yazar: ali şeriati
yayım yılı: 2013
yazar, aydın kavramının etimolojisine değindiği kitapta, aydın olmanın okumuş olup olmamakla ilgili olmadığını ve entelektüel kavramıyla farklılık gösterdiğini okuyucusuna aktarıyor.
yayım yılı: 2013
yazar, aydın kavramının etimolojisine değindiği kitapta, aydın olmanın okumuş olup olmamakla ilgili olmadığını ve entelektüel kavramıyla farklılık gösterdiğini okuyucusuna aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "turab" tarafından 19.02.2022 00:33 tarihinde açılmıştır.
1.
çok basit bir ismi olan, ali şeriati kitaplarındandır. bu kitap isim olarak basit, hacim olarak küçük; ancak değindiği konunun keskinliği açısından çok büyük bir eserdir.
ilk etapta aydın ve entelektüel tanımlarını birbirinden ayıran ali şeriati, avrupalı aydın hareketinin başarılı olma nedenini tarihsel süreçte verdiği mücadele ile işlemiştir. bu mücadelede, aydın hareketin karşısında yer alan güç dengesini ve bu güç dengesinin karşısında yer alan aydın bireylerin, toplumsal zeminde nasıl kabul gördüğünü işlemiştir. ali şeriati, aydın insanın toplum ile uyumlu olmasının başarı sağlayacağına inanır. toplum; bahçedeki su, toprak ve gübre iken; aydın o bahçenin meyvesidir.
avrupalı olmayan toplumlarda, avrupalı aydını taklit eden taklitçi doğu aydınlarının, toplumsal zeminde karşılık bulamamasını değerlendirir. bu değerlendirmede; yine bahçe metaforunu işler. bu bahçede; toprak, gübre ve su mevcut değildir. kısır bahçenin içindeki meyve ağacı ise; avrupa aydının taklit eden doğulu aydındır . doğulu aydın kendi toplumunu tanımak yerine; avrupalı aydını taklit ederek başarılı olacağını düşünmüştür. bu sistemsel yanlış ; ideal toplumu oluşturmak yerine, toplumsal düzeyde mahkumiyeti getirmiştir.
avrupa toplumunda başarılı olan aydınlık hareketinin toplumsal parametreleri ile, avrupalı aydının, doğu toplumuna ihraç ettiği ve doğu halklarını avrupa toplumuna mahkum eden, toplumsal parametreyi iyi analiz eder.
avrupalı aydın düşünce, kendi toplumunda müreffeh bir dünya var ederken; avrupalı olmayan bütün toplumları, avrupalı düzene ve çıkara mahkum etmiştir.
çünkü; toplumsal düzeyde fikir ihraç etmek, toplumların biribiriyle olan farklılıklarını göz ardı etmektir. avrupa toplumunun ihtiyacı olan şey; 17. yüzyıl ruhban dini anlayışı ve roma döneminden kalma milliyetsiz bir toplum anlayışından kurtulmak iken; doğu toplumunda ruhban olmayan dini anlayışın, ve topluma şahsiyet kazandıran milli kimliği göz ardı etmek; doğu toplumunun yıkımına ve mahkumiyetine sebep olmuştur.
devamını gör...