gerçekten "kendine" mi yoksa "gelinine
*" mi konuştuğu ayrımının yapılması gereken durumdur.
kendi kendine konuşmak, oldukça sağlıklı ve olması gereken bir beceridir. kendi sesiyle yada
düşünceleriyle kendine rehberlik eder birey. yeri gelir, laf lafı açar.
üst düzey düşünme becerisi sağlar. kendi kendine konuşana deli demezler, aklı fazla gelmiş derler.
"gelinine" konuşan, hatta bunu söylenme derecesine getiren insanlar bu konudan tenzihtir. bu bireylerde,
iletişim becerilerinin eksik olduğu ve kendilerini doğru yollarla ifade edemedikleri için bu yola başvurdukları görülür. yüksek bir sesle ve kendi kendine konuşuyor gibi görünen insanlar henüz
benmerkezci konuşma gelişimini tamamlayamadığı için sosyal konuşma becerisini kazanamazlar ve insan ilişkilerinde de bunun yansımalarını gösterirler; dikkat ederseniz kurdukları cümlelerde hep bir rahatsız edici tonlama ve kelime vardır. sorsanız kendi kendime konuşuyorum derler, ama aslında
"ben konuşmayı bilmiyorum, beni sen anla" demek istiyor da olabilirler. her şey empatiye mi gidiyor? no, no, no... dünyanın kahrını çekecek kadar akıllı olmanın alemi yok.
*
neyse konumuza dönelim. insanlar sosyal varlıklardır. ama hepimizin bu gürültülü
kalabalık içinde yalnız hissettiğimiz zamanlar oluyor. kimse bizi anlamıyordur ve biz de
en güvendiğimiz dostumuz olan "kendimiz" ile konuşmayı
iletişim kurmak ve
fikir alışverişi yapmak için telafi edici bir yöntem olarak kullanırız.
sosyal yalnızlığımıza devadır; ama uzman tavsiyesi değildir. sosyalleşin efendim.
kendi kendine konuşmak aynı zamanda
zekanın aktif kullanılması ile ilgilidir. sesli düşündüğümüzde, beyin belirli bölgelerini harekete geçirerek daha detaylı çalışır. farklı bir
bakış açısı kazanmanızı ve daha önce farkedemediğimiz ayrıntıları görmemizi sağlar.
mümkünse
sesli yapın bu konuşmayı.
düşündüklerimiz gayrimeşru detaylardır. söze dökülen düşünceler meşrulaşır. beyin duyduğuna daha çok inanır.
motivasyon aracı olarak kullanın mesela. "ben bunu yapabilirim" diye haykırın. "ben güzelim, ben güçlüyüm" iltifatlarınız eksik olmasın; 90 60 90 olmasam da dünyanın en güzel kadınıyım, kaslarım olmasa da dünyanın en güçlü erkeğiyim deyin kendinize. şımartın kendinizi; bunun için illa köpüklü banyoya gerek yok. kendinize yönelik olumlu algılar oluşturun ki ruh sağlığınız yerinde olsun. haberlerde artık beden algısı bozulmuş genç kızlarımızı görmeyelim,
anorexia nedir hiç duymamış olalım. biraz cahil kalalım bu terimlere. keşke mi? olsun.
he bir de
bilime katkıda bulunmayı da unutmayalım. diyorlar ki z kuşağı gelmiş, hoş gelmiş. eli belki boş gelmiş, ama bence beyni dolu gelmiş. gelişleriyle beraber "kendi kendine konuşmak" çağımızın hastalığı olsun mu? yok, o kadarını ben diyemem. en azından kelimelere dökemem, ama içimden diyebilirim. halüsinasyon olmayan, kulaklarımıza fısıldamayan, gerçekliğine tüm varlığımızla inanmadığımız kelimelerimiz olacaksa isterim ama, o zaman söz! patolojik olduysanız sizi sağdan alalım, üzgünüm elendiniz. diğerleri yola devam.
en büyük yatırımı kendinize, kendinizi severek yapmanız dileğiyle...
devamını gör...