zaman geçmemiş ama uyumuşum. donmuşum uzanmışım yere öyle uyumuşum.
ayaklarım sızlıyordu ellerim acıyordu o halde uyumuşum.
bir ara yüzümde ıslaklık hissettim. şapır şupur bir sesler geliyor ama uyanamıyorum. cenin pozisyonunda uyumuşum. çisim gelmiş onunla ısınmış uyumuşum . kafamı bir şey yalıyor nefesini duyuyorum . ayak sesi çok değişik . en son yüzümde bir ıslaklık duyunca gözümü açıp bakıyorum bu ne diye.
o da ne bir kurt. belkide çakal bilmiyorum.
başımda beni yalıyor. ben ani bir hareketle kalkıyorum hemen ama dogrulamıyorum. o da korkuyor az ileri çekiliyor. ama saldırgan bir hali yok. elimdeki bisküvileri istiyor. yarısını sıkıp ezmisim yarısıni o yemiş .
atıyorum önüne hayvanın. o sırada dogruluyorum.
hayvan sağa sola dağılan bisküvi parçalarını toplamaya çalışırken uçurumdan aşağı taşlar düşüyor. ve aşağıdan bir ses geliyor.
bakıyorum teröristler yaklaşıyor yukarı doğru.
karanlıkta ikisini seçebiliyorum. hemen havaya ateş ediyorum. o ara onlarda bana etmeye başlıyor. başlıyor çatışma. zaten silah sesine tüm tim uyanıyor. çatışmada biz avantajliyiz ama onlar çok kalabalık. yukardan aşağı çatışma bir saate yakın sürüyor ve sabah olmak üzere. az sonra güneş etrafi aydınlatmaya başlıyor. ve teröristler dağılmaya kaçmaya çalışıyor. bizimde cephane bitmek üzere ama onlar bilmiyor. yukarı çıkmalarına imkan yok zaten. kaçışıyorlar . bizde takip etmiş gibi yapıyoruz diğer taraftan.
çatışma bitiyor komutan yanıma geliyor bir şeyler soruyor ama anlamıyorum. o korku yorgunluk uykusuzluk. o kurt mu çakal mi aklıma geliyor. nöbet tuttuğum taşlarla örülü yerde vurulmuş kalmış öylece uzanmış. kanlar içinde ölmüş hayvan. hayatımızı kurtaran hayvan orda öylece yatıyor. gömüyoruz onu oraya.
*
komutan dedi şu düzlükte çadır kuralım. ateş yakın. etrafta çalı çırpı topladık.
ateş yaktık. kumanyalar çıktı yendi.
o yorgunlukla erkenden uyuduk. gece beni kaldırdılar nöbet sırası sende diye.
en uç noktaya gittim tek başıma. elde g3. ama nasıl karanlık. soğuk ve tek bir ses yok. iki metre ötesi görünmüyor. sadece beş on taşla örülmüş küçük bir oda gibi . bir çukurluk alanda.
elde g3 gece tek başına insan ne yaparsa onu yaptim. sigara bile içemiyorum yerim belli olmasın diye. ama ateş kabak gibi ortada ilerde.
korkuyorum da tabi. insan bir anda robotlaşıp asker olamaz ki.
sağa sola bakıyorum sürekli. etrafa bakıyorum uzağı görmeye çalışıyorum. nefesimi tutup ses duymaya çalışıyorum. diyorum nerden gelirler. şuradan gelseler şunu yaparım. burdan gelseler şöyle yaparım.
zamanda geçmiyor. ben bu uçtayim ama öbür asker öbür uçta. iki nöbetçi. umarım diyorum o uyumamıştir. ya o taraftan gelirlerse. ben aşağı nasıl kaçarım saklanirim ateş ederim.
haberlerde çıkarsam diyorum. çok aglamasalar bari. dur diyorum sigara içme asla. otuz kişi var uyuyan dayan.
uyumuşum tabi. belki daha yarım saat olmadan. zaman geçmemiş ama uyumuşum. donmuşum uzanmışım yere öyle uyumuşum.
ayaklarım sızlıyordu ellerim acıyordu o halde uyumuşum.
bir ara yüzümde ıslaklık hissettim. şapır şupur bir sesler geliyor ama uyanamıyorum. cenin pozisyonunda uyumuşum. çisim gelmiş onunla ısınmış uyumuşum . kafamı bir şey yalıyor nefesini duyuyorum . ayak sesi çok değişik . en son yüzümde bir ıslaklık duyunca gözümü açıp bakıyorum bu ne diye.
o da ne bir kurt. belkide çakal bilmiyorum.
başımda beni yalıyor. ben ani bir hareketle kalkıyorum hemen ama dogrulamıyorum. o da korkuyor az ileri çekiliyor. ama saldırgan bir hali yok. elimdeki bisküvileri istiyor. yarısını sıkıp ezmisim yarısıni o yemiş .
atıyorum önüne hayvanın. o sırada dogruluyorum.
hayvan sağa sola dağılan bisküvi parçalarını toplamaya çalışırken uçurumdan aşağı taşlar düşüyor. ve aşağıdan bir ses geliyor.
bakıyorum teröristler yaklaşıyor yukarı doğru.
karanlıkta ikisini seçebiliyorum. hemen havaya ateş ediyorum. o ara onlarda bana etmeye başlıyor. başlıyor çatışma. zaten silah sesine tüm tim uyanıyor. çatışmada biz avantajliyiz ama onlar çok kalabalık. yukardan aşağı çatışma bir saate yakın sürüyor ve sabah olmak üzere. az sonra güneş etrafi aydınlatmaya başlıyor. ve teröristler dağılmaya kaçmaya çalışıyor. bizimde cephane bitmek üzere ama onlar bilmiyor. yukarı çıkmalarına imkan yok zaten. kaçışıyorlar . bizde takip etmiş gibi yapıyoruz diğer taraftan.
çatışma bitiyor komutan yanıma geliyor bir şeyler soruyor ama anlamıyorum. o korku yorgunluk uykusuzluk. o kurt mu çakal mi aklıma geliyor. nöbet tuttuğum taşlarla örülü yerde vurulmuş kalmış öylece uzanmış. kanlar içinde ölmüş hayvan. hayatımızı kurtaran hayvan orda öylece yatıyor. gömüyoruz onu oraya.
*
devamını gör...
59.
kayda değer tek bir iki anı var tabi. akşam akşam yazayım da biraz sözlüğümüz hareketlensin.
acemi birliğini sivas 5. piyade tugayında tamamladım. ankara meclis taburundan seçmeler için geldiler. abdullah üsteğmen vasfımızı sordu. bilgisayar kullanmamdan mütevellit seçildik. gözlük kullandığımdan komando seçmelerinde elendim. neyse.
yemin günü bir askerin yemin konuşması yapması lazımmış. kütüğe dönem rozetini çakacakmış. bizim bölükten sorumlu astsubay adımı vermiş. çağırdılar, gittik. yüzbaşı selim (hiç unutmam. hala bana tören videosunu gönderecek artis) gel dedi. emredin komutanımdan sonra metni verdi. oku dedi. başladım tirada. tamam dur dedi. bunu ezberle, törende okuyacaksın dedi. emir telakki ederim dedim.
yemin günü geldi. 1000 tane asker. astsubay subay generaller. tugay komutanımız vardı tuğgeneral ali doğan ince (şimdi orgeneral sanırım. emekli olmuşta olabilir). adım okundu bağırdım "emreeetttt gomutanımmmm" koşarak gittim. tekmil verdim. sonra kürsüye. lan bi gaza geldim bi gaza geldim. metni bıraktım doğaçlamaz bir okuyorum. gözümden yaş geldi ağlıyorum. tüm tugay ağlıyor. resepsiyonda beni konuşmuşlar oğlum bak o derece. kimdi ulan o asker mahvetti bizi diye.
tekrar ali doğan ince komutana gittim tekmil verdim. "ağzına sağlık mehmetçik" dedi. sonra kitap hediye etti. beyaz zambaklar ülkesinde. müthiş kitap. neyse, alkış kıyamet bölüğe döndük. 3. bölük komutanı vardı yüzbaşı ilker "lan olm sen naptın lan dedi, ağzımıza ettin olm, o nasıl okumak dedi. kabarmalar falan tabi.
dağıtım açıklandı. meclis taburu. ankara, muhafızlı. cumhurbaşkanlığı muhafız alayı. acemi birliğinde en yüksek gördüğüm rütbe yüzbaşı, yakinen. general gördüm ama uzaktan. dürbünle bakarsan net. ankara'ya bi gittik, sabah sporunda ben (o zaman er sonra onbaşı olucam), habercisi olduğum binbaşı, istihbarat subayı yüzbaşı bir de nöbetçi subay üsteğmen, basketbol oynuyoruz. dedim herhâlde yarın paşa gelir tavla atarız burada. gittiğimde s1 denilen personel kısım subayının habercisi oldum. süründük mü evet, adanalı üsteğmen vardı aytaç. bir yaş büyük benden. yat kalk süründürdü bizi dingil. mis gibi giyinmişim, kamuflaj on numara. yağmurda sabah sabah yere yatırdı bizi. neyse
bir gün tören yapılacak. bilmem nerenin genelkurmay başkanı gelecek, ilker paşa (başbuğ) özel tören istemiş. törenin düzeni çizilecek. tabur komutanı yarbay, var mı grafikten anlayan. hoop ömer gelsin. gittik hemen tekmil falan, dedi çizebilir misin, emredersiniz.
uygu görüntüsü bi genelkurmayın fotosu geldi. aldım, tören tertibatını çizdim. bir kaç taslak ve sayfa. muhaberenin telefonu çaldı, bizim üst devre genelkurmaydan alper albay (kurmay) arıyor dedi. açtım, ben dedi alper albay, hemen ayağa kalktım. emredin komutanım. ömer öksüz kocaeli. tekmil sırasını şaşırdım lan. ömercim dedi (bak yemin ediyorum) taslakları al genelkurmaya gel. yemin ediyorum bak abartıyorsam.
çıktıları aldım. dosyaladım. tabur komutanın şoförü ile arabasına bindik pejo, yılan gibi araba. doğru genelkurmay. kapıdan geçicez beni bile aradılar. yarma gibi korumalar kapıda. lan dedim bunlar askerse ben neyim. dedim alper albayla görüşmek için geldim. bak rütbem onbaşı. on başı. dosyayı bıraktırdı sekretere. dosya ilker paşaya sunulacakmış.
iki gün sonra tabura telefon geldi. kabul edilmiş. lan ben kimim. bir garip onbaşı. ilker paşaya dosya hazırladım. al sana anı :)
acemi birliğini sivas 5. piyade tugayında tamamladım. ankara meclis taburundan seçmeler için geldiler. abdullah üsteğmen vasfımızı sordu. bilgisayar kullanmamdan mütevellit seçildik. gözlük kullandığımdan komando seçmelerinde elendim. neyse.
yemin günü bir askerin yemin konuşması yapması lazımmış. kütüğe dönem rozetini çakacakmış. bizim bölükten sorumlu astsubay adımı vermiş. çağırdılar, gittik. yüzbaşı selim (hiç unutmam. hala bana tören videosunu gönderecek artis) gel dedi. emredin komutanımdan sonra metni verdi. oku dedi. başladım tirada. tamam dur dedi. bunu ezberle, törende okuyacaksın dedi. emir telakki ederim dedim.
yemin günü geldi. 1000 tane asker. astsubay subay generaller. tugay komutanımız vardı tuğgeneral ali doğan ince (şimdi orgeneral sanırım. emekli olmuşta olabilir). adım okundu bağırdım "emreeetttt gomutanımmmm" koşarak gittim. tekmil verdim. sonra kürsüye. lan bi gaza geldim bi gaza geldim. metni bıraktım doğaçlamaz bir okuyorum. gözümden yaş geldi ağlıyorum. tüm tugay ağlıyor. resepsiyonda beni konuşmuşlar oğlum bak o derece. kimdi ulan o asker mahvetti bizi diye.
tekrar ali doğan ince komutana gittim tekmil verdim. "ağzına sağlık mehmetçik" dedi. sonra kitap hediye etti. beyaz zambaklar ülkesinde. müthiş kitap. neyse, alkış kıyamet bölüğe döndük. 3. bölük komutanı vardı yüzbaşı ilker "lan olm sen naptın lan dedi, ağzımıza ettin olm, o nasıl okumak dedi. kabarmalar falan tabi.
dağıtım açıklandı. meclis taburu. ankara, muhafızlı. cumhurbaşkanlığı muhafız alayı. acemi birliğinde en yüksek gördüğüm rütbe yüzbaşı, yakinen. general gördüm ama uzaktan. dürbünle bakarsan net. ankara'ya bi gittik, sabah sporunda ben (o zaman er sonra onbaşı olucam), habercisi olduğum binbaşı, istihbarat subayı yüzbaşı bir de nöbetçi subay üsteğmen, basketbol oynuyoruz. dedim herhâlde yarın paşa gelir tavla atarız burada. gittiğimde s1 denilen personel kısım subayının habercisi oldum. süründük mü evet, adanalı üsteğmen vardı aytaç. bir yaş büyük benden. yat kalk süründürdü bizi dingil. mis gibi giyinmişim, kamuflaj on numara. yağmurda sabah sabah yere yatırdı bizi. neyse
bir gün tören yapılacak. bilmem nerenin genelkurmay başkanı gelecek, ilker paşa (başbuğ) özel tören istemiş. törenin düzeni çizilecek. tabur komutanı yarbay, var mı grafikten anlayan. hoop ömer gelsin. gittik hemen tekmil falan, dedi çizebilir misin, emredersiniz.
uygu görüntüsü bi genelkurmayın fotosu geldi. aldım, tören tertibatını çizdim. bir kaç taslak ve sayfa. muhaberenin telefonu çaldı, bizim üst devre genelkurmaydan alper albay (kurmay) arıyor dedi. açtım, ben dedi alper albay, hemen ayağa kalktım. emredin komutanım. ömer öksüz kocaeli. tekmil sırasını şaşırdım lan. ömercim dedi (bak yemin ediyorum) taslakları al genelkurmaya gel. yemin ediyorum bak abartıyorsam.
çıktıları aldım. dosyaladım. tabur komutanın şoförü ile arabasına bindik pejo, yılan gibi araba. doğru genelkurmay. kapıdan geçicez beni bile aradılar. yarma gibi korumalar kapıda. lan dedim bunlar askerse ben neyim. dedim alper albayla görüşmek için geldim. bak rütbem onbaşı. on başı. dosyayı bıraktırdı sekretere. dosya ilker paşaya sunulacakmış.
iki gün sonra tabura telefon geldi. kabul edilmiş. lan ben kimim. bir garip onbaşı. ilker paşaya dosya hazırladım. al sana anı :)
devamını gör...
60.
bende hiç bulunmayandır. hala gitmedim çünkü.
devamını gör...