kalbini sızlatan, kalbi ağrıtan duygu.
devamını gör...
en acıtanı ve geri döndürülemez olanı ölümden gelenidir. gerisi lafügüzaf
devamını gör...
https://youtu.be/stqahenmdkc
devamını gör...
gerçekten de acı bir şeydir
devamını gör...
ölümdür en büyük ayrılık gerisi teferruat.
devamını gör...
ardında insanları bıraktığında
ayrılığın orada kalanlara koyduğu sanılan
ama
tam aksine
vedalar gidene koyar
tek başına ve çaresizce başını öne eğer ve
ya otobüsün ya da limanda ki gemisinin kalkmasını bekler (
bkz: kazım koyuncu ayrılık şarkısı )
devamını gör...
bazen ellerinin kesildiğini bazen de tekrar nefes alabildiğini hissettiğin şeydir. ne eksik ne fazla.
devamını gör...
beynimizde bulunan nucleus accumbens bölgesi yasta ve ayrılıkta aynı şekilde aktive olur.bu yüzden her ayrılık ölüm gibidir.
devamını gör...
göze alınan ayrılıktan geçiyor aşk...
devamını gör...
güneşin doğmadığı bir dünyadır ayrılık.
devamını gör...
ayrılık kelimesinin çok kapsamlı, bir sürü duygu barındırdığını düşünüyorum mutsuz olduğum bir yerden mi ayrılıyorum yoksa sevdiğim bir yerden mi? bi arkadaşlığı mı bitiriyorum yoksa bi ilişkiyi mi? bu yüzdende net bilgiler verilirse net duygular olucağını ve net açıklamalar yapılacağını düşünüyorum.
devamını gör...
hayatın en samimi tarafı. çünkü hiçbir şey ölümsüz değil. olay sadece ilişkiler ile kısıtlı kalmamalı. fikirler, gençlik, sağlık, yaşam ayrılıyor insandan. kabullenmek gerek. değişime hazırlıklı olmak ve sabitliğin yalan olduğu bu dünyada ayak uydurmak yapılması gereken yegane şey.

geçmişe takılı kalmayı, anılarda yaşamayı bırakmalı insan. şimdiden ibaretiz ve şimdi bile yenilerine bırakıyor kendini, geçmiş oluyor. zaman ayrılıyor sürekli. biz ise saçma sapan tabularımızı salıp akışa bırakamıyoruz kendimizi. yazık etmeye gerek yok. ağıt abartılmaması gereken bir olgudur. yerinde ve kararında yapıldığında iyidir.
devamını gör...
ben demiyorum (bkz: karacaoğlan)diyor;

vara vara vardım ol kara taşa
hasret ettin beni kavim kardaşa
sebep ne gözden akan kanlı yaşa
bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

nice sultanları tahttan indirdi
nicesinin gül benzini soldurdu
nicelerin gelmez yola gönderdi
bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

karacoğlan der ki kondum göçülmez
acıdır ecel şerbeti içilmez
üç derdim var birbirinden seçilmez
bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

karacaoğlan
devamını gör...
sen gittin değişti her şey,
yağmur eksilmedi umutlarımdan.
takvimler değişti, tarih değişti.
mecnun çöle düşmedi, leylanın adı silindi destanlardan.
samsun'a çıkmadı mavi gözlü adam.
dede korkut, oğuz elini terk etti.
fatih, istanbul'dan çekip gitti.
sen gittin, herşey değişti.
kalsaydın keşke.
devamını gör...
gurbet meğer varmak istediğin gönüle varamamakmış ondan ayrılmakmış.
devamını gör...
belki de ayrılınca anlıyor insan elindekinin zararını...
devamını gör...
"

ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede, ne güz
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!"
devamını gör...
ölüm gibi bir şeydi
ama kimse ölmedi.
devamını gör...
ayrılık ne biliyor musun?
ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede, ne güz
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte
insanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
ipi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine
ardında dünyalar ışıyan camlar dururken
duvarlara dalıp dalıp gitmesi
türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık
ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek
birdenbire büyümesi gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun
insanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi
bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde
saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin
parmaklarını sözüne pınar edememek
uzaklarda bir adamın üşümesi; bir kadın dağlara daldıkça
ışıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan
çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun
evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması
ayrılık; yağmurdan vazgeçiş, sudan üşüme
yalnızca gölge vermesi ağaçların
iyiliğin küfre dönmesi ayrılık
güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya
başını alıp gitmek gibi bir geri dönüş
iki adımından birisi insanın, sevincin kundakçısı
hüznün arması, süren korkusu inceliğin
ayrılık, o küçük ölüm; usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan
şimdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını?
bir yaprak düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu
bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını
boşluğa bir boşluk katmadığını
kar yağdırmadığını yaz ortasında
ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından kalkıp ağzını yıkadığında başlamıştı
ben bulutları gösterirken "bulmacanın beş harfli bir yemek sorusuna"
yanıt aramanla halkalanmış
aşkın şarabının ağzını açtım, yâr yüzünden içti murt bende kaldı
türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş
dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını kenara itip
"bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?" dediğinde varacağı yere varmıştı çoktan
ne mi yapacağım bundan sonra?
ayak izlerimi silmek için sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce
şiir okumayacağım bir süre
hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim
senin için biriktirdiğim yağmur suyunu, bir gül ağacının dibine dökeceğim
yeni bir yanlışlık yapmamak için telefonlara çıkmayacağım
ardı kuş resimli aynalar arayacağım mahalle pazarlarında
gençliğimi anımsamak için
emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak, sonumu görmeye çalışacağım
fotoğraflarını güneşe koyacağım, bir an önce solsun diye
içinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan tüm resimleri duvarlardan indireceğim
mican türküsünü asacağım yerlerine
falcı kadınlara inanmayacağım artık
trafik polislerine adres sormayacağım
geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye
fesleğenden başka bir çiçek koymayacağım penceremin önüne
büyük kentlerin varoşlarında çırpınan üç milyon yurtsuza evimi açacağım
nerde bir kayıp, bir faili meçhul varsa bıraktığı acının yanına resmini asacağım
şaşırma! yetimi korumak için yeni aşklar bulacağım kendime.
ne yapacağımı sanıyorsun ki?
tenin tenime bu kadar sinmişken
ömrüm azala azala akarken önümde
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken
senin korkularını
benim inceliğimi doldurup yüreğime
bıraktığın boşluğu yonta yonta
binlerce heykelini yapacağım
devamını gör...
ne demiş mor ve ötesi:
"ölüm kadar rahatmış ayrılık..."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ayrılık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim