çakılıp kaldığı yerden zorla sökülen paslı çivi gibi zorlar bazı ayrılıklar. her ayrılık ayrı bir koma hali kadar ağır geçer kopamayana. uyandığında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır artık.
devamını gör...
yarım kalmış bir kitap gibi ben bir yandayım,
sulanmayan bir çiçek gibi sen bir yandasın,
yerinden olmuş yaprak gibiyiz, düşüyoruz,
baştan yaşarım sorsan ama sen hiç olmamışız farzet.

farzet hiç tanışmadık,
buluşmadık,
hiç dönmedin o köşeden.

farzet hiç yanaşmadık,
koklaşmadık,
hiç içmedik o şişeden.

farzet o fallar tutmadı,
yıldızlar barışmadı,
hiç yorulmadık öpüşmekten.

senle bir rüya gördük,
herkesin gözü önünde,
kimse bilmez ne oldu sahiden...


f a r z e t... *
devamını gör...
ciğerimin sızısının sebebidir. 1 ay olmuş sözlük biz ayrılalı daha doğrusu o benden ayrılalı. canım çok yanıyor kimseye söyleyemiyorum. her şeye rağmen onu çok özlüyorum. böyle zayıf olduğum için çok üzülüyorum ama bundan vazgeçemiyorum da. sevgi bir anda başlamadığı gibi kolayca da bitmiyor. insan canının özünü çıkarıp atamıyor, parçalayamıyor. bu gece kalpler yine çok kırık. :')
devamını gör...
ahh bu ayrılıklarıınnn gözüü kör ollsunn
devamını gör...
kış gecesi ıssız sokakta üşürken,yüreğinde çöl ateşini hissetmektir ayrılık.
devamını gör...
travmalara sebep olan durum. terk eden veya terk edilen olmak pek bir şey fark etmiyor. ölüm de bir ayrılık. sevdiğin birini kaybetme de büyük travma. öyle bir durum ki bu, vücudunun belirli bölgelerinde belirli hastalıkları tetikleyebiliyor. travmaların psikolojik altyapıları hakkında destek alıyorum çünkü sebep olduğu hastalıklar beni yıpratıyor. her şey stres de değil aslında. hastanelerde görüntüleme sıralarında kadın yoğunluğuna rast gelmek canımı sıkıyor. öfkeyi içimizde dindirmek lazım. bir de erkeklere rica ediyorum güzel ayrılın. kadınlar güzel ayrılmayı pek beceremiyor. çeşitli hastalıklarla dağılıp duruyoruz biz de. ayrılık sonrasında tehdit etmeyin veya baskı kurmayın. aldatma gibi durumlar varsa tertemiz bitirin. bu acılarla yüzleştirmeyin. kadına pozitif ayrımcılık yapıyorum evet. ama ne yapayım, ülkede kadın olmak bu kadar zorken güvendiklerimizden darbe yemek acıtıyor. egzamadan tut sedef gibi tüm üst deri rahatsızlıkları ile meme kanserinden diğer organlardaki kistlere dek uğraşıp duruluyor. birçoğu ayrılık travması ile ilişkilendiriliyor. vücudun sağ tarafı*baba veya eş ile ilgili sıkıntıların yaşandığı bölge oluyor. anneniz olsun, herhangi bir arkadaşınız olsun, sevgiliniz olsun, kardeşiniz olsun. kızmayın, kötü davranmayın, yormayın, üzmeyin, öfke veya üzüntü hissi oluşturmayın. kadınlar çok güçlü gözükse de çok hassas varlıklar.
devamını gör...
atilla ilhan'in ayrılık sevdaya dahil şiirini hatırlatır.


çünkü ayrılık da sevdaya dahil,
çünkü ayrılanlar hala sevgili,
devamını gör...
sabah olunca yaşayacağım bir yol dönümüdür. sekiz aydır birlikte olduğum insandan vazgeçiyorum bu gece. mecburiyetten.

ikimizin harika bir uyumu var. çocuklarımla çok iyi anlaşıyor. kafalarımız bir, düşüncelerimiz bir. malum ikimizde başak burcu, yükselen boğayız. aynı anda aynı şeyi söylüyoruz çoğu zaman. çok seviyorum. öyle ki şu son sekiz aydır onu kaleme dökmedim. kıyamadım hiç. korktum mutluluğu yaşamaya. bana artık yetmeyen sevgisini de görüyorum.

hazırsan ama geliyor…

ama;

ailesi beni istemiyor. bizim onla arkadaş olduğumuzu ve vize için formalite bir evlilik yapacağımızı sanıyorlar. olası bir kalp yakınlaşması yaşanmasın diye sekiz aydır tembihliyorlar onu. benimle iletişimleri yok. tanışmıyoruz. sevgilimin beni övdüğü kadarını biliyorlar. onun şehrindekilere göre bir ismim yok. nickname’mim var.

iki çocuklu kadın

kız değil, kadın o. olmaz onunla. üstelik çocukları var.

benim ailemin bu formalite evliliğinden haberi yok. ileride bir gün aileler tanıştıktan sonra harbi bi’ evlilik yapmamızı umuyorlar.

sevgilim ne zaman annesiyle telefonlaşsa kadın benim hakkımdaki endişesini dile getiriyor. o da yalan söylemektense hiç konuşmamayı veya kısa konuşup kapatmayı tercih ediyor. bir ara tr’de, onun şehrinde ponçik anneyi doldurdular. onların evliliği gerçek olacak, seni kandırıyorlardır. yoksa şimdiye (sekiz aylık süreçte) çoktan evlenip, boşanmışlardı. annemiz bunu kaldıramıyor ve ne olacaksa olsun evi terket “o kadınla”da arkadaş dahi olma istiyor. ağlıyor, kaldıramıyor bu fikri.

sevgililer gününde ayrılalım, zirvede bırakalım istedim. mantıklı olan buydu çünkü. onlar için artık avrupa değildi mesele. sevgilimin acilen kurtulması gereken iki çocuklu kadındı. peki onların hiç umrunda olmayan kalplerimiz? işte burada çuvalladık!

oturduk, iki yetişkin olarak ailesinin rahat etmesi ve bizimde huzurlu ve mutlu olmamız açısından ayrılma kanaatine geldik sonunda. ama tabii, ikimizde overthinker yapılarımızdan dolayı bir çıkış yolu bulduk kendimizce. güya o vizeyi aldıktan sonra, yanlarına gidecek ve beni sevdiğini söyleyecek, onlarda ponçik aşkımın gül yüzüne dayanamayıp, gelinimiz de yanımıza gelsin hadi, heyyoooo diyeceklerdi.

kuzenleri, iş yerindekiler dahi, tüm çevresi bu formalitenin gerçeğe dönüşmesinden korkuyorlar. ailem, benim istenmediğimi biliyorlar ve üzüleceğimden eminler.

bir gün belki bir mucize olur diye, diye sekiz ay geçirdik. hararetli bir kavgamız olmadı. mükemmel bir uyumun içindeydik. ta ki başıma gelen son entry’mdeki olayda bana inanmayışına kadar. bu beni çok kırdı. ne olduğunu bile bilmediğim korkumla beni başbaşa bıraktı. üstüne hastalandı ve neredeyse bir hafta yatak döşek yattı. bende ona baktım tabiiki hiç gocunmadan. henüz iyileşemeden işe gitti iki gün üstüste ve iletişimimiz sınırlıydı. ona kırıldığımı ben söylemedikçe anlamıyor bile. en çokta bu üzüyor beni.

küçük çocuğumun doğumgününü kutlamak için iyileşmesini bekledik. iyileşti. işe gitti. sabah sekiz - akşam onbir. normalde bugünde gitmesi gerekirdi ama patronuna türlü yalanlar söyleyip, evde kalmak ve ne zamandır ertelediğimiz doğumgününü kutlamak için.
bu sekiz aylık süreçte çocuklarıma, kendi babalarından daha çok babalık yapmış olan aşkımdan vazgeçmek zorundayım.

hemde çocuğum için evde kaldığı bugünde.

edit: sabah konuşmamı yaptım. o n’aptı? yeni çözümler buldu. yine ayrılamadık. bu adamı sevmeyip n’apim ha? içim eriyor içim.
devamını gör...
birçok insanın beceremediği durum.
hayatında biri var onunla olmuyor ama ondan da ayrılmak istemiyor. bu sırada geçmişte olduramadığı bir ilişkisine kafası takılıyor. sorun şu ki onunla da olmuyor. çünkü kendisi ilişki gibi ayrılığı da beceremiyor. fakat iletişim kurmaya çalışıyor. tabi onsuz da olmuyor. belki yeni olduramadığı ilişkisine ayrılık bahanesi falan arıyor. sonuç olarak kimseden ayrılmadan hepsiyle devam ediyor.
devamını gör...
ılişkinin basına gelen birşey, kalan üzülür ama bilmez ki gidende üzgündür. giden birseylerden yorulmuştur, kalbi hala kalan için çarpsada artık ilişkinin dalgalı sularında yüzmek kimi zaman kırmak kimi zaman kırılmak ona zor geliyordur.belki kalanında hatası buradadir, sevgilisinin yorgunluklarını anlamış ona göre kendini duzeltmis olması gerrkiyordur.belki giden kalanla arasındaki farkları görmüstür, imkansızlıklardan yorulmustur yükü agırdır.kızmamak gerekir gidene her ne kadar kalan daha haklı olsada.kalan güclenip toparladıkça kendini giden dağilir.
devamını gör...
ayrıldığımız kimselerden büsbütün kopamayız.
günün her saatinde onlar hatırlatılır bize. kiminde kuvvetlidir bu duygu kiminde zayıf, fakat büsbütün kurtulan yoktur bu duygudan.

knut hamsun
devamını gör...
selda bağcan çok güzel anlatmış;
youtube
devamını gör...
barış manço yorumu dinlediğim en güzel introlardan birine sahip. kısacık ama öylesine vurucu. rahmetli ne de şahane söylemiştir bu türküyü.

devamını gör...
veda ederek ayrılmak can yakar, veda etmeden ayrılmak öldürür.
devamını gör...
ölerek ayrılmak en doğrusudur.
devamını gör...
yapbozunuzun bir parçasının eksilmesi olayıdır.

yapboz sizsiniz.
devamını gör...
aşk sahiplenmeyi beraberinde getirir, sahip olduklarımızı kaybetmekse acı verir. aşık olduğumuzda sevdiğimiz kişiye o kadar sahip çıkarız ki, ayrılığı ölüm sayarız. aşk bir tür sigaraya benzetilebilir: bütün bağımlılık yapan maddeler gibi, yokluğunda seven kişiye eziyet eder. her ayrılık acı verici bir zamandır. ilişkimizi sürdürme çabalarımızın ve geleceğe dair hayallerimizin bir anda sona ermesi bizi derin bir boşluğa sürükler. hayattaki en değerli varlığımızı kaybetmiş gibi hissederiz. sahip olduğumuz tek değerli şeyin bu olduğunu ve ona bir daha asla sahip olamayacağımızı düşünmeye başlarız. ayrılığın ardından duyulan derin boşluk o kadar rahatsız edicidir ki, ayrılık acısını hafifletmek, sakinleşmek, aşk acısından kaçmak için her şeyi yapmaya çalışırız. çoğu insan bu acının hiç bitmeyeceğini düşünerek bu durumda kendini çok güçsüz ve çaresiz hisseder. bazen onu geri kazanmak isteriz ama yapamayacağımızı fark ederiz.
devamını gör...
hemşehrimden gelsin o halde

devamını gör...
"insan sevdiğini bırakmaz, sevmek bırakır insanı."

*

bu gece buradayız, bakmayın çoğul konuştuğuma tekim, tekil birinci şahıs olarak kelimelerle ve hissettiklerimle oynuyorum işte.
bugün "o kadın rüzgârdı" * diyen bir şarkı tarafından hırpalandım, bildim bileli rüzgâr olan ben eksiğini hissetti, sen. benim gibi rüzgâr olan sen.

hatırlamak bazen çok saçma, keşke bunun bir düğmesi olsa, isteyince kapatsak.

bak, şarkın çıktı yine ;

"o kadın rüzgârdı...."
devamını gör...
100.
ayrılık sevdaya dahil

açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sahili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili
yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız

attila ilhan
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ayrılık" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim