1.
2.
odtü'de ana kapıdan girdikten sonra rektörlüğe giden, oradan üniversitenin ana binalarını çevreleyen tüm yol boyunca, yurtlara giden yolda her iki yanda dikili ağaçlar ve onların eylül sonunda olgunlaşan kestane benzeri meyveleridir. meyveleri dna hasarına yol açan bir madde içerir. yenilmemesi gerekir.
devamını gör...
3.
son 12 yıldır çalıştığım yerin otopark girişinde olduğundan, yıllarca altında sigara içerken yakinen gözlemlediğim ağaç türü. bir kere çok garantici. her bahar ilgiyle izliyorum. bütün meyve ağaçları çiçekleniyor, en geç bu çiçek açıyor. hercailiği hiç yok. iyice emin oluyor havanın ısındığından, artık don yapmayacağından, taaa ondan sonra lütfen çiçek açıyor. hayır yani at kestanesisin. en dayanıklı ağaçlardan birisin. 100 yaşına yaklaştın. nedir bu temkin. bir de kestaneleri kocaman. normal kestane gibi dikenli bir kılıfı içinde. sonbaharda pata küte düşüyor. arabaya düşerse iz yapıyor, kafaya falan düşse karpuz gibi yarabilir. bir de bu at kestanesinden elde edilen özütten, krem yapılarak varis tedavisinde filan kullanılıyor.
devamını gör...
4.
taktım bu sabah derisidikenlilere.
fakat bilmiyordum notre dame sütunlarının at kestanesi yapraklarıyla bezenmiş olduğunu.
şunu da bilmiyordum; bugün avrupa'nın birçok büyük kentinde, güzelim geniş caddelerin genişliğinden daha geniş, park gibi olmuş kaldırımlarında salınan at kestanesinin latince adı castanae sativa mill. anavatanı ve yayılış merkezi anadolu. etimolojik olarak castanea kastamonu’nun antik adı castans (kastanis)’ten geliyormuş.
ama şunu biliyordum; fransa kraliçesi marie de medisis, paris’te bugün champs-élysées dediğimiz caddenin etrafının ağaçlandırılmasını istediğinde at kestanesinde karar kılınmış. neden? çünkü at kestanesine yıldırım düşmez, hava kirliliğine karşı birebir, üstelik tohumları, yaprağı, meyvası şifa dolu. avrupa'da o dönem at kestanesi yok, en yakın yer at kestanesi ormanı gibi olan istanbul. 1. ahmet durur mu? fransızlara binlerce at kestanesi fidanı hediye etmiş.
osmanlı’nın fransızlar’a hediye ettiği o at kestaneleri şimdi sadece champs-élysées'nin değil birçok avrupa kentinin kaldırımlarını süslüyor. 16. yy'da at kestanesi ormanı olan istanbul sokaklarında bugün kuru yeller esiyor.
fakat bilmiyordum notre dame sütunlarının at kestanesi yapraklarıyla bezenmiş olduğunu.
şunu da bilmiyordum; bugün avrupa'nın birçok büyük kentinde, güzelim geniş caddelerin genişliğinden daha geniş, park gibi olmuş kaldırımlarında salınan at kestanesinin latince adı castanae sativa mill. anavatanı ve yayılış merkezi anadolu. etimolojik olarak castanea kastamonu’nun antik adı castans (kastanis)’ten geliyormuş.
ama şunu biliyordum; fransa kraliçesi marie de medisis, paris’te bugün champs-élysées dediğimiz caddenin etrafının ağaçlandırılmasını istediğinde at kestanesinde karar kılınmış. neden? çünkü at kestanesine yıldırım düşmez, hava kirliliğine karşı birebir, üstelik tohumları, yaprağı, meyvası şifa dolu. avrupa'da o dönem at kestanesi yok, en yakın yer at kestanesi ormanı gibi olan istanbul. 1. ahmet durur mu? fransızlara binlerce at kestanesi fidanı hediye etmiş.
osmanlı’nın fransızlar’a hediye ettiği o at kestaneleri şimdi sadece champs-élysées'nin değil birçok avrupa kentinin kaldırımlarını süslüyor. 16. yy'da at kestanesi ormanı olan istanbul sokaklarında bugün kuru yeller esiyor.
devamını gör...
5.
yerde ilk defa at kestanesi görüp onları kestane sanan ve toplayalım diyen birini aklıma getiren başlık.
geçen gün parkta yürüyorduk. yerler at kestanesi doluydu. hepsi bizim oranın tabirince (bkz: kumuş)undan çıkmış, parıldıyorlardı. ama işte
"o kestane bu kestane değil canım." dedim şaşırdı.
aslında faydalı bir şey ama o kadar. faydalı olan çoğu şey gibi lezzetinde bir numara yok.
saçma ama gerçek.
geçen gün parkta yürüyorduk. yerler at kestanesi doluydu. hepsi bizim oranın tabirince (bkz: kumuş)undan çıkmış, parıldıyorlardı. ama işte
"o kestane bu kestane değil canım." dedim şaşırdı.
aslında faydalı bir şey ama o kadar. faydalı olan çoğu şey gibi lezzetinde bir numara yok.
saçma ama gerçek.
devamını gör...
6.
odtü'nün "cümle" kapısından girip rektörlüğe doğru giden yolun her iki yanı at kestanesi ağaçlarıyla kaplıdır. yola devam ederseniz bir yokuşa vurur ve mühendislik fakültelerinin olduğu yokuşa varırsunuz. at kestaneleri orada da sizi yalnız bırakmaz. aslında hiçbir yerde yalnız bırakmaz. üniversite içinde her yolun kenarında at kestanesi dikilidir.
bahar başlayınca önce sarı sarı yapraklar peydahlanır. sonra yapraklar yeşerir. ama yorgun bir insanın elleri gibi aşağı sarkıktır yapraklar. kış yorgunluğudur. sonra yavaş yavaş toplanır, başını kaldırır yapraklanır. çiçeklenir
zaman sonbahara döndüğünde o çiçekler kestaneye dönüşür. yenmez ama okulun hayta öğrencileri dikenli halleriyle birbirinin ensesine sürter, top oynar. bu arada köstebekler toplamaya başlamıştır bile kışlık yiyeceklerini
bahar başlayınca önce sarı sarı yapraklar peydahlanır. sonra yapraklar yeşerir. ama yorgun bir insanın elleri gibi aşağı sarkıktır yapraklar. kış yorgunluğudur. sonra yavaş yavaş toplanır, başını kaldırır yapraklanır. çiçeklenir
zaman sonbahara döndüğünde o çiçekler kestaneye dönüşür. yenmez ama okulun hayta öğrencileri dikenli halleriyle birbirinin ensesine sürter, top oynar. bu arada köstebekler toplamaya başlamıştır bile kışlık yiyeceklerini
devamını gör...
7.
bu ağacın meyvelerinin atların nefes almasına yardımcı olduğu için at kestanesi dendiğini okudum az önce.
yazan yerin yalancısıyım.
yazan yerin yalancısıyım.
devamını gör...
8.
bir tür hakaret tamlaması.
devamını gör...
9.
bu arkadaştan yapılan jel kas ağrıları için birebirdir.
devamını gör...
10.
ağacının altında dolaşıldığında yere sürüyle dökülmüş halde karşılaşırsınız. merak edip kabuğunu kırıp tadına baktığınız zaman, kimsenin neden yemediği ve yerlerden toplanmadığı anlaşılır.
devamını gör...